23 yaşındaki işçi Vedat Kurt’a Antalya’da üç gün boyunca işkence yapan dört patron, yağma suçundan beraat etti. Mahkeme, sanıkları yalnızca “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan 6 yıl 12’şer ay hapse mahkûm etti; sanık S.T.’ye ayrıca silahla tehditten 3 yıl 1 ay ceza verildi. Kurt, yağma suçundan beraat kararını “hukuka aykırı” bularak dosyayı istinafa taşıyacaklarını söyledi.
Şanlıurfa Suruç’tan çalışmak için Antalya Kepez’deki sanayi sitesine gelen Vedat Kurt, aynı iş yerinde yaklaşık 10 ay çalıştı ve iddiasına göre biriken 70 bin liralık alacağını alamadı. Maaşını talep edince olumsuz yanıt alan Kurt, masadaki 15 bin lirayı alıp İstanbul’a gitti; ailesinin baskısı üzerine Antalya’ya dönerek parayı iş yeri sahiplerine teslim etti. Genç işçi, burada patronları A.T., O.T., S.T. ve A.A. tarafından depoya kilitlendiğini, sandalyeye bağlanıp üç gün boyunca dövüldüğünü, dişlerinin kırıldığını, vücudunda kesikler oluştuğunu ve zorla hamam böceği yedirildiğini anlattı; işkence görüntülerinin cep telefonuyla kaydedildiğini belirterek şikâyetçi oldu.
Bilirkişi raporunda, sanık S.T.’ye ait telefonda “DCIM/RESTORED” klasöründe 19 fotoğraf ve bir video tespit edildi; görüntülerin 13–14 Ekim 2020 tarihli olduğu, konum bilgilerinin de Kurt’un çalıştığı iş yeriyle örtüştüğü kaydedildi. Videoda Kurt’a “Hırsızlık yaptım, uyuşturucu içtim” gibi cümlelerin zorla söyletildiği, seslerin sanığın WhatsApp kayıtlarıyla uyumlu olduğu belirtildi.
Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada savcı yağma ve kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçlarından ceza talep ederken, sanıklar suçlamaları reddetti; S.T. daha önce suçu üstlendiği dilekçeyi “diğer sanıkların yönlendirmesiyle” imzaladığını ileri sürdü. Mahkeme, telefon gaspına ilişkin yağma suçundan dört sanık hakkında beraat kararı verdi; ancak TCK 109 kapsamında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ayrı ayrı 6 yıl 12 ay hapis cezasına hükmetti ve S.T.’ye silahla tehditten 3 yıl 1 ay ek ceza verdi.
Kararın istinafa açık olduğunu belirten Kurt, “Ben kimseden fazla bir şey istemiyorum; hakkı neyse onun yapılmasını, adaletli bir karar verilmesini istiyorum.” diyerek süreci üst mahkemeye taşıyacaklarını açıkladı.
