Le Monde gazetesinden uyarı: Aşırı sağcı söylemler Fransa’yı ırkçı terörizme sürüklüyor

Fransa’da 31 Mayıs’ta 45 yaşındaki Hichem Miraoui’nin öldürülmesinin ardından başlatılan terör soruşturması, ülkede aşırı sağın yükselişiyle bağlantılı endişeleri yeniden gündeme getirdi. Şüpheli Christophe B., sosyal medyada yabancılara yönelik açık çağrılarda bulunmuş, cinayetten kısa süre önce “onları buldukları yerde yakalayın” mesajı paylaşmıştı. Savcılık, bu nedenle cinayeti “ırk veya din nedeniyle işlenen terör eylemi” olarak değerlendirme kararı aldı.

Bu karar, Fransa’da ilk kez bir ırkçı saldırının terörizmle ilişkilendirilmesi anlamına geliyor. Le Monde gazetesi bugün yayınladığı başyazısında, söz konusu cinayetin arkasında giderek meşrulaşan bir nefret söyleminin bulunduğunu ve bunun aşırı sağcı çevrelerce beslendiğini savunuyor. Gazete, Marine Le Pen’in liderliğini yaptığı Ulusal Birlik (RN) partisinin göçmen karşıtı söylemlerinin, toplumda yabancı düşmanlığını körüklediğine dikkat çekiyor.

Geçmişte Cezayir kökenli Fransızlara karşı işlenen cinayetleri hatırlatan gazete, bu tür suçların Fransa’daki ırkçılığın karanlık tarihine işaret ettiğini belirtiyor. 1995 yılında Marsilya’da Ulusal Cephe’nin (FN- Partinin RN olmadan önceki adı) afişlerini asan bir aşırı sağcı tarafından öldürülen Komorlu genç İbrahim Ali’nin davası örnek gösteriliyor. Ancak şimdiye dek bu tür eylemler hiçbir zaman “terör” suçu olarak sınıflandırılmamıştı.

Christophe B.’nin, sosyal medya platformlarında filtresiz şekilde yayılan mesajlarında, RN’ye oy istemesiyle birlikte şiddet çağrıları yapması, Le Monde’a göre, Le Pen’in “saygın” imajının arkasındaki tehlikeyi gözler önüne seriyor. “İstila” söylemiyle göçün tüm sorunların kaynağı olarak gösterilmesi ve Müslümanların sistematik biçimde tehdit olarak sunulması, bireysel ya da örgütlü şiddet eğilimlerini körüklüyor.

Gazete, bu atmosferin sadece aşırı sağın değil, geleneksel partilerin de katkısıyla yayıldığını belirtiyor. Örneğin sağcı siyasetçi İçişleri Bakanı Bruno Retailleau’nun Paris’teki kutlamalardan sonra “barbarları” kınayan açıklamaları, İslam, Müslümanlar ve Cezayir’i sürekli gündeme getirmesi bu örneklerden biri olarak veriliyor.

Le Monde, saldırının yalnızca hayatını kaybeden Miraoui’nin din ile ilişkisini bilmeden dini bir bağlamda ele alınmasının konuyu saptırdığını, asıl nedenin ten rengi, kültür, milliyet veya kökenle ilgili önyargılarda aranması gerektiğini vurguluyor. Gazete, nefret söylemlerinin şiddeti körüklediği uyarısında bulunarak, RN’nin söylemlerinin yol açtığı toplumsal zehirlenmenin hafife alınmaması gerektiğini savunuyor.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin