Yasadışı deliller aleyhe kullanılamaz!

Yorum | Nurullah Albayrak

Başta ByLock olmak üzere suçlamalara dayanak yapılan ve yasadışı elde edilen ifade, bilgi ve bulguların yargılamalarda kullanılamayacağı konusu, son iki yılın en çok tartışılan mevzularından biri. Ne yazık ki, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından verilen bazı kararlar, yasadışı elde edilen delillerin kullanılmasına dayanak oluşturdu. Oysa, başta Anayasa kuralları olmak üzere, ceza usul yasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine göre, yasadışı elde edilen deliller yargılamalarda kullanılamaz ve mahkumiyet kararının gerekçesi olarak kullanılamaz.

Yasal düzenlemeler açık olmasına rağmen; emniyet, savcılık ve mahkemelerde hukuka aykırı delil elde edilmesi ve oluşturulması normal bir uygulama halini aldı. Yaşanan bu tür hukuksuz uygulamalar soruşturmayla sınırlı kalmayıp yargılama aşamasında da devam ediyor. Duruşmalarda hakimler, sanıkların iradesini fesada uğratmak suretiyle ifade alıyor, çoğu zaman da etkin pişmanlık adı altında iftira atmaya zorluyor.

Yasal anlamda ifade almak demek, şüpheli ya da sanık tarafından imza altına alınan bir metnin alınması demek değildir. Bir kişiyi günlerce aç ve susuz olarak gözaltında tutmak, 2 kişilik nezarethanede günlerce altı kişi ile birlikte tutarak yormak, hiçbir avukatla görüştürmeden gece yarıları illegal şekilde “mülakat” adı altında sorgulamak, “isim” vermezse ve dolayısıyla kendisini suçlayıcı beyanda bulunmazsa değişik yöntemlerle tehdit etmek, resmi nezarethaneler dışında, 30 güne yakın spor salonunda onlarca kişi ile birlikte insanlık dışı şartlarda tutarak kişiyi yorup ifade almak, saatlerce kişiyi ayakta tutup yorduktan sonra ifadesini almak, ayakta tutma gibi bir muamelenin insanlık dışı muamele oluşturduğunun farkında dahi olmayan savcıların talimatına uygun olarak kişinin 12 saat gibi ayakta tutulması sonrası ifadesinin alınması, tamamı işkence ve insanlık dışı muamele altında alınan ifadeler olup, bu şekilde alınan ifadeler, şüpheli tarafından imza altına alınsa da hiçbir yargılamada kullanılamaz. Ayrıca, avukata erişim hakkı,  polis eşliğinde ve/veya (gizli/açık) kamera kaydı altında avukatla görüştürülerek alınan ifadelerin tamamı da yasadışıdır. Avukatla üçüncü bir göz ve kulak olmadan görüştürülmeden, kendi seçtiği avukatın hukuki yardımından yararlandırılmadan, etkin savunma yapan avukatlar tutuklanarak diğer avukatlara göz dağı vererek avukata erişim hakkının özü ortadan kaldırıldıktan sonra alınan polis ve savcılık ifadesi ve hakimlik sorgusunda alınan ifadelerin tamamı CMK’ya açıkça aykırı olup, tamamı yasadışı ifadedir. Anayasanın 38/ 6 ve CMK’nın 217/ 2 hükmü uyarınca yasadışı olan ifadeler hiçbir yargılamada, ne sanık ne de üçüncü kişiler aleyhine kullanılamaz.

Anayasa Mahkemesi dâhil tüm mahkemeler, Anayasanın açık hükmünü (AY m. 38/ 6) uygulamak zorunda olup, yasa dışı delillerin tek ya da ana belirleyici delil olup olmadığına bakmaksızın, hiçbir karara dayanak yapamazlar, yapmamalılar.

Anayasa ve evrensel hukuk ilkeleri açıkça yasadışı delil elde edilemeyeceği ve kullanılamayacağını belirtmesine rağmen ne yazık ki halen bazı emniyet birimlerinde, tehdit ve şantajla ifade alınmaya çalışılmaya devam edilmektedir.

Gözaltına alınan kişilere, itirafçı olmazsa ve kendisini ve üçüncü şahısları suçlayıcı beyanda bulunmazsa (isim vermezse) 8 yıl gibi ağır bir cezaya çarptırılacağı, ailesinden ve çocuklarından ayrı kalacağı gibi şantaj söylemlerle ifade alınmakta ve suçlamayı kabul ettirmeye zorlanmaktadır. Bu yönteme, son iki yıl içinde hakkında somut suç delili olmayan binlerce şüpheli maruz kalmış olup, bir kişiyi 8 yıl gibi ağır hapis cezası ile tehdit edip ifadesini alma, özgür iradeye dayalı ifade alma ilkesine (CMK m. 148) tamamen aykırıdır. 8 yıl gibi ağır hapis cezası ile tehdit etme, işkence tehdidine eş değer bir uygulamadır. Somut delil olmadığı için, ağır hapis cezası ve ailesinden uzunca bir süre ayrı bırakılma tehdidi ile alınan ifadeler insanlık dışı muamele sonucu alınmış ifade olup, hiçbir yargılamada kullanılamaz. Bu şartlar altında alınan sanık/tanık ifadelerine dayalı olarak verilen mahkûmiyet kararı adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelir..

Bu şekilde hukuka aykırı yol ve yöntemlerle ifadeleri alınan kişiler, kendilerini güvende hissettikleri ilk fırsatta, alınan ifadenin yasadışı yöntemler kullanılarak alındığını yazılı ya da sözlü olarak mahkemeye ifade etmeliler. Sonrasında da yapılacak her türlü itiraz başvuru yolunda bu durumu açıkça belirtmeliler.

Yasadışı yöntem kullanılarak alınan ifadelerin ve elde edildiği belirtilen delillerin hukuken suçlamalara dayanak yapılmaması mümkün olmadığı için yasadışı deliller gerekçe gösterilerek verilen mahkumiyet kararları hukuk uygulanmaya başladığında kaldırılacaktır. Bunun için yapılması gereken hukuksuzlukların kayıt altına aldırılmasıdır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin