Tuhaf işler; MHP’den ‘imansız’ çıkışı!

NECİP F. BAHADIR | YORUM

Sabah sabah habere bakın; Meclis’in önünde ‘beyaz toros’ alevler içinde… Tam da ‘süreç komisyonunun’ toplanmasına saatler kala…

Ne oluyor?

Aracı yakan şahıs Mersin’den gelmiş, psikolojik sorunları ve çok sayıda suç kaydı varmış. Dosyası kabarık. ‘Meczup’ yani. Normal şartlarda polis Meclis’in etrafında kuş uçurtmaz. Devletin kalbine, Meclis’in önüne kadar beyaz torosla elini kolunu sallayarak gelmek mümkün mü?

Her yer kamera… Yüz tanıma sistemleri var. İlginç ve tuhaf bir gelişme…

Hiç münferit, basit ve bir manyağın işi gibi gelmiyor bana. ‘Meczup’ kartviziti bir yerlerden tanıdık değil mi? Daha önce kaç kez yaşandı. Arkasında ne var? O meczubu devletin ‘ismeti harimine’ kadar sokan birileri kim? Ne tür oyun peşinde?

Hedef doğrudan çözüm veya barış süreci mi? Yoksa genel ve siyasi bir mesaj mı? Bu sorulara cevap verecek durumda değilim sadece ‘hiç de hayra alamet’ olmadığına dikkat çekmek istiyorum. Böyle meczuplar sahneye çıktığında iyi şeyler olmadığını hatırlatmak isterim.

Uzaktan görebildiğim kadarıyla ‘ülkede tuhaf işler’ dönüyor. Son bir haftaya sığan yargı ve siyaset hattında soru işaretleriyle dolu, izahı güç gelişmelerin bilmem siz de farkında mısınız?

MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Türkiye’nin ağırlaşan belediyeler başta olmak üzere pek çok alana yayılan ve yoğunlaşan hukuki davalardan süratle kurtulması sonuçta adaletin eksiksiz tecellisi sağlanmalıdır.” dedi. Bu sözlerin muhatabı kimdi? Hiç tartışmasız ortağı AKP… Doğrudan Erdoğan.

Ertesi gün ne oldu? Türkiye Beyoğlu Belediyesi’ne operasyon haberleriyle uyandı. Başkan İnan Güney ve 20’nin üzerinde kişi gözaltına alındı. Bahçeli’ye cevap mıydı bu? Başta türlü yorumlamak mümkün mü?

MHP uzun süredir Feti Yıldız’ın dilinden ‘yargı rahatsızlıklarını’ kamuoyuyla paylaşmakta. Fakat AKP’nin hiç duymaya niyeti yok. Erdoğan, öylesine gözünü kararttı ki, ayağı sürekli gazda. Vaktiyle “Dalgalar ülkeyi boğar!” demişti. Unuttu o günleri… Bütün bu operasyonların şifresi “Kaç CHP’li daha cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda telef olacak?” cümlesinde saklı.

AKP veya Erdoğan MHP’li Yıldız’ın sesine kulak vermedi, görmezden geldi, en sonunda Bahçeli devreye girdi. Mesajlarını ima yoluyla dolaylı falan değil, herkesin anlayacağı şekilde doğrudan ve net biçimde verdi. Yine sonuç yok!

Erdoğan ortağını hiç iplemedi. Ortaklar arasında ‘kan uyuşmazlığının’ yaşandığı sır değil. MHP’nin bırakıp gitmek istediğini bilmeyen yok. Masadan kalkmaya kaç kez yeltendi. Her defasında Erdoğan ‘devlet gücüyle’ Bahçeli’yi sandalyesine tekrar oturtmasını bildi.

CHP, AKP’li Mücahit Birinci’yi suçüstü yakaladı. Özel, Birinci’nin işadamı Murat Kapki’ye ‘ahlaksız teklifini’ deşifre etti. Belgelerini kamuoyuyla paylaştı. Kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanan AKP’nın tadını kaçırdı. Özlem Çerçioğlu’nun keyfini bile çıkaramadı AKP…

‘Borsa’ AKP’nin yabancısı olduğu iş değildi ki. Siyaset yargı ilişkisi zaten malum… Mücahit Birinci sadece çarkta bir dişli. Tek başına değil. Münferit hareket etme imkanı yok. Siyaset de, kamuoyu da ‘ahlaksız tekliflerin, parayla tahliye ve beratların kısaca borsaların’ aşinası. Özel’in sonuç alması mümkün görünmüyordu.

Fakat o da ne? ‘Surda gedik açtırmamayı’ siyaset olarak benimseyen Erdoğan, Birinci’nin kellesini CHP’ye veriverdi. Hayati Yazıcı ‘alçak, şerefsiz, çakal’ kelimelerini Birinci için kullandı. AKP’nin alışagelmiş, geleneksel politikalarına uymayan bir tavır bu. Birinci haddini aştıysa elbette kulağı çekilir, hatta koparılır ama Erdoğan’ın taktikleriyle… Böyle kelle verilmez.

Mücahit Birinci, AKP’nin vazgeçilmez isimlerinden biri olmasa da ismi ve cismiyle AKP’yle özdeşleşmiş bir figür… Partinin ekran yüzüydü. Birinci ‘disiplin soruşturmasının’ sonucunu beklemeden istifasını verdi, partiden ayrıldı, ‘liderinden’ koptu.

Surda gedik açıldı. CHP, Necip Fazıl’ın o şiirini okusa yeri; “Surda gedik açtık mukaddes mi mukaddes / Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es…”

Bir zamanlar Erdoğan’ın dilinden düşmezdi bu mısralar. Şimdi onun ağzına değil, Özel’in diline daha uygun… Erdoğan için bundan daha trajik ne olabilir? İddiasından vurulmak bu olsa gerek. Psikolojik ve moral üstünlüğü CHP’ye kaptırdıktan sonra Çerçioğlu’nu transfer etmişsin neye yarar? Gelenin önemi yok, giden de önemiz. Bozgun yaşayan bir partinin mevzi kaybı, ‘surlarında açılan gedik’ mühim. Bu hallere de mi düşecekti AKP… Yoldan çıkarsan olacağı bu.

Rezan Epözdemir olayı da ‘tuhaf işlerin odağında’ duruyor. AKP ikiye bölündü. Bir kanat dosyayı kapatmakla meşgul, diğer kanatsa kapağını açmaya çalışmakla…

Epözdemir sıradan bir isim değil. Esrarengiz biri. Pandora’nın Kutusu… AKP’li Şamil Tayyar’ın şu cümleleri çok şey söylüyor; “Avukat Rezan Epözdemir’in yargıdaki ilişki ağı çözülebilirse, taş üstünde taş kalmaz. Çok iddialı söylüyorum. Yargıda FETÖ yapılanmasından sonraki en büyük çıkar çetesi deşifre olur. Hadise, bir rüşvet iddiasından çok daha fazlasıdır…”

AKP’den habersiz ve bağımsız ‘çıkar çetelerinin var olabileceği bana hiç inandırıcı gelmiyor. Ne oluyor gerçekten? Neyin kavgası bu? Mesele, Tayyar’ın mesajına yansıdığı gibi basit değil. Çok daha karmaşık. Tuhaflıklarla dolu olduğu aşikar…

Alaattin Çakıcı’nın adamlarından Selahattin Yılmaz’a operasyona ne demeli? Çakıcı ve Yılmaz ikilisi Bahçeli’yle fotoğraf vermişti. O fotoğraflar sadece ‘hatıra’ amaçlı değildi. Bir güvence ve himaye anlamı taşıyordu. Bahçeli veya MHP’nin ‘koruması ve himayesi’ altındaki Yılmaz önce gözaltına alındı sonra tutuklandı.

AKP, MHP’yi Çakıcı ve Yılmaz’ından vurdu. Kazayla falan değil, bile isteye… Yılmaz tek de değil ekibiyle birlikte içeriye alındı. Cem Duman ve Semra Ilık gibi siyasetin mekanlarında dolaşmış, politikacıların trafiğine girmiş medyatik isimler de yakalandı.

Ne oluyor? MHP ile AKP arasında ‘savaş mı’ çıktı?

Meclis’in önünde yakılan ‘beyaz torosun’ bu kavga ve savaşla ilişkisi var mı? Hayır, yok diyebilir misiniz? Hayatta belki ama siyasette pek ‘tesadüflere yer yoktur.’

Satranç gibi… Her bir olay ve gelişme size de ‘siyasi hamle’ gibi görünmüyor mu? Siyaset yargı hattı çok karışık… AKP, MHP ve CHP aynı ip üzerindeki sihirbazlar gibi… Eğer süreç gelişirse yakında o ipin üzerinde DEM de arzı endam edecek. İki cambaz aynı ipte oynamazken 3 hatta dördünün bir ipte oynamasından ülkeye hayır gelir mi? Böyle gecenin sabahından hayır umulur mu? Büyücü, cambaz ve sihirbazdan hayır beklemek beyhudeydi. Neylersin ki aldandı toplum.

MHP’li Feti Yıldız el yükseltti, ‘cuma mesajı’ gözlerden kaçmadı; “Adalet için söylenecek ilk söz onun Allahın emri olduğudur. Bu nedenle, Adaletsizlik ve iman aynı sinede bulunmaz…”

Vay vay vay… Bu kadar ağırı düşmana bile söylenmez. Erdoğan ve avanesine ‘imansız’ demek değil mi bu? Nicedir ‘adaletsiz’ olduklarını söylüyordu Yıldız. Şimdi buna bir de ‘imansız’ olduklarını ekledi. Zulüm ile iman aynı sinede bulunur mu?

Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanan bir için çok sarsıcı bir soru bu. Feti Yıldız’ın gördüğünü halk, AKP ve Erdoğan’ın Allah’ın ‘adalet’ emrini kolay çiğnediğini hatta paspasa çevirdiğini görmüyor mu acaba?

Tam adını koyamıyorum belki ama ‘bir şeyler döndüğünü’ hissediyorum. Siyaset yargı hattında ‘tuhaf işler’ oluyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin