Özgür Özel Arnavutköy’de 4 büyük usulsüzlüğü ifşa edip Akın Gürlek’i göreve çağırdı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçen hafta “büyük bir rezalet” açıklayacağını ilan ettiği Arnavutköy mitinginde, Arnavutköy Belediyesi’nin 435 milyon değerindeki Kelebek Matbaa isimli kamu iştiraki ve bulunduğu araziyi 251 milyona AKP İl Yöneticisi Burak Aydın’a satarak kamu zararına neden olduğunu, Arnavutköy Belediye Başkan Yardımcısı Davut Paralı’nın Gaziosmanpaşa Savcılığı’nı resmi yazıyla kandırmaya çalıştığını, Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu ve Belediye Meclis Üyesi Ercan Döner’in Kanal İstanbul manzaralı bir villada usule aykırı işlem yaptıklarını dile getirerek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e bu 4 olay hakkında soruşturma başlatması çağrısında bulundu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 23 Mart’ta tutuklanmasıyla sonuçlanan operasyonlara karşı başlatılan mitingler sürüyor.

CHP’nin her çarşamba akşamı İstanbul’un bir ilçesinde yaptığı halk buluşmalarının bu haftaki adres belli oldu. 63’üncüsü miting, Arnavutköy’deki Cumhuriyet Meydanı’nda 19.30’da başladı.

Arnavutköy Cumhuriyet Meydanı’nın hınca hınç dolduran on binler; Silivri’de tutulan İmamoğlu ve diğer belediye başkanları lehine sloganlar attı. Dr. Dilek Kaya İmamoğlu da Arnavutköy buluşmasına katılarak, eşi ve onunla birlikte özgürlüklerinden mahrum bırakılan arkadaşlarına destek verdi. İmamoğlu’nun 213 gündür tutulduğu Silivri’den 63’ncü eylem noktası Arnavutköy’e yolladığı mektubu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu. Çelik, konuşma yapacağı otobüse, önceki buluşmalarda olduğu gibi, üzerinde “İmamoğlu’na özgürlük” yazan dövizle çıktı.

“KOLTUĞUNU KAYBETMEMEK İÇİN İTİBARINI KAYBEDENLERE, CESARET VE HAYSİYET DERSİ VERİYORSUNUZ”

Çelik tarafından kamuoyuna ulaştırılan mektubunda İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:

“Sizler, 19 Mart’tan bu yana büyük bir inançla meydanlardasınız. Milletin iradesini yok sayanlara karşı, vatandaş olarak hakkınızı savunuyorsunuz. Herkes için ve her yerde adalet yerini bulsun, demokrasinin gereği yerine getirilsin diye, yılmadan mücadele ediyorsunuz. Her türlü zulme, baskıya, tehdide inat, bir adım bile geri atmıyorsunuz. Tutunacak hiçbir dalı kalmamış, millete krizden, yoksulluk ve umutsuzluktan başka bir şey veremez hale gelmiş bir iktidara, doğru yolu gösteriyorsunuz. Koltuğunu kaybetmemek için itibarını kaybedenlere, cesaret ve haysiyet dersi veriyorsunuz. Şanlı bir mücadelenin cesur neferleri olarak, çok güçlü bir irade sergiliyorsunuz. Sizlerle gurur duyuyorum. Sağ olun, var olun.”

“DEMOKRASİ TARİHİMİZİN EN KİRLİ, EN AĞIR MALİYETLİ SİYASİ OPERASYONUYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”

“Sevgili hemşerilerim; demokrasi tarihimizin en kirli, en ağır maliyetli siyasi operasyonuyla karşı karşıyayız. Yargı ve kayyumlar eliyle siyaseti şekillendirmeye, milli iradeyi baskı altına almaya çalışanlar, Atatürk’ün emaneti, canımızdan aziz Cumhuriyetimizi, göstermelik seçimlerle yönetilen bir ülke haline getirmek istiyorlar. Bu anlayış yüzünden, benim vatandaşım her sabah daha yoksul, daha güvencesiz, daha belirsiz bir hayata uyanıyor. Siyasi hesaplarına engel olarak gördükleri herkese, her kesime zorbalıkla boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Bana ve tutuklu arkadaşlarıma karşı taammüden bir hukuk cinayeti işlenmektedir. Tutuksuz yargılanmam gereken, bir mahkeme salonunda bile bana tecrit uygulamaya kalkıyorlar. Mahkeme salonunda avukatlarımın, basının ve ailemin bulunmasına bile tahammül edemiyorlar. Adil yargılanma, savunma hakkı gibi hukuki ilke ve değerlerle hareket etmiyorlar. İlk günden bu yana, yargısız infaz peşindeler. Çünkü ne hukuk onların yanında ne millet…”

“ONLAR, MİLLETE HESAP VERME KORKUSUYLA GÜN SAYIYOR”

