Ana Sayfa Yazarlar Efe Yiğit Bir zamanlar efsaneydi: Milan

Bir zamanlar efsaneydi: Milan [Haber-İnceleme: Efe Yiğit]

Bir zamanlar Avrupa futbolunun kalbi İtalya Serie A’da atardı. Juventus, Inter, Napoli, Parma gibi takımlar oynadıkları futbolla hem ligde hem Avrupa’da fırtınalar estirirdi. En çok da Milan fırtınası eserdi. Aradan geçen yıllarda futbolun ekseni önce İspanya La Liga’ya sonra İngiltere Premier Ligi’ne kaydı. Serie A’daki düşüşten ötürü yıldız oyuncular da Çizme’yi tercih etmemeye başladı. Haliyle 90’lı yılların efsaneleri bir bir söndü. Eskiden kulüp geleneğiyle herkesi hayran bırakan Milan’ın son yıllardaki durumu, İtalyan futbolunun da hâlini ortaya koyuyor.

Silvio Berlusconi’nin Milan’ı

1980’lerin ortalarında bütün dünyadan ilgiyle seyredilen Milan’ın o zamanki başarılarının mimarı, 20 Şubat 1986’da kulübü satın alan ve İtalya’nın en zenginlerinden olan Silvio Berlusconi’ydi. Kısa süre içinde Hollandalı Gullit, Van Basten ve Rijkaard, İtalyan Maldini, Baresi, Costacurta ve Donadoni gibi yıldızları bünyesinde barındıran Milan hem Serie A’da hem de Avrupa’da zirvenin değişmezi olmuştu.

Gullit-Van Basten-Rijkaard 3’lüsüne ‘Uçan Hollandalılar’, Maldini-Baresi-Castacurta-Tassotti’den oluşan defansa ‘Muhteşem Dörtlü’ denildiği yıllarda Başkan Berlusconi, Arrigo Sacchi ve Fabio Capello gibi başarılı teknik adamlara takımı teslim etti. Öte yandan Milan efsanesini her yıl altyapıdan yetişen isimler besliyordu. 80’li yılların sonu, 90’lı yılların ilk yarısında Avrupa’da futbol kulübü denince akla ilk gelen takım Milan’dı. World Soccer dergisinin uzmanlara yaptırdığı bir ankette Milan 1990 yılında ‘tüm zamanların en başarılı kulübü’ seçilmişti.

2000’lerde düşüş başladı

2000’li yıllarla birlikte Milan, zirveden yuvarlanmaya başladı. Son 15 yılda sadece 2 şampiyonluk (2004 ve 2011) yaşayan Milan, 2004 ve 2007’de Şampiyonlar Ligi Kupası’na uzandı. Milan’ın bu başarısında 2001’de takımın başına geçen eski kaptanı Carlo Ancelotti’nin büyük rolü vardı. Ancelotti, efsane yıllarda olduğu gibi Milan’a hücum futbolu oynatırken, Schevchenko ve Kaka gibi dünya çapında yıldızlarla zirveye tutunmaya çalışıyordu.

2005’te Avrupa’nın en zengin 3. kulübü olan Milan, 2016’da bu sıralamada ilk 10’da yer bulamıyordu. Altyapıdan yıldız isimler gelmiyor, yıldız oyuncuların tercih sıralamasında Milan üst sıralara çıkamıyordu. 2012’de takımın son yıldızları olan Zlatan İbrahimoviç ve Thiago Silva’nın da satılmasıyla Milan iyice sıradanlaşmıştı.  2015-16 sezonunu 10. sırada bitiren Milan, bırakın müdavimi olduğu Şampiyonlar Ligi’ni UEFA Avrupa Ligi’nde bile yer almayan bir kulüp hüviyetine büründü.

Teknik direktörlere kesilen fatura

Kulüp büyük başarısızlıklar yaşarken Başkan Silvio Berlusconi, bütün sorumluluğu teknik patronlara yıktı. 2009’da Ancelotti’nin teknik direktörlükten ayrılmasıyla Milan’ın dümenine sırasıyla Leonardo, Allegri, Seedorf, İnzaghi, Mihajlovic ve Montella geçti. Milan’da top koşturmuş bu isimler, takımı oyuncusu oldukları kulüp hüviyetine bir türlü kavuşturamadı.

2010-14 arasında çalıştıran Massimiliano Allegri ile 2010-11 sezonunda yaşanan şampiyonluk, Milan’ın başarısından değil, Jose Mourinho’nun ayrılmasıyla İnter’in kendine gelememesi ve şike sebebiyle büyük hasar alan Juventus’un yarışa dâhil olamamasından kaynaklanıyordu. Nitekim, kendine gelen Juventus 2012’den itibaren Serie A’da zirvenin tek sahibi oluyordu.

Başarısızlığın maddi karşılığı

“Barcelona’yı yendiğimiz günlerde olmadığımızı biliyorum ama bizim oyuncuların 5’te biri kadar ücret alan oyunculardan kurulu takımlara yenilmemizi kabullenemiyorum.” Başkan Berlusconi’nin sarfettiği bu sözler, takımın başarısızlığının acı itirafıydı. Milan’ın Şampiyonlar Ligi’nden uzak kalmasının yıllık bedelinin 60-70 milyon Euro olduğunu belirten Berlusconi, “Şampiyonlar Ligi’nde olmadığımız her yılda Milan kimliğinden iyice uzaklaşmış oluruz” diyordu.

Son yıllarda İtalya’nın içine düştüğü mali krizden Milan da doğal olarak etkilendi. Ancak sıkıntının asıl kaynağı olarak yönetimdeki çatlaklıklar gösterildi. Berlusconi’nin sağ kolu olan kulüp başkan yardımcısı ve CEO’su Adriano Galliani ile Berlusconi’nin kızı Barbara arasındaki kan uyuşmazlığı başarıyı doğrudan etkiledi.

27 yıldır kulüpte görev yapan Galliani’yi ‘demode’ bulan 30 yaşındaki Barbara Berlusconi’ye göre, transferde yapılan hatalar, yeni yeteneklerin keşfedilememesi ve yanlış menajerle işbirliği Milan’ın çöküşünü hızlandırıyordu. Milan efsanesini Silvio ile birlikte oluşturan Adriano Galliani ise Barbara’nın ithamlarından dolayı kulüple bağlarını sorguluyordu.

Milan’da Berlusconi sonrası

Yakın zamana kadar Shevchenko, Kaka, Thiago Silva ve Zlatan İbrahimoviç gibi dünya yıldızlarının forma giydiği Milan’da bugün, adını herkesin bildiği bir tane bile yıldız oyuncu bulunmuyor. Juventus, Roma, Napoli ve İnter’in gerisinde kalan Milan için bütün yollar kulübün satılmasına çıkacaktı. Zira her başarısız sezonun Milan’a maliyeti 100 milyon Euro’ydu

Singapurlu işadamı Peter Lim’in teklifine hayır diyen Berlusconi, her defasında kulübü satmayacağını ifade etmişti. Ancak La Repubblica gazetesi, Berlusconi’nin ‘satmıyorum’ açıklamasının gerçeği yansıtmadığını, 800 milyon Euro verecek bir alıcının kapısını çalmasını beklediğini yazdı o günlerde. Bu arada Milan’ın takım otobüsünü tasarruf için 150 bin Euro’ya satması sosyal medyada gündem olmuştu.

Satmakla satmamak arasında gidip gelen Berlusconi, Ağustos ayında Çinlilerin teklifine ‘evet’ dedi. Milan 30 yıl sonra Berlusconi ailesinden koparken, Çinli devlet fonu Haixa Capital ve Sino-Europe Spor Yatırımları Şirketi’nin oluşturduğu bir konsorsiyum 740 milyon Euro ödeyerek, Milan’ın yeni sahibi oldu. Şu anda ligde lider Juventus’un 4 puan gerisinde 3. sırada bulunan Milan için bu yıl şampiyonluktan ziyade hedef, ligi ilk 3’te bitirip yıllardır uzak kaldığı Şampiyonlar Ligi’nde yer almak.

HENÜZ YORUM YOK