Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş: ”Siyasi baskı var; 30 Eylül’de davanın üzerini kapatacaklar”

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili 30 Eylül’de görülecek davanın üzerine kapatacaklarını iddia eden abla Selma Ateş “Yargının üzerindeki siyasi el kalkmadı. Gerçek azmettiriciler hâlâ serbest” ifadesini kullandı.

Ülkü Ocakları’nın eski Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara Çukurambar’da uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetmişti. Ateş’in öldürülmesine ilişkin tutuklu 12 sanığın yargılanmasına, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü’nde 30 Eylül’de devam edilecek.

Temmuzda görülen son duruşmada; sanıklardan Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay tahliye edilmişti. Yargılanan 22 tutuklu sanık arasında eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve Serdar Öktem de bulunuyor.

İddianamede; tetikçi Eray Özyağcı, onu olay yerine getiren ve ardından kaçıran Vedat Balkaya ile Suat Kurt, suikasti organize ettiği öne sürülen Doğukan Çep ve eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.

“30 EYLÜL’DE DAVANIN ÜZERİNİ ÖRTÜP KAPATACAKLAR”

Mahkeme kararlarına tepki gösteren Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş “Yargı süreci bu kadar hızlı ilerlerse, tarihin en kısa süren siyasi cinayet davası olarak kayıtlara geçecek” demişti.

Karar’dan Sema Kızılarslan’a konuşan abla Selma Ateş ise, 30 Eylül’deki duruşmanın kritik bir dönemeç olduğuna dikkat çekti. Adaletin tam anlamıyla tecelli etmediğinin altını çizen Ateş, şunları kaydetti:

İddianamenin hazırlanması için 15 ay bekledik ama 5 günlük bir duruşma sonucunda 11 kişi serbest kaldı. Yargı üzerindeki siyasi el kalkmadı. Dava sürecinin çok hızlı bir şekilde sonuçlanmaya doğru gittiğini düşünüyorum. Üç buçuk ayda bitirilmek üzere. 30 Eylül’de bu davanın üzerini örtüp kapatacaklar. Bu durum tabii ki bizi çok üzüyor. Çünkü istediğimiz adalet bu değil. Doğal akışında ilerlemedi süreç. Müdahaleler oldu. Tutukluların rahat tavırları, üzerlerindeki marka kıyafetler, sanki cezaevinde değil de dışarıdaymış gibi rahat hareket etmeleri bunu kanıtlıyordu. Avukatlar tutukluları alkışlayarak mahkeme salonundan çıkardı. Bize adeta ‘Sinan Ateş kendi kendini öldürdü’ mesajı vermeye çalıştılar. Olayı belli bir kişiye yükleme çabaları vardı.

“KORUNAN İNSANLAR VE KONUŞMALARI ENGELLENİYOR”

Olayın tüm faillerinin henüz yakalanmadığını ve gerçek azmettiricilerin serbestçe dolaştığını vurgulayan Selma Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ömer Şanlı hâlâ sosyal medyada hakaret ve tehdit dolu paylaşımlar yapıyor. Olcay Kılavuz’un evinde yakalanan katili saklaması ama adının mahkemede geçmemesi de bir başka çarpıcı detay. Avukatların bu durumu dile getirdiğinde hakimin tepkisi, yargı sürecinin baştan sona yönlendirildiğini gösteriyordu. Korunan insanlar var ve konuşmaları engelleniyor. Bir kişi konuşsa, diğerleri de ip söküğü gibi gelecektir. Olayın arkasındaki siyasilere ve ülkü ocakları bağlantılarına hâlâ ulaşamadık. Sayın Cumhurbaşkanının söylediği gibi ‘Cezasız kalan her suç, failini cesaretlendirir.’ Bugün yaşanan süreçte, insan hayatının ne kadar değersiz olduğunu bir kez daha görüyoruz. Aynı camiada büyüdük. Ama kardeşimi sokak ortasında vuranlar teröristler değil, MHP içinde yer alan kişilerdi. Bir başsağlığı bile dilemediler. Sinan Ateş’in adı asla unutulmayacak. Bu dava, Türkiye’nin aydınlığa çıkma meselesi. Bugün Sinan Ateş, yarın bir gazeteci, öbür gün bir doktor…”

1 Yorum

  1. Ülkede hangi meselede adalet sağlandı da bu mesele aydınlatılacak. Bilmeyenler için ana mesele, Sinan Ateş’in MHP içindeki kirli ilişkileri anlayıp itiraz etmesidir. Dava sürecinde görüldüğü üzere kendisi de “adam dövme” gibi mafyavari işlere girmiştir. Ama herkesin bir kırmızı sınırları vardır. Muhtemelen uyuşturucu, para, adam öldürme gibi gittikçe derinleşen boyutları görünce itiraz ettiği için üstü çizildi. Bu dava bu kadar uzamazdı bile. Fakat AKP parti olarak, MHP ile olan ilişkilerini artık azaltmak, Devlet Bahçeli’nin emredici yapısından uzaklaşmak istiyorlar. Amaç temizlenmek değil tabii. AKP kadrolarda temizlik yaparken adam ihtiyacı olduğu için ve MHP’lilerin eskiden beri cemaat alerjisi olup, gerekirse acımasızca işkencelere varıncaya kadar herşeyi yapacağını bildiği ve eli mahkum olduğu için 2016 sonrasında MHP sultasına ve derin devlete boyun eğdi. Şimdi tekrar ipleri ellerine almak istiyorlar. Bu dava sadece bir stepne olarak kullanıldı. Medyada köptürtülerek, MHP’ye “daha fazla hak iddia etme, sınırlarını bil, yoksa bu dava üzerinden sana yükleniriz” mesajı verildi. Pazarlıklar yapıldı ve artık bu davayı kapatma zamanı geldi. Eminim ki tam olarak kapatılmayacak, gerektiğinde şantaj için yedekte tutulacak ama adil bir karar çıkması tabii ki engellenecektir. Bu ne ilk ne de son. Bunun yüzlerce katı adaletsizliklerin yaşandığını çoğunluk biliyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin