HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
AK Partili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “indirim müjdesi” talimatı verip Tarım Kredi Kooperatifleri’nde uygulanamayan indirime vatandaş isyan etti. İçeride yapılan konuşmalar, korku duvarının aşılmakta olduğunu gösteriyor. Erdoğan’ın, hayata geçirilemeyen müjdesinin ikinci sahnesinde neler olacak dersiniz?
Vatandaşın canını yakan hayat pahalılığının AK Parti’ye karşı öfkeye dönüştüğü, nihayet Beştepe Sarayının duvarları arkasında duyulmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, laboratuvar çalışmalarını tamamlayıp 11 Ağustos’ta ilk duyurusunu yaptı.
Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yapılan hidroelektrik santrallerinin açılış töreninde küçükbaş ve büyükbaş hayvan etindeki indirimi rakamla açıklayan Erdoğan, belli kalemlerdeki ürünlerde de yüzde 30-40 indirime gidileceğini söyledi.
Erdoğan, asıl indirim müjdesini iki gün sonra gittiği Çorum’da verdi. İndirimli günlerin başlayacağı tarihi duyurdu, indirim kalemlerini neredeyse teker teker saydı.
İki gün önce: Tarım Kredi'de 40 çeşit üründe indirime gidiyoruz.
30 saniye sonra: 20 çeşit ürün alabilirsiniz.
Bugün olan: İndirim yok, bindirim var. pic.twitter.com/grgpCBvAZI— Arşiv Unutmaz (@ArsivUnutmaz) August 15, 2022
Ülke çapındaki 1200 mağazasıyla Tarım Kredi, zincir marketlere haddini bildirecekti. Yandaşları bir sevinç aldı ki sormayın…
Erdoğan’ın açıklamasından sonra indirimin yapılacağı adres olarak ilan edilen Tarım Kredi Kooperatifleri’nin mağazaları da üzerine düşeni yaptı. İndirimin yapılacağı tarihi ve hangi ürünler olduğunu duyurdu:
Makarna, un, salça, pirinç, bulgur, mercimek, nohut, fasulye, şeker, ay çiçek yağı, zeytin yağı, tavuk ürünleri, tam yağlı süt, yarım yağlı süt, yumurta, peynir, tereyağı, bal, zeytin, çay.
Vatandaşa, duyurulan günü beklemek kalmıştı. Sabahın erken saatlerinde Batı bölgelerinin bir kısmı yağışlı olmasına rağmen insanlar Tarım Kredi Kooperatifleri mağazalarının önünde kuyruklar oluşturmaya başladı.
1970’li yılların Türkiyesini aratmayacak kuyruklar görüldü. Aradaki fark, o dönemde ABD Türkiye’ye yönelik ağır bir ambargoydu. 1974’teki Kıbrıs Savaşı sonrasında başlayan ambargo, ithalata dayalı pek çok üründe sıkıntı yaşanmasına neden olmuştu.
45 yıl sonra ülkeyi tekrar kuyruklarla tanıştıranlar, kendi kafalarındaki ekonomi bilimiyle ters düşen modeli, insanlara “kurtuluş reçetesi” olarak sunanlardan başkası değil elbette.
KORKU DUVARI AŞILDI MI DERSİNİZ?
Dün devletin fabrika işletmeyeceği iddiasıyla fabrikalarını yok pahasına yandaşlarına peşkeş çekenler, bugün Tarım Kredi satış mağazalarını kurtuluş reçetesi olarak sunmaya çalışıyor.
Bu ülkenin yıllar içinde kurduğu şeker fabrikalarını, dün arsa parasının bile altında satanlar, bugün Tarım Kredi Kooperatifleri mağazası adı altında bakkallık yapmaya kalktılar.
Dün yerel seçimler öncesinde bazı şehirlerde, tanzim çadırlarında patates-soğan satan zihniyet bugün Tarım Kredi mağazalarına evrildi. Çadırlar ne kadar fayda verdiyse bu da o kadar sonuç verir hükmüne varmak aklın gereği… Ancak, Türkiye’de aklın gereği her zaman ortaya çıkmıyor.
Türkiye’nin açıklanan nüfusu 85 milyon dolayında. Bu nüfusa kaç noktadan hizmet veriliyor bir de ona bakalım. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’na (TSEK) bağlı 127 bin dolayında bakkal var. Ayrıca öcü diye gösterilen ülke çapında hizmet veren büyük zincir mağazalarının sayılarına bakalım. (2021 sonu itibariyle):
A101: 11.000
Şok: 9.500
BİM: 9.400
Migros: 2.500
Carrefoursa: 1.100
Erdoğan’ın enflasyonla mücadelede çözüm olarak sunduğu mağazaların sayısıysa 1.200 dolayında. Yani sıraladığım zincir marketler içinde ancak Carrefoursa kadar mağazası var.
TALİMATLA DÜŞÜRÜLEN FİYATLARIN HATIRLATTIKLARI
Her şeyi talimatla yapmayı, iş yapma olarak algılayan zihniyet, fiyatların da en tepeden gelen talimatla düşeceğini var sayıyorlar. Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, daha geçen gün bir yangına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla müdahale edildiğini duyurmuştu.
Ancak, fiyatların talimatla düşeceğini sananlar, fena halde yanıldıklarını anlayacaklar. TÜİK verilerine göre Tarım-ÜFE fiyatları Temmuz 2022 itibariyle yüzde 157,9 oranında artış gösterdi.
Gübre, tohum, ilaç, yem, akaryakıt, nakliye, traktör, tarım makinaları ekipmanları gibi temel girdilerde fiyatların artış oranı bu rakamlara ulaşmışken fiyatları düşürebilmek kolay görünmüyor. Fiyat artışlarının nedenleri ortadan kaldırılmadan talimatla fiyatlar aşağı çekilmesi mümkün değil.
Markette yetişmiyor ki ürünlerin fiyatları düşsün. Ürünlerin fiyatını düşürmenin yolu, üretimde, tarlada, ahırda maliyetleri düşürmekten geçiyor.
Ayrıca bir not daha. Daha düne kadar ucuza ekmek satanlara “haksız rekabet” gerekçesiyle bu ülkede cezalar kesildi. Bu cezalar bir yerde verilmedi. Ülkenin hemen her bölgesinde yaşandı. Linke tıkladığınızda farklı yıllarda ve farklı şehirlerde ucuza satana ceza verildiğini görürsünüz.
Bu mantıkla bakarsanız;
– Erdoğan’ın talimatıyla fiyatları aşağı çekmeye çalışmak, haksız rekabet değil mi?
– Tarım Kredi mağazaları bir günde yüzde 30-40 fiyat indirebiliyorsa, bugüne kadar “fırsatçı” olarak nitelenen öteki mağazalar gibi fahiş fiyatlarla mı satış yapıyordu?
– Bugüne kadar niye Erdoğan’ın tabiriyle “başabaş fiyatla” satış yapmaya yanaşmadılar?
– Yok eğer dün fahiş karlarla satılmıyorsa, bugün zararına satış yapılacaksa, bu mağazaların zararlarının faturasını kim ödeyecek? Kooperatif üyeleri mi, yoksa Hazine mi?
MARKETTE KONUŞULANLAR
Dün yaşadığım bölgedeki Tarım Kredi mağazalarında bir saati aşan süreyle zaman geçirdim. Kilogram fiyatı 25 TL’ye varan şekeri daha ucuza alabilir miyim diye gitmiştim. Reçel mevsimi. Farklı ürünlerden yapacağım farklı reçelleri biraz daha ucuza mal etmek istiyordum.
Almanların kıskandığı Tarım Kredi Kooperatifinde ucuz şeker, çay için kurtuluş savaşı veren Türk halkı… AKP yapar… #cokusdonemi pic.twitter.com/GLUalm8OPw
— Who? (@who98408150) August 15, 2022
İnsanlar, aradığı ürünleri bulamamanın sıkıntısı içindeydi. Ben de onlardan biriydim. Bari gelmişken bir süre gözlem yapayım dedim. Konuşulanlara bakarsanız, içeride iktidara mensup hiç kimse yoktu.
İnsanlar kendi aralarında konuşur gibi değil, sesinin bir yerlere ulaşması ve isyanının birileri tarafından bilinmesini istiyor gibiydi.
Kimi bulduğu tezgahtara öfkesini kusuyor, kimi kasiyere bağırıyor. Ortalık tam bir curcuna. Kimi fiyatlarda indirim değil bindirim olduğunu söylüyordu.
Kimi zaman kimin ne dediği bile anlaşılmıyor. Korku duvarı aşılmış gibiydi.
Tarım Kredi Kooperatifi marketlerine indirimli ürünler için giden vatandaşlar zamlı fiyatları görünce şaşırdı,
"Fiyatlarda indirim yok, bindirim var arkadaşlar." pic.twitter.com/fqr1fCyDP3— Serkan Tanyildizi (@srkntnyldz) August 15, 2022
Halk TV’de yayınlanan bir röportaj vardı. Muhabir, mağazadan eli boş çıkan bir vatandaşa soruyor, o da cevap veriyor. Belki size garip gelecek, lakin tabloyu en iyi yansıtan bu şahsın konuşmalarıydı.
Bu kişi, indirimin olmadığını, hemen her şeyin fiyatının aynı olduğunu belirten şahıs şöyle devam ediyordu:
“Üzgünüz, Cumhurbaşkanına güveniyorduk ama hâlâ da güveniyoruz. Acaba ona oynanan bir oyun mu bu? Arkasındayız…”
İşte bu akıl 20 yıllık karanlığı yarattı👇
Tarım Kredi Kooperatifi marketine girip, “indirim yok, her şey aynı” diyen işçi “acaba bu reisimize karşı oynanan bir oyun mu? Reisin arkasındayız” diye ekledi. pic.twitter.com/FYTREvn9fv
— Nurullah Yıldız (@nrlhyildiz) August 15, 2022
Erdoğan, pek çok olayda yaptığı gibi ipi bırakmış durumda. Kendi planlamasına göre geçtiğimiz yıl Ekim-Aralık ayları dönemindekine benzer bir tablo sahnelenmesine müsaade ediyor. Sonrasında da bu mağazaları kullanarak fiyatları bir miktar geriye çekmeyi başaracak.
Tıpkı 9’dan 18’e çıkmasına zemin hazırlayıp, sonra 11’e inmesini bayram olarak kutlatmaya çalıştığı gibi. (21 Aralıkta dövize yaptığı gibi)
Tüm bu girişimler, seçime girerken “Yaparsa yine Erdoğan yapar” algısı oluşturmak için.
Peki bu toplum bunları yutar mı dersiniz?
Bu memlekette ne kadar Malatya halay ekibinin varlığına bağlı.
Erdoğan “BAŞA-BAŞ NOKTASI” dedi, siz bunu “KAPATMA NOKTASI” anlayın.
Erdoğan konuşurken, vatandaşın anlamayacağı bir kavramı muhakkak kullanır. Koca bir ülkede işsizlik ücretlerini düşüreceğim demezde, “Faizsebep, enflasyon sonuçtur” der, ücretinin düşeceğini anlamayan gariban asgari ücretlim alkışlar eşliğinde ne bilgili şu Erdoğan der, çayını yudumlar.
Kısaca, Erdoğan, bir insanın maaşını/gelirin düşürürken üzerine alkış alabilen, desteklenebilen, bunu sağlamayı bilen bir yetenek.
Yeteneğine diyeceğim yok elbette, ama takıldığım nokta, Erdoğanın hareket kabiliyeti. Bu kadar geniş ve rahat bir şekilde, koca ülke de işçilik ücretlerini yüzde 60 düşürdü ve tatlılıkla çözdü.
Ve daha ilginci, Erdoğan geri çekilirken dahi kaybetmeden çekilebiliyor ve hatta kazanıyor, tabi siyaseten.
Bu “Başa-baş noktası” sözü de benzer.
Erdoğan, serbest piyasaya bir darbe vururken, et üreticilerine, besiciler başta olmak üzere, bilumum perakende sektörüne devletin yumruğuyla darbe vururken, onlardan alacağı oy kaybını, BAŞA-BAŞ noktasıyla yapacağızbu işi diyerek, başka kesimlerin takdirini desteğini alarak, bir çeşit az zararla çıkma ve hatta karla çıkma durumuna dönüştürüyor.
Bu ara da, tıpkı “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” demesi gibi durum aslında, herkes bilir ki, mevcut durumda ne faiz sebep, ne enflasyon sonuç, yahut sebep, hatta tu kaka yapılan faiz günahsız bu durumda, konu yapısal. Ama günah keçisi onlar yapıldı.
Bu nedenle, siz “BAŞA-BAŞ NOKTASINI”, “KAPATMA NOKTASI” olarak düşünün.
Nasıl ki, faiz sebep dediğinde sabit gelirlilerin maaşları erimişti, şimdi de başabaş dediğinde, özel sektörde perakende dahil pek çok küçü esnafın ve ihtimal kobinin kapatma noktasına geldiiğni göreceğiz.
Basitçe anlatırsam;
Muhasebe diliyle başa-baş noktası gayet anlaşılır evet;
Başabaş Noktası = Sabit Giderler / (Birim Satış Fiyatı – Birim Değişken Gider)
ama bunu bir ekonomi olarak, piyasa olarak ele aldığında, bu basit formulün, tüm bir piyasa sektör olarak ele aldığında durumunu gördüğünde iş değişiyor.
Başa baş noktası.. Kar gütmeden maliyetine satış yapmak demek ya, bunu piyasa olarak gösterirsek durum şu aşağıdaki grafikte, kısa dönemde sizce nasıldır bir bakın siz düşünün, ardından cevabını vereyim.
https://www.google.com/search?q=uzun+d%C3%B6nem+ortalama+maliyet&tbm=isch&source=lnms&sa=X&ved=2ahUKEwjj46m-qM35AhXTXfEDHfmOAqsQ_AUoA3oECAEQBQ&biw=1366&bih=657&dpr=1#imgrc=SlcHkpnxTgmbPM
Baktıysanız, yukardaki grafikte, söyleyim ki, grafiğin en güzel yeri, tam en alt yeridir, en ideal yeridir, bir PİYASA için, komple bir piyasa için en güzel yer orasıdır, peki bizde nerede biliyor musunuz.
Ekonometrik modellemeler veriler ışığında gayet net ki, o baktığınız grafikti, sabit maliyetler sağ taraftan fırlamak üzere, o grafiğin sağı aslında gerçek grafigklerde çok çok daha yukarı. Demem o ki, AZALAN VERİM DURUMUNDAYIZ..
Eğer derseniz, bu KISA DÖNEM ANALİZİ, düzelir geçer, o zaman aşağıdaki grafikten yola çıkalılm.
https://www.google.com/search?q=uzun+d%C3%B6nem+ortalama+maliyet&tbm=isch&source=lnms&sa=X&ved=2ahUKEwjj46m-qM35AhXTXfEDHfmOAqsQ_AUoA3oECAEQBQ&biw=1366&bih=657&dpr=1#imgrc=SlcHkpnxTgmbPM&imgdii=N5fmJQrdUuuIhM
Yukarıdaki tablo lar bu tarz durumlar için modellenmiştir ki, mevcut durumda, yine şüpheniz olmasınki Türkiye ekonomisinde Tam rekabet piyasalarının hepsinde UZUN DÖNEMDE de, PİYASA olarak, sağ tarafta maliyetler.
Bu şu demek, artık FİRMA lar bazlı BAŞA-BAŞ noktası değil, KAPATMA NOKTASINA doğru gidiliyor.
Ki, TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ içinde şu an bir BAŞA-BAŞ noktasından değil, KAPATMA NOKTASINDAN bahsedebiliriz.
Demem o ki, Erdoğan iktidarı gibi, iktidarının ekonomik kurumlarıda artık başa-baş noktasını, ne kar-ne zarar durumunu çoktan geçtiler. Artık FİRMA KAPATMA NOKTASINDALAR.
Merkez Bankası -50 milyar dolar civarlarında, Kamu bankaları görev zararı üzerine görev zararı yazıyor.
Ve şunu bile düşünüyorum ki, en güvendikleri, Bütçe disiplini bile delik deşiktir kimbilir. Bütçe dışı fon uygulamaları vardı eskiden, onun yerine, Vergi Uzlaşma Kurulu üzerinden bir çırpıda silinen milyarlarca vergi gelirlerinden vazgeçilerek, jest geçilen şirketler nezdinde oluşturulan gayri-resmi fonlarla, zaten bütçe delik deşik olmuş durumda.
2004 lerde devlet biliyorsunuz muhasebesini denkleştirememişti. Yani o şeffaflığın olduğu dönemde, muhasebesini denkleştiremeyen bir durum varsa, şimdi düşünüyorum da, kimbilir hangi yollarla bütçe disiplini delinmiştir, alt üst edilmiştir.
Hazine üzerinden Merkez Bankasına bırakılan bir borcum borçtur kağıdı karşılığı, DİB, çeşitli devlet iç borçlanma senedi benzeri türev borçlanma türleriyle, kimbilir Merkez Bankasından kağıtlar basılıp bütçeye geliyor, oradan da bütçeye kaynak oluşturuluyordur.
Kaynaksız kaynak oluşturulmasının adı, yani alnın terlemeden kazanmadan, kolay yoldan para basıp kullanmanın diğer adı, REELPOLİTİK tir. Bu yöntemlere kaç takla attırılıyordur kimbilir.
Delil derseniz, artan enflasyonla birlikte döviz miktarı derim. Bir ülkede enflasyonla döviz miktarı aynı anda artarken,
Bu teknik anlatımımı maruz görün, Fischer ETkisi bir genişleme varkan, parasal genişleme var iken, reel ekonomi küçülüyorsa, bunun adı, OVER SHOOTİNG OF INFLATİON dur. Paraya boğarsınız, ama toplamda SERVETİNİ kapbeder ülke, toplum kaybeder.
Neyse demem o ki, Tarım Kredi de bir işletme, her nefsin ölümü tadması gibi, bir işletme olarak, KAPATMA NOKTASINA gelmesi bu mahveden ekonomi yönetiminin bir mukadder gerçeği.
O nedenle, işte Erdoğan geri çekilirken kazanır ve birşeylerin üstünü kaptır demem de bunla ilgili.
Ortada bir başabaş noktası yok.
Basbayağı bir firma kapatma noktasında TARIM KREDİ KOOPERATİFİ.
https://www.google.com/search?q=firma+kapatma+noktas%C4%B1&tbm=isch&ved=2ahUKEwjPz6HAqM35AhVp4bsIHeV2C2EQ2-cCegQIABAA&oq=firma+kapatma+noktas%C4%B1&gs_lcp=CgNpbWcQAzoFCAAQgAQ6BggAEB4QBzoECAAQGDoECAAQQzoGCAAQHhAIOgQIABAeOgYIABAeEAVQor0wWP3VMGCn1zBoA3AAeACAAcsBiAGFFJIBBjE3LjguMZgBAKABAaoBC2d3cy13aXotaW1nsAEAwAEB&sclient=img&ei=6pP8Ys-yLOnC7_UP5e2tiAY&bih=657&biw=1366#imgrc=gq213voKnphS4M
Yukardaki linkte, sağ üst köşede açılan grafikte gördüğnüüz üzere, firma kapatma noktası,
Kısa dönem toplam maliyet eğrisi ile, kısa dönem Marjinal Maliyetin azaldığı noktalarda oluşur ve o esnada, kısa dönem arz eğrisi yükseliştedir.
Sevgili dostlar,
Bu ekonomik konjonktürde, bu fiyatlarda, Tarım Kredinin ne maliyet eğrisi, ne marjinal maliyet eğrisi düşüş noktasında bir buluşma vardır, kanaatim Başa baş noktasınında altındadır.
Bu nedenle,
Erdoğan, yine BAŞA-BAŞ dedi, Kapatma noktasını örttü..
Korkarım yarın bir gün, bu ülkeye Suriye de, başka bir yerde, ekonomide elli kere yaptığı siyasi dehasıyla,
çekiliyoruz derken, toprak kaybı yaşatmaz.
Midesinden inandırmayı başarabilen bunu çoktan başarır..
Hürmetle..
Ama gel gör ki, artık serbest piyasanın dengelerini sarsacak noktaya gelmiş bir Erdoğan, belli ki ülkeyi de başa-baş noktasına getirmiş.