Rüşvet ve yolsuzluktan tutuklanan Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin (DHMİ) eski Daire Başkanı Mehmet Cemil Acar ikinci kez yargıç karşısına çıktı. Acar’ın tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma 24 Kasım’a ertelendi.
Rüşvet ve yolsuzluktan tutuklanan Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin (DHMİ) eski Daire Başkanı Mehmet Cemil Acar ikinci kez yargıç karşısına çıktı. Acar’ın tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma 24 Kasım’a ertelendi.
Evindeki kasada 26 kilogram külçe altın, 1 milyon 320 bin dolar ile 121 bin Euro ele geçirilen ve bürokratken gayrimenkul zengini olduğu anlaşılan Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin (DHMİ) eski Daire Başkanı Mehmet Cemil Acar’a yönelik yolsuzluk davası açılmıştı. Acar, yaklaşık 26 yıl boyunca DHMİ Genel Müdürlüğü’nde çalıştığını, Kasım 2024’te emekli olduğunu ve aylık gelirinin ise 3 milyon TL olduğunu belirtmişti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Acar’ın “Geliri ile orantılı olmayacak şekilde mal varlığı edindiğini, bazı mallarını gizlediği ve şüpheli banka hareketlerine sahip olduğunu” bildirmişti. Acar’ın emekli olmadan yaklaşık üç ay önce Batman’da bir mercimek fabrikası satın aldığı, yalnızca kendisinin üzerine kayıtlı olmak üzere 12 gayrimenkule sahip olduğu da ortaya çıkmıştı.
SEGBİS’TEN BAĞLANDI
Cumhuriyet’te yer alan habere göre, Acar’a yönelik yolsuzluk davasının ikinci duruşması, Ankara 89’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu sanık Mehmet Cemil Acar duruşmaya SEGBİS’ten bağlanırken, eski eşi Çağla Acar ile avukatlar salonda hazır bulundu. Yargıcın gelen belgeleri okumasının ardından sanık savunmaları ve görgü tanıklarının ifadesi alındı.
”O GAYRİMENKULÜ HAK ETMİŞTİ”
İlk olarak Behice Nilgün Erdem, SEGBİS’ten bağlanarak ifade verdi. Erdem, sanıkları tanıdığını, akrabalık bağı olmadığını söyledi. Aralarında husumet bulunmadığını, Cemil Acar’ı mimarlık fakültesinde okuduğu yıllardan tanıdığını, kardeş gibi yakın olduklarını beyan etti. Erdem’e, Mehmet Cemil Acar’a bedelsiz devrettiği gayrimenkule ilişkin sorular soruldu. Erdem, “Sanık Mehmet Celil Acar, bir dönem bize mimarlık ve danışmanlık hizmeti vermiştir. Bu nedenle kendisine söz konusu taşınmazla ilgili bir taahhüdüm olmuştur. Ben aynı zamanda inşaat firması sahibiyim. Yapmış olduğumuz projelerde kendisinin bize hizmeti oldu. Emeğinin karşılığı olarak bu taşınmazı hak etmişti. Bu nedenle bedelsiz olarak kendisine devrini sağladım. Anlattığım olaylar 2010-2015 yılları arasında gerçekleşmiştir” dedi.
”ÇOK FAZLA TAKI TAKILDI”
Taşınmazı vekaleten verdiğini söyleyen Erdem, vekaleti kime verdiğini anımsamadığını aktardı. Sanık tarafı avukatları, Erdem’e Acar ailesinin düğünlerine katılım sağlayıp sağlamadığına, altın takıp takmadığına, takılan altın miktarını anımsayıp anımsamadığına yönelik soru yöneltti. Erdem, “Çok fazla takı takıldığını biliyorum. Biz de iyi bir şeyler takmıştık. Ama meblağ veremem” cevabını verdi. Mercimek fabrikasına ilişkin de konuşan Erdem, “Sözleşme yaptığımızı, teklif verdiğimi hatırlıyorum” diye konuştu.
”300 BİN DOLAR VE BİR KİLO ALTIN VERDİM”
Daha sonra sanık Mehmet Celil Acar’ın yeğeni Ahmet Acar SEGBİS’ten bağlanarak tanıklık yaptı. Tanık Acar, “2010 yılında rahmetli dedem (Mehmet Celil Acar’ın babası İbrahim Acar) tarafından verilen para ile İmrahor ve Çankaya’daki 3 dükkanı kendi adıma satın aldım. 2023 yılında dayıma (Sanık Acar’a) dedemin vasiyeti nedeniyle bu taşınmazların devrini yapmak istediğimi söyledim. Ayrıca Batman’da bulunan miras yoluyla devrolan arsada otel yapılması için yapılan anlaşma sonucunda Mehmet Celil Acar’a 300 bin dolar ve 1 kilo altın verdim” dedi.
Acar ailesinin düğünlerinde takılan altınlara ilişkin de konuşan tanık Acar, “Evlendiği tarihte eşine 2 bilezik hediye ettim. Oğlunun sünnetine 2 cumhuriyet altını, son doğan ikizleri için de birer cumhuriyet altını verdim” ifadelerini kullandı.
TUTUKLULUĞUNA DEVAM KARARI VERİLDİ
Tanık ifadelerinin ardından mahkeme tutuklu sanık Mehmet Celil Acar’ın tutukluluğunu, Çağla Acar’ın ise adli kontrolünün devamına karar verdi. Mahkeme, davanın üçüncü duruşmasının 24 Kasım saat 14.00’te görülmesini kararlaştırdı.
