CUMALİ ÖNAL | YORUM
Geçtiğimiz yıl bu saatlerde Suriye tarihe tanıklık etti. 54 yıl boyunca iktidarı elinde tutan mezhepçi bir klik, eski El Kaide uzantısı bir grup tarafından tarihin çöplüğüne süpürüldü.
Şehirler birbiri ardına rejimin elinden giderken çok az kişi Esad’ın, tüm katil dostlarını da geride bırakarak gizlice Rusya’ya kaçacağını tahmin edebiliyordu. En azından Ahmet el Şaraa’nın başında bulunduğu HTŞ öncülüğündeki muhaliflerin Şam önlerinde durdurulacağı ve şehrin kolay kolay teslim edilmeyeceği yönünde güçlü bir inanış vardı.
Ancak 8 Aralık şafağında halk sokaklara dökülmüş özgürlük şarkıları söylüyordu. Manzara Saddam rejiminin, meşhur Cumhuriyet Muhafızlarıyla ABD’ye kolay kolay teslim olmayacağı senaryolarının dillendirildiği günlerin tekrarı gibiydi. Bir sabah televizyonlarımızı açtığımızda Saddam heykellerini deviren ABD askerlerini karşımızda görmüştük. Saddam ise Tikrit’te bir deliğe saklanarak o an için canını kurtarmıştı.
Şam’da, Halep’te, Hama’da, Humus’ta da halk Irak’ta olduğu gibi ilk olarak Esad ailesinin devasa heykellerini devirdi. Devrimin öncüsü, bir dönem Irak’ta ABD’nin esiri olan ve El Kaide üyeliğinden her yerde aranan ‘Ebu Muhamed el Colani’ lakaplı Ahmet el Şaraa idi.
Kanlı ve katil bir rejim gitti, din adına insanların başını kesen, sokak ortalarında infaz eden, Ezidi kadınları satan, intikam hissiyle hareket eden bir düşüncenin müdavimleri iktidara geldi. Evet bir katil rejim gitti, yerine ne yöne evrileceği belli olmayan, geçmişi ürküten yeni bir rejim geldi.
Fakat pragmatist bir politika sergileyen Şaraa kısa sürede Batı dünyasında büyük sempati oluşturdu. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere pek çok Batılı ülke üst düzey temsilci Şam’a giderek kendisiyle görüşmek için sıraya girdi.

Şüphesiz en sansasyonel görüşme Beyaz Saray’da yaşandı. Daha düne kadar başında 10 milyon dolarlık ödül bulunan Şaraa, Donald Trump ile biraraya geldi. Hem de ‘güçlü adam’ övgüsü alarak!
Batıdan icazet almanın yolunun İsrail’den geçtiğini bildiği için bu konuda sürekli olumlu mesajlar vermeye çalıştı, hem de Netanyahu’nun bunca provokasyonlarına rağmen.
Şaraa daha henüz yolun çok başında…
Öncelikli olarak ülkenin parçalanmaması için akıllı ve sağduyulu hareket etmesi gerektiğinin farkında. Kürtler, Aleviler, Dürziler ve Hıristiyanlar federal bir yapı için bastırıyor. Şaraa ve Araplar federalizmin Suriye’nin parçalanması anlamına geleceğini belirterek, bu tür adımlara karşı sert bir direniş gösteriyor.

Tüm tarafların kabul ettiği bir anayasayı şimdilik gerekli görmüyor. Ekim ayında yapılan parlamento seçimleri Kürtler ve Dürzilerin kontrolündeki bölgelerde gerçekleştirilmedi. Aleviler de seçimlere düşük bir katılım gerçekleştirdi.
Toprakları fiilen Türkiye ve İsrail’in işgali altında. Türkiye destekli binlerce milis ülkenin kuzeyinde faaliyet gösteriyor. İsrail başta Dürziler olmak üzere bazı muhalif gruplara el altından silah veriyor.
Ekonomi Esad dönemine kıyasla biraz hareketlenmiş olsa da yeterli düzeyde değil. Başta Körfez ülkeleri olmak üzere verilen sözler henüz yerine getirilmedi. Ülkenin alt ve üst yapısının restorasyonu için yüz milyarlarca dolar gerekiyor. Pek çok şehir 14 yıllık iç savaşta maruz kaldığı yıkımın etkilerini hala en derinden hissediyor.

Şaraa’nın güvenlik birimlerini ne düzeyde kontrol edebildiği hâlâ büyük bir soru işareti. Çoğu radikal geçmişe sahip gruplar ordu ve emniyet birimlerinin temelini oluşturuyor. Eski rejim kalıntıları hala ülkede çok aktif. Bunlara yönelik en küçük bir operasyon dahi, intikam operasyonlarına dönüşebiliyor.
Devrimin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Suriye’nin yönünün nereye evrileceğine dair net bir tablo henüz yok. Ülkeyi bekleyen pek çok risk var; İsrail her an ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyecek bazı eylemlerde bulunabilir. Türkiye, YPG’ye diz çöktürmek için kendisine bağlı milisleri yeniden sahaya sürebilir.
Başta Aleviler ve Dürziler olmak üzere ülkedeki azınlıklar daha büyük gösteriler ve eylemler düzenleyerek rejimi zora sokabilir. Ekonomi çökmüş olduğundan halk isyanları başlayabilir. Şaraa rejimini oluşturan gruplar kendi aralarında güç paylaşım kavgasına düşebilir.
Ülke ekonomik, psikolojik, kültürel, sosyal, askeri, bürokratik vs her anlamda tam bir yıkım yaşadığından böyle bir ülkeyi kısa sürede düzlüğe çıkarmak çok zor. Şaraa’nın El Kaidece geçmişinin oluşturduğu güvensizlik de tüm bunlara eklendiğinde Suriye’yi hâlâ çok zor günler bekliyor.
