Hizmet’e düşman kazandırmanın en kolay yolu… (1)

Yorum | Veysel Ayhan

Twitter, medenice tartışılan bir sosyal ortam değil. Çoğu kez insanlar maskeler ardında normal hayatta diyemeyecekleri sözleri ölçmeden tartmadan rahatça sarf edebiliyor. Bu da ruhen en sağlıklı insanların bile kimyasını bozuyor.

Diyelim ki benim 80 binlik bir takipçi kitlem var. Kendimi dev bir stadyumda konuşma yapıyor sanıyorum. 80 bin insan elinde telefon benim atacağım mesajları sabırsızlıkla bekliyor. Çünkü takipçilerimin “aydınlanmaya” ihtiyacı var. Sabah akşam gerekli gereksiz, yerli yersiz tweet atıyorum. Twitter bir etkileşim alanı olduğu için sözlerim cevapsız kalmıyor. Her söz bir tartışma başlatıyor. Ama bu tartışmalar medeni bir düzeyde yürümüyor. Şöyle bir sokak hayal edin. Kapıdan çıkıyorsunuz sağda kırk kişi solda kırk kişi birbirlerine enva-i türlü taş atıyorlar. Biri birine kafa atıyor, biri birine çelme takıyor, racon kesiyor, laf sokuyor, kafa göz yarıyor. Ya bu savaşa dahil oluyorsunuz veya sessizce kenarda olanları izliyorsunuz.

TWİTTER’DA İNTİFADA

Bir tweet atıyorsunuz. 50 kişi size küfrediyor. Bu sizin psikolojinizi dağıtıyor. Küfreden 50 kişi veya 5 kişiye cevap vereyim derken 80 bin insanın önünde kendinizi savunmak zorunda kalıyorsunuz. Siz “taş” atıyorsunuz. Karşıdan “kaya” geliyor. Ve bu fasit daire dönüp duruyor. Farkına varmadan sokak kavgasının ortasına düşüyorsunuz. Halbuki salim kafayla durup düşünseniz karşınızdakiler okuduğunu anlamayan, cahil ve kimi maaşla bu işi yapan trol kitlesi. Öyle komik durumlara düşülüyor ki ilim erbabı, aydın ve entelektüeller daha okumayı sökememiş serserilerle tweet yarıştırabiliyor.

NİNJA SAVAŞÇILARI

Bu “intifada psikolojisi”yle en aklı başında insanlar Twitter’da kendini kaybediyor. Attıkları tweet’e gelen 5 mention’la en sakin insanlar Ninja savaşçısına dönüşüyor. Bir gözleri hasımlarında diğer gözleri tweet’lerini alkışlayan onları pohpohlayan kendi tribünlerinde. Ne zaman yemek yerler, ne zaman uyurlar, ne zaman kitap okurlar anlamak mümkün değil. Fasılasız 24 saat elinde klavye Twitter’da savaşan insanlar var!

“İntifada psikolojisi”yle bir süre sonra insanlar kendi düzlemlerine 5 derece yamuk gördükleri insanlarla, kendilerine 180 derece ters olanları aynı kefeye koyuyor. Gri alan bitiyor.

Ve sonuç: Artık ya beyazsınız ya siyah. Veya “Ya benimsin ya toprağın”, “Ya bizimlesiniz ya teröristlerle”… O noktadan sonra sizinle aynı şeyleri tekrarlamayan herkes yok edilmesi gereken birer düşmana dönüşüyor.

Bu, incelenmeye muhtaç bir Twitter patolojisi. Kullanıcılar zamanla gerçek hayattan kopuyor. Twitter’da oluşturdukları sanal bir dünyada savaş veren militanlara dönüşüyor. Kendileri başkomutan, takipçileri ise attıkları her tweet’i RT eden, “vur, vur, vur” diye “mention” atan, tezahürat yapan goygoycu askerler oluyor.

BİREYSEL OLARAK KENDİLERİ BİLİR

Bu psikolojiyle yaşamak bir tercihtir. Canı isteyen Twitter’a asker yazılabilir. Orada kendi için savaşabilir. Fakat bazı isimler var ki Hizmet’le özdeşleşmiş. Bunlar profillerine ne yazsalar beyhude. Attıkları her tweet, maalesef milyonlarca mensubu olan Cemaat atmış gibi kabul görüyor. Tabii ki yanlış bir kabul, tabii ki yanlış bir algı ama yapacak bir şey yok.

Algıların gerçekleri alt ettiği bir dünyadayız. Sizin tweet’iniz Hocaefendi’nin tweet’i sayılıyor. Attığınız içerik Cemaat ortak aklının ürünü kabul ediliyor. Madem ki bize bakan “hizmet”in bir ferdi olarak görüyor. O zaman fert olarak “olduğumuz gibi” görünme lüksümüz yok demektir. “Göründüğümüz gibi” olmak zorundayız. Attığımız tweet’in Risale-i Nur’un telkin ettiği ahlakla, “Ölçü veya Yoldaki Işıklar”ın düsturlarıyla çelişip çelişmediğini kontrole mecburuz. “Hüsn-ü zan, adem-i itimat” ne güzel kaidedir.

KİMİN SÖYLEDİĞİNE DEĞİL ‘NE SÖYLENDİĞİNE’ BAKMAK

Hz. Bedüzzaman bir de “tarafgirlik damarı meleği şeytan, şeytanı melek suretinde gösterir” diyor. Bu tuzağa düşmemenin yolu “söylenen sözü” değerlendirirken kimin söylediğine değil “ne söylendiğine” bakmaktır.

Peki karşı tarafın hiç suçu yok mu? Bir iki kişinin attığı tweet’ten tüm Cemaati sorumlu tutmak adalet mi? Elbette değil. Bize düşen her sözümüz Hizmete mâl oluyorsa, müteredditleri ve muallaktakileri, var olan düşman kitlesine eklemliyorsa, bize Allah rızasını kazandıracak olan amel tweet atmak değil, atmamaktır.

Tabi her Twitter fenomeni aynı zamanda bir cedel üstadıdır. Mutlaka her tweet’ini savunacaktır. Açıklamalar yapacaktır. Bizi ilzam edecektir. Ama zaten problem olan, söyledikleri sözlerin açıklamaya ihtiyacı oluşudur. Hizmet aidiyeti olduğunu düşünenler 3 aklı başında insanla istişare etse, attığı tweet’lerin Hizmet’e yarar mı sağladığını yoksa zarar mı verdiğini görür. Ve attığı tweet’lerin sonucunu değerlendirse yaptıklarıyla sadece nefsini tatmin ettiğini anlar. Ama Twitter’da fenomen olma egosu bu sorgulamaya engel olacaktır.

(YARIN: Örnekler: Kazım Güleçyüz, Hayko Bağdat, Levent Gültekin…)

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. muhtesem bir analiz… evet herkes yapmasi gereken isleri yapmaya calissin trollerde def olup gider zaten,it urur kervan yurur Allahin (c.c.) izni ve inayetiyle

  2. Sayın Veysel bey. Yazılarınızı takip ediyorum. Bu yazınız ayrıca hoşuma gittiği için teşekkür metni yazmak istedim… Saygılar…

    Ayrıca: Bizler öncelikle bu süreç vesilesiyle kendi nefsimizi süzgeçten geçirmeliyiz diye düşünüyorum…Acizane…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin