AHMET KURUCAN | YORUM
Polonya’dan dün geldim. Tam bir hafta geçirdim orada. Bazen bir ülkeye gider, tarihi ve turistik yerlerini gezersiniz. Bazen de o ülkede gezmekten fazlasını yaşarsınız. Bir ruhla, bir inançla, bir direnişle; ete kemiğe bürünmüş, insan suretinde karşınıza çıkmış samimiyetle karşılaşırsınız.
Polonya’ya bir davet üzerine gittim. Mesleki bilgilerimi paylaşmak, bu eksende yaşadığım tecrübeleri anlatmaktı amacım. Dolayısıyla oradaki arkadaşlarıma bir şeyler verebilmek, bir nebze olsun katkı sunabilmek niyetiyle yola çıktım. Ama geriye dönüp baktığımda, açık yüreklilikle söyleyebilirim ki istifade eden ben oldum.
Ben anlattım, onlar yaşadı; ben cümle kurdum, onlar hayatın içinden örnekler sundu. Ve sonunda anladım ki, sözle anlatılan hakikat, yaşanmış bir örneğin yanında ne kadar eksik kalabiliyormuş.
Polonya’da beni karşılayan o güzel gönüllü insanlar, hizmeti sadece anlatmıyor, yaşıyorlardı. Onca baskıya, zorluğa, yokluğa rağmen dimdik ayakta kalmışlardı. Kimisi esnaf, kimisi öğretmen, kimisi bir öğrenci… Ama her birinin gözlerinde aynı ışığı görmek mümkündü. Adeta “Biz buradayız ve hizmet yaşıyor!” diyorlardı.
Ne gördüm orada?
Hayatın yükünü omuzlamış babayiğitler gördüm. Yaşadıkları mağduriyet ve mazlumiyetleri bir kenara bırakıp hayata tutunmaya çalışıyorlardı; hem de büyük bir teslimiyet ve büyük bir dirayetle. Hocaefendi’nin öğretilerini ve projelerini hayata geçirmeye çalışan kara sevdalılar gördüm; hem de Hz. Eyyub’un sabrıyla, Hz. İbrahim’in tevekkülüyle.
Yaşadıkları sosyo-kültürel zeminin farkında olan gençler gördüm. Lehçe ve İngilizceleriyle Hizmet’i yeniden inşa ediyorlardı. Daha dün denecek kadar kısa bir zaman diliminde, bizim rüyalarımıza dahi girmeyecek projeleri hayata taşıyorlardı; hem de bütün engelleyici haricî faktörlere rağmen.

Onların mütevazı evlerinde, samimiyetle dolu bir misafirperverlik gördüm. Ama bu bana göre sadece misafirperverlik değildi; imanla inşa edilmiş bir hayat tarzıydı. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla herkes taşın altına elini koymuş, bütün güçleriyle birlikte çalışıyordu.
Polonya’da, Hocaefendi’nin yıllar önce temellerini attığı o evrensel kardeşlik düşüncesinin hâlâ yaşadığını, hâlâ insanları bir araya getirdiğini gördüm. Ve o insanların her birinde, Hocaefendi’nin tevazu, kanaat ve adanmışlık mirasının canlı bir iz düşümü vardı.
Polonya’daki bu tablo bana hizmetin özünü yeniden hatırlattı: Samimiyet. O samimiyet ki, bazen büyük kürsülerden yapılan konuşmalardan çok daha etkili bir mesaj taşır. Zira samimiyetin hâkim olduğu bir dünyada kimse kendini anlatma derdinde olmaz; aksine herkes “yapma” derdine düşer. Benim gördüğüm tablo da tam olarak buydu.
Rasyonel bir gözle baktığınızda da umut dolu bir tablo var ortada. Her biri imkânsızlıklar içinde imkân üretmenin örneği. Ve tüm bunlar geleceğe dair güçlü bir mesaj veriyor: Hizmet fikri çökmüyor, şekil değiştiriyor. Yıkılmıyor, yeniden biçimleniyor.
Bu bir haftalık geziden aldığım ders şu oldu: “Hizmetin gücü, zorlukları aşan insanların samimiyetinde gizlidir.”
Zira hakikat şudur ki, bir hareketi ayakta tutan şey ne dış desteğin büyüklüğü ne de iç imkânların zenginliğidir. Onu yaşatan, inanan insanların yürek gücüdür.
Şimdi bu satırları dünyanın farklı köşelerinde okuyan kardeşlerime seslenmek istiyorum: Eğer moraliniz zaman zaman tükeniyor, eğer yalnızlık hissi bazen üzerinize çöküyorsa bilin ki, dünyanın bir yerinde sizinle aynı idealleri taşıyan insanlar var. Sessizce, gösterişsizce ama büyük bir inançla o bayrağı taşımaya devam ediyorlar. Siz de bulunduğunuz yerde o meşalenin bir halkasısınız.
Polonya’dan dönerken bir şeyi daha anladım: Bu hareketin umudu coğrafyalarla değil, kalplerle ölçülüyor. O kalpler hâlâ yanıyor, hâlâ ısınıyor, hâlâ birbirine dokunabiliyorsa, hiçbir şey bitmiş değil.
Allah gayretinizi bereketlendirsin, gönüllerinizi ferah tutsun. Bu bir hafta bana, her şeyin yeniden mümkün olduğunu öğretti. Hizmet yaşar, çünkü samimiyet yaşar.
Güzelliğin sembolü olan Hz. Hasan’lar misali sürekli “Polonya’dan selamlar” diyenlere sesleniyorum; Polonya’ya selamlar!

POLONYADAN SELAMLAR GÜZEL İNSAN İYİKİ VARSINIZ
Polonya’dan selamlar 🤍
Allah razı olsun de Ahmet abim. Yüregine kalemine sağlık.
Bizler de bir grup olarak Almanya’dan gitmiştik. Ahmet abi ile karşılaştık. Gerçekten insan oradaki ışığı görüyor ve güzellikleri hissediyor. Kuruyan çiçekler sonbaharda tohumlarını döker ya, sanki orada ilkbaharı hissettim. Yeniden yeşeren o güller toprağa kendi rengini vermişti.
Allah’a şükürler olsun.
Abi sana da selamlar, biz oradaki havayı Almanya’ya nasıl anlatalım derken, sizin yazdığınız problemi çözdü.
Kuzeydeki bir garip yolcudanda tüm hizmet erlerine selamlar. Kimse bu samimiyete nifak sokamaz Allahın izniyle.