TARIK TOROS | YORUM
Belediye seçimleri ile cumhurbaşkanlığı seçimi karıştırılıyor. Belediye başkanı seçilmek için yüzde 50+1 şartı yok, en çok oyu alan aday kazanıyor. Tayyip Erdoğan, 1994 seçimini böyle aldı.
Merkez sağ ve sol, üçer adayla yarışa girince yedinci aday olarak şans verilmeyen ve medya desteği olmayan Erdoğan yüzde 25’le ipi önde göğüsledi. Erdoğan bir daha aday olmadı fakat gölgesi bile yetti ve İstanbul’da sonraki 4 seçimi bariz farkla kazandı.
***
Ekrem İmamoğlu böyle mi peki?
2019 için aday gösterildiğinde Beylikdüzü dışında kimse bilmiyordu. Aylar içinde iki defa Erdoğan’ı yenerek tarihe geçti. İlk günden beri cumhurbaşkanlığına yakıştırılan İmamoğlu’nun 5 yıl sonra İstanbul’u desteksiz, gümbür gümbür alması beklenir. Üstelik iktidarın eli bir o kadar zayıfken…
İki nedenle…
BİR: Erdoğan artık aday çıkaramıyor, bu mümkün değil çünkü otoriter liderlerin bir süre sonra çevresi doğal olarak boşalır. Erdoğan bunu yaşıyor. AKP yok, Erdoğan var. Murat Kurum’dan daha iyisini bulamadı. Mecburen sahaya kendi çıkacak ve geçen sefer küçümsediği İmamoğlu’nu bu defa sandıkta (türlü manipülasyonları da devreye sokarak) yenmeye çalışacak.
İKİ: Ekrem İmamoğlu’na şu aşamada siyasi yasak gelmeyecek. Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki bu “2023’te cumhurbaşkanı adayı olamasın!” diye alınmış bir tedbirdi ve işe yaradı. Ayrıca Erdoğan seçime sadece haftalar kala dünya çapında meşruiyetini sorgulatacak böylesi bir adım atmaz. Sandıkta galip gelmek istiyor.
***
Tayyip Erdoğan, İstanbul’da en iyi bildiği oyunu sahneye koyacak:
- İmamoğlu karşısındaki tüm adayların önüne adeta kırmızı halılar serilecek.
- Tabi bunu, AKP tabanını kaybetmeden yapacak. Muhalefeti bölüp aradan sıyrılmak kolay bir sanat değil.
- Asla kendi adayına oy vermeyecek kesimi parçalaması ve onları İmamoğlu dışındaki adaylara yönlendirmesi gerekiyor, bu konuda elinde güçlü ‘data’lar var.
- Ankara’da 5 ilçeyi MHP’ye vermiş, Fatih Erbakan da bir şeyler talep edecektir. İstanbul için Erdoğan’ın yapamayacağı yok, herkes farkında.
***
Kürt seçmen 2019’da Demirtaş’ın çağrısıyla bağrına taş basıp oy verdi. 5 yıl sonra Sırrı Süreyya’nın tabiriyle, “Ne yerde taş, ne bağrımızda yer kaldı.”
Büyük bir aksilik olmazsa Başak Demirtaş, eşinin bilgisi dahilinde DEM Parti’nin İstanbul adayı olacak.
Büyük bedeller ödemiş Demirtaş ailesi için “Devletle anlaştılar!” demek nezaketsizlik olur. Bu bir siyasi hamledir. Günün sonunda İmamoğlu kaybederse faturanın kesileceği tek adres vardır: CHP Genel Merkezi.
***
Hem Ekrem İmamoğlu seçilmiş veya seçilmemiş, kime ne? Bunun Erdoğan için ifade ettiği manayı biliyoruz da, İmamoğlu çevresinde rantı paylaşan bir avuç dışında, karşı cephe için pek bir şey ifade etmiyor artık.
2019’da yeşeren umut 2023’te harcandı. Şimdi yeniden umutlanıp 2028’e bilenecek kaç kişi kaldı?
***
İktisatçı Mahfi Eğilmez’in dolaşıma soktuğu iki kavram var:
Skimpflasyon: Ürünün içeriğinin değiştirilip kalitesinin düşürülmesiyle ortaya çıkan malın aynı fiyatla satılması.
Shrinkflasyon: Ürünün fiyatı aynı kaldığı halde boyut, ağırlık ya da hacminin düşürülmesi.
***
“Şekerim ben sadece ithal ürün tüketirim, marka satın alırım.”
Sanıyor ki, Avrupa için üretilen ürünle kendine satılan ürün aynı. Geçen videosu çarptı gözüme; bir Japon otosunun kimi parçaları garanti süresi dolmadan paslanmış.
***
Yalnızca ekonomi değil her alanda böyledir. Kalite piyasadan çekilip olanı da kaçırınca “demirin tuncuna insanın puştuna” kalırsınız!
“İthal” diye büyük anlamlar yüklenen son Merkez Bankası başkanının maceralarını okuduk geçen hafta boyunca. Skandal patlamasa Noel tatili dahil son 1 ayını ABD’de geçirdiğini bilmeyecektik.
Bu ne Skimpflasyon iştir, diye sormayacağız da ne yapacağız peki…
-Çoluk çocuk okuyor hocam?
Okusalar bu durumda olmazdık!
Tüm partiler gösterdikleri adaylar ile AKP’ye hizmet etse bile seçmen parti gözetmeksizin İstanbul’a sahip çıkacaktır. RETÖ ağzının payını alacaktır. Hiç şüpheniz olmasın.
Terbiyesizce baslik. Seni yazar diye tutanlardan hesap sormak lazim
Sayin Tarik Toros, bu siteye girip haber okuyanlarin buyuk cogunlugu yazdiklarinizi okurken uslubunuzdan rahatsiz olacak karaktere ve ruha sahip insanlar. Sunu unutmayin ki uslubunuz namusunuzdur, ve siz her gecen gun uslubunuzu daha da bozmaya basladiniz.
Sayin editor, bu yazilari okumadan mi yayinliyorsunuz acaba. Gerci okuyup da yayinliyorsaniz bu daha da kotu. Lutfen sitenin nezahatini saglayin, bu uslup ile havuz seylerinden bir farkiniz kalmiyor maalesef.
Teessufler ediyorum.
Utanc verici bi baslik.
Yazari hic okumam. Gercekten de iki anlama gelecek sekilde anlasilsin diye mi yazmis diye okumak zorunda kaldim ki evet maalesef öyle.
Bu üslup size hiç yakışmamış.
Gerek yoktu bu yolu seçmenize Tarık bey.
Kimin ne olduğunu, neyi sevip sevmediğini nereden biliyoruz. Kusura bakmayın artık kitabın ta ortasından konuşmaktan başka yol kalmadı. Bu toplumda namuslu olanlar da en az namussuzlar kadar suç ortağı; korktukları, sustukları ve ahmaklık seviyesinde naiflik sergiledikleri için.
Şu ‘naiflerden’ rica ediyorum okumayın da, yorum da yazmayın.
Siz nasıl ki yorumları okurken veya bu mesajı yazarken kimseye sormadınız, kimseden akıl almadınız, başkaları da yazıyı okurken veya hakkında olumsuz yorum yaparken size soracak, danışacak değil. Çok rahatsızsanız siz okumayın yorumları sayın üslupsuzluğu kitabın ortasından konuşmak diye meşrulaştıran beyefendi.
“Savaş, ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir.”
Aliya İzzetbegoviç
Yazık…Bu kaba sözü Türkiye’de aile terbiyesi almamış, eğitimsiz insanlar memnuniyetsizlik izhar ederken kullanıyorlar. İyi de üslubu karakteri olan insanlar ne ara bu seviyesizliği benimsediler? Ayrıca ağzını bozup argo cümleler kurunca hangi maksat hasıl oluyor ki? Muhalif gazetecilik böyle mi yapılmalı? Yıllardır her türlü zulme rağmen bozmadığımız üslubumuz karakterimiz değil miydi? Bari başlığı böyle çekmeseydi. Ne gazeteci arkadaşa, ne de Tr7/24 editoryasına yakışmış.. Çok yazık…