Oz Büyücüsü: Bir Devlet Eleştirisi

TR724 ekranlarında yayınlanan Okuma Zamanı programının bu haftaki bölümünde Ekrem Dumanlı, edebi bir klasiği merkeze alarak derin felsefi ve sosyolojik tahliller yaptı. Dumanlı, L. Frank Baum’un yazdığı ve 1939’da filme uyarlanan Oz Büyücüsü eserini yalnızca bir çocuk masalı olarak değil, çok katmanlı ve evrensel mesajlar taşıyan bir metin olarak yorumladı.

Masal Değil, Evrensel Bir Gerçeklik Arayışı

Dumanlı, Oz Büyücüsünün bir yönüyle masal gibi görünse de özünde bireyin kendini ve evini arayışını simgelediğini belirtti. Genç bir kızın, cesaretsiz bir aslan, kalpsiz bir teneke adam ve akılsız bir korkulukla birlikte çıktığı bu yolculuğun aslında insanın kendini bulma mücadelesine işaret ettiğini söyledi.

“Kendini bulamayan insan, aklını da, kalbini de, cesaretini de kaybeder,” diyen Dumanlı, kitabın en temel temasının özgürlük, kimlik ve bilinç arayışı olduğunu vurguladı.

Programda Oz Büyücüsü karakterinin, aslında büyücü değil bir sahtekâr olduğunu hatırlatan Dumanlı, bu figürün otoriter liderlerin bir temsili olduğunu ifade etti. Sisler ve illüzyonlar arkasına saklanarak halkı korkuyla yöneten bu karakterin, propaganda ve medya gücünü kullanarak halkı manipüle ettiğini söyledi.

“Devleti kutsayanlara, onu tapınılacak bir varlığa dönüştürenlere veyl olsun,” diyerek sert bir eleştiride bulunan Dumanlı, devletin birey için var olduğunu ve bireyin iradesini teslim etmemesi gerektiğini belirtti.

Wicked: Kötü Cadı Gerçekten Kötü mü?

Dumanlı, programın ikinci bölümünde Oz Büyücüsü öncesini konu alan ve Broadway sahnesinde yıllardır kapalı gişe oynayan Wicked müzikalinden bahsetti. Bu eserde, “kötü cadı” olarak anlatılan karakterin aslında yeşil teni nedeniyle dışlanan ve ötekileştirilen biri olduğunu, yani farklılığın şeytanlaştırıldığını aktardı.

“Resmî söylemin kötü dediği her zaman kötü değildir. İyi denilenin de sorgulanması gerekir,” diyen Dumanlı, bireyin eleştirel düşünme ve ezber bozma sorumluluğuna dikkat çekti.

Tiyatrodan Türkiye’ye: Sanat ve Özgürlük

Programın sonunda Dumanlı, Broadway’de yıllarca süren tiyatro yapımlarına örnekler vererek (Phantom of the Opera, The Lion King, Les Misérables) bu tarz kültürel üretimlerin Türkiye’deki karşılığının neden sekteye uğradığını sorguladı. Sanatçıların baskı altına alındığı, yazarların hapsedildiği bir ülkede özgür sanat üretiminin zorluğuna işaret etti.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin