Zaman’dan hâlâ çok korkuyorlar… [Haber-Analiz: Semih Ardıç]

Zaman Gazetesi’nden ne kadar korkuyorlarmış. 27 Temmuz’da Keyfî Hükûmet Kararnamesi (KHK) ile kapatmaları öfkelerini, nefretlerini dindirmemiş olacak ki 238 milyon TL vergi ve vergi ziyaı cezası kestiler. Diri diri toprağa gömdükten sonra üzerine ağır taşlar yığmaları gösteriyor ki Zaman’dan hâlâ çok korkuyorlar.

Haksız değiller korkularında. Zaman’ın ruhu ölene kadar peşlerini bırakmayacak. AKP sözcüleri, “15 senedir iktidarda olmalarına rağmen eğitimde, kültür ve sanatta gözle görülür muvaffakiyetleri olmadığını” kendileri itiraf etmiyor mu?

Hizmet Hareketi’ni linç etmeleri kardan adamın üzerinden tepinen kadının halet-i ruhiyesinden farklı sayılmaz. İhale havuzlarından besledikleri 15-20 gazetenin bir Zaman etmediğini biliyorlardı. “Yapamadıysan, yapılanı yık. Sahip olamadıysan, sahibinin elinden al, yok et.” İmha kültüründe kimse ellerine su dökemez.

KAPATTIKTAN SONRA ZAMAN’A VERGİ CEZASI KESTİLER

Rekabet, okur teveccühü, yüksek tiraj, marka şöhreti, Türkiye içinde ve dışarıda itibar/etkinlik sahasında top koşturamayanların 14 Aralık 2014’ten 27 Temmuz 2016’ya kadar Zaman Gazetesi’ne hangi faulleri yaptığını toz bulutu dağıldığında hayatta olan herkes görecek.

1 Eylül’de Ticaret Sicil Gazetesi’nde re’sen terkin olunan (şirketin tasfiye edilmesi) Feza Gazetecilik AŞ’ye (Zaman) aynı tarihte vergi cezası tebliğ edilmesi de hukuksuzlukta nasıl gemi azıya aldıklarını ele veriyor: OHAL rejimine yaslan, şirketleri savunmasız bırak. Gasp et, geriye dönük vergi cezaları keserek ortaklarının mal varlıklarını haczet.

VERGİ İNCELEME RAPORU EVLERE ŞENLİK

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı İstanbul Büyük Mükellefler Grup Başkanlığı’nda görevli Vergi Başmüfettişi Serpil Erdem ve Vergi Müfettiş Yardımcısı Mehmet Maraş imzalı 1 Eylül 2016 tarih ve 2016-B-158/12, 2016-B-1029/24 sayılı Vergi İnceleme Raporu, hukukî açıdan yok hükmündedir.

İki müfettiş, sosyal medyada AKP propagandası yapacak kadar tarafsız(!) kayyımlar Tahsin Kaplan, Metin İlhan ve Sezai Şengüler’in arzu ettiği şekilde rapor yazarak tarihe geçti.

4 Mart 2016 gece yarısında TOMA destekli polis ordusu ile Zaman binasını basan kayyımların birinci vazifesi içeride sun’i bilgi ve evrak hazırlamaktı. Öyle de yaptılar. Tiraj 600 binlerden 6 bine düştü. Günlük 6 bin gazeteyi de THY ve belediyeler kerhen alıyordu. Türkiye’nin en kıymetli gazete markalarından birini üç ayda batırdılar.

Senelik abonelerin kredi kartından kasım sonuna kadar ücret kesen kayyımların fiilen satışı gerçekleşmeyen bir gazetenin parasını ne hakla tahsil ettiklerinin cevabını göremedim tuğla kalınlığındaki raporda.

HAZİNE ZARARININ HESABI KAYYIMLARA SORULMALI

Serpil Erdem ve Mehmet Maraş, ille de Hazine zararını tazmin etmek istiyorsa bunun hesabını evvela kayyımlardan sormalıydı. Zira Zaman kayyımların geldiği 2016’dan evvelki muhasebe senelerinde Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, SGK primleri, stopaj ve bilumum harçlar dahil edildiğinde Hazine’ye yüz milyonlarca lira kazanç sağladı. Vergisini ödüyordu. İşlemleri mevzuata uygundu.

Başta Büyük Mükellefler Vergi Dairesi ve SGK olmak üzere ilgili müesseselerden teşekkür beratları alacak kadar şeffaftı. Kurumsal yapısı ve büyüklüğü, vergi ve muhasebe alanında yetişmiş çalışan sayısı, dışarından kanunî veya isteğe bağlı olarak alınan profesyonel danışmanlık hizmetleri çerçevesinde müfettişlerin iddia ettiği kusurların Zaman’da işleneceğine ihtimal vermiyorum.

Erdem ve Maraş, İstanbul Sanayi Odası’nın 500 Büyük Kuruluş listesinde ilk 400 arasına girmiş bir şirketin yapmayacağı muhasebe hatalarını yapmış gibi göstermeye çalışırken sirkatini söylemiş. ‘Basiretli tacir’ diye raporda sık sık zikrettikleri kavramın mânâsını bilmiyor olamazlar.

MÜFETTİŞLER KAYYIMIN OYUNUNA GELDİ

4 Mart’a kadar piyasaya vadesi geçmiş tek kuruş borcu olmadığı gibi kâr eden bir şirketin iflasa sürüklenmesinden mes’uliyeti üç kayyıma nam-ı diğer müflis tacirlere aittir. Bahse konu rapor, kayyımların sebep olduğu Hazine zararını örtbas etmek için hazırlandı.

Kayyımlar, Feza Gazetecilik AŞ’nin gerçek sahiplerinin açtığı veya açacağı davalardan sıyrılmak için kelime ve  hesap oyunlarına yeltendi. Zavallı iki müfettiş de bu oyuna alet oldu. Hukuk geri geldiğinde Türkiye’deki mahkemelerde veya AİHM safahatında mesnetsiz bu rapor, kayyımların umduğunun aksine aleyhlerine delil teşkil edecek. Zaman’ın ortaklarının bu raporu çürütmesi tereyağından kıl çeker gibi hızlı ve kolay olacaktır.

Kayyımlar o gün ne der bilemem, amma velakin düzmece ve maksatlı rapora imza atan Serpil Erdem ve Mehmet Maraş çok mahcup olacaklar. Zira bol kepçeden ceza yazarken atıf yaptıkları Türk Ticaret Kanunu ile Vergi Usûl Kanunu’nu nasıl çiğnediklerinin delilleri yine kendi kaleme aldıkları peşin hükümlü raporda mevcut.

Ceza kesilmesinden hareketle Zaman’ın ortaklarının suyu bulandırdığı zannedilmesin. Kurt, kuzuyu yemeye karar vermiş bir kere… Kurdun kuzuyu nasıl yemeye karar verdiğine (rapor) dâir tespitlerimden birkaçını aşağıya derc ettim…

1) İSKONTO İŞLEMLERİNE ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI YORUMU HATALI:

Vergi Usûl Kanunu 3. maddesine göre vergilendirmede ‘hadisenin gerçek mahiyeti’ esastır. Müfettişler bu kuralı unutmuş. Sadece belge üzerinde yazan ifadelerden yola çıkan kolaycı bir anlayışla, Feza Gazetecilik AŞ ile Cihan Medya Dağıtım (CMD) arasında doğrudan satış olmadığı veya düşük satış olduğu varsayımından hareket edilmiş. Dolayısıyla “iskonto” faturası düzenlenemeyeceği ve düzenlenen iskonto faturalarındaki tutarların yüksek olduğu iddia ediliyor.

İki müfettiş, Zaman’ın yıllık abone sayısını artırmasına matuf kampanyalar kapsamında CMD nezdinde ortaya çıkan maliyetlerin karşılanması amacıyla düzenlenen kampanya indirim faturalarına ‘mal bulmuş mağribi’ gibi saldırmış. Daha net anlaşılması için Arçelik’in herhangi bir bayiinin beyaz eşya satışı için yaptığı tanıtım, dağıtım, montaj ve satış sonrası servis hizmeti için yaptığı masrafları Arçelik’e yansıtmasını misal vereyim.

Aynı şekilde nihai dağıtıcı CMD’nin abone sayılarının artırılması için düzenlenmiş kampanyalarda ortaya çıkan maliyetleri indirim faturaları ile Feza Gazetecilik’e rücu ettirmesi niye yadırganıyor? Ticarî hayatın en makul işleminden “örtülü kazanç dağıtımı” tespiti yapmak için ne kadar şaşı bakmak lazım geldiğini ben bilemedim

Buradan hareketle kesilen ceza hukuksuz olduğu gibi vergi müfettişlerinin konuyu    araştırmadıklarını da gösteriyor. Teftiş, kayyımların telkin ve hezeyanları ile yapılmış, hukukî saiklerle hareket edilmemiş. Zira her vergi mükellefi bilir ki, kendi satışı olmadığı firmaya iskonto yapamaz veya satış yapmış olduğu tutardan daha yüksek tutarda iskonto faturası düzenleyemez. Aksini iddia etmek en hafif tabirle cahilliktir.

ALINAN MUKTEZALAR GÖRMEZDEN GELİNMİŞ

Feza Gazetecilik AŞ’ye Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 20.08.2013 tarihli özelgesi ile İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilmiş 21.10.2005 tarihli özelgeyi esas alarak gider gösterilen harcamaları, müfettişler Serpil Erdem ve Mehmet Maraş’ın reddetmesi manidar. Zira mükellefin idarenin yazılı tensibini aldığı bir işlemi suç saymalarından anlaşılacağı üzere iki müfettiş, çatısı altında vazife icra ettikleri müesseselerin mukteza ve içtihat kararlarından bîhaber.

İlaveten bir harcama bir şirketin ticarî faaliyetinin idamesi açısından elzem iken bir diğer şirket için keyfi ve kanunen kabul edilmeyen gider olabilir. Dolayısıyla, müşahhas tespitlere dayanmayan genel ifadelerle bir şirkete milyonlarca TL ceza kesilemez.

2) SABİT KIYMETLERİN EMSALİNE NAZARAN DÜŞÜK BEDEL İLE SATILARAK TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITILDIĞI İDDİASI GÜLÜNÇ:

Raporun, Feza Gazetecilik AŞ’nin aktifinde kayıtlı bina, makine ve arsa gibi sabit kıymetlerin düşük fiyata satıldığını iddia edildiği bölümü okunurken müfettişlerin ne kadar peşin hükümlü olduğu fark ediliyor. Satış yapılmadan önce Denge Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık’tan değerleme raporu alındığına ve sabit kıymetlerin satış tutarları ile raporda tespit edilen değerler birbirine yakın olduğuna göre müfettişler, nasıl “ucuza gitmiş” diyebiliyor.

Meğer kayyımlar da bir başka şirkete değerleme raporu hazırlatmış. Müfettişler o rapordaki değerleri esas almış. Şirketteki varlıkları hukuken tartışmalı olan kayyımların çıkardığı rakamların piyasa rayiçi ile uzaktan yakından alakası olmasa da bir an için bu değerlerin doğru kabul edildiğini farzedelim.

Vergi müfettişleri satıştan elde edilen kazancın yüzde 75’inin istisna olduğunu aynı raporda belirtmelerine rağmen ikinci değerleme raporuna bağlı olarak ortaya çıkan satış bedeli farkı ve kazanç farkı üzerinden bu istisna uygulamasını her nedense atlamış.

3)TAHSİLİ İMKANSIZ ALACAKLAR HESABINA YAKLAŞIM BÜTÜN ŞİRKETLERİ BATIRACAK KADAR ACIMASIZ:

Bu bahiste Feza için ceza gerekçesi olan tespitleri hukukî kabul edersek aynı şekilde bütün şirketlere ceza yazmak icap eder. Ticaretin acı hakikatlerinden biri olan bu bahisi tartışmak o kadar mânâsız ki! Vergi Usûl Kanunu’nda yer alan “Değersiz Alacak” veya “Şüpheli Ticarî Alacak” maddelerinden hareketle doğrudan kurum kazancından da indirim mümkün olduğuna göre buradan bir ihlal çıkarma gayreti bizi tekrar kuzuyu yemeye karar veren kurdun caniliğine götürüyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin