AHMET KURUCAN | YORUM
“Yalnızlıklarına rağmen yalnız kalmayan, kocalarından, çocuklarından, hizmetinden ve hayatından vazgeçmeyen kadınların hikayesi.”
Bazı kitaplar okunmaz; dinlenir. Gözle değil, kalple…
Çünkü her satırında bir çocuğun gözyaşı, bir annenin gece uykusu, bir öğretmenin tutuklu düşleri vardır. Zeynep Kamez Kaya’nın “Söz Vermiştik” adlı kitabı da işte böyle bir kitap. Karşılıklı söz ile ses ile nefes ile hafızaların derinliklerinden gün yüzüne çıkartılmış, ardından kalemin mürekkebi ile kağıt üzerinde buluşmuş ve hepsinden önemlisi gözyaşıyla mühürlenmiş bir kitap.
Gonca Kara’nın, iki çocuğuyla birlikte Ege’nin ortasında savrulurken kaybettiği evlatlarının ardından yaşadığı tarifsiz acı…
Sevgi Karyağdı’nın hem eşini hem oğlunu kaybettikten sonra, “Söz verdik!” diyerek dimdik durması…Hale Gülen’in defalarca baskına uğrayan evinden gözaltına, oradan elektronik kelepçeyle ev hapsine ve cezaevine uzanan direniş hikâyesi… Ya da sadece ‘Allah’ın rızasını kazanmak’ için ‘piyon’ olarak kullanılmayı şeref sayan, Dr. Umut’un Afrika’da yazdığı sessiz ama asil hizmet günlüğü…
Evet kitapta dört kadın var.
Aslında bu dört kadın binlercesinin temsilcisi. Ege’nin karanlık sularında çocuklarını yitirmiş bir annenin, eşini ve oğlunu kaybettikten sonra zindanı mesken edinmiş mahpus bir kadının, cezaevinde gözyaşını yastık yapmış bir öğretmenin, kas hastası olmasına rağmen Afrika’nın yoksullarına çare olmuş bir gönül doktorunun hikayesi.
Zeynep Hanım, bu kadınlarla sadece röportaj yapmamış. Onların dilinden konuşmuş, onların gözünden yazmış. Her hikâye hikayenin kahramanının diliyle kaleme dökülmüş. Bu yüzden her cümle bir iç konuşma gibi, bir iç çekiş gibi okunuyor. Söz konusu yöntem sadece edebi ve estetik bir tercih değil; aynı zamanda çok güçlü bir duruşu anlatıyor bize.
Evet her biri ayrı bir roman konusu. Ama yazar, romanlaştırmamış; duyguyu süslememiş, acıyı estetize etmemiş, drama dram katmamış, acıları yarıştırmamış. Hikâyeleri oldukları gibi, yalınlığıyla ama insani bir derinlikle kaleme almis. İşte bu yüzden kitap sadece ağlatmıyor aynı zamanda hatırlatıyor, düşündürüyor ve onarıyor.
Bir başka zaviyeden, Hizmet Hareketi’nin kadın yüzü, bugüne kadar çoğu zaman “fedakâr bir anne ve öğretmen” ya da “kermeste yemek yapan teyze” başlıkları ile öne çıktı. Bu kitapta ise o yüz, zindanların karanlıklarında, Meriç’in buzlu sularında, doğumhanelerin loş koridorlarında, çocukların sessiz dualarında açığa çıkıyor. Bu kadın kahramanların sessiz çığlıkları, tarihe düşülen bir direniş kaydı olarak karşımızda duruyor.
Zeynep Hanım’ı yıllardır tanıyoruz. Samanyolu Televizyonu ekranlarından, radyo mikrofonlarından, son zamanlarda da TR724’te sesli köşelerden. Bu kitapla başka bir yönünü daha gördük. Kaleminin sadece mesleki bir maharet değil, aynı zamanda vicdanî bir sorumluluk taşıdığını… Bir gazeteci gibi değil, bir abla gibi, bir yoldaş gibi yazdığını…
Son değerlendirmem; ‘Söz Vermiştik’ bir kitap. Ama daha çok bir ahit, bir ant, bir yemin gibi. “Biz bu yola niye çıktık?” sorusunu unutanlara hatırlatma; “Artık yapacak bir şey kalmadı!” diyenlere cevaptır.
Ve her şeyden önce, tarihin unutmaması için yazılmış sessiz bir haykırıştır.
Bugün o kadınlar hâlâ yaşıyor. Belki başka bir ülkede, başka bir dilin içinde, başka bir hayatın kıyısında… Ama sözlerini unutmadılar. Çünkü onlar, söz vermişlerdi. Ve sözlerinde durdular.
Not: Zeynep Kamez Kaya kitabını seslendirmiş. Kitabın arka kapağındaki QR kodu ile buna ulaşmak da mümkün.
Iyi Bayramlar. Hayalhanem ve Mehmet Yildir hakkinda ne düsünüyorsunuz?