Gazeteci Can Dündar’ın yıllar sonra kamuoyuna açıkladığı bir olay, Metin Yıkar ve Tarık Toros’un TR724’te hazırlayıp sunduğu Off The Record programında konuşuldu. Dündar, Silivri Cezaevi’nde tutukluyken Akit Gazetesi’nin o dönemki genel yayın yönetmeni Hasan Karakaya’nın kaleme aldığı aşağılayıcı bir yazıyla sarsıldığını anlattı. Yazıda, Dündar’ın oğluna atfen “acaba biyolojik babası Can Dündar mı?” imasında bulunulduğunu belirten Dündar’ın şu sözleri programda hatırlatıldı: “Hayatımda ilk defa o zaman beddua ettim. Ve üç hafta sonra Hasan Karakaya Mekke’de öldü. Kendimden korktum.”
Tarık Toros, bu açıklamayı şöyle yorumladı: “Can Dündar, acı bir şekilde, yaşadığı zulmü kendi tabiriyle ‘aile mahremiyetine saldırı’ üzerinden anlattı. Hasan Karakaya’nın ‘bel altı’ yazılarla sadece bir gazetecilik suçu değil, insanlık suçu işlediğini görüyoruz.”
Metin Yıkar ise, Karakaya’yla kendi yaşadığı çarpıcı bir olayı aktardı: “Karakaya, Samanyolu Haber Radyosu’nda yayınlanmayan bir yayını köşesinde ‘yayınlandı’ diyerek yazdı. Aradım, ‘yayınlanmadı’ dedim. ‘Ben öyle biliyordum’ dedi. Ama ertesi gün yazısını düzeltmedi. O gün anladım ki Hasan Karakaya için gerçeklik önemli değil. Sadece manipülasyon peşindeydi.”
Akit TV’nin “Çarpıldı” Manşeti: “Bu artık arsızlıktır”
Manisa’da, CHP’li Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesinin ardından Akit TV’nin attığı başlık, yaygın tepki topladı. Televizyon kanalının “Çarpıldı” başlığıyla verdiği haberi yorumlayan Metin Yıkar, “Bu artık sadece kötülük değil; arsızlık, yüzsüzlük, vicdansızlıktır. İktidara muhalif bir belediye başkanının ölümü üzerinden sevinç duyan bir yayıncılıkla karşı karşıyayız.” dedi.
Tarık Toros ise meseleyi daha geniş bir çerçeveden değerlendirdi: “Akit TV ve gazetesi sadece iktidarın sesi değil, kötülüğün örgütlü hali gibi davranıyor. Bir insanın ölümünü alay konusu yapacak kadar vicdanlarını kaybetmişler. Bu medya, Erdoğan tarafından ödüllendiriliyor. Bu bir tercih değil, bir sistem.”
Erk Acarer’e Sansür: “Muhalif bile nefes alamıyor”
Gazeteci Erk Acarer’in sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirilmesi ve YouTube kanalının kapatılması da programın önemli başlıklarındandı. Acarer’in, CHP kurultayında yaşananlara dair yayınladığı ses kaydının ardından bu müdahalelerin geldiğini söyleyen Tarık Toros, “Erk Acarer bir suç örgütüyle değil, ana muhalefet partisinin içindeki kirli ilişkilerle uğraşıyordu. Bu nedenle susturuldu. Türkiye’de artık iktidar muhalefeti de kontrol etmek istiyor. Bu çok tehlikeli bir kırılma.” ifadelerini kullandı.
Metin Yıkar ise bu durumu şu sözlerle değerlendirdi: “Bizi yıllarca Gülen Cemaati’ni eleştirmediğimiz için suçladılar. Şimdi CHP’nin kirli işlerini konuşan bir gazeteciye aynı şeyi yapıyorlar. Demek ki mesele gazetecilik değil; mesele iktidarın çıkarları.”
Ayşe Böhürler’in Gafı: “AKP’nin medyaya kazandırdığı başka bir yüzsüzlük”
Programda, AKP milletvekili ve eski Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler’in, Gazi Osmanpaşa Belediyesi’nde yaşanan görevden alma sonrası yaptığı açıklama da eleştirildi. CHP’li Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’nin tutuklanması sonrası yerine atanan AKP’li kayyum hakkında, “CHP’li başkan AKP’ye geçti” gibi skandal bir ifade kullanan Böhürler için Metin Yıkar, “Bu gaf değil, bu cehalet. Gazi Osmanpaşa Belediyesi’ne CHP’li başkan seçilmişti. Bahçetepe tutuklandı. AKP’li biri kayyum olarak atandı. Ayşe Böhürler bunu AKP’ye geçen belediye olarak yorumluyor. Bu, halkı aldatmaktır.” dedi.
KRT TV’nin Yeni Sahibi ve Medyanın Elden Gitmesi
Programda ayrıca KRT TV’nin yeni sahibi Fırat Başfırat’ın, 15 Temmuz sonrası medya dünyasındaki yükselişi sorgulandı. Tarık Toros, “Fırat Başfırat 15 Temmuz öncesi sıradan bir mimardı. Bugün medya patronu. Bu yükselişin sırrı nedir? Gökçeklerle ilişkisi mi, yoksa başka bir siyasi bağlantı mı?” diyerek kamuoyunun dikkatini bu hızlı yükselişe çekti.
Gerçeği konuşmadan kurtuluş yok
“Off The Record” programında Tarık Toros, hem iktidar hem muhalefet çevrelerindeki yozlaşmalara dikkat çekerek, medyanın özgürleşmesi için “gerçeği konuşmaktan vazgeçmemek” gerektiğini vurguladı: “Bu ülke, kendi medyasına, kendi gazetecisine, kendi gerçeğine düşman bir zihniyetin elinde. Ama biz yine de susmayacağız. Çünkü bu milletin buna ihtiyacı var.”