NECİP F. BAHADIR | YORUM
Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası politika faizini 350 baz puan arttırarak yüzde 42,5’dan yüzde 46’ya çıkardı. Doğrusu bu kadarı beklenmiyordu. Yüksek artış ekonomistleri bile şaşkına çevirdi. Siyasi gündem sıcak ve yoğun yoğun olduğu için ‘faiz’ sorunu manşetlere çıkmadı. Üzerinde fazla durulmadı, konuşulmadı, tartılışmadı. Sadece ekonomi sayfalarında haber oldu.
Hayır, ben konuya ‘iktisat’ bilimi açısından yaklaşmayacağım. Erdoğan – faiz ilişkisine ve politikasına dikkat çekeceğim. Gerçi meselenin ekonomik yönü de çok önemli. Erdoğan, Türkiye’yi çağ atlattı, politika faizinin en yüksek olduğu ikinci ülke yaptı. ‘Atlama’ geriye doğru; ileriye değil! Zirvede Erdoğan’la ‘kanka’ olan Maduro’nun yönettiği Venezuela var. Üçüncülük koltuğunda ise Afrika’nın ağır ekonomik sorunlarıyla boğuşan Zimbabve oturuyor. Arada 11 puan gibi büyük fark söz konusu.
İkinci sıradaki yerimiz sağlam yani! Ne Venezuela’yı yakalayabiliriz, ne de Zimbabve’nin üstüne çıkabiliriz. Erdoğan iktidar olduğu sürece tabii… Merak ettim baktım; acaba ‘politika faizinin’ en düşük olduğu ülkeler hangisi diye… Üzgünüm ilk 5 içinde İslam ülkesi yok! Din ve ideoloji bir yere kadar. Ekonomi kendi gerçeklerini dayatıyor. Yoksa emirle, talimatla olmuyor. Yargının hükmü de geçmiyor rakamlara… Erdoğan’ın çaresizliği bu yüzden.
Umutlar tükendi!
Doğru yaparsanız, oyunu kuralına göre oynarsanız faiz yok denecek kadar alt seviyelere iniyor. Nutukla, hamasetle, çeneyle yönetilmiyor ekonomi… Türkiye bunu çok ama çok acı tecrübe etti. Erdoğan’ın vizyonsuzluğu çok pahalıya patladı. Faturayı keşke sadece AKP’liler ödeseydi. Gariban vatandaş daha da yoksullaştı. Enflasyon aldı başını gitti. Çarşı pazar yangın yerine döndü. Bugün ülke, tarihin en ağır ekonomik tablosuyla karşı karşıya…
Erdoğan ve ekonominin dümenine getirdiği Mehmet Şimşek’in, mütemadiyen tekrarladıkları, “En kötü geride kaldı… Yakında düzlüğe çıkıyoruz…!” türü söz ve cümleleri ‘pembe yalanlar’ olarak kaldı. Bugün dünden daha iyi değil. Yarının iyi olacağına ilişkin umutlar da bütün bütün sönmüş durumda. ‘Erdoğan’ın Merkez Bankası’ tabirini bilerek kullandım. Türkiye Cumhuriyeti’nde kurumların bağımsızlığı kalmadı. Hepsi Erdoğan’a doğrudan bağlı… Yargısı da farklı değil, Merkez Bankası da… Saray’dan işaret almadan ‘majör kararlar’ alabilmeleri, irade ve inisiyatif kullanabilmesi imkansız.
Ey Erdoğan ve AKP taifesi!
Seçimden seçime AKP’ye oy veren ve iktidarı ayakta tutan ahali! Haberiniz var değil mi; Türkiye ‘politika faizinde’ rekorlara koşuyor. Neredeyse yarışacak ülke kalmadı! Yakında kendisiyle yarışacak. Rahmetli Necmettin Erbakan iktidarları eleştirirken ve itham ederken ‘faizci’ derdi. “Sizi gidi faizciler sizi!” diye tiye alırdı. Vaktiyle Erdoğan da hocasının sözlerini çok tekrarladı. Hocası diyorum ama haksızlık etmeyeyim, Erbakan sağlığında ‘talebelikten’ ret etti Erdoğan ve arkadaşlarını…
Hakkını helal etti mi? Şüpheliyim.
Memleket faiz cennetine dönüştürüldü!
Ey İslamcılar! Yeni Şafak ve Yeni Akit gibi ‘dini ve kutsalları’ yayınlarına ‘sermaye’ yapan güruh! Kayıtsız şartsız desteklediğiniz Erdoğan, dünyanın en büyük faizcilerinden biri oldu. Duydunuz değil mi? Farkında değil misiniz yoksa? Başınızı başka yöne çevirmeyin… ‘Tek parti dönemi CHP’sine’ sövgüyle geçmez bu hayat! Bugüne de bakmak zorundasınız. Bilgi notlarıyla yayın yapmak, sayfaları doldurmak kolay…
Ah Ahmet Albayrak ahhh… Ne hallere düştüğünüzün hâlâ farkına varamadınız mı? Hakikate uyanmanız, gerçeği görmeniz için daha ne lazım bilmem ki? Bak yandaşı olduğunuz AKP ülkeyi ne hale getirdi? Tevil edilebilir bir hal midir bu? Bu muydu rüyanız? Hayal ettiğiniz ülke bu muydu? 23 yıl az mı geldi yoksa?
Hayır, yolun sonu artık… Ötesi yok. Duvara tosladınız…
Ve Erdoğan!
Ne söylediyseniz tersini yaptınız? Partinin adını ‘adalet’ koydunuz devri iktidarınıza zulümle eş anlamlı kıldınız. “Bir yüzüğüm var!” dediniz, talan da Moğolları arattınız. İsrail’e Netanyahu’ya demediğinizi bırakmadınız. Fakat İsrail tarihinin en büyük kazanımlarını döneminizde kazandı. Yandaşlarınıza ‘fetih masalları’ anlatırken Şam’ı, İsrail’e ‘altın tepsi’ içinde sundunuz. O kadar çok suça ve günaha bulaştınız ki…
Ve faiz tabii…
Hani nas vardı? “Sana bana ne oluyor”du! Daha dün, “Bir müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim!” diye yeri göğü inletiyordunuz. Camideki hacı emmi de, “Allah-u Ekber!” diye ‘cuş – u huruşa’ geliyordu. Muhafazakar mahallelerde, “Faizleri indireceğim, benden bir şey beklemeyin!” diye nutuklar attınız. Kendinizi teminat göstererek, “Bu kardeşiniz görevde olduğu sürece, faiz her geçen gün, hafta ve ay inmeye devam edecektir.” dediniz. İnandılar, güvendiler…
Sonuç?
Daha 6 ay önce, “Faiz inecek ki enflasyon da insin… Bu, bizim olmazsa olmazımız…. 2025 bunun işaret yılı olacak…” diyen Erdoğan değil miydi? Oldu mu işaret yılı? Bir vaat bu kadar mı kısa sürede sahibini tekzip eder? 6 ay sonrasını göremeyen bir siyasetçinin ülke yönetiminden hayır umulur mu?
Sultan’ın sofrasına oturan alim!
Medya suskun, CHP kendi derdine düşmüş… Şimdi sormayacak mıyız; “Ne oldu nas?” diye. Nas orada duruyor ona şüphe yok, peki siz nerdesiniz? “Kardeşiniz görevde” değil mi? Neden faiz inmedi aksine roket gibi fırladı? Evet, bir cevabınız var mı? Bak camideki o hacı emminin boynu bükük? İçin için ağlıyor. Mu acaba? Evet, ağlamayanı da var elbette ağlayanı da… Ben gördüm.
Bir parti iktidardayken kendisiyle bu kadar çelişmez. Hadi muhalefet yıllarında bol keseden atar, gökteki yıldızları vaat eder. Ama iktidara gelince, “Taç giyen baş akıllanır!” mucibince reel politiğe teslim olur. İdealler, dava geride kalır. AKP ve Erdoğan iktidarda iken sözlerini, vaatlerini pas pas etti. Hem de öyle böyle değil.
Başarısızlık mı? Daha ötesi… Normal bir demokrasi de bu hallere düşen pılısını pırtısını toplar, arkasına bakmadan gider. Şartlar başka seçenek bırakmaz. Türkiye gibi ülkeler yöneticilerinin ‘deneme tahtası’ gibi… Bu olmadıysa şu olur; o da olmazsa öteki olur…
Zavallı ülkem!
Hocanız, başınız sıkıştığında imdadınıza yetişen fetvacınız Hayrettin Karaman yazısını “Siyasi tercihte Müslüman, yalnızca cebini veya iktidarın bazı yanlışlarını tercih sebebi yapamaz; daha geniş, daha derin düşünmeye mecburdur.” diye bitirmiş. “Sultanın sofrasına oturan alimin fetvasına itibar edilmez!” diye boşuna söylenmemiş. Karaman gibi bir ayağı çukurda biri, hakikati Saray ve Sultan’ın çıkarlarına göre eğip bükerken hiç mi vebalini düşünmez? Bu nasıl bir kafadır, nasıl bir zihniyettir? Karaman’ın çabası beyhude… Erdoğan ve AKP’yi o da kurtaramaz.
‘Nas’ dedi, ‘Olmazsa olmaz’ dedi, ‘Faizler mutlaka inecek’ dedi, ‘2025 işaret yılı olacak’ dedi fakat sonuç ortada; Türkiye’yi dünya ikinciliğine yükseltti. Tükürdüğü testiden defalarca su içmek zorunda kaldı.
Ve kaderin ‘cilvesi’ demiyorum, ‘tokadı’ indi. En büyük faizcilerden biri oldu Erdoğan. Siyasi arenada, “Sizi gidi faizciler sizi…” diyecek biri yok maalesef. Yazıyla bir yere kadar. Erdoğan hakkında hüküm vermek için ‘faiz politikası’ yeter, artar bile. Nas fena çarptı…