ALMANYA | İstihbarat, AfD’yi “sağcı aşırılıkçı” örgüt olarak sınıflandırdı; parti daha sıkı izlenecek

Almanya’nın iç istihbarat servisi BfV, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisini resmi olarak “sağcı aşırılıkçı” örgüt olarak sınıflandırdı. Bu adım, güvenlik birimlerine partiyi daha sıkı gözetleme imkânı verirken, ülkede partinin yasaklanması yönündeki çağrıları da yeniden alevlendirdi.

AfD, kararı “demokrasiye ağır bir darbe” olarak nitelendirdi ve yasal itirazda bulunacaklarını duyurdu. Parti, Şubat ayında düzenlenen genel seçimlerde oyların yüzde 20’sinden fazlasını alarak ikinci olmuştu.

Alman iç istihbarat teşkilatı BfV, bazı yerel AfD teşkilatlarını daha önce “aşırı sağ” olarak tanımlamıştı. Ancak şimdi partinin tamamı, “özgür ve demokratik düzeni zayıflatma girişimi” nedeniyle bu kapsam içine alındı. Kurum, partinin önde gelen yetkililerinin yaptığı “yabancı düşmanı, azınlık karşıtı, İslamofobik ve Müslüman karşıtı açıklamaları” delil olarak gösterdi.

Bu sınıflandırma, güvenlik birimlerine partinin telefonlarını dinleme, gizli ajan görevlendirme gibi yetkiler açısından daha geniş imkanlar sağlıyor. Almanya’nın demokrasiyle yönetilen sisteminde siyasi partilerin gözetim altına alınması oldukça nadir ve ciddi bir adıma işaret ediyor.

AfD’den tepki: “Politik amaçlarla verilmiş bir karar”

AfD eş başkanları Alice Weidel ve Tino Chrupalla, alınan kararın “partiyi itibarsızlaştırma ve kriminalize etme amacı taşıdığını” iddia etti. “Bu açıkça politik amaçlarla verilmiş bir karardır” açıklamasında bulundular.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser ise BfV’nin yürüttüğü soruşturmalarda hiçbir siyasi baskı olmadığını, kararın bağımsız şekilde alındığını belirtti. Bakan, “Demokrasimizi savunmak için elimizdeki tüm anayasal araçları kullanmalıyız” dedi.

İstihbarat raporunda, AfD’nin “belirli toplumsal grupları eşit vatandaş olarak görmediği”, özellikle Müslüman nüfusu dışlayan bir yaklaşım benimsediği vurgulandı. Bu yaklaşımın, partinin üst düzey üyelerince sistemli olarak dile getirildiği kaydedildi.

AfD: Yükseliş ve tartışmalar

2013’te kurulan AfD, özellikle göçmen karşıtı politikaları ve ekonomik kriz dönemlerindeki sert çıkışlarıyla popülaritesini artırdı. Şubat 2025 seçimlerinde oyların beşte birinden fazlasını alarak ikinci parti olmuştu. Son anketlerde ise merkez sağ CDU/CSU ittifakıyla başa baş bir görüntü çiziyor.

AfD’nin yükselişi, Almanya’nın Nazi geçmişiyle hesaplaşma sürecini de yeniden gündeme taşıdı. Ülkenin büyük siyasi partileri, AfD ile hükümet ortaklığı kurmayacaklarını sık sık vurgularken, yeni Başbakan Friedrich Merz, seçim kampanyasında göç karşıtı bir önergeyi AfD’nin desteğiyle meclisten geçirmiş ve tepkilere yol açmıştı.

Merz daha sonra AfD ile çalışmayacağını açıkladı ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile bir koalisyon hükümeti kurdu. SPD’li milletvekili Ralf Stegner, “Demokrasi düşmanlarına karşı elimizdeki tüm siyasi ve hukuki araçları kullanmalıyız” dedi.

Musk desteği ve tehlikeli uluslararası bağlantılar

AfD seçim kampanyası sırasında ABD’li milyarder Elon Musk’ın da desteğini aldı. Musk, AfD’nin “Almanya’yı kurtarabilecek tek parti” olduğunu söylemiş, sanal bir mitinge katılmış ve eş başkan Weidel ile röportaj yapmıştı.

Parti, Nazi sloganları kullanmakla, soykırımı küçümsemekle ve Rusya ile yakın ilişkiler kurmakla sık sık suçlanıyor. Bu hafta başında bir AfD Avrupa Parlamentosu üyesinin eski yardımcısı, Çin adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklandı.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin