Ankara Garı’ndaki bombalı saldırnın birinci yılı sebebiyle, DİSK Basın-İş sendikası Doç. Dr. Ceren Sözeri ve Doç. Dr. Tezcan Durna yönetiminde bir medya raporu yayınladı.
Türkiye tarihinin en kanlı terör saldırısının nasıl haberleştirildiğini araştıran akademisyenler, bazı medya organlarının hükümetin sorumluluğunu örtmek ve iktidarı kollamak üzere yayın yaptığını, muhalif olarak görülen medya organlarının ise eleştiri yerine ‘birlik beraberlik’ havası estirdiğini belirtti.
Raporda dikkat çeken bir başka ayrıntı, olayı yorumlayan veya tanıklığını anlatanlar arasında hiç kadın gazetecinin yer almamasıydı. Hürriyet’ten Faruk Bildirici hariç izlenimlerini aktaran gazetecinin de olmadığını belirten Ceren Sözeri, Bildirici’nin güvenlik zaafiyetinden bahsettiğini vurguladı.
Ceren Sözeri’nin rapordan çıkardığı sonuçlar ise şöyle:
“Medya iktidarın sahip çıktığı söylemi, yeniden üreterek, bir takım gerçeklerin üstünü kapatarak, olayın arka planının göstermeyerek, iktidarın tekerine su taşıyarak, olayı sorgulamayarak, arka planını vermeyerek, fikri takibini yapmadı. Örneğin olayla ilgili hazırlanan iddianamede sadece İŞİD’le ilgili sansasyonel bilgiler yer aldı. Olaya taraf derneklerin, sivil toplum örgütlerinin itirazları medyada yer bulmadı. Bazı haberlerde acılara odaklandı. Muhalif gibi görünen medya kuruluşları da soru sormak yerine bizi milli birlik ve beraberliğe çağırdı. Gazetecinin görevi toplumu milli birlik ve beraberliğe çağırmak değildir. Soru sormaktır, araştırmaktır, bizim yerimize denetlemektir. Medya bunu yapmadı.”