
SEVİNÇ ÖZARSLAN
17 Haziran’da tutuklanan 9 Eylül Üniversitesi öğrencisi Sueda Güngör (24), üç gün önce hapiste vefat eden babası, KHK’lı eğitimci İbrahim Güngör’ün cenazesine izin verilmediği için katılamadı. Dün ise baba evine kelepçeli getirildi.
Bir saat boyunca evinde kalan Sueda Güngör’ün babasının yatağına kelepçeli elleriyle uzanıp ağladığı öğrenildi.



TR724’ün edindiği bilgilere göre Sueda Güngör, babasının ölümünden sadece bir hafta önce kaleme aldığı mektupta da yaşadıkları haksızlıkları ve duyduğu acıyı anlatmıştı.
“DUYGULARIM KARMAKARIŞIK”
Sueda Güngör, 29 Ağustos tarihli mektubuna şu sözlerle başladı:
“Duygularım karma karışık. 24 yaşında bir genç kız olarak ne olmayanı söylemek ne de hiçbir şey olmamış gibi davranma niyetindeyim. Sadece yaşadıklarımı dosdoğru bir şekilde anlatmak istiyorum, artık… Belki de bende ilk defa kendimle birlikte size itiraf ediyorum bu duyguları. Yıllardır güçlü olma çabası içerisindeyken aslında ne kadar zulmettiğimi, beraberinde de duygularımı yitirip kendimi eskittiğimi fark ettim.”
Genç kadın, cezaevi koşullarını ise şöyle tarif etti:
“Kimseden bir şey istemezken elimde 1 yatak, 1 tabak, 1 file ile cezaevindeki koğuşuma getirildim. Koğuştan içeri adımınızı attığınız an boğazınız öyle düğümleniyor ki, sadece çöküp ağlamak istiyorsunuz. O korkunç gerçek yüzünüze çarparcasına koğuşun kapısı kapanıyor üstünze.”
“ASIL YORAN BABAMIN HASTA HAKİYLE BUNLARI YAŞAMASI”
Mektubunda en çok hasta babasına duyduğu özleme değinen Sueda Güngör, şunları yazdı:
“Burada ne işim var sorularıyla beraber buradaki yalnızlığıma, aileme, arkadaşlarıma, işime hasret oluşumun yanında beni asıl yoran, yaralayan canım babamın da hasta haliyle bunları yaşamış ve hâlâ yaşıyor olması. Düşündükçe ağlamak istiyorum. Ruhum daralıyor.”
“18 YAŞIMDAN BERİ BABA KAVRAMIM YOKTU”
Hayallerinin tutuklanmasıyla yıkıldığını belirten Güngör, babasız geçen gençliğini şu sözlerle dile getirdi:
“Şimdi de babamsız olmalı, olacak olmakla sınanıyorum. 18 yaşımdan beri baba kavramım neredeyse yoktu. Herkesin normali olan babasıyla sohbet edebilmek, aktivite yapabilmek benim çocukluğumda kaldı diyebilirim. Yaşıtlarımın aksine hayattaki beklentim özgür olmam ve babamın sağlığına kavuşup kalan ömrünü ailemle bir arada geçirebilmesi…”


“ASKERDEN BAŞKA ELİME SİLAH ALMADIM HAKİM BEY”
Babasının haksız yere mahkûm edildiğini söyleyen Güngör, onun sözlerini de mektubuna aktardı:
“Babam ülkesine deli divane gibi hizmet etmişken o ülkenin polisi, savcısı, hâkimi babamı suçlu ilan edip 8 yıl 1 ay 15 gün ceza ile suçunu yatmak üzere, 72 yaşında Alzheimer, prostat, şeker hastalıklarıyla cezaevine gönderildi. Bu acizliğe sahip babamın cezaevine gönderilmesini mi sorgulayayım, babamın ‘Askerden başka elime silah almadım hâkim bey. Nasıl silahlı terör örgütüne üye olayım?’ cümlesinin gerçekliğiyle babama çektirilen bu zihniyetin nedenini mi sorgulayayım…”
“DAĞ GİBİ BABAM GÖZLERİMİN ÖNÜNDE ERİDİ”
Sueda Güngör, mektubunun son bölümünde ise şu ifadeleri kullandı:
“Neyin kini, neyin öfkesi, inanın anlamış değilim. Babamın bir arkadaşı demişti: ‘İbrahim Abi koluna gelen sineği bile öldürmez!’ Bir hayvana zarar vermeyi bırakın, çevresine – tanıdık tanımadık – iyilik yapmak için can atan bir babayla büyüdüm ben. Yine o babam bu yaşında, bu hastalıklarıyla ve gurur da duyduğum iyilikleriyle acı çekiyor… İçeri girdiğimden beri ben bu kadar zorlanıyorken onun orada ne yaptığını düşündükçe gerçekten nefes alamıyorum.
Ve 8,5 aydır tutuklu. Biraz utanarak söylüyorum ama burada bir sürü insan ziyaretlerde babasıyla kucaklaşıyor, hasret giderebiliyor. Kızlarının gözlerinin içine bakarak sağlığını, sıhhatini soruyor. O sırada ben babama cezaevine girdiğimi bile söyleyemiyorum. Acılarının üzerine bir de evlat acısı eklenirse, yüreği kaldıramaz daha da kötü olur korkusuyla yaşıyorum, üzerimde vebal hissediyorum.
2,5 aydır sesini duyabilmek için yapmadığım şey kalmadı. Bir türlü bu görüş sağlanamadı. Oysa ne çok isterdim babamın benimle gururlanmasını. Onun sesini duyurma çabasıyla yanıp tutuştuğumu. Ve sorgulamadan da edemiyorum: Bir evlat babasına bu kadar hasret kalır mı?
Bugün de ailemden aldığım haber ile babamın tekrardan hastaneye kaldırıldığını, zatürre olduğunu ve mamayla beslendiğini öğrendim. Yıkıldım. Hayatı boyunca kimseye minnet eylemeden bugünlere gelmiş babam içler acısı bir hale getirildi. Dağ gibi babam gözlerimin önünde eridi. Beni babamdan bırakanların dilerim iki dünyada da iki yakası bir araya gelmez.”
NE OLMUŞTU?

KHK ile kapatılan İzmir Gediz Üniversitesi’nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan Güngör (72), Gülen cemaatine yönelik davalar kapsamında ilk olarak 18 Ocak 2019’da tutuklandı.
10 ay hapis yattıktan sonra serbest bırakılan Güngör’e evinde dini sohbet düzenlemek, insanları dini sohbete çağırmak, öğrenciler için burs toplamak gibi nedenlerle İzmir 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 8 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hakkında ifade veren bazı tanıklar, “Bizi dini sohbete çağırıyordu. Evinde sohbete gittik. Risale-i Nur ve Fethullah Gülen’in kitaplarını okuduk.” dedi.
Tahliye olduktan sonra 2022 yılında Hidrosefali hastalığı sebebiyle ameliyat olan ve beynine shunt takılan Alzheimer, prostat ve şeker hastası Güngör, cezası Yargıtay’ca onandığı için 14 Aralık 2024’te tekrar tutuklandı.
Görüşlerde kızlarının tanıyamayacak duruma kadar gelen Güngör’ün hem fiziksel hem psikolojik sağlığı gün geçtikçe kötüye gitmesine rağmen, Hızır Aslıyürek’in başkanlığı yaptığı Adli Tıp Kurumu, cezaevinde kalabilir diye rapor verdi.
Sondadan enfeksiyon kaptığı için 25 Temmuz’da tutuklu bulunduğu Menemen R Tipi Cezaevinden hastaneye kaldırılan Güngör 20 gün sora tahliye edilip hapse gönderildi. Ancak 72 yaşındaki KHK’lı eğitimci solunum yetmezliği ve yüksek ateş nedeniyle 29 Ağustos’ta ikinci kez İzmir Şehir Hastanesi yoğun bakım servisine kaldırıldı.
Ailesine bile doğru dürüst bilgi verilmeden dokuz yoğun bakımda kalan Güngör 7 Eylül’de gece yarısı saat 01.00 sularında vefat etti.
