AP Türkiye Raportörü Sanchez Amor: “Anayasa askıda!”

NECİP F.BAHADIR | YORUM

AKP Türkiye’sinde hapishaneler bir ziyaret durağı… Sadece siyasetin değil ülkenin nabzı oralarda atıyor. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye Raportörü N. Sanchez Amor, Silivri ve Edirne hapishanelerine gitmiş. Siyasi sembol olmuş 4 isimle görüşmüş. Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Can Atalay’la konuşmuş. 

Liste biraz eksik değil mi? Mesela Hidayet Karaca’yı da ekleyemez miydi listeye? Karaca siyasi suçlu değil mi? Hüseyin Kocabıyık var mesela! Geçtiğimiz aylarda tutuklanmıştı… Unutuldu içeride… Hapishaneler ağzına kadar dolu…

Eskiden Adalet Bakanlığı izin de vermezdi. Avrupa’dan gelenlerin başvurusu cevapsız kalırdı. Bu ziyaretin acaba Avrupa kamuoyunda bir yankısı ve etkisi olur mu? Türkiye umutsuz vaka… Medyada bile çok az haber oldu. Ankara’nın aykırı bir sesi duyma ihtimali yok denecek kadar az. Erdoğan veya AKP iktidarı ‘adalet çığlıklarına’ kapalı… Kulakları var ama duymaz. Kalpler de mühürlendikten sonra ne göz görür, kulak duyar…

Atatürk’ün ‘muasır devletler’ dediği hedefi Erdoğan da zaman zaman dillendirir. Fakat sözden öteye geçmez. AB, AKP veya Erdoğan için artık unutulmuş bir gündem. Oysa ‘tam üyelik’ müzakereleri başlamış, fasıllar açılmıştı. AKP’nin ilk yıllarıyla bugün arasında uçurum var. Erdoğan da bu gerçeği itiraf etti ama başka anlamda… İki gün önce, “Devraldığımız Türkiye ile bugünün Türkiye’si arasında uçurum var…”

Eskiye göre hangi alan daha iyi? Ekonomi mi? Toplumun refah seviyesi mi? Adalet mi? Dış itibar mı? Yolsuzluk ve yoksullukla mücadele mi? Demokrasi mi? Ahlak mı? Tek yönlü propagandayla atıp tutmak kolay… AKP, askeri dönemleri, 28 Şubat’ı bile arattı. Abdullah Gül’ün eşi Hayrunnisa Hanım’ın, “Biz bu sıkıntıları 28 Şubat’ta yaşamadık!” cümlesi orada duruyor. Başörtülü kızların benzer isyan cümleleri de arşivlerde…

Ülke her alanda büyük ‘çöküşün’ ve ‘çözülmenin’ içinde… Toplumsal doku AKP politikaları sonucu ‘tarumar’ oldu. AKP yüzünden insanlar dinden, diyanetten, camiden soğudu.

Hangi başarı Erdoğan? Bir aynaya da mı bakmazsın arkadaş? Ülke baştan başa baykuşların öttüğü bir viraneye, enkaz yığınına döndü. AKP bütün değerleri ‘talan’ etti. Anadolu’nun Moğollardan sonra gördüğü en büyük felaket… Ali Bulaç’ın kulakları çınlasın. AKP öncesi ile bugün arasında gerçekten ‘uçurum’ var.

Neyse, benim durumumda bir dokun bin ah işit… Ben ‘uçurumu’ sadece AB perspektifinde ele almak istemiştim.

Meğer Erdoğan’ın AB sevdası sırf kendisi içinmiş… Kendi önündeki engellerin AB ‘kullanılarak’ aşılması içinmiş. AİHM kararlarının bir Anayasa hükmü haline getirmesi falan hikayeymiş. Bir ülke derdi yokmuş. Kendi yolunu ‘temizledikten’ sonra AB’yi bir kenara bıraktı. Her şey ‘köprüyü geçinceye kadarmış’. Ne müzakere, ne fasıl… Oysa kendisi ‘başmüzakereci’ gibiydi.

Erdoğan “Uçurum var!” dediği o eski Türkiye’de AB’den gelen ‘uyarılar’ dikkate alınırdı. Bir karne niteliğindeki raporların sancısı daha yazılırken Ankara’ya düşerdi. Siyasi iktidarların bir içerideki sıkıntılara rağmen ‘evrensel ölçü ve AB kriterleri’ derdi vardı. Şimdi bırakın raporu, adam geldi, hapishaneleri dolaştı. Aslında ‘alarm’ niteliğinde uyarılar yaptı. Ama duyan, kulak veren yok.

Raportör Amor, “AKP’nin ‘hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı’ konusundaki isteksizliğini görmek üzücü… Türkiye Avrupa’nın yeniden ivme kazanan fırsat penceresini kaçırıyor.” dedi.

Bir umut yok yani… Aslında AKP’yi masaya çekmek o kadar da zor değil. Avrupa’da da benzer bir isteksizlik söz konusu… Bunu görmek de üzücü. Avrupa, AİHM kararlarının uygulanması için ‘ağırlık’ koymadı. Uzaktan izlemekle yetindi. Erdoğan’ın anlayacağı dilden konuşamaz mıydı? Trump ne yaptı? Rahibi nasıl çıkardı? Hani Erdoğan’ın ‘canı teninde oldukça’ yatmaya devam edecekti.

Washington’dan esen rüzgarın karşısında durabildi mi? Avrupa başkentleri nerede? En azından AİHM kararlarını uygulatamaz mıydı? ‘Veririz parasını…’ resti altında ezilmeli miydi? Adalet paraya tedavül edilebilir mi?

Amor üzgün ama demokrasi yanlısı vatandaşlar daha üzgün… AB’nin pasif ve zayıf tutumundan dolayı… Avrupa’nın AİHM kararlarını yere düşürmesinden dolayı… Bir adalet derdi olmamasından ötürü… Okyanusun öte tarafından Trump, Erdoğan’ı çözdü de Avrupa niye aciz kaldı?

“Türkiye’nin AB’ye giden yolu Silivri gibi yerlerden başlıyor…”

Doğru… Yerinde bir tespit… Hapishaneler bir ülkenin karnesi… Adaletin göstergesi… Ete kemiğe büründüğü yerler… Şam zindanları Beşar Esad döneminin simgesi olmadı mı? Yarın AKP’yi anlatırken de ‘hapishanelere’ özel yer açılacak. Ama bugün maalesef ne Silivri’den, ne Edirne’den, ne de Sincan gibi hapishanelerden Avrupa’ya yol gider! Bir zamanlar Mesut Yılmaz da, “Avrupa’nın yolu Diyarbakır’dan geçer!” demişti. O yolun taşları bir türlü döşenmedi, Diyarbakır’a kadar ulaşmadı.

Amor’un bir cümlesi daha dikkat çekici; “Türk makamları AİHM’nin kararlarına uymayarak fiilen Türk Anayasası’nın bazı bölümlerini askıya almış durumda…” 

Bir siyasal iktidar için en ağır suç Anayasa’yı ihlaldir. Hele bazı bölümlerini ‘askıya almak’ affedilemez. Sami Selçuk, İzzet Özgenç ve Adem Sözüer gibi hukuk üstadları AKP ve Erdoğan’ı bu konuda çok uyardı. Fakat nafile…

Toplumun da bir hak, hukuk ve adalet hassasiyeti yok denecek kadar az. AKP kitleleri uyuşturdu. Erdoğan, toplumu hipnotize etti. AB’den böyle bir sesin de yükselmesi aslında çanların AKP iktidarı için çaldığının işareti…

Her şeye rağmen AB’nin ‘hapishaneleri görmesi’ önemli… Raportör Amor’un 4 sembol ismi ziyaret etmesi küçümsenemez. Ama devamı gelmeli…

Avrupa başkentleri AİHM kararlarının pas pas edilmesini uzaktan izlememeli… Adalet Bakanlığı’nın Amor’a izin vermesi acaba AKP politikalarında bir iyileşmenin sinyali olabilir mi? Zor…

Bu ziyaretin ardından yeni haftada bir Selahattin Demirtaş sürpriziyle karşılaşır mıyız? Neden olmasın?

AP Türkiye Raportörü Amor: ”Anayasa yarım uygulanıyor, yargının tutumu muhalefete başka iktidara başka”

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin