Ertuğrul Günay’dan ‘hasta tutuklu’ tepkisi: “Adalet ve merhamete ihtiyacımız var!”

Geçtiğimiz ay tutuklandığı ortaya çıkan ileri derecede alzheimer hastası 72 yaşındaki İbrahim Güngör’ün kızı Sueda Güngör, yaşadıkları sıkıntıyı eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a yazdı.

Sueda Güngör’e sosyal medya hesabı üzerinden cevap veren Ertuğrul Günay, “Kanunlarda yazılı hiç bir suçla ilgisi olmayan çok sayıda insan tutuklu, hükümlü. Hiç olmazsa yaşlı, hasta ve kadınların tez elden tahliyesi için talepte bulunmaya devam ediyoruz. Sonuç almak için adalete ve merhamete ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.

Sueda Güngör ise Günay’a yazdığı mesajda şunları söyledi: “Ertuğrul bey @ErtugrulGunay
İbrahim Güngör’ün kızıyım. Babam alzheimer hastası ve hiçbir ihtiyacını cezaevi şartlarında göremiyor. Yanına gittiğimde beni tanıyamadı çaresiz şekilde hücrede bekliyor. Başına bir şey gelmesinden korkuyorum. Ayakta duramıyor. Duyun sesimi!!”

Kızını bile tanıyamayan alzheimer hastası tutuklandı: Babam çok kötü durumda

1 Yorum

  1. Genel Af ve Toplumsal Barışın Gerekliliği

    Af konusu, bireylerin yanı sıra aileleri ve tüm toplumu derinden etkileyen, hassas ve önemli bir meseledir. Kadın, erkek, yaşlı, hasta ya da çocuk fark etmeksizin, birçok kişi yıllardır adalet arayışı içinde mahkemelerde veya cezaevlerinde mücadele vermektedir. Bu durum, toplumsal barışın ve huzurun sağlanması için ortak bir çaba gerektirir.

    Geçmişte gündeme gelen ve belirli dönemlerde çıkarılan genel af düzenlemeleri, yalnızca bir hukuki adım değil, aynı zamanda toplumun farklı kesimlerini bir araya getiren ve toplumsal barışı güçlendiren bir fırsattır. Hukukun temel ilkelerine uygun, adalet ve eşitlik prensiplerini gözeten bir genel af, toplumda huzur ve güven ortamını yeniden tesis edebilir. Bu süreçte özellikle mağduriyet yaşayan veya masum olduğu değerlendirilen bireylerin durumu dikkate alınmalı, affın kapsayıcı ve toplumsal vicdana hitap eden bir yaklaşımla ele alınması sağlanmalıdır.

    Af konusundaki duyarlılık, sadece bireysel bir düşünce değil, aynı zamanda vatandaşlık sorumluluğunun bir parçasıdır. Yazılarla, sosyal medya paylaşımlarıyla veya diğer iletişim yollarıyla bu konuda farkındalık oluşturmak ve çözüm önerilerini dile getirmek, toplumun tüm kesimlerinin ortak çabasıyla mümkün olacaktır. Bu tür girişimler, milletvekillerine, Adalet Bakanlığı’na ve kanaat önderlerine iletilerek, toplumun bilinçlenmesine ve toplumsal vicdanın güçlenmesine katkı sağlamalıdır.

    Ayrıca, hukuk ve demokrasinin gerekliliklerine uygun şekilde, sivil toplum kuruluşları, siyasi parti temsilcileri ve kanaat önderleriyle fikir alışverişi yapmak, toplumsal uzlaşının sağlanmasında önemli bir adımdır. Bu tür samimi ve yapıcı diyaloglar,bir fincan kahve etrafında bir kahve sohbeti kadar doğal ortamlarla başlayabilir, ancak toplumsal etkisi çok daha büyük olabilir.

    Af, yalnızca bir bağışlama değil, aynı zamanda adaletin sağlanmasına ve toplumun yaralarının sarılmasına yönelik bir iyileşme sürecidir. Bu süreçte hedef, hukukun üstünlüğü ve toplumsal barışın güçlenmesi olmalıdır. Çabalarımızı samimiyetle ortaya koyarken, sonucu Allah’a havale ederek sabır ve umutla ilerlemek gerekir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin