Diyanet’in ‘cımbızlama’ iftiraları, ‘Algılar ve Gerçekler’de tek tek çürütülüyor

İlahiyatçı yazar Dr. Ergün Çapan, Raindrops TV’de yeni bir programa başladı. Çapan, ‘Algılar ve Gerçekler’ isimli programda gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunuyor. Dr. Çapan, geçtiğimiz hafta yayınlanan programın ilk bölümünde Diyanet’in geçtiğimiz yıllarda Fethullah Gülen’le ilgili hazırladığı ve yalanlarla dolu raporu ele aldı.

Fethullah Gülen’in ‘düşünce ve aksiyonlarıyla insanlara, toplumlara rehberlik yapan önder ve örnek insanlardan biri’ olduğunu anlatan Çapan, Diyanet’in raporunun iftiralar ve yalanlarla dolu olduğunu örnekleriyle anlattı.

İlahiyatçı yazar Dr. Ergün Çapan, Diyaneti’in Fethullah Gülen’le ilgili hazırladığı ve yalanlarla dolu raporundaki iddiaları tek tek çürütüyor…

Tanınmış İslam alimlerinin ve hatta bizzat Diyanet’in geçmişte Fethullah Gülen’le ilgili övgü dolu açıklamalarını hatırlatan Çapan, şunları söyledi:

  • İçinde bulunduğumuz çağda İslami düşünce, aksiyon ve hizmet modeliyle uluslararası boyutta, dünya çapında düşünce ve fikirleriyle en önde gelen insanlardan biri Fethullah Gülan Hocaefendidir. Hocaefendi 170 ülkedeki hizmet eğitim faaliyetlerinin yanında
    yazılı ve sözlü eserleriyle de dünyanın yakından bildiği, tanıdığı bir insan İslam alimidir,
    mütefekkiri ve aksiyon insanıdır.
  • Hatta düşüncesi aksiyona, aksiyonu modele dönüşen nadir insanlardan birisidir. Hocaefendi’nin yazılı eserleri, sözlü eserleri pek çok dile çevrilmiştir ve hala çevrilmektedir. Hakkında pek çok akademik çalışmalar yapılmaktadır. Kitap çalışmaları, makale çalışmaları
    yapılmaktadır. Efendimiz’in hayatını anlattığı ‘Sonsuz Nur’ kitabı 40’tan fazla dünya diline
    çevrilmiştir.
  • Durum böyleyken Diyanet İşleri, Mehmet Görmez’in başkanlığı döneminde Din İşleri Yüksek Kurulu adıyla ile Hocaefendi hakkında bir rapor hazırlandı. Hocaefendi’nin İslami düşünceye zıt, İslam’ın İnanç esaslarına, ibadetine, ahlakına uymayan fikirleri olduğu iddia
    edildi ve bu çalışmanın Hocaefendi’nin 80 adet yazılı, 670 saat sesli eseri incelenerek
    yapıldığı iddialı bir şekilde öne sürüldü.
  • Bu rapor, devlet imkanlarıyla pek çok dile çevirerek dünyanın her tarafına dağıtıldı ve dağıtılmaya çalışılıyor. Hocaefendi ile birlikte Hocaefendi’nin İslamı anlayış yorumunu
    takip eden, benimseyen hayata taşıyan yüz binlerce, milyonlarca insan dalaletle hatta küfre varan ithamlarla karşı karşıya bırakıldı. 
  • Şimdi ne oldu da Diyanet böyle bir rapor yazdı? Oysa ki Fethullah Gülen Hocaefendi, bir vaiz. 30 yıla yakın Diyanet’te resmi vaiz olarak çalıştı. Türkiye’nin en büyük camilerinde
    insanlara Diyanet’in izniyle, görevlendirilmesiyle vaaz etti ve yarım asra yakın da Diyanet camiasından Hocaefendi’nin düşünce yapısı ile ilgili en ufak bir tenkit olmadı. Aksine hep takdir oldu.
  • Hatta düşünün yani Diyanet İşleri Başkanlığı, 1968 yılında hacca gidenlerin durumlarını kontrol etmek, onlara rehberlik etmek amacıyla Türkiye’den üç kişiyi görevlendiriyor; iki il müftüsü ve bir de Fethullah Gülen Hocaefendi… Bizzat Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan Hocaefendi’yi telefonla arayarak bu görevi veriyor. Hocaefendi oraya gidiyor Diyanet’in görevlisi olarak. 
  • Yine aynı şekilde Hocaefendi, Diyanet tarafından bizzat resmi görevli olarak 1977 yılında
    Almanya’daki Müslümanlara konferans vermek için gönderiliyor. Hocaefendi, emekli olduktan sonra yine Diyanet’in izniyle, teşvikiyle Türkiye’nin en büyük camilerinde vaaz
    eden insan. Kocatepe’de 100 binden fazla insana vaaz etti. Ulu Camii’de konuşan insan ve bu dönemde Hocaefendi’nin yapmış olduğu hizmetler hep takdir görüyor, Diyanet
    tarafından tebrik ediliyor.
  • Dahası siyasi emirle bu rapor yazma talimatını veren Mehmet Görmez, – onu da bizzat söyledi, Tayyip Erdoğan’ın emriyle bu rapora hazırlıklarını- bu raporu hazırlamadan önce Diyanet İşleri Başkanı sıfatıyla Hocaefendi rehberliğinde yapılan sempozyumlara bizzat katıldı ve dünya ulemasının önünde Fethullah Gülen’i ve Hizmet Hareketini tebrik ve takdir eden beyanlarda bulundu.
  • Şimdi yarım asra yakın Diyanet, Hocaefendi’yi hep takdir etmiş, vaazları bütün toplum tarafından dinlenmiş, kitapları okunmuş ama nasıl bir aydınlanma olduysa Diyanet, bir anda Hocaefendi’nin eserlerinde siyasi talimatla dinin ruhuna uymayan sapkın düşünceler olduğunu tespit etmiş.
  • İslam uleması Hocaefendi hakkında çok önemli beyanlarda bulunmuştur. Dünya çapında insan aleminin önüne gelen insanları çağımızda yaşadığımız dönemde. Mesela bunlardan biri İslam aleminin en önde gelen mütefekkirlerinden merhum Muhammed Imara, Hocaefendi hakkındaki değerlendirmesi şu şekilde: “Allame Üstat Fethullah Gülen aklın hikmeti ile kalbin basiretini bir araya getiren İslam medeniyetinin en güzel meyvelerinden birisidir. Kur’an onun fikir ve hayatını formüle eden rehberdir.”
  • Yine yaşadığımız çağın en önde gelen İslam alimlerinden Sait Ramazan el-Buti, bakın o Hocaefendi hakkında ne diyor: “Üstat Fethullah Gülen, Bediüzzaman çizgisinde bir alimdir. İslam dinine yaptığı hizmetlerden ötürü kendisini tebrik ediyorum.” 
  • Bir diğer çok önemli şehadette Profesör Doktor Ahmet Nuri en-Nuaymi. Şöyle diyor: “Bilindiği üzere alimler peygamberlerin varisleridir. Bu açıdan biz Fethullah Gülen’i Peygamberimiz’in (sas) mirasını ihlas ile tebliğ eden bir peygamber varisi olarak bulduk.

‘Cımbızlama’ yöntemiyle iftira

Ergün Çapan, konuşmasının devamında çok sayıda İslam aliminin Fethullah Gülen’le ilgili övgü dolu sözlerini aktarıyor. Ardından şunları söylüyor: “Durum böyle! Peki Diyanet, nasıl oldu da bir anda yeni bir metot icat etti, Hocaefendi’nin eserlerinde yarım asırdır kendilerinin ve dünyanın bulamadığı dinin ruhuna uymayan yerleri keşfetti? Diyanet bunu cımbızlama metoduyla keşfetti! Yani Hocaefendi’nin ifadelerini öncesinden sonrasından kopararak aradan ‘cımbızla’ seçip alarak, onların üzerine zan hüküm bina ederek böyle bir iftirayı attılar ve atmaya devam ediyorlar.”

 

6 YORUMLAR

  1. Ben, diyanetin cımbızlayarak hazırladığı, önünü arkasını keserek hazırladığı bu raporu o tarihte cezaevindeyken haber olarak izledim ve dinledim. Kaset ve kitaplardan birkaç kelimeyle veya cümle ile çekmiş oldukları ifadeleri ima yoluyla şunu kastediyor bunu kastediyor diye kendilerince yorumlamak istemişler veya karalamayı bu şekilde yapmaya çalışmışlar.Ama o haliyle bile o kadar temiz masum ve umut verici bir derleme çıkmış ki ortaya, ben o sıralarda cezaevindeydim ve dinleyince Elhamdülillah! doğru yoldayız dedim, ümit ile doldum. Çünkü İnsaf nazarıyla Dinleyince anlıyorsunuz ki gerçekten 30-40 yıl önce ben bile samimi Müslümanların çekeceklerini ve zalimlerin yapacağı zulümleri ilhamen tarif etmiş. Yani bana o kara propaganda bile bu kasvetli havada ve ortamda şifa gibi gelmişti. Yani çok zorlayarak bulabildikleri ve montajla yanlış manalara çekmeye çalıştıkları o rapor bile onların istedikleri amaca hizmet etmiyor.

    Anlıyorsunuz ki; Hoca Efendi büyük bir Alim ve Peygamber varisidir.

  2. Alimler Peygamberlerin varisleri falan değildir. Peygamber peygamberdir vazifesi vardı görevlerini yaptılar ve gittiler. Böyle ulvi bir görevin variscileri olamaz. Kimse başkasına makam icat etmesin. Allah’ın verdiği bir görev vardır ve o peygambere aittir. Kimse peygamber makamına ortak olmaya kalkmasın. Böyle bir görev kimseye verilmemiştir. Makam peşinde gidince (İsmail ağa sandalyeden kalkamayan ustaosmanoğluna asrın mücedidi, kadiriler haydar başa asrın bilgini diyorlar.)
    ulema ulema diyorlar bunlarda makam verilmiş sanıp sorun dindeymiş gibi ilim üstüne ilim kanaat üstüne kanaat yazıp durmuşlar. İnsanın dinini yaşamasıyla ilgili yol yordamla ilgilenmemişler. Yani insanlarla uğraşmamışlar dinle uğraşmışlar. Detay detay detay da boğulup kalmışlar. Kadının erkeğin kaşını almasının dini hükmü ile uğraştığı kadar tabiatın korunması için ağaçların kesilmemesi için uğraşmamışlardır. .Sonuç İslam alemindeki şahıslar iman ile gizli inkar arasında yanlış algılarla boş bir hayat yaşayan birer yığın haldeler. Ülkeleri de tiranlarla yönetilen birer hayvanat bahçesi. (HE’ye saygısızlık falan yapmıyorum. Büyüğümüz, seviyoruz ve saygımız var. Kimse ona makam isnat etmesin.)

    • Ebû’d-Derdâ: Ben Allah’ın Peygamber’inden işittim şöyle buyurmuştu:

      “Her kim bir yola girer ve onda ilim isterse, Allah onun için cennete giden bir yolu kolaylaştırır. Melekler ilim öğrenenlere, yaptıklarından hoşlandıkları için, kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde olanlar, hatta sudaki balıklar ilim öğrenen kimseye Allah’tan yardım ve bağış dilerler. İlim sahibinin âbitten (ibadet edenden) üstünlüğü, Ay’ın diğer yıldızlardan üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmadılar, ancak ilim miras bıraktılar. Şu halde o ilmi alan büyük bir pay almış demektir.” (Buhari, İlm, 10; Ebû Davut, İlm, 1; Tirmizi, İlm, 19; İbn Mace, Mukaddime, 17).

      Ben Hocaefendinin bir Alim olduğuna ve dolayısıyla Peygamberlerin varislerinden olduğuna inanıyorum. Ayrıca Hocaefendi sevenlerine yillar içinde öyle bir terbiye verdi ki kimse ona İslamın edep ve adabına aykırı bir makam atfetmez. Hatta yanlış yapsa ilk önce onlar karşı çıkar. Bu camianın en büyük özelliklerinden bir tanesi de budur

      Konustugunuzun ya da yazdığınızın nereye vardığını iyi hesap edin. Yukarıdaki hadisi nereye koyacaksınız o zaman? Tövbe!!! deyin.

      Ayrıca siz de Büyüğümüz, Hoca Efendi diyerek bir makam veriyorsunuz. Madem böyle inanıyorsunuz, o halde belirsiz bir zamirle hitap edin…

  3. Ben de cezaevinde okudum o kitabı. diyanet resmen velilik makamını inkar ediyor ve gülen , insanı Allah ile muhatap olurken ne gibi kıstaslar lazım yazarken bunları kendinde görüyor diye iftira atıyor. ayrıca gülen ve cemaatten çoğu insan safiyane hizmet ederken ilhama mazhar olanlardan. ilgili hadisi allâme googledan bulabilirsiniz.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin