Mide bulandıran liyakat!

YORUM | LEVENT KENEZ

Merkez Bankası’na geçen hafta yapılan atamalardan sonra epey bir liyakat, işte böyle devam muhabbeti döndü, durdu. 

Erdoğan’ın ekonomide rasyonel adımlar attığına delil olarak gösterilen ve ekonomi çevrelerinde de beğenilen isimlerin ortak özelliği olarak başkanları gibi Boğaziçi Üniversitesi mezunu olmaları gösterildi. Bir tanesini saymıyorum bile o zaten Erdoğan’ın danışmanıydı. Komiser olarak atandı. Erdoğan’ın saçma sapan ekonomi tezlerine rağmen hala o görevde kaldığına göre kendisinden Saray ile ilişki trafiği dışında bir beklenti olduğunu sanmıyorum. 

Erdoğan’ın yok etmeye çalıştığı bir üniversiteden mezun kişilere ekonomiyi teslim etmesi ironik bulundu ve sen bitirmeye çalışırsın da başın sıkıştı mı Boğaziçi dersin türü eleştirileri okuduk.

Erdoğan’ın da çok umrundaydı. Bütün Merkez Bankası’nı Boğaziçi mezunlar lokaline çevirir, yine yapacağına devam eder.  

Şimdi gelelim atamaların tersten pek konuşulmayan kısmına.

Bir kere en sonda söyleceğimi en başta söyleyeyim. Erdoğan ekibinde yer almayı içine sindiren bir insana saygı duymam. Hele hele bambaşka bir dünya görüşüne sahip olduğu ve göreve gelene kadar AKP’yi yerden yere vurduğu halde. 

Kimse vatan-millet edebiyatı yapmasın. Ülkede hukukun ırzına geçmiş, binlerce masum insanı hapse tıkmış, her biri ayrı hırsız aile üyelerinden hanedanlık kurup ülkenin tapusunu üzerine geçirmiş, kendisinden başka kimseye hayat hakkı tanımayan, her saniye ülkeyi kutuplaştırıp komşuyu komşuya düşman etmiş bir adamın totosunu kurtarmanın ülke sevgisi ile bir ilgisi olamaz. Yok zaten.

Her kararın bir adamın iki dudağı arasında olduğunu görüp, bir gece yarısı kararnamesi ile geldiğin gibi yine aynı şekilde gideceğini bilip, yurtdışındaki yatırımcıya makyaj malzemesi olmayı kabul eden kişilere saygı duyulmaz.

Mezun olduğun ve büyük ihtimalle kariyerinde sana ilk kapıları açan üniversiteyi boktan bir taşra üniversitesine çeviren birisine eleman olmak sadece Güney’de her  gün  nöbet tutan, işinden atılan hocalarına ve meslektaşlarına  saygısızlık değil. En büyük kötülük, Boğaziçi sayesinde toplumda hala dikey bir sıçrama şansının peşinde koşan başarılı Anadolu çocuklarına. 

Sen ekonomiyi düzelteceksin, ekonomiyi düzeltmek de hoplama-zıplama değil ha, kurdukları sosyal yardımlarla köle yaptıkları millete harçlık vermeye devam edebilmek. E sonra… Eli kanlı patronun görevinde kalacak ve belki bu sayede ölüp gittikten sonra bir veliahtla rejimini devam ettirecek, 30 IQ’lu parti çocukları her yeri dolduracak, yandaş işadamları servetine servet katacak, vatandaş daha fakir ama devlete daha muhtaç olacak. 

Bunun adı da vatan sevgisi olacak. Bu ülkenin en iyi eğitimli insanları biraz nefes alabilmek, insanca yaşayabilmek için bir yolunu bulup ülkeden kaçarken, onları kaçıranların saltanatı devam etsin diye yurda dönüş yapmak. Bunun adı başka bir şey de burada söylemeyeceğim.

Bir de neye güvenip göreve geliyorsun. Bütün kaynakların yandaşlara peşkeş çekildiği, bütün ihalelerin kat be kat şişirilerek milletin sırtına yüklendiği ülkede, artık işler namuslu gideceğini mi söylediler ki ekonomi düzelecek. Senin atanman dışında liyakat mı var memlekette. Hadi bakanı geçtim. Zaten onuru olsa kendisine hırsız diyen, Saray’daki tetikçilerine taşlatan adamın yeniden elemanı olmazdı. Karakteri bu kadarmış.  

Ülkenin ekonomik sorunlarının temelinin aslında adaletin ve hukukun üstünlüğünün ortadan kalkmış olması ve tek adam rejimi olduğunu bilip ve hala o tek adam görevde iken ekonominin düzeleceğini sanmak… Herkes bunu eninde sonunda anlayacak da elimizde ne kalacak onu da göreceğiz.

Atananların Boğaziçili olması neden bu kadar abartılır onu da anlamam. Kaydırmasa herkes giriyor neticede! Tansu Çiller ve Ahmet Davutoğlu da Boğaziçili. Üniversiteyi mahvetme projesini başlatan ve adı şimdi unutulan Melih Bulu da Boğaziçiliydi. Doktorası çalıntı çıkmıştı. Şimdiki yandaş rektör de Boğaziçili. Bu hırsız düzenin devam etmesi için gönüllü olacak bir kamyon Boğaziçiliyi bir gecede toplarsın da düzen değişmediği sürece sana bana faydası yok.

Ama yine en rahat olanlar yine liyakatli atananlar. Bakmışsınız bir gece istifa edip gitmişler ya da bir gece kararnamesi ile görevden alınmışlar.

Peki kardeşim sen ülke batsın, ekonomi iflas etsin, yeter ki Tayyip gitsin de ülke yanarsa yansın mı diyorsun? Hayır ben bunu demiyorum ama sen zaten bunu dedin güzel kardeşim. Tayyip kalsın da yeter ki ülke mahvolsun dedin zaten. Senin tercihlerini yaşıyoruz muhalif görünümlü diğer liyakatliler sayesinde.

6 YORUMLAR

  1. Berbat bir yazı. Bir göreve layık bir kişi o göreve geldiğinde “ben böyle bir insana saygı duymam” diyorsanız o zaman neden Erdoğan liyakatla atama yapmadığında onu eleştiriyorsunuz? Liyakati göz önünde bulundursa da eleştirecekseniz, bulundurmasa da eleştireceksiniz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Erdoğan’ın şu an gitmeyeceği ortada. E ülkede hala yaşayan yüzbinlerce Hizmet insanı var. Ülkede ekonomi daha da berbat olsun, şu da berbat olsun, bu da berbat olsun… Eee bunlar orada yaşayan Hizmet insanlarını veya vicdanlı insanları daha da etkilemeyecek mi? Yoksa onları gözden mi çıkardınız? Mekkeli müşrikler Medine’de Peygamberimize gelip kıtlığı kaldırması için Allah’a dua etmesini istediklerinde Peygamberimiz o duayı etmişti. Siz ise Erdoğan gitsin diye ekonomi daha da çöksün, kimse ekonomiyi kurtarmasın, liyakatli insanlar da gelmesin istiyorsunuz. Ekonomi tamamen yok olsa da Erdoğan gitmez ve olan yine oradaki masum insanlara olur. Şu anki kötü durumu bile ararsınız. Yok ama dediğim gibi oradaki masum insanları gözden çıkardıysanız ve “Erdoğan gitsin de o gidene kadar kim ne acı çekiyor umrumda değil” diyorsanız bilemem. Olmadı Amerika’nın askeri müdahelesini falan da savunun. Savrulmanın bir sınırı yok zaten.

  2. ustat kizmisiin belli, gerci hepimiz kizdik.. ara ara hepimiz tasma yasiyoruz. bu seninki de tastigin bir ana denk gelmis anlasilan. biraz sert geldi uslup bana o yuzden yorum yazma geregi hissettim. bir de yorum sayisi fazla degil belki okursun diye dusundum. bir kere goreve gelen kisiler senin benim gibi bakmiyor olaya. sadece bir acidan da degil birkac acidan farki var bakisimizin.
    birincisi bunlar calmalari senin benim gibi gormuyor, normal geliyor onlara, ayni ciplaklikta gormuyoruz. e peki bu kotu durumu neye bagliyorlar calmaya israfa degilse diye bir soru gelebilir akla, onu da reisin faiz-enflasyon ve sebep-sonuc iliskisindeki tersten bakisina, ve ek olarak da ekonomi yonetimini berat-nebati vs gibi sacma sapan kisilere birakmis olmasina bagliyorlar. burada onlar acisindan ciddi bir dugum cozulmus oluyor, cunku erdogan faize karsi ses cikarmayacagini taahhut ediyor (nereye kadar musade eder, kendisine ne kadar guvenilir bu tartisilir, ama bu kisiler icin saniyorum bizim kadar guvenilmez degil, en azindan denemeye deger buluyorlar) ikincisi de ekonomi kadrolarinin kendilerince liyakat sahibi kisilerle istihdam edilmesine ok veriyor. yani o cenahtan bakilinca denemeye deger bir tablo ortaya cikiyor sadece isi ekonomi ozelinde ele alirsak. bir de kisa vadede olumlu neticeler alirsak erdogandan ekonomi politikalari konusunda birseyler daha koparabiliriz olmasi gerekene biraz daha yaklasabilir gibi aslinda gercekligi olmayan bir iyimserlikleri bile olabilir. Oncekiler bunu yapamadi ama insan kendisi denemeden yapilamayacak oldugunu bazen idrak edemeyebiliyor.
    ikinci hakli olarak kizdigin nokta da bu kadar zulme ragmen ayni safa nasil gecersiniz diye soruyorsun. ama maalesef zulumler noktasinda da bu kisilerle hatta ulkenin muhalefet de icinde olacak sekilde buyuk bir cogunlugu ile ayni goruste degiliz. senin benim gordugum sekilde zalim gorulmuyorlar, hatta bazi yonlerden aciktan destek vermek bazi yonlerden de ses cikarmamak suretinde hak bile veriyorlar. en iyisi bile ya evet biraz zulum var ama der o kadar onem vermez kayda deger gormez. maalesef vaziyet bu oldugu icin bu acidan da bir sorun gorduklerini zannetmiyorum goreve gelirken..
    ucuncu olarak tamamen sahsi kariylerlerini dusunup goreve gelmis olabilirler tabi, aslinda biz her muhalefet yapani bizimle yakin noktada goruyoruz, bircok seyi bizim gordugumuz gibi gorduklerini dusunuyoruz, aslinda gercek oyle degil. bir kisim sadece muhalefet yapmis olmak icin, bir kisim taninir gorunur bilinir olmak icin, bir kisim sahsi kariyerleri icin muhalefet edebiliyor. maksatlarini iktidar saglayinca da muhalefet edecek birsey kalmiyor sonuc olarak. ama bu yillardir gordugumuz karsimiza cikan bir gercek. chp nin kilit adamlari tek tek akp ye gecti ben oy verdim dediler, iyi partililer bile akp ile ittifak kuralim diyebiliyor. muhalefet etmis ya da eden birinin istedigini elde edince akpye gecmesi kadar dogal birsey yok tr cografyasinda. sadece gercekten zulme ugrayan kesim bunu yapmaz, ama bu da cok ama cok az bir insan toplulugu, muhalefet ediyorum diyen cogu kimse ayni temel meselelerde ayni gorsute degil.

  3. Çok hamasi söylemler. Yorumlara katılıyorum. En saçma durumlarda dahi anlamlı içerik üretmek ve seviyeyi koruma düşüncesinde olmalıyız. Bu duruma daha iyi bir yorum istiyorsanız, DW sitesindeki “Merkez Bankası atamalarının mesajı ne” yazıyı okuyun ve kaliteli analizi görün. Lütfen milletin gazını almaya matuf, eften püften hakaretvari yazılardan uzak duralım

  4. AKP´yi, uygulamalarini aciktan elestirmelerimizin üzerinden 9 yil gecti. Gecen zaman gösterdi ki, nelerini elestirdiysek bizde de irili ufakli aynilari varmis. Misal yazida gecen liyakat meselesi yahut irzina gecilen hukuk meselesi. Harika demagoji yaptigimiz alanlar bunlar. Liyakati mi sorguluyorsun, nasil böyle bi seye cüret edebilirsin ki, ne de olsa karsinda cocukluktan ihtiyarliga kadar bütün hayatini Hizmete adamis insanlar var, onlar layik olmayacak da kim olacak baska. KIm de var o tecrübe, yillarca HEnin halesi olmus adamlar, kimde var onlardaki maneviyat di mi ya efendim.
    Sonra efendim birisi bir suc mu isledi, demagoji hazir. Efendim bizde öyle yargiclar, savcilar yok, biz öyle bi sey degiliz, biz ceza mercii degiliz. Biz hukuksuzuz demiyor da, bu devasa kusuru bile olumlayarak anlatiyor, senin elestirine karsi bir argüman olarak kullaniyor bunu.
    Simdi sayin yazar bu dedigimi cok iyi anladi da, sorun surda: Adalet, liyakat cart curt bunlar vitrinlik laflar, bunlar daha dogrusu bir savasta kullanilan mühimmatlar. Degerler mühimmat olmus anladin mi, arac olmus, o degerler icin savasmiyorsun, o degerleri silah olarak kullanip karsi tarafi yenmeye calisiyorsun.
    Bu mide bulandiran metodu da karsi taraftan ögrendik ha. Böyle de bi yönü var bu isin.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin