Cascade Trust Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyelerinden Mehmet Yavuzlar, vakfın Fethullah Gülen Hocaefendi’nin talebi üzerine Hizmet Hareketi’ne ait, özellikle de Hocaefendi’ye ait olan yayınların etkili bir şekilde yayın hayatına kazandırılması için kurulduğunu söyledi. “Ayrıca telif haklarının da hukuki bir zemine oturtulması amaçlarıyla bir arayış vardı.” diyen Yavuzlar, “Hangi yapı daha uygun olur arayışında Hocamıza (Fethullah Gülen) birkaç alternatif sunuldu. Vakıf çeşitleri, şirket çeşitleri… Vakıf çeşitlerinden de en uygun vakıf çeşidi olan ‘Trust’ yapısını tercihte bulundu kendisi.” ifadelerini kullandı.
Telif anlaşmasının hukuki zeminiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Mehmet Yavuzlar, “Hocaefendi, sağlığında geri dönülemez şekilde telif haklarını bu vakfa devretmiş oldu. Muhtelif spekülasyonlar oluyor. Şu şöyle mi oldu? Trust bundan etkilenir mi? Bizim aklımıza herhangi bir tereddüt gelmiyor. Neden? Yapıyı çok iyi bildiğimiz için…” diye konuştu.
Olabilecek en sağlam yapı bu yapı!
Üçüncü şahısların ya da bir devletin telif haklarına müdahalesinin söz konsu olup olmadığına yönelik soru üzerine ise Mehmet Yavuzlar şunları söyledi: “Bu vakıf çeşitleri arasında tercih edilen yapının en belirgin özelliği o. Bu mülkiyete herhangi bir üçüncü şahsın veya bir devletin müdahalesi söz konusu değil. Bu yapının sağlam olduğuyla alakalı bir endişe yok. Olabilecek en güvenilir yapı bu yapı.”
Cascade Trust Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyelerinden Mehmet Yavuzlar, gazeteci Abdülhamit Bilici’nin sorularını cevapladı. Yavuzlar, vakfın kuruluş amacı ve faaliyetleriyle ilgili bir soru üzerine şunları söyledi:
- 6 Haziran 2022’de kuruldu Cascade Trust Vakfı. Kuruluş amacı, Hizmet’e ait yayınların, özellikle de Hocaefendi’ye ait olan yayınların etkili bir şekilde çoğaltılması, okuyuculara ulaştırılması, yayın hayatına kazandırılması… Bununla alakalı daha başarılı çalışmaların yapılması istikametinde kuruldu.
- Ayrıca telif haklarının da hukuki bir zemine oturtulması amaçlarıyla bir arayış vardı. Hangi yapı daha uygun olur arayışında Hocamıza (Fethullah Gülen) birkaç alternatif sunuldu. Vakıf çeşitleri, şirket çeşitleri… Vakıf çeşitlerinden de en uygun vakıf çeşidi olan ‘Trust’ yapısını tercihte bulundu kendisi.
- Ve bu istikamette uzunca bir çalışma yapıldı. Amerikalı, konusunun uzmanı avukatlarla çalışıldı. Hiçbir boşluk olmayacak şekilde anlaşma hazır hale gelmiş oldu. Yani anlaşmanın yapıldığı süre 5-6 ay oldu desem yeridir. Sonunda bu bahsettiğim tarih geldi ve bu tarihte de ‘Trust’ yapısı oluşmuş oldu.
- Böyle bir himayenin yayın hayatında bir hareketlilik getirdiğine şahit olduk. Trust’ın görevi Hocamızın eserlerine sahip çıkma, yayın hayatına kazandırma, telif gelirlerini yine Hocamızın fikirlerinden esinlenen, onu dünyaya anlatma fonksiyonunu kendine misyon edinen vakıflara, organizelere aktarma… Buna benzer misyonu var. Hocamızla yapılan telif anlaşmasına dönüşmesi bunu hızlandırmış oldu.
Telif hakları, ‘geri dönülemez’ şekilde devredildi
- Bir tarihe gelindiğinde Hocamız böyle bir tercihte bulundu. Biz yayını himaye eden arkadaşlarla şöyle bir teklifimiz oldu. ‘Efendim, adınızla alınan bir vakıf kurulabilir. Bu vakıfla telif sözleşmeleri devam ettirilebilir veya direkt şey yapabilirsiniz.” dedi. “O dolambaçlı olur. Doğrudan doğruya bu yayıneviyle yapalım” dedi. Sonunda Hocaefendi’yle telif sözleşmesi yapılmış oldu.
- Burada Hocamızın gerçekten büyüklüğünü görmek lazım. İleri görüşlülüğünü de görmek lazım. Belki tarihte yaşanmış bununla alakalı talihsiz hadiseleri öngördüğünden dolayı hiçbir şekilde geri dönülemez şekilde, sağlığında, telif haklarını ‘geri dönülmesi imkansız’ statüsünde bu vakfa devretmiş oldu. Bu vakfa ne bir devletin ne bir üçüncü şahısların ne bir başkasının müdahale etme hakkı olmayacak şekilde sağlam bir yapı oldu. Dolayısıyla muhtelif spekülasyonlar oluyor. Şu şöyle mi oldu? Trust bundan etkilenir mi? Bizim aklımıza herhangi bir tereddüt gelmiyor. Neden? Yapıyı çok iyi bildiğimiz için…
Avukatlarımıza sorduk, güldüler!
Abdulhamit Bilici’nin, “Yeni bir belge (vasiyet) ortaya çıktı. Bazıları, ‘Önceki vasiyetler geçersiz. Dolayısıyla Hocaefendi’nin eserlerinin, telif haklarının bağlı olduğu Cascade Trust da geçerliliğini kaybetti’ iddiasında bulundu. Buna açıklık getirebilir misiniz?” sorusu üzerine ise şunları söyledi:
- Kesinlikle birbirinden ayrı konular bunlar. Bu bahsedilen, vasiyet diye söylenen şey devlete ibraz etmek durumunda olduğunuz bir vasiyet var. Bir banka hesabı var. Bu banka hesabından gelen miktarın gerekli yasal prosedürlerin işlemesi konusu var. Onun bizimle bir alakası yok.
- Bahsedilen vasiyet apayrı bir şey. Vasiyette geçen ‘bundan öncekileri iptal eder’ cümlesinin ‘Trust’ yapısıyla veya telif haklarıyla hiçbir alakası yok. Çünkü o anlaşmayı Hocaefendi imzalamakla geri dönülemez bir şey imzalamış oldu. Tercih de zaten Hocamızın kendi tercihiydi. Buna benzer şeyler olmamasıyla ilgili. Zaten o bahsi geçen, vasiyet diye ibraz edilen meselenin bununla hiçbir alakası olmaz. Banka hesaplarıyla alakalı bir konu o.
- Biz bununla beraber tabii ki avukatlarımıza sorduk. Güldüler sadece ve net bir cevap verdiler. Aynı şekilde diğer konuyla ilgilenen avukatlar da aynı kanaatlerini söylediler. Zaten bu konu tartışılacak bir konu değil.
Kriterler belirlendi, görevlendirmeler ona göre yapılacak
“Yönetiminde kimler var? Sizin üyelerden biri olduğunuzu olduğunu biliyoruz.” sorusunu ise Mehmet Yavuzlar şöyle cevapladı:
- Spekülasyonlardan dolayı bu konuya açıklık getirme ihtiyacı hissettiniz siz de. Ben de saygı duyuyorum o açıklama ihtiyacına. İsimler verilebilir. Çünkü bu isimlerin hepsi hocamızın yakinen tanıdığı ve kendisinin belirlediği isimler. Dolayısıyla bu konuda bizim yönetimden aldığım yetkiyle bu sorunuza cevap verebiliyorum.
- Ben varım. İsmet Aksoy Bey var. Nasuhi Yurt Bey var. Nevzat Yılmaz Bey var. Bunlar zaten ismen bilinen insanlar. Mesleklerinden bahsetmeye gerek bile yok. Bir de Adem Kalaç Bey vardı. Adem Kalaç Bey sözlü olarak Hocamızın vefatını takip eden zamanlarda kendi videosunda da güzel anlatmış. Müsaade istediğinden bahsederdi. Şubat ayında değerlendirildi. Alternatif birisinin aranması gerektiği söylendi. O alternatif kişi alternatiflerle beraber bulundu. Onlarla alakalı bir açıklama bugün yarın yapılacak.
Mehmet Yavuzlar’a, yeni yönetim kurulu üyelerinin nasıl belirlendiği’ de soruldu. Şu açıklamayı yaptı:
- Bundan öncekiler başta da söylediğim gibi Hocamız tarafından belirlenmişti. Elbette ki ana fikir Hocamızın eserleri, sesli görüntülü ve yazılı eserleri olduğundan dolayı böyle olması kadar normal bir şey olamaz. Bundan sonra yapılacak görevlendirmelerle ilgili kriterler belirledik. O kriterlerden bazıları tecrübe, güvenilirlik ve hizmet değerlerine bağlılık. Bu üç kriteri esas alacak şekilde bir çalışma yapıldı. Eğer bundan sonra bir değişiklik olacak olursa bu değişiklikte dikkate alınacak kriterler bunlar.
Gönüllülük esasına dayanıyor, ‘huzur hakkı’ vs. yok!
“Yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı, bir gelir elde etmesi söz konusu mu?” sorusu üzerine ise şöyle konuştu:
- Böyle bir şey söz konusu değil. Gönüllü bir iş. Yani doğası itibariyle zaten hep bir şeyler katan insanların – başta Hocamız olmak üzere- hep veren insanların işi olduğu için bu işle ucundan kıyısından, kenarından köşesinden ilgili olan her unsurun da o kumaşta olması lazım. O karakterde olması lazım. Hocaefendi’nin eserlerine katkıda bulunan, fikirlerine katkıda bulunan, ilmi mirasına katkıda bulunan organizelere, vakıflara, kuruluşlara, faaliyetlere harcanması konusunda bir misyonumuz var. Yani Trust’ın yapısı bunu gerektiriyor. Yani bu gelirler o tür yapılara aktarılmış oluyor.
Haklar tamamen ‘Trust’a ait
Üçüncü şahısların ya da bir devletin telif haklarına müdahalesinin söz konsu olup olmadığına yönelik soru üzerine ise Mehmet Yavuzlar şunları söyledi:
- Bu vakıf çeşitleri arasında tercih edilen yapının en belirgin özelliği o. Bu mülkiyete herhangi bir üçüncü şahsın veya bir devletin müdahalesi söz konusu değil. Trust yapısı ile alakalı bir şey. Hak tamamen ‘Trust’a ait. Uhdesinde bulunan bu tür yayın yapıları da dahil yönetme hakkı ve bundan gelen gelirleri tasarruf etme hakkı Cascade Trust’a ait. Bu yapının sağlam olduğuyla alakalı bir endişe yok. Olabilecek en güvenilir yapı bu yapı.
Fethullah Gülen Hocaefendi’yle yapılan devir sözleşmesinin neden kamuoyuyla paylaşılmadığına dair soru üzerine ise Mehmet Yavuzlar, şu açıklamayı yaptı:
- Bunu kamuoyuyla paylaşmak gerekmiyor. Netice itibariyle, çok sağlam bir hukuki zemine oturtulurmuş bir şey. Ama yapıda daha şeffaf olunması insanları belli şeylerden, tereddütlerden kurtarma adına iyi olacaktır. Madem insanlarda böyle bir merak var, bu kadar net, bu kadar da temiz, bu kadar da hocamızın ileri görüşlülüğünü, basiretini yansıtan bir şeyi paylaşmakta bir engel görmediler arkadaşlar.”