Yöneticilerin update edilmesi!…

YORUM | Prof. Dr. OSMAN ŞAHİN

Hayatı boyunca yöneticilik yapan insanlar zamanla yönettikleri insanlar hakkında empati yeteneğini yitirmeye başlarlar. İnsanlar sürekli aynı veya benzer işleri yaptıklarında, ülfet ve ünsiyetten kaynaklanan körlükler oluşur. Alışkanlıklar ve yaşlanma gibi bazı sebeplerin de etkisiyle girişim ruhunu da kaybetmeye başlarlar. Sürekli insanları yöneten bir konumda bulunduklarından dolayı bir takım gurur ve kibir gibi manevi hastalıklar  meydana gelmeye başlayabilir. Bazıları güç zehirlemelerine maruz kalabilirler.

Bir insanın hayatının sonuna kadar idareci olarak devam etmesi her zaman mümkün olmaz. Hayatın iniş ve çıkışları içerisinde her türlü durum ile karşılaşmak mümkündür. Eğer bir gün, idarecilikten tamamen el çektirilirse, o insan büyük bir boşluğa düşebilecektir. Hele bir de kendisini böyle bir sonuca hazırlamadıysa büyük şoklar yaşayabilecek ve bu durumu hazmedemeyebilecektir. Hal böyle olunca, bu duruma düşenlerin çok önemli savrulmalarla karşı karşıya kalması söz konusudur.

Bir insanın kendini hep idareci olarak görmesi/düşünmesi durumunda, yapması gereken çok şeyler ihmal edilecektir. Hayatın değişik zamanlarında ve yerlerinde ihtiyaç duyacağı maddi ve manevi donanımını geliştirmeyi düşünemeyecek veya bunlara zaman bulamayacaktır. Kaldı ki hızlı bir değişim sürecinin olduğu ve insanın kendisini sürekli yenilemeye ihtiyaç duyduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Eğer bu hususta idareciler kendilerini bunlara uygun olarak yenilemezlerse, gerekli donanımlarını geliştirmek için çalışmazlarsa zamanla yönettikleri insanların gerisinde kalmaya mahkum olurlar. Böyle olunca da onlar üzerinde etkili ve faydalı olamazlar. İnsanlar zamanın gerektirdiği taleplerle karşılarına çıktığı zaman, ne bu talepleri anlayabilirler, ne de bu taleplerin gereğini yerine getirebilirler.

Yönetilenler ve yönetenler arasındaki meydana gelen bu mesafenin sonucunda, yöneten insanlar problemlere faydalı çözümler getirmekten daha ziyade problemlerin kaynağı olmaya başlayacaklardır. Zamanın gerektirdiği, problemlerin çözümü adına ihtiyaç olan değişimin karşısında çok büyük direnç gösteren insanlara dönüşeceklerdir. Bunlardan bazıları daha önce sahip oldukları konforları koruma ya da kaybedilen konforlarını tekrar kazanmanın mücadelesi içerisine girebileceklerdir.

Diğer taraftan kendileri için idarecilikten başka bir seçenek düşünmeyen insanlar, hakperest olamayacaklardır. Eğer konumlarını kaybetmelerine yol açacaksa, hakkı her zaman gereğince savunamayacaklar ve haksızlıklar karşısında sergilemeleri gereken tavrı ortaya koyamayacaklardır.

Böyle insanlar vazifeden el çektirildiklerinde ise, daha önce kazanmış oldukları bir hakkın ellerinden gasp edildiği düşüncesine kapılabilirler. Eğer kendilerine haksızlık yapıldığını, yıllarca insanlara hizmet ettikten sonra ortada bırakıldıklarını, kendilerine vefasızlık yapıldığını düşünüyorlarsa, bu düşünce; bazılarında intikam ve kin duygusunu tetikleyebilecek, belki de davalarına ihanet etme noktasına kadar gidebilecek ve bu duruma düşmelerine sebebiyet verenlerden hesap sorma, onlardan intikam alma gibi duyguların tesiriyle davalarına ciddi zararlar verebileceklerdir.

Bu durumdaki bazı idareciler onlara alternatif olabilecekleri, hem konumlarını, hem de kendilerinin ve ailelerinin geçim kaynağını kaybetmelerine yol açabileceği endişesiyle, başkalarının yetişip yükselmelerine sıcak bakmayacak ve belki de engel olmaya çalışacabileceklerdir.

Bütün bu menfi davranışlar şuurlu bir şekilde de ortaya çıkmayabilirler.  Şuur altlarında yaşadıkları korkuların ve baskıların etkisi ve zorlamasıyla farkında olmadan da böyle davranışlar sergileyebilirler. 

Sonuç itibarıyla bu insanlar değişime, sürekli gelişime, şeffaflığa, sorgulanmaya ve herkesin yönetime ve yönetim kararlarına iştirak etmesine imkan verecek yönetim sistemlerinden daha ziyade baskıcı, kapalı, değişime ve gelişmeye muhalif, kendileri gibi düşünen ve onlara destek verenlerden (itaat edenlerden) oluşturulmuş yönetim kadroları ile çalışmaya imkan tanıyan yönetim tarzlarını tercih edeceklerdir.

İnsanlar ömürleri boyunca idareci olacakları düşüncesinden kurtarılmalıdırlar. Aslında bu konuya uzun yıllar önce dikkat çekilmiş, insanların içinde bulundukları yapıyı kendilerine sürekli iş temin etmesi gereken ve hatta buna mecbur olan kurumlar gibi görmemeleri gerektiği bir prensip olarak ortaya konulmuştur.

Aynı statüde bulunma, aynı şartları paylaşma empati yeteneğini ve sağlıklı ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olacaktır…

Belirli zamanlarda yöneticilerin idarecilikten alınıp, zamanı yakalama ve diğer insanlardan geri kalmamaları adına donanımlarını yükseltme, mesleki yönlerini geliştirme ve bu mesleklerini ifa ettirmek çok büyük öneme haizdir. Bu aynı zamanda diğer insanları daha iyi anlayabilmeleri adına da çok faydalı olacaktır. İnsanlarla aynı şartlar altında bulunmaları, aynı dertleri ve sıkıntıları beraber yaşamaları, aynı pozisyonlarda veya benzer statülerde bulunmak suretiyle sağlıklı ilişkiler geliştirebilmeleri, kendilerinin diğerlerinden farklı olmadığı düşüncesini besleyebilmeleri adına da buna şiddetli ihtiyaç vardır. Hz. Ali (ra) efendimizin ifade ettikleri “İnsanlar içerisinde bir insan olma” hayati düsturu da bu şekilde hayata geçirilebilecektir.

Bu şekilde bireyler bağımsız bireyler haline gelecek, ihtiyaç olduğunda verilen görevleri eda edebilecekler ve ihtiyaç kalmadığında ya da o işi daha iyi yapabilecek insanlar olduğuna inanıldığında, çok rahat bir şekilde o görevlerden ayrılabileceklerdir. Bu, o insanları daha hakperest insanlar haline getirecek, değişime kolayca ayak uydurabilecek, başkalarına yük olmayacak, başkalarının gelişimine severek ve isteyerek destek verebilecek, yönettikleri insanlarla aynı donanımlara sahip olmalarına ve geri kalmamalarına imkan sağlayacak, yaptıkları hizmetler daha uzun soluklu ve daha ihlaslı olabilecekdir.

Bir plan dahilinde de olsa, idareciler yönetim işinden el çektirildiğinde, bu yetişmiş olan insanların kaybedilebileceği ve kolay kolay vasıflı idarecilerin yetişmediği de ileri sürülerek böyle bir uygulamaya itirazlar da gelebilir. Aslında bu hususta alınabilecek bazı tedbirlerle bunlara çözüm bulunabilir. Bu insanlara yapmaları gereken işlere (donanımlarını, mesleki yönlerini yükseltme vs.) engel olmayacak tarzda bir takım işler verilerek kayıpların önüne geçilebilir. Diğer taraftan, birtakım hizmet içi eğitimlere de tabi tutularak, yapageldikleri idarecilik vazifelerini daha güzel ve verimli yapabilecekleri bir donanıma sahip hale getirilebilirler.

Bunlardan boşalan konumlar için yeni insanlar görevlendirilecektir. Böylece daha fazla insanın vazife almalarına, yeni kabiliyetlerin keşfedilmesine ve yetişmelerine de imkan sağlanmış olacaktır.

Her hak sahibine hakkını vermeye de imkan sağlayacaktır…

Bu zaman dilimleri, bu insanların kendilerini daha iyi tanımalarına, daha kalifiye olmalarına, konfor problemlerinin kelepçelerinden kurtulmalarına ve daha verimli olabilecekleri bir geleceği düşünüp planlamalarına ve belki de o güne kadar ihmal etmişlerse ailelerine karşı bir takım yükümlülüklerini yerine getirmelerine ya da telafi etmelerine imkan verecektir.

Bu yeni gelinen noktada, tekrar eski yaptıkları işlerine verilmelerini de beklememeleri gerekir. Yeniden yapılacak değerlendirmelerle daha verimli olabilecekleri alanlarda istihdamları planlanmalıdır. Bütün bunlar, yapının daha esnek olmasına, değişimlere daha rahat ayak uydurulabilmesine, yapı içerisinde meydana gelebilecek tıkanmaların ve güç zehirlenmesi gibi deformasyonların önünün alınmasına ve böylece misyon ve vizyonunu eda edebilmesi açısından çok önemli olan maddi ve manevi değerler ve prensiplerin korunmasına da büyük katkılar sağlayacaktır.

İnsanlar hayatın akışı içerisinde bu ihtiyaçlarını belki göremeyebilirler. Dolayısıyla, bu konuda yetkili ve sorumlu olanların bu konuyu masaya yatırmaları, bu konuda yetkin olan komisyonlar/heyetler eliyle ve ciddi planlamalar yaparak bunu realize etmeleri gerekmektedir. Komisyonlarda herkesin yeterince temsili, bireysel ve kurumsal denetim vs. gibi hususlara da riayet edilmelidir ki, bu mekanizma birilerinin su-i istimal etmeleri ile bir zulüm aracına dönüşmesin. Yani birileri istemedikleri insanları tasfiye yolu olarak bunu kullanamasınlar.

Batı dünyasında bu konuda ciddi mesafeler alınmış olduğunu bir çok örnekleriyle beraber görüyoruz. Bu tecrübelerin de ışığı altında ve konunun uzmanlarından da destek alarak bunu gerçekleştirmek mümkündür.

Ayrıca bu realiteler dikkate alınarak böyle bir program hayata geçirildiğinde, vazifeden alınan insanlar bu durumu yadırgamayacaklardır. Kendilerine hakaret edildiği ya da tenzili rütbe yapıldıkları gibi düşüncelere kapılmayacaklardır. Çünkü bu genel bir uygulamadır ve bir program dahilinde yapılmaktadır. Onların da faydasına olan planlanmış  eylemlerdir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

5 YORUMLAR

  1. Çok önemli bir konuyu ele almışsınız; ağzınıza sağlık. Basit bir teklif. Hani şu evlerde biraraya gelindiginde oturulan tekli koltuklar var ya! Hah işte idareciler onlara -ara sıra da olsa- oturmasalar… “Insanlardan bir insan” elbette… ama siz daha salona girdiklerinde ayrılan yerden, hangi insanın nereye oturacağını biliyorsunuz. Hani dışarıdan gelen idarecinin kim olduğunu anlamıyordu da, “Seyyiniz kim?” diye sorma ihtiyaci hissediyordu ya! İşte öylesi tabloları daha çok görsek…

    • Kardesim, birakin uptade etmeyi cok defa adamlara ulasamiyorsun bile. Hani birileri baslarken “uc donemden cok idarecilik olmayacak” demislerdi. En cok onlar coreklendiler. Hani onlar oyle de, onlara karsi oldugunu soyleyenler cok mi farkli sanki !? Iyi gunlerde her turlu imkandan sahislari adina da yararlanan birkisim idareciler, simdi de koltuklari terketmedigi gibi: “iyi de kimse is yapmak istemiyor; arkadaslara idarecilik teklif ediyorsun; almiyorlar” iddiasindalar. Kardesim, sen koy bir kural, mesela bir yil -ya da daha az bir sure- icinde mutlaka bu koltuk degisecek; baskasi oturacak” de. Uptade dedigin boyle olur…

  2. ”emanet ganimet gibi görülür”
    Ahir zaman alameti olarak geciyordu bir yerde.
    Mevzu bahis olanlara,en basta bulunduklari makamlara emanet gozuyle bakmalarini hatirlatmak nasil olur?
    Bu sekilde bakilmadiginda sahip olduklari nimetleri terketmeleri zor oldugu gibi aile boyu faydalanma yoluna gidildiginde sonraki nesillere de kotu ornek olundugunu farkedebiliyormuyuz?

  3. Her yerde olduğu gibi insan yapılarında, bilerek veya bilmeyerek hatalar oluşabilir, ki insan denmezdi yoksa. Bazen doğru bildiğin bir yanlışı başkasına aktarıp yanlışlar silsilesini başlatan kişi haline gelirsiniz. Bu da zamanla doktrinleştirmeye dönüşebilir. Din olmayan ama din gibi algılanan sözler, davranışlar v.s. Iyi bir eğitimci ilk başta benim anlattıklarım doğrumu ve uygun bir yöntem mi diye kendine sormalı. Daha sonra talebesine, doğru bilgiye nasıl ulaşılır, öğretmeli. Yöntelilen kişi daima sorgulayabilmeli, ve bu özgürlük hiç bir şekilde kimsenin elinden alınmamalı. Yöneten madem bir insan, ozaman hata yapabilir konumda demektir.
    Dikkat etmek lazım…şeytan herzaman soldan yaklaşmaz çünkü.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin