BM’ye verdiği 216 taahhütten sadece 6’sını yerine getiren Türkiye, Cenevre’de mercek altında

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin her 4.5 yılda bir düzenlediği Evrensel Periyodik İnceleme (UPR) sürecinde bugün Türkiye değerlendirildi. Ancak Cenevre’de yapılacak inceleme öncesi sunulan rapor, Ankara’nın insan hakları taahhütlerini büyük oranda yerine getirmediğini ortaya koyuyor.

Türkiye, 2020 yılında BM’den gelen 321 tavsiyeden 216’sını destekleyerek uygulama taahhüdünde bulundu. Ancak İtalya İnsan Hakları Federasyonu (FIDU) öncülüğünde hazırlanan son rapora göre, bu taahhütlerin yalnızca 6’sı tam anlamıyla yerine getirildi. 118 tavsiye kısmen uygulanırken, 89’u tamamen yok sayıldı. Geriye kalan 3 tavsiye ise değerlendirilemedi. Rapor; The Arrested Lawyers Initiative, Human Rights Solidarity (Londra) ve Institute for Diplomacy and Economy gibi uluslararası kuruluşların da imzasını taşıyor.

İtalya İnsan Hakları Federasyonu Başkanı Antonio Stango, “UPR artık görmezden gelinemeyecek bir gerçeği yansıtmaktadır, zira Türkiye uluslararası topluma verdigi sözleri tutmamıştır. Uluslararası insan hakları hukukunun uygulanması tüm ülkelerin ortak görevi olduğundan, hukukun üstünlüğüne ve temel insan hakları standartlarına saygılı her hükümet Türk hükümetinden taahhütlerini yerine getirmesini isteme hakkına sahiptir. Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmek için sadece yüzeysel değişiklikleri değil, etkili reformları da hayata geçirmesi gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, Türkiye Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’yı serbest bırakmalı ve AİHM’in Yalçınkaya kararına uymalıdır.” ifadelerini kullandı.

Yargı üzerinde siyasi baskı derinleşti

Rapora göre Türkiye’de insan hakları alanındaki en ciddi gerileme yargı bağımsızlığı alanında yaşanıyor. Avrupa Komisyonu’nun 2023 tarihli raporuna atıfla, yürütmenin yargı üzerindeki etkisinin azalmadığı, aksine arttığı vurgulanıyor. Hakim ve savcı atamalarında liyakatin göz ardı edildiği, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının yerel mahkemeler tarafından sıklıkla görmezden gelindiği belirtiliyor. Gezi davası tutuklusu Can Atalay hakkında AYM kararı uygulanmaması, bu sorunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak sunuluyor.

İfade özgürlüğü yok; medya kontrol altında

Rapor, gazeteciler, avukatlar ve insan hakları savunucularına yönelik baskıların artarak devam ettiğini, ifade özgürlüğünü güvence altına almayı hedefleyen 19 tavsiyenin hiçbirinin uygulanmadığını kaydediyor. Sosyal medya sansürleri, keyfi gözaltılar ve siyasi saiklerle açılan davaların yanı sıra, RTÜK gibi kurumlarla medya üzerindeki siyasi kontrolün kurumsallaştığı vurgulanıyor.

Kadın, çocuk ve engelli haklarında sınıfta kalındı

Kadın haklarına ilişkin 45 tavsiyeden yalnızca 13’ü kısmen hayata geçirildi. Kadına yönelik şiddetle mücadelede belirgin bir ilerleme sağlanamazken, erken yaşta evlilikleri önlemeye dair tavsiyeler tamamen göz ardı edildi.

Çocuklara ilişkin 7 tavsiyeden 5’i kısmen, 2’si tamamen ihmal edildi. Engelli bireylere yönelik 13 tavsiyenin ise sadece 1’i uygulanırken, 12’si yüzeysel düzeyde kaldı. Özellikle erişilebilirlik ve bağımsız yaşam alanlarında yapısal reformlar yapılmadığı belirtildi.

İşkence ve kötü muamele cezasız kalıyor

Raporda yer alan en kritik uyarılardan biri, Türkiye’nin işkence ve kötü muamele yasağına dair 10 tavsiyeden yalnızca birini kısmen yerine getirmesi. Geri kalan 9 tavsiye tamamen yok sayıldı. Keyfi gözaltılar, zorla kaybetmeler ve cezasızlık kültürü endişe oluşturmaya devam etti.

Türkiye’nin 2019 Yargı Reformu Stratejisi ve 2021 İnsan Hakları Eylem Planı gibi belgeleri, uluslararası toplum nezdinde umut yaratmış olsa da uygulamada büyük ölçüde başarısız oldu. Avrupa Konseyi’nin çağrılarına rağmen Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) yapısında reform yapılmadı.

Raporu sunan kuruluşlar, Türkiye’nin verdiği sözleri yerine getirmemesinin uluslararası alanda ciddi sonuçlar doğurması gerektiğini vurguluyor. “UPR yalnızca bir denetim mekanizması değil, aynı zamanda bir aynadır. Ve bu ayna artık inkar edilemeyecek bir gerçeği yansıtıyor” ifadesiyle durumun ciddiyeti ortaya konuyor.

Gergerlioğlu: “AKP’nin foyası ortaya çıkıyor”

DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da UPR sürecine dikkat çekerek sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, “AKP’nin insan hakları sicili uluslararası zeminde bir kez daha ifşa oluyor” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin insan hakları karnesine eleştiri

Bugün gerçekleştirilen Evrensel Periyodik İnceleme oturumunda ise Türkiye’nin insan hakları karnesi onlarca ülke tarafından ağır eleştirilere maruz kaldı. Gazetecilerin ve muhalif siyasetçilerin hapsedilmesi, terörle mücadele yasalarının istismarı ve AİHM kararlarının uygulanmaması en çok dikkat çeken başlıklar oldu.

Tavsiyelerde bulunan ülkelerin temsilcileri başta yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanması olmak üzere;
ifade, toplanma ve basın özgürlüğüne saygı gösterilmesi, AİHM kararlarına uyulması, cinsiyet temelli ayrımcılığın yasaklanması gibi temel ilkeleri dile getirdi.

Ayrıca, Türkiye’den yeniden İstanbul Sözleşmesi’ne dönmesi, Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’yi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nü imzalaması ve onaylaması istendi.

İrlanda, Finlandiya, Fransa ve Hollanda gibi ülkeler, Türkiye’ye hukuk devleti ilkelerine bağlı kalma ve yargı bağımsızlığını güvence altına alma çağrısında bulundu. İsveç ise muhalefet üzerindeki idari ve yargısal baskılara dikkat çekerek, medya özgürlüğünü koruyacak iç hukuk düzenlemelerinin gözden geçirilmesini önerdi.

Estonya ve İzlanda, Türkiye’deki demokratik standartlardaki gerilemeye dikkat çekerek, ifade özgürlüğünün korunması ve İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden katılım çağrısında bulundu. Hollanda, Kanada ve İsviçre de siyasi saiklerle yapılan tutuklamalar ile yargının tarafsızlığındaki aşınmayı gündeme getirdi.

Finlandiya, Lihtenştayn ve Litvanya, Türkiye’ye barışçıl toplanma hakkını korumaya yönelik somut reformlar yapması ve sivil toplum, avukatlar ile insan hakları savunucularının faaliyet alanlarını güvence altına alması çağrısında bulundu. İrlanda ise terörle mücadele yasalarının gazeteciler ve sivil toplumu susturmak için kötüye kullanıldığını vurgulayarak, bu yasaların uluslararası insan hakları normlarına uyumlu hale getirilmesini talep etti.

Fransa, Türkiye’de insan hakları ihlallerinde cezasızlığın sona ermesi gerektiğini belirtti ve mahkeme kararlarının uygulanmamasına dikkat çekti. Kıbrıs Cumhuriyeti ise Türkiye’nin kuzeydeki askeri varlığını ve insan hakları ihlallerini kınayarak, AİHM kararlarına tam uyum ve yerinden edilmiş kişilerin haklarının iade edilmesini talep etti.

Ankara, eleştirilere cevaben dördüncü yargı reform stratejisini ve AİHM kararlarına yüksek uyum oranlarını öne çıkardı. Türkiye, aynı zamanda içinde bulunduğu jeopolitik istikrarsızlık, terör tehdidi, mülteci krizi ve 2023 depremleri gibi olağanüstü koşulları hatırlatarak savundu.

Evrensel Periyodik İnceleme

Evrensel Periyodik İnceleme (UPR), İnsan Hakları Konseyi’nin bir mekanizması ve her BM üye devletinin 4,5 yılda bir insan hakları sicilini değerlendirme sürecinden geçmesini öngörüyor. UPR, her devlete düzenli olarak aşağıdakileri yapma fırsatı sunar:

  • Ülkelerindeki insan hakları durumunu iyileştirmek ve insan haklarının kullanılmasındaki engelleri aşmak için aldığı önlemler hakkında rapor sunmak; ve
  • Çok paydaşlı katkı ve oturum öncesi raporlara dayalı olarak BM üye devletlerinden sürekli iyileştirme için tavsiyeler almak.

2006 yılının Mart ayında BM Genel Kurulu’nun 60/251 sayılı kararıyla kurulan UPR, her ülkede insan haklarının teşvik edilmesini, korunmasını ve yaygınlaştırılmasını sağlamak, desteklemek ve genişletmek amacıyla tasarlanmıştır.

2008 yılında yapılan ilk periyodik incelemeden bu yana, 193 BM üye devletinin tamamı üç kez incelendi. İncelemenin dördüncü döngüsü, UPR Çalışma Grubu’nun 41’inci oturumunda Kasım 2022’de başladı.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin