CEMİL TOKPINAR | YORUM
Ramazan’ın ilk günlerinde aşk ve şevkle ibadetlerini yapan insanlar günler ilerledikçe alışkanlık kazanır ve eski heyecan ve coşkusunu kaybedebilir. Çünkü insanda var olan özleyince önemseme ve kavuşunca sıradan görme özelliği, Ramazan’ın da paha biçilmez faziletini gölgeleyebilir. Bu yüzden ilk günlerde tıklım tıklım dolan camilerin yerini her geçen gün azalan saflar alır.
Bu sırrı çok iyi bilen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ramazan ayının muhteşem değerini anlatırken ne güzel buyurmuş: “Eğer kullar, Ramazan’ın faziletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi…” (Heysemî, c. 3, s. 141)
Bunun gibi Ramazan ayının faziletini anlatan hadislerden etkilenen İslâm büyükleri, ibadet konusunda o kadar aşk ve şevkle coşmuşlar ki, âdeta Ramazan’ın her gününü Kadir gecesi gibi ihya etmişler, yılın her ayını da sanki Ramazan ayı gibi değerlendirmişlerdir.
İşte bunlardan birisi olan İmam-ı Azam Hazretleri her gece bin rekât namaz kılarmış. Bir başkası olan İmam Zeynelâbidîn Hazretleri ise aynı şekilde her geceyi bin rekât namazla ihya edermiş.
Yılın her gecesini Ramazan gibi ihya eden Bediüzzaman Hazretleri de Ramazan geceleri hiç uyumaz, ibadetle geçirir, sahur ve sabah namazından sonra biraz uyurmuş. Çünkü ona göre Ramazan kişinin ömrüne bin ömür katar. Bu konuda şu müjdeyi veriyor: “Şu mübarek şehr-i Ramazan, leyle-i Kadri ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir leyle-i Kadirdir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar. Dakikası bir gündür. Saati iki ay, günü birkaç sene hükmünde bir ömr-i bâkîdir.” (Barla Lâhikası)
Aslında bütün bu rakamların, teşviklerin kaynağı Kadir Suresidir. Bizim için cennet gibi güzel müjdeler taşıyan bu surede şöyle buyurur Rabbimiz: “Doğrusu Biz, onu Kadir Gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi; 1000 aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Rûh, o gece Rablerinin izniyle her iş için iner de iner. O, tanyeri ağarıncaya kadar bir selamettir.”
Bu gece o kadar kıymetli ki, Rabbimiz 114 surenin birisini sadece o gecenin faziletlerini anlatmaya ayırmıştır.
Peki neden Rabbimiz o gece bu kadar lütuf ve ikramlarda bulunur?
Çünkü Kadir Gecesine, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ümmetine olan şefkat ve muhabbeti sebebiyle yaptığı bir duanın kabul edilmiş şeklidir diyebiliriz.
Peygamber Efendimize (s.a.v.) kendisinden önceki insanların ömürlerinin müddeti veya bu ömürlerden Allah’ın dilediği kadarı gösterildi.
Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) “Başka ümmetlerin uzun ömürleri içinde yapamayacakları amelleri ümmetim kısa ömrü içinde yapmış olsun.” diye duada bulundu. Allah da Peygamberimize (s.a.v.) bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini ihsan etti. (Muvatta, İ’tikâf: 6) Bu açıdan Kadir Gecesi Rabbimizin sonsuz rahmetinin bir lütfudur.
Ayrıca Kadir Gecesi, Rabbimizin mutlak ve muhteşem rububiyetine karşı bizim küllî ve umumî ubudiyetimiz için bir fırsattır, âdeta Onun huzurunda yaptığımız bir resmigeçittir. Rabbimiz, bu resmigeçidin geniş katılımlı ve muhteşem olması için muazzam lütuflar ve ikramlar hazırlamıştır.
Bu gecenin faziletiyle ilgili şu hadislerin her biri âdeta bir ömre bedel müjdeler taşımaktadır:
“Allah, Kadir Gecesini ümmetime hediye etmiş, ondan önce hiçbir ümmete vermemiştir.” (Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr: 2/269)
“Her kim Kadir Gecesini, sevabını Allah’tan umarak ihlâslı bir şekilde ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.” (Buhârî, Kadr: 1; Müslim, Müsâfirîn: 175)
“Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesinde namaz kılarsa, geçmiş günahları affedilir.” (Buhârî, Sıyam: 71)
“Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, o geceden nasibini almıştır.” (İ. Canan, Kütüb-i Sitte, 3/289)
Burada verilen en büyük müjde, Rabbimizin mağfiret etmesiyle günahlardan arınmaktır. Ebedî hayatımızı perişan edecek günahlardan arınmak için Kadir Gecesini aramak ve ihya etmek zahmet midir? Bunun için değil bir günü, belki bir ayı, hatta bir yılı, hatta bir ömrü bile ibadetle ihya etmek gerekmez mi?
Kadir Gecesini ihya etmek, zahmet değil, rahmettir, şandır, şereftir, aşktır, şevktir, düğündür, bayramdır, huzurdur, sürurdur, mutluluktur.
Kadir Gecesi ne zaman?
Kadir Gecesi Ramazan içinde gizlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) son on gecede, bilhassa tekli gecelerde aranmasını tavsiye etmiştir. Fakat asırlardır Ramazan’ın 27. Gecesi Kadir Gecesi olarak kabul edilmiş ve öyle ihya edilmiştir.
Kadir Gecesini yakalamak için mümkün mertebe bütün Ramazan’ı ihya etmek, bilhassa son on güne özel bir önem vermek, 27. Geceyi ise daha fazla önemseyerek tamamen ibadetle geçirmek güzel olur.
Bediüzzaman Hazretleri talebelerine yazdığı bir mektupta şöyle demiştir:
“Yarın gece Leyle-i Kadir olmak ihtimali çok kuvvetli olmasından bir kısım müçtehitler o geceye Leyle-i Kadr’i tahsis etmişler. Hakikî olmasa da madem ümmet o geceye o nazarla bakıyor, inşallah hakikî hükmünde kabule mazhar olur.” (Şualar, 14. Şua)
Buna göre, Ramazan’ın 27. Gecesine özel bir önem vermek çok isabetli ve güzel bir davranış olur. Ramazan’ın tüm gecelerinde hiç uyumayan ve ibadetle geçiren Üstad Hazretlerinin yukarıdaki uyarısından bunu anlıyoruz.
Kadir Gecesinin gizli olmasında birçok hikmet vardır. Gizli olması her geceyi değerlendirmeye yönelik bir teşviktir ki, bunu ancak maneviyat sultanları ve salih kimseler başarabilmektedir. Son on güne dikkat çekilmesi, son on günde i’tikaf yapmak ve hatimli teheccütler kılmak gibi muhteşem ibadetlere vesile olmaktadır. Ramazan’ın 27. Gecesine odaklanmak ise, sabaha kadar ibadete yoğunlaşan yüz milyonlarca müminin Cenab-ı Hakkın huzurunda resmigeçit yapmasını sağlamaktadır.
Her ibadete 30 bin kat sevap verilir
Kadir Gecesinde Rabbimizin rahmet ve mağfireti coşmakta, mümin kullarını Cehennemden azat edip Cennete sokmak için fırsatlar sunmaktadır. Bilindiği gibi, toprağa ekilen bir tohum bazen bire yüz, belki bazen bin katı ürün verir. Acaba bire yüz bin, hatta milyon kat ürün veren kaliteli bir tohum geliştirilse, bütün çiftçiler onu elde etmek için çırpınmaz mı? İşte Kadir Gecesi bir ibadete otuz bin kat sevap verilen müstesna bir zaman dilimidir.
Bir başka ifadeyle mübarek gün ve geceler, bazı öğretmenlerin yaptığı “kurtarma sınavı”na benzemektedir. Nasıl ki, öğrencilerini çok seven ve hiç kimsenin sınıfta kalmasını istemeyen şefkatli bir öğretmen, öğrencilerine yeni bir fırsat tanır, belirlediği bir tarihte kurtarma sınavı yapacağını duyurur, kolay sorular hazırlayarak sınıfı geçmelerini sağlar. Şefkat ve merhameti sonsuz Cenab-ı Hak da kullarını Cehenneme atmayı asla istemediği için mübarek gecelerde kat kat sevaplar vererek onlara Cennete girme imkânları vermektedir.
Bir markette “bir ürün alana on ürün bedava” diye bir kampanya olsa, bütün insanlar oraya akın eder. Üstelik stoklarla sınırlıdır. Rabbimizin sonsuz rahmeti ve ikramı ise, bir alana on değil, 30 bin hediye vermektedir.
Bir gecede 83 yıl ibadet sevabı kazanma müjdesini alsanız, o geceyi değerlendirmek için uyku, hastalık, yorgunluk, seyahat, misafirlik, yoğun iş gibi aklınıza ne kadar engel gelirse gelsin aşıp geçmez misiniz?
Eğer o geceyi gaflet içinde geçiriyor veya baştan savma değerlendiriyorsak, bilelim ki, ayağımıza kadar gelen fırsatı kullanmıyor, bize uzatılan af ve inayet elini tutmuyoruz demektir.
Türkiye dünya kupası maçında final oynayacak olsa, neredeyse bütün Türkiye o geceyi uyanık geçirip maçı izlemez mi? Eğer galip gelse günlerce kutlamalar sürmez mi? Peki Kadir Gecesi kazanacağımız sevapların, ahiretimize hiçbir faydası olmayan bir maç kadar değeri yok mu?
Evladınız, eşiniz veya anne babanız yoğun bakımda ise, çekilip uyuyabilir misiniz? Asla! Ne kadar uykusuz, yorgun ve hasta bile olsanız hizmetine koşmaktan ve dua etmekten başka bir şey yapabilir misiniz?
Peki ya siz, eşiniz veya çocuğunuz yoğun bakımda değil de cehennemlikler listesinde ise? Kurtulmaları için dua ve ibadetiniz gerekiyorsa, gaflet içinde uyuyabilir misiniz?
İşte Kadir Gecesi bizi ve sevdiklerimizi ebedî cehennemden kurtaran ve sonsuz cennete eriştiren en önemli vesilelerden biridir. Bu muhteşem fırsatı, iftardan sahura kadar tevbe istiğfar, Kur’an, namaz, salavat ve dua ile değerlendirmek gerekir.