“Ben, ‘Duruşmalar canlı yayınlansın, milletimin gözü önünde yargılanmak istiyorum’ diyorum, onlar, benim mahkeme salonundaki birkaç saniyelik görüntümü bile milletten kaçırmaya çalışıyor. Kimin, neden korktuğunu görün. Milletten korkanlar, milletten kaçanlar saraylarında, makam odalarında mahpusturlar. Ben ise milletime güveniyorum, kendimi her zaman milletin vicdanına emanet ediyorum.  Onun için, benim Silivri’deki hücrem, içimdeki millet ve memleket sevgisi kadar büyüktür, uçsuz bucaksızdır. Onlar, millete hesap verme korkusuyla gün sayıyor, ben ise İstanbul’un ve ülkemin her yerinde alnı ak, başı dik yürümek, milletimle hemhal olmak için gün sayıyorum.  Yeniden hizmet etmek, icraat yapmak, çözüm üretmek için gün sayıyorum.”

“UNUTTUKLARI BİR ŞEY VAR: BİZ YALNIZ DEĞİLİZ”

“İçimdeki çalışma şevkini, enerjisini sevgili Arnavutköylüler çok iyi bilir. Arnavutköy’ün altyapı sorunlarının çözümü için yaptığımız devasa yatırımları; açtığımız Ahmet İsvan Halk Ekmek Fabrikası’nı, yaşam merkezini, kreşleri, kütüphaneleri; çiftçilere verdiğimiz özel destekleri, dar gelirlilere sunduğumuz imkanları sizler çok iyi bilirsiniz. Kanal İstanbul adını verdikleri o büyük ihanet projesine karşı nasıl mücadele verdiğimi, sizler çok iyi bilirsiniz. Bizimle icraatta, hizmette yarışamayacaklarını, bizi sandıkta asla yenemeyeceklerini bilenler, yargı eliyle bizden kurtulabileceklerini zannediyorlar. Unuttukları bir şey var: Biz yalnız değiliz. Biz, bizden ibaret değiliz. Biz, bu şerefli milletin, adalet ve hürriyet talebinin ifadesiyiz. Biz, bu aziz milletin huzur ve kardeşlik, refah ve bereket talebinin ifadesiyiz. Bir kişi, bir parti ya da bir kesimin değil, milletin ortak aklının, ortak çıkarlarının, ortak değerlerinin sesiyiz. Biz, dik durmaya devam edeceğiz ve millet, kaderini eline alacak. Türkiye, adaletin ve hürriyetin, birliğin ve kardeşliğin ülkesi olacak. Yarın güneşin doğacağını bildiğim gibi biliyorum ve inanıyorum: Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu.Silivri Zindanı.”

Arnavutköy Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleşecek miting öncesi çağrı yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel bu mitingde Kanal İstanbul ile ilgili büyük bir skandalı ifşa edeceklerini duyurmuştu.

Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

”ARAP ŞEYHLERİNE ÇOKTAN PAZARLAMIŞLAR”

“Buraları Arap şeyhlerine çoktan pazarlamışlar. Buralardan arsa sattığı o Arap şeylerinin aldıkları o arsalara kanal manzarasını yapmak istiyorlar. Kanal İstanbul yapılırsa Sazlıdere barajı yok olacak, Terkos Gölü tuzlanacak, İstanbul’un 3’te bir suyu yok olacak. O yüzden bu işin sonuna kadar karşıyız. Eğer Kanal İstanbul yapılırsa İstanbul’un nüfusu 2 milyon daha artacak. İstanbul’u sevenler bu kanala karşı çıkıyorlar.

Şimdi bu ihanet projesini perdelemek için ya da iyi bir şey yapıyormuş görüntüsü vermek için büyük bir yalana sarıldılar. Diyorlar ki, ‘Biz oraya sosyal konut yapıyoruz’. Emlak Konut’un yaptığı konutların hepsi lüks ve zenginler için. 5 milyon TL’ye satıyorlar. Bugün memlekette asgari ücret 22 bin TL. Bir asgari ücretli 22 bin TL’yi, 1 yıl değil, 10 yıl değil 20 yıl hiç harcamasa biriktirse sosyal konut dediği yerden bir tane daireyi zor alıyor. Bunun için 65 milyar dolar gerekiyor. Bu parayla 9,5 milyon haneye kentsel dönüşüm yapılabilir. Sadece İBB’den bile 240 milyar TL ek maliyet çıkıyor. Kanal İstanbul’un su havzalarına ne yaptığını gördüğü için İSKİ’nin değerli genel müdürü gitti ve o projelerin tamamını mühürledi. Ne yaptılar, Şafak Başa’yı gittiler, sabah evinden aldılar, Vatan Emniyet’e koydular. Daha sonra Kanal İstanbul’a ilişmemesi için ev hapsi verdiler. Bu milletin karşı olduğu, her türlü doğa katliamını yapacak bu Kanal İstanbul’a sonuna kadar karşıyız, asla izin vermeyeceğiz.

“AL SANA İDDİANAME”

Arnavutköy’de yaşananlar öyle rezalet ki, ilçe yönetimimiz, başkanımız anlata anlata bitiremiyorlar. 10 ay uğraşıp da iddianame diye süklüm püklüm dökülen, kanıtı olmayan, ordan duydum, burdan duydum, ben buraya bir şey uydurdum ile iddianame yazan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na sesleniyorum. Sayın Akın Gürlek, hani bazen biz otobüsün üstünden inmeden soruşturma açıyorsun ya, sabahın köründe milletin haysiyetine dokunduran, haysiyet katliamı yapan işler için uzun uzun basın bültenleri yapıyorsun ya, şimdi dinle bu 4 rezalet için ne yapacaksın göreceğiz. 10 ay boyunca emrinde 10 savcı, bütün emniyet, MASAK elinde, her şey elinde, böyle dökülen bir iddianame yaptın ya, al sana iddianame…

“ASFALT AYNI ASFALT”

Arnavutköy’de rezaletin birinci perdesi… İstanbul’daki belediyeler 2025 yılı için asfalt ihalesine çıktılar, aynı yıl için yapılan asfalt ihalelerinde ton başına fiyatla ihaleler tamamlandı. AK Partili Bağcılar Belediyesi, asfaltın ton maliyeti 3 bin 553 TL. CHP’li Maltepe Belediyesi, 2 bin 716 TL. CHP’li Tuzla Belediyesi 2 bin 669 TL. AK Partili Arnavutköy Belediyesi 6 bin 501 TL. Vallahi şartnameye baktım, asfalt aynı asfalt. Arnavutköy’e konulan asfaltın içine altın tozu falan karıştırılmamış. Milletin 2 bin 669 TL’ye aldığı asfaltı 6 bin 501 TL’ye almış. İş bununla bitmiyor. İhaleye daha düşük fiyat veren kişiye, 1,5 ay boyunca sözleşme imzalatmıyorlar, yıldırıyorlar, çekil baskısı yapıyorlar. En düşük teklifi veren devre dışı kalıyor. Asfalt ihalesi Arnavutköy’de 587 milyona biteceğine, bir üst teklif olan 708 milyon TL’ye gidiyor. Arada 327 milyon kamu zararı var. Şimdi Akın Gürlek, duymuştum değil, düşünüyorum değil, bütün belgeler EKAP’ta kayıtlı, erişimin var. İhaleyi alan Kolon İnşaat çekilmek zorunda kalıyor. Yarın sabahtan tezi yok Kolon İnşaat’ı çağırıyor musun, bu belediyeden asfalt ihale dosyalarını istiyor musun? Bu belediyeye soruşturma açıyor musun? Tayyip Erdoğan’a korkundan kulağının üstüne yatıyor musun? Hadi bakalım, göreyim seni. Bu daha bir.

“SAVCI RESMİ YAZIYLA KANDIRILMIŞTIR”

Gelelim ikiye. CHP’nin namuslu, şerefli, şeffaf, ihaleleri açık yapan belediyeciliğine kara çalıp da kendilerine ak belediyecilik diyenler, şimdi göreceğiz bakalım ak koyun mu kara koyun mu? Hadımköy Yeşilbayır. 10835 parsel. Buraya kaçak şekilde 320 metre ilave kapalı alan yapılmış. Şikayete konu olmuş, yıkın denmiş. Bu dendiğinde mahkeme karar verip yıkımını bildirdiğinde Ekim 2024’müş. Yıkım ve para cezası verilmiş. Gaziosmanpaşa Savcılığı, Haziran 2025’te yazı yazmış Arnavutköy Belediyesi’ne, ‘Kaçak yapıyı yıktınız mı?’ diye. Cevap yazmış Belediye Başkan Yardımcısı Davut Paralı, ‘İmar kirliliğine neden olan unsur ortadan kaldırılmıştır’ diye. Buradan Akın Gürlek’e söylüyorum. 10835 parselde yıkım yapılmamıştır, yalan yazı yazılmıştır, savcılığa yalan beyan vardır ve savcı resmi yazıyla kandırılmıştır. Yıkın dediğiniz binayı yıkmayan ve işlem yapmayan, resmi yazıyla sizi kandıran Belediye Başkan Yardımcısı Davut Paralı’yı evinden alıyor musun? Tayyip’ten korkuna kulağının üstüne yatıyor musun? Göreceğiz bakalım.

“VİLLAYI İMARA AYKIRI ŞEKİLDE YÜKSELTİLMİŞTİR”

Daha bitmedi. Rezaletin üçüncü perdesi. Başkan Mustafa Candaroğlu, Meclis üyesi Ercan Döner, Kanal İstanbul manzaralı bir arsa almışlar, demişler ki, ‘Bir arsa da biz kapalım.’ Bunlar bir arsa kapmışlar, Kanal İstanbul’a kendilerine göre bir manzara yapmışlar. Gitmişler oraya belediyeden villa ruhsatını da almışlar, inşaata da başlamışlar. Bodrum katını çıkarken şeytan dürtmüş bunları. Ercan demiş ki, ‘Başkan be, yükseltelim bunu biraz, manzaramız güzel olsun.’ Bunlar gitmişler villayı imara aykırı şekilde yükseltmişler, şimdi halen orada duruyor. Belediyeye gitmişler, demişler ki memur Serdar ile memur Fatih’e, ‘Buna imza atın’. Memurlar demiş ki, ‘Bu imza adamı yakar, bu doğru değil’. Aynı rüşvet almayan Teoman gibi yanlış işi yapmayan Serdar ile Fatih bu işe aylarca direnmişler. Bu iki arkadaşı, Belediye Başkanı başka göreve sürmüş, yerine başkalarını getirmiş, imzaları almış, villalar orada duruyor. Buradan Akın Gürlek’e sesleniyorum, villa belli, fotoğrafı belli, yeri belli. Villa orada duruyor. Yarın sabah 06.30’da Mustafa Candaroğlu’nu ve Ercan Döner’i evinden alıyor musun, kulağının üstüne yatıyor musun? Hadi bakalım. Bunlar meydanı boş sanıyor, boş sanıyor. Bunlar bize dünya iftira attı, ben onlara rahat vereceğim sanıyor.

Bu villacı başkan, İmrahor Mahallesi’ne seçimden önce gitti, sırtlarını sıvazladı, oylarını aldı, merak etmeyin, sizin tapulu araziniz, oyu bana verin, işinizi ben çözeceğim dedi, daha dün İmrahorlulara bir yazı yolladı, bir tebligat yolladı, onları sokakta bıraktı, 3-4 aylık yapılmış evlerini de yıkmaya kalktı. Kendisinin villasına zorla imza, İmrahor’a söz verdiği halde yıkım yolluyor bu başkan.

“HODRİ MEYDAN”

Şimdi rezaletin 4’üncü perdesi. Hadımköy Sanayi Sitesi, Hadımköy Belde Belediyesi döneminde Kelebek Matbaa diye yap işlet devret ile 8 bin metrekare arsaya bir yapı inşa etmişler. Bunlar belde belediyelerini kapatınca, Hadımköy Belediyesi, Arnavutköy Belediyesi’ne devrolmuş. Bu arsa da bunlara kalmış. Arnavutköy Belediyesi, 2016’da bu yeri satmış. 251 milyon TL’ye AK Parti İl Yöneticisi Burak Aydın’a satmış. Arazinin değeri 215 milyon, üzerindeki yapının değeri 220 milyon, toplam değer 435 milyon. AK Partili İl Yöneticisinin ödediği 250 milyon. Kamu zararı 185 milyon. Yeri belli, yurdu belli, kamu zararı burada. Soruyorum Akın’a, yarın sabah 06.00’da AK Parti İl Yöneticisi Burak Aydın’ı, Belediye Başkanı Candaroğlu’nu ve ekibini gidip evden alıyor musun, korkundan kulağının üstüne yatıyor musun?

Bak Akın Efendi, onu buraya yollayan Tayyip Beyefendi. İddianame öyle alalım çocukları, alalım şoförleri, at imzayı çoluğuna çocuğuna kavuş, yoksa 20 yıl yatarsın, duydum ile iddianame olmaz. Somut, açık, net. Haftaya çarşamba otobüsün üstünden bakacağız bakalım. Bu Akın Gürlek gerekli soruşturmayı başlattı mı, kulağının üstüne yattı mı? Hodri meydan.

47 yıl çalıştık, olmadı, kusur sizde değil kendimizde aradık. En sonunda genç kadrolarla, çokça kadını aramıza alarak, memleketin sorunlarını konuşarak, sizin gibi adayları karşınıza çıkararak, 31 Mart seçimlerinde 47 yıl sonra birinci parti olduk. CHP, kurulduğu gün gibi, bugün de Türkiye’nin birinci partisi. Bizimle baş edemeyen, yarışamayanlar kendi AK Gençlik dedikleri, gençlik kollarına güvenmiyorlar. Arnavutköy Gençlik Kolları’na güvenmiyor, Kadın Kolları’na güvenmiyor, hiçbir partide olmayan yeni bir kol kurmuş, bir tek ona güveniyor. Yargı Kolları’na, Yargı Kolları Başkanı Akın Gürlek’e güveniyor.”

 

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin