AHMET KEMAL GENÇ | HABER İNCELEME
Fiilen bölünmüş Suriye’de, kimse kimseye güvenmiyor. Suriye haritası adeta bir satranç tahtasına dönüşmüş durumda. Herkes kendi hamlesini yapıyor, piyonlar sürülüyor ama oyunun nasıl biteceğini kimse bilmiyor. İç savaş başlayalı 10 yıldan fazla oldu, Esad ise 6 ay önce devrildi. Ama hâlâ uzmanlar, “Suriye’de kim ne istiyor?” sorusuna net bir cevap verebilmiş değil. Çünkü herkes bir şeylerin peşinde hamle yaparken, bir başkasına da engel olmaya çalışıyor.
Şuana kadar yapılan gözlemlere göre, Türkiye Kürt özerkliğini engellemek; İsrail güneyi kontrol altına almak; ABD dengeleri korumak; İran etkisini sürdürmek; Şam rejimi iktidarda kalmak; Kürtler tanınmak; Dürziler güvende olmak istiyor.
Türkiye kuzeyde kontrol, doğuda baskı, Şam’da denge
Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde kurduğu askeri üslerle fiili bir kontrol sağladı. Esad rejiminin devrilmesinden sonra özellikle HTŞ lideri Colani’yle dolaylı iş birliği kurarak bölgede nüfuzunu artırdı.
Ankara’nın temel önceliği ise çok net: Kürtlerin federatif ya da bağımsız bir yapıya kavuşmasını engellemek. Bu nedenle Rojava’ya karşı operasyon hazırlıkları sık sık gündeme geliyor. Türkiye hem Esad sonrası düzende söz sahibi olmak hem de “Misak-ı Milli” sınırlarına göz kırpan bir etkinlik kurmak istiyor. Ancak ekonomik kriz ve Batı’yla yaşanan gerilim, ABD’nin sert tutumu bu hedefleri sınırlıyor.
İsrail için Suriye’deki en büyük tehdit İran ve onun desteklediği milislerdi. Bu yüzden İran etkisini kırmak için hem hava saldırıları düzenliyor hem de güney Suriye’de bir tampon bölge oluşturmaya çalışıyor. Son zamanlarda İsrail’in, Dürzi nüfusa yönelik saldırıları gerekçe göstererek sahaya açık biçimde müdahale etmesi, en son Şam’daki sarayın yakınlarını bombalaması politikasında yeni bir aşamaya geçildiğini gösteriyor.
Yaralı Dürzilerin İsrail’e tahliye edilmesi ve HTŞ hedeflerinin vurulması bunun işareti. İsrail, Suriye’deki Kürtleri de zaman zaman destekliyor ama Türkiye’yle doğrudan karşı karşıya gelmemeye özen gösteriyor.
ABD Kürtlerle iş birliği, bölgesel denge politikası
ABD, sahada doğrudan büyük bir varlık göstermese de Kürt güçlerle kurduğu stratejik ilişkiyi sürdürüyor. Amacı, İran’ı sınırlamak ve radikal İslamcı grupları dengelemek ve İsraili korumak. ABD, Suriye’nin bölünmesini resmen savunmasa da, Kürtlerin özerk bir yapıya kavuşması fikrine çok da uzak değil.
Şam’da merkezi bir yönetimin yeniden kurulması durumunda Kürtlerin masada güçlü bir pozisyonda olması Washington’un çıkarlarına daha uygun. Ancak Çin’le yaşanan rekabet, Ukrayna savaşı gibi başka öncelikler nedeniyle Suriye artık birincil gündem maddesi değil. Bu alanı İsrail ve Türkiye’ye ihale etmiş durumda.
İran ve Rusya’nın Rolü
İran, savaşın başında Esad rejimini ayakta tutmakta önemli bir rol oynadı. Ancak bugün ekonomik sorunlar ve iç karışıklıklar yüzünden Suriye’deki etkisi zayıflamış durumda. Hâlâ bazı rejim yanlısı milisleri destekliyor ama artık savunma pozisyonunda ve güç kaybediyor.
Rusya ise neredeyse sahadan çekilmiş durumda.
Şam yönetimi, federasyon taleplerine kapalı
HTŞ yönetimi, ülkenin galibi değil ama ülkenin resmi yöneticisi. Yeni rejim, merkeziyetçi bir yapıdan ödün vermek istemiyor. Kürtlerin federasyon taleplerine, Dürzilerin özerklik arayışına ve muhalif grupların güç paylaşımı önerilerine kapalı. Colani, ülkenin bütünlüğünü savunduğunu söylüyor ama Şam dışında kalan toplumsal bileşenlerle bağ kurmakta zorlanıyor.
Yeni geçiş hükümeti fikrine sıcak bakmıyor, çünkü bu onun için iktidarın sonu anlamına gelebilir. Her yeni problem yeni yöneticileri çaresiz ve daha saldırgan gale getiriyor.
Kürtler Rojava’dan Şam’a güç transferi
Kürtler, Suriye içindeki en organize yapılardan biri. Başlangıçta sadece Rojava’daki özerk bölgeyle sınırlı kalan talepler, artık Şam’da da siyasal temsil arayışına dönüşmüş durumda. Kamışlı’da düzenlenen Birlik ve Ortak Tutum Konferansı, Kürtlerin ülke genelinde etkili bir aktör haline gelmek istediğini gösterdi. Kürtlerin amacı, Irak’taki Kürdistan bölgesine benzer bir özerk yapı. Bu durum, Türkiye ve Şam tarafından tehdit olarak algılanıyor. Ancak ABD ve İsrail gibi aktörler, Kürtleri bölgedeki istikrarlı müttefik olarak görüyor.
Dürziler: İki ateş arasında kalan azınlık
Yaklaşık bir milyon nüfusa sahip Dürziler, Suriye’nin küçük ama etkili topluluklarından biri. Suveyde’de yoğunlaşmış olsalar da, bazı bölgelerde Sünni gruplarla içiçe yaşıyorlar. Son dönemde mezhepsel gerilimler çatışmalara yol açtı. İsrail, Dürzileri koruma gerekçesiyle askeri müdahalede bulundu.
Topluluk ise kendi içinde bölünmüş durumda: Bir kısmı merkezi yönetime bağlı kalmak isterken, diğer kısmı yerel özerkliği savunuyor. Bu bölünmüşlük, dış müdahaleleri kolaylaştırıyor.
Bu gidiş nereye varacak?
Eğer tüm gruplar — özellikle geçici hükümet — birlikte yaşamayı ve ortak bir yapı kurmayı öncelik haline getirmezse, iki olasılık var:
Ya Colani’nin öncülük ettiği yeni Suriye planı başarısız olacak ve herkes yeniden ortak bir çözüm aramaya başlayacak; ya da Suriye resmen bölünecek. Balkanlaşma projesi devreye girecek. Bu iyi ama sancılı bir formül olarak görülüyor.
Suriye’nin bölünmesi artık uzak bir ihtimal değil, zaten fiilen yaşanıyor. Bazı uzmanlara göre eski Suriye sona erdi, yeni Suriye de sona erebilir. Belki bir gün, bambaşka bir Suriye yeniden kurulabilir. Ama bunun için önce tarafların ne istediklerinden çok, neyi feda etmeye razı olduklarını ortaya koymaları gerekiyor.