Yalan, kuyruklu yalan, istatistik, AKP

YORUM | BÜLENT KORUCU

Eskiden yalanları sınıflandırırken sıralama, yalan, kuyruklu yalan ve istatistik şeklinde giderdi. Şimdi ona AKP eklendi. Hepsinin toplamından fazlaya tekabül ediyor AKP’lilerin propaganda söylemleri. Çoğunlukla ekonomik konularda sarf ettikleri çarpıtılmış gerçekler, aynı zamanda toplumdan kopukluğun da göstergesi. 

Ekonominin nispeten iyi olduğu günlerde göklerdeki uçak ya da 2012’de yollarda olması gereken arabaya kimse takılmıyordu. O dönemde yalanlar çoğunlukla vaat içerikliydi ve zamanı geldiğinde müflis tüccar gibi yeniden çek yazıp, biraz daha vade alabiliyorlardı. Şimdilerde vatandaş vadeli çek kabul etmediği gibi gündelik çarpıtmalara da inanmıyor. Aç ayı oynamaz sözünü, aç seçmen masal dinlemeze çevirebiliriz. Bu palavralara karnı tok diyeceğim ancak tam aksine karnı aç olduğu için aynı numaraları yemiyor.

Ringde fena dayak yiyip molada antrenörden gaz nutukları dinleyen boksör gibi soruyor halk: Madem ekonomi harika, o halde ben niye açım! Erdoğan Rejiminin büyük propaganda makinası, insanları aç olmadığına, ülkede hayat pahalılığı bulunmadığına iknaya çabalıyor. “Bizde kriz yok. Market sepetini istediğimiz kadar dolduruyoruz” diyen AK Parti Maraş İl Kadın Kolları Başkanı Gül Çitil Okur, genel konsepte uygun hareket ediyor. O ‘puzzle’ın küçük bir parçası olarak görevini yapıyor.

Aynı gün çıkan Yenişafak Gazetesinin manşeti, asparagasın temel strateji haline geldiğini gösteriyor. Gazeteye göre yeni ekonomik modelin üç büyük başarısı varmış! Yurt dışında para getirme derdi bitmiş (gerçekte cumhuriyet tarihinin toplamından daha fazla dış borç var). Türkiye büyüme rekorları kırıyormuş ve 5 milyon yeni istihdam oluşturulmuş. Oysa İŞKUR’un baskılanmış, ayıklanmış son açıklamasına göre işsizlik yıllık bazda yüzde 18,1 oranında artmış.

Gül Çitil Okur’un sözlerinde stratejinin diğer ayağı da fark ediliyor. Güya İngiltere’de aynı ürünü birden fazla almak yasakmış. Paran olsa bile markete gidip iki tane kalem ya da bardak alamıyormuşsun. Kaynak orada yaşayan tanıdıklar… ABD’de ise durum daha vahim; sabah 6:30’da benzin kuyruğuna giren biri 13:30’da hala milim kımıldamamış; tanık yine akrabalar. Hani neredeyse Çad, Nijer seviyesinde bir ekonomi var deyip adamlara yardım toplayacaklar.

‘Avrupa, ABD batıyor, biz halimize şükredelim’ söyleminin alıcısı var elbette. Lakin onlar zaten dünyadan bihaber; Erdoğan’ın halife ya da dünya lideri olduğu masalına da inanıyor. İnternetle biraz tanışıklığı olan ve seçimin sonucunu belirleyecek kesim ise ‘yav he he’ diye dinliyor bunları. Asıl önemlisi ise ‘kriz yok’ kısmı… Bu kesim burnunda soluyor; ‘mehdi gelecek dertler bitecek’ korosu da enflasyonu görüyor, hissediyor ve yaşıyor. Leyla Şahin Usta gibi güncellenmemiş modeller, halinden şikayet eden pazarcı kadına “Biz bu ülkeyi şehit kanlarıyla kazandık, kimseye bırakmayız” gibi tuhaf cevaplar verse de Cumhurbaşkanı Erdoğan bile ‘sorunların farkındayız’ söylemine geçti. 

Söz konusu strateji değişikliğinin sebeplerinden biri de kamuoyundaki ‘onların tuzu kuru’ tespiti. Üç beş maaş alan, olmadı ihale komisyonlarıyla malı götürenlere hayat güzel. Ekmeğin, benzinin fiyatı arttıkça ballı maaşlar göze daha çok batar oldu. Düşünsenize Kızılay’da yöneticiler, kurdukları 12 şirket üzerinden ‘huzur hakkı’ alıyor. 12 Şirkette birden Başkanvekili olan kişinin bu ayki geliri 198 bin liraymış.

Eskiden topluma sus payı verdiklerinden hırsızlıklarla birlikte yalanlar da görmezden geliniyordu. Onlar yine kepçeyle kazanla götürüyor ama halka çay kaşığıyla olsun veremiyorlar. Takke çoktan düşmüştü lakin yerden ulufe toplamaktan kele kimse bakmıyordu. Artık kel ayan beyan ortada; çare olarak yalanın dozunu artırıyorlar. Bir daha söyleyeyim aç ayı oynamaz, aç seçmen masal dinlemez!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin