Tutuklu terör müdürü Ömer Köse’ye sistematik işkence sürüyor

TR724 ÖZEL HABER 

2014 yılından bu yana tutuklu bulunan eski İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse’ye yönelik sistematik işkence hız kesmiyor.

22 Temmuz 2014 tarihinde bir sahur operasyonu ile gözaltına alınan emniyet müdürü Ömer Köse tutuklu kaldığı süre içinde sayısız kötü muameleye maruz kaldı. İlk olarak idari kararla Silivri Cezaevi’nden usule aykırı bir şekilde Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne transfer edilen Köse’nin Silivri’de süren davaları etkin takip etmesi engellenmiş oldu. Hatta Silivri’den transfer edilen savunma evrakları aylarca verilmedi.

HÜCREYE KONULDU

Ömer Köse, Tekirdağ F Tipi’ne transfer edildikten sonra hakkında henüz hüküm verilmemiş olmasına rağmen 2018 Ocak ayından bu yana tek kişilik hücrede tecrit ediliyor. O tarihten bu yana memurlar ve avukatı dışında hiç kimseyle görüştürülmedi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, avukatların görüş sınırlamasını kaldırmasına rağmen cezaevi idaresi keyfi olarak Ömer Köse’ye kısıtlama yaptı. Avukatı ile sadece hafta içinde ve mesai saati içinde görüşmesine izin verildi.

Aylarca kitapları ve Kur’an-ı Kerim’i verilmeyen Köse’ye kantinden alış-veriş yapmasının da önüne geçildi. Hesabında para olmasına rağmen “sisteme düşmedi” denilerek aylarca kantinden su dahi almasına müsaade edilmedi.

TEDAVİYE ULAŞMASI ENGELLENDİ

Ömer Köse bir çeşit kan hastalığı yaşıyor ve bu yüzden demir eksikliği var. Buna bağlı olarak soğuktan daha fazla etkileniyor. Konu defalarca avukatları tarafından dilekçe konusu yapılsa da soruna çözüm bulunmadı. Odası ekstra soğuk tutulurken ilave battaniye almasına da izin verilmedi. Üstelik kendi parasıyla kantinden aldığı battaniyeye bile el kondu. Ömer Köse’ye en büyük işkence ise su konusunda yapılıyor.

SUSUZ BIRAKIYORLAR

Sıcak su, aylarca sadece haftanın belli günlerinde ve gün içerisinde kısıtlı verildi. Sular sık sık kesildiği için pet şişelere su doldurmak zorunda kalan Ömer Köse’nin bu çözümüne de idare tarafından engel çıkartılıp su toplamak için kullandığı pet şişelere el kondu. Su sıkıntısı 3 yıla yakındır devam eden Köse’nin son problemi ise ‘bozuk sayaç.’

2020 Aralık ayında cezaevinde su sistemi değiştirildi ve sayaç sistemine geçildi. Cezaevi yönetimi sanıklara günlük 150 litre soğuk, 50 litre sıcak su hakkı tanıdı. Ancak Köse’nin odasındaki sayaç ‘arızalandığı’ gerekçesi ile kapatıldı ve Köse yine susuz bırakıldı. Bu konudaki dilekçeleri cevapsız kaldı. Köse çözüm olarak yağmur sularını pet şişelere doldurarak su sorunun çözmeye çalışsa da cezaevi yönetimi duyarsız kalmaya devam etti. Cezaevi yönetimi koğuş değişikliği talebini de işleme koymadı.

ÖZEL MUAMELE SÜRÜYOR

Köse’ye yönelik kötü muamele çok boyutlu olarak sürüyor. Mesela kurumdan eşya çıkartma hakkı olduğu halde buna izin verilmiyor. Bu yüzden ailesi yeni kıyafet götüremiyor. Çıkardığı kıyafetleri de ailesine verilmek yerine çöpe atılıyor.

Köse’nin avukatıyla görüşmesi sırasında tek başına kaldığı koğuşu her defasında arama bahanesiyle alt üst ediliyor. Bu aramalardan birisinde ise Köse 6 gardiyan tarafından darp edildi. Yapılan tüm hukuki girişimlere rağmen gardiyanların ifadeleri bile alınmadı.

Köse’ye yönelik sistematik işkence geçtiğimiz günlerde zirveye çıktı. Köse’nin kız kardeşi ve oğlundan sonra son olarak da eşi tutuklandı. Böylece iki küçük kızı ortada kaldı. Aile, çocukların görüşe gidip gelebilmesi, mahkeme ve dosyaların İstanbul’da olması nedeniyle nakil istedi ancak cezaevi yönetimi bunu da reddetti.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Gerçekten bazı insanlara merhamet edilmiyor. Üstelik ülkeyi korumak için mücadele etmiş olmalarına rağmen. Dolaysıyla devran döndüğünde bu hadsiz zulmün sahiplerinede, usulüne uygun, sessiz sedasız, tıpkı S.A.V.’in bazılarına yaptığı gibi muamele edilecektir!

    Belli bir entelektüel seviyede bulunan bu cemaatin tüm zulüm sahiplerine sünnete göre, akıl dolu şekilde muamele edeceğinden şüphem yok. İçim rahat cemaatimi tanıyorum ve biliyorum ki merhamet edilmeyene merhamet edilmeyecek!

    Bilmediğimse, Erdoğan sonrası dünyanın neresine kaçabilecekler? Bunca işledikleri aleni suçlara rağmen kim bunları kabuledecek? Kabul görebilecekleri 2. sınıf ülkelerde rahat bir hayat sürebilecekler mi? Ve bizden nasıl saklanacaklar? ABD’nin korumasında olmasına rağmen Zarrap soytarısının ortaya çıkarılması bu saklanmanın pek mümkün olmadığına delil değil mi? Allah büyük! Ve tabiki onun hesabı ayrı ve hiç bir engelle karşılaşmadan olacak!

  2. Hukuk sadece kendi çocuğun, kendi karın, kendi kız kardeşin olunca mı oluyor? Türkler kadına dokunmaktadırlar. Türkler tarihte kötü liderler kadar olamadılar. Bana kadına dokundu dedirtmem diyen liderlere ve toplumlara karşı türkler kadına dokunmaktadır ve öteki türkler de sesini çıkarmamaktadır. Burada kadına dokunan müslüman türkler ile kadına dokunduğu için oh olsun diyen öteki türkler pişti olmaktadırlar. Bunların beslendiği damar ortak bir damardan yani kin, nefret, intikam, haset damarından kanını almaktadır. Dünyada hiçbir şey üretmediklerinden türkler varoluşlarını bu damara bağlamış gözükmektedir. Türkler kadına dokunduğu zaman kendini güçlü hissetmektedir. Güçlü hissetmek için acize ihtiyacı var. Çünkü dünyada güçlü olmadığı için bu boşluğu bu şekilde bireysel bazda yada topluca gidermektedir. Sırf bunun için tanrı rolünü oynamaktadır. Kendi zayıf kurbanları seçmektedir ve tanrısal gücünü pekiştirmektedir. Allah diye bir tanrı var, gücünüz yetiyorsa onunla yüzleşin.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin