Gezi davasının sanığı Tayfun Kahraman’ın yeniden yargılanması yönündeki Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararını tanımayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski hukuk danışmanı olan Prof. Dr. İzzet Özgenç, “Yargı gücü kötüye kullanılarak Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığının çiğnenmesi ve bu suretle bir kişinin hürriyetinden yoksun bırakılmaya devam edilmesi, açıkça bir Anayasa ihlalidir.” dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Tayfun Kahraman hakkında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği hak ihlali kararı üzerine yapılan “tahliye” ve “yeniden yargılama yapılması” talebini reddetti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ret kararında, “Eylemlerinin, şiddet olayları ile illiyet bağı yok” diyerek Kahraman’ın adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve yargılamanın yenilenmesine karar veren AYM’nin “süper temyiz mahkemesi gibi hareket ettiği” öne sürdü.
AYM’nin “süper temyiz olmadığı” ve “yetki gasbı yaptığı” ifadelerine yer veren mahkeme kararının gerekçesinde, “Anayasa Mahkemesi somut olayda bireysel başvuru incelemesi sonucu hak ihlali kararı verirken adeta temyiz makamı gibi hareket etmiş, oluşturmuş olduğu gerekçede hem Anayasa’ya hem de kanunun emredici hükmüne açıkça aykırı hareket ederek ‘yetki gasbı’nda bulunmuştur” denildi.
İlk derece mahkemesinin kararını değerlendiren AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski hukuk danışmanı olan Prof. Dr. İzzet Özgenç, X hesabından yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:
“İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkan ve üyeleri ile AZMETTİRİCİLERİ tarafından alınan/alınması sağlanan, 6.11.2025 tarihli ve 2021/178, K. 2022/178 sayılı ek kararla SUÇ işlenmiştir ve işlenmeye devam edilmektedir. HSK tarafından gereğinin yapılması, toplumun beklentisidir.
Yargı gücü kötüye kullanılarak Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığının çiğnenmesi ve bu suretle bir kişinin hürriyetinden yoksun bırakılmaya devam edilmesi, açıkça bir ANAYASA İHLÂLİdir. Bu hukuksuzluğa karşı ilk tepkinin Anayasa Mahkemesi tarafından gösterilmesi gerekir. Bu tepki, soyut açıklama şeklinde değil, eylemli olmalıdır.
Hukuka dönmek ve Anayasa Mahkemesi’nin saygınlığını korumak için, tepki olarak Başkan derhal İSTİFA etmelidir.”
