Ali Fuat Başgil’den İmamoğlu’na; darbecilerin yöntemi değişmiyor!

İDRİS GÜRSOY | YORUM

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasının iptali sonra da gözaltına alınıp tutuklanması sivil darbedir. 15 Temmuz otoriter rejimi, kendi cumhurbaşkanı adayını belirlemiş ve onu seçtirmek istiyor. Karşısına çıkan güçlü adayı yargıyı kullanarak saf dışı ediyor. Bu darbecilerin yöntemidir…

Türk siyasi tarihinde ilk defa cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklayan bir kişinin, tehdit edilerek, adaylıktan çekilmesi 27 Mayıs darbesi sonrası olmuştur. 1961 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi iktidarı ele geçiren cuntanın adayı Orgeneral Cemal Gürsel’di. Ancak Samsun AP senatörü Prof. Ali Fuat Başgil’in adaylığını koyması planları bozuyordu. Meclis’te AP’nin başını çektiği partilerin oyları ile Başgil cumhurbaşkanı seçilebilirdi.

Eski hukuk fakültesi dekanı, Ordinaryus Prof. Dr. Başgil, darbe karşıtı yazıları sebebi ile tutuklanmış, bir süre Balmumcu Cezaevi’nde kalmıştı. Halkın büyük teveccühü vardı. Adalet Partisi milletvekilleri onu cumhurbaşkanı olarak görmek istiyordu. Hatta diğer partilerden milletvekilleri de destekliyordu.

Ali Fuat Başgil, 24 Ekim’de adaylığını açıklamak üzere Ankara’ya geldi. Kaldığı otel ziyaretçi akınına uğruyordu. Ancak cunta da boş durmuyordu. Parti liderleri ile görüşüp aday çıkarmamalarını istediler. Başgil’i de başbakanlığa çağırıp tehdit ettiler. Bu iş için Milli Birlik Komitesi üyeleri Sıtkı Ulay ve Fahri Özdilek görevlendirilmişti. Başgil’e adaylıktan vazgeçmesi için önce Senato Başkanlığını teklif edildi. Başgil, geri adım atmadı.

Hukukçu olan Ali Fuat Başgil, 1961 Anayasası’nın hazırlanmasında etkili olan isimlerden biriydi. Aynı yıl Cumhurbaşkanı adaylığına soyundu; ancak 27 Mayıs Darbesi sonrası askerlerin baskısıyla adaylıktan çekildi. 1967’de İstanbul’da vefat etti.

Sıtkı Ulay, aralarında geçen konuşmayı şöyle anlatıyor: ‘‘Hoca reisicumhur olacağını zannediyordu. İstiklal Harbinde komutanlık yaptığından, hizmetlerinden bahsederken ben dedim ki; ‘Hoca, şunu kes şimdi şurada, ben sana açıkça söyleyeyim: Sen cumhurbaşkanı olursan ne top atılır ne bir şey. Senin cibin hazır, koyacaklar seni bir cibe, yukarıda bir yere götürecekler, orada akıbetin meçhul. Belki Etlik’te mezarını bile hazırlamışlardır senin. (…) 

Biz size cuntadan aldığımız talimatı tebliğ ediyoruz. Kabul edip etmemek size aittir. Kabul etmediğiniz takdirde, sizin hayatınızı garanti edemeyiz. Bunu açık söyleyelim. Netice yalnız bundan da ibaret kalmayacaktır. Meclis açılmadan dağılacak, seçimler iptal edilecek, partiler kapatılacak ve askeri idare devam ettirilecektir.” (General Sıtkı Ulay’ın Hatıraları, İstanbul, 1968)

Prof. Başgil, cuntacıların tehditlerine şöyle cevap verdi; “Dürüst  bir seçimden sonra  tutulacak  yol  bu  değildir. Demokrasi hukuku emreder ki, seçimler her safhasında, serbest olsun, zorlanan bir seçimden hayır gelmez. Sözde seçim, dikta rejimlerinde görülen seçimdir.  Zorlanan seçim, seçim değildir. Tekrar edeyim ki, demokrasinin gösterdiği tek yol budur. Cumhuriyette, makamın lâyıkını yalnız halkın veya halk temsilcilerinin serbest reyleri tâyin eder.”

19 Mart’ta gözaltına alınan İBB Bakanı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart sabahı tutuklanarak cezaevine konuldu.

Ali Fuat Başgil, sözlerini şöyle bağlıyordu; “Ben verdiği sözden dönen ve imzasını yalayan nâmertlerden değilim. Adaylığımı geri almama imkân yoktur. Fakat benim yüzümden memleketimin söylediğiniz akıbetlere sürüklenmesine de gönlüm razı olmaz. ” (Prof. Dr. Fuat Başgil’in Hatıraları, Boğaziçi yayınları)

Prof. Dr. Başgil, Başbakanlıktan ayrıldıktan hemen sonra parti liderleri ile görüştü. Destek aradı. AP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala gelişmeler karşısında Başgil’in adaylığına sıcak bakmadı. Ertesi gün saat 11.30’da Yenişehir postahanesinden TBMM Başkanlığına çektiği yıldırım telgrafla cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğini ve senatörlükten istifa ettiğini bildirdi. Ankara’dan ayrıldı. 26 Ekim günü gazeteler onun istifa haberi ile doluydu.

Başgil’in cumhurbaşkanlığına adaylık süreci böylece sona erdi. 15 Ekim seçimlerinde,  CHP 173 milletvekili, 36 senatör; AP, 158 milletvekili, 71 senatör, CKMP, 54 milletvekili ve 16 senatör ve YTP 65 milletvekili, 27 senatör çıkarmıştı.

Cuntanın adayı Cemal Gürsel, TBMM’deki oturumda 607 oyla cumhurbaşkanı seçildi. Aldığı oy sayısı göz önüne alındığında AP’li vekiller de Gürsel’e oy vermişlerdi.

Ekrem İmamoğlu, hapiste ama ön seçimde aldığı 15 milyona yakın oyla adaylığını ilan etti. CHP ve bütün muhalif partiler de arkasında. Bakalım darbeciler bu kez de amaçlarına ulaşabilecek mi?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin