Trollenmeye ve dolandırılmaya dikkat!

YORUM | RAMAZAN FARUK GÜZEL

Geçtiğimiz günlerde Rus haber sitesi Sputnik ile ilgili ilginç bir bilgi paylaşıldı; Sputnik Türkiye’nin twitter kullanıcı sayısı 613 K’yı bulmuş. Bu rakam, dünya genelindeki takipçi toplamından bile fazla!

The Economist gibi yayınlar bu konuyu işlerken, biraz da “Rusya’nın propaganda gücü”, “Türkleri etkileme amacı” ile izah etmeye çalışmış.

Sputnik’in bir Rus devlet destekli ajans olduğunu ve de Putin yönetimindeki Rusya’nın otoriter ve bölgedeki yayılmacı- dominant siyasetlerini düşündüğümüzde bu tür yorumlar yabana atılmaz. Ama işin en can alıcı noktası; Türklere dönük o kadar yayınlar, haberler olmasına rağmen insanların bir Rus yayını ile olsun –her ihtimale rağmen- haber alma ihtiyacını karşılama arayışında olması! “Her ihtimale rağmen” diyorum zira, Rusya’nın, Rusların, “Rus özgür medyasının” Türkiye’deki imajı hiç bir zaman örnek seviyede olmamıştır.

Fakat Türkiye’de 4-5 yıldır dünyanın gözü önünde trajik bir dönüşüm ve çöküş yaşanmakta. Mevcut iktidarın dayatmaları ile bütün medya tek sesten ibaret hale geldi; Sovyet Rusya dönemindeki  “Pravda gazetesi”nden farksız durumda… Alternatif olabilecek bütün yayınlar ya satın alındı, ya kapatıldı, ya da el konuldu. Şu an ise numune bırakılmış birkaç yayını saymazsak hepsi de iktidarın tek ses, tek manşet, tek liderli bir yayın faaliyeti.

Yapılan anketlerden anlıyoruz ki iktidar destekçileri, seçmenleri dahi bir olay meydana geldiğinde mevcut yayınların haricinde mutlaka bir başka (özellikle de yabancı menşeili) yayın organına bakma ihtiyacı hissediyor.

SOSYAL MEDYA

Konvansiyonel medya organların tekelleştiği böyle bir ortamda da insanlar ülkeden, gelişmelerden haberdar olabilmek için sosyal medyaya yönelmiş durumda ve de bu sahada en etkili araç Twitter. “Arap Baharı Rüzgarı”ndan sonra da sosyal medyanın, Twitter’in gücü ve etkisi çok tartışıldı. (Fazla detaya gerek yok.)

Türkiye’de de hemen her gün yeni bir grup insan işten atılıyor, hapse tıkılıyor. Son açıklamalara göre sadece “Fetö” iddialarından 500 binden fazla insan hakkında işlem yapılmış. Diğer muhalif kesimleri de eklediğinizde neredeyse ülkenin yarısı potansiyel suçlu, hain konumunda!

Çıkabilen yurtdışına çıkmış. Ve şimdi insanlar gündemi sosyal medyadan takip ediyor, kulakları hep ülkede; yeni bir gelişme var mı, başka insanlara, tanıdıklarına bir şey yapılmış mı, bir şey olmuş mu olmamış mı.. Hep bu tür kaygılar ve saiklerle insanlar bir şekilde sosyal medyada.

Yurtdışına çıksa bile insanların bir tarafı geride kalmış; ailesi, akrabası, malı mülkü… Şahsının hedef alınması, birilerinin radarına takılması halinde bu kalanlarına bir sıkıntı gelebileceği endişesinde insanlar. O yüzden de ekserisi sahte isim ve resimlerle bir hesap açıyorlar. Yani trol hesaplar… Bu hesaplar üzerinden ülkeyi takip etmeye çalışıyorlar.

TROLLEŞME!

Twitter’i eğlence amaçlı olarak kullanan, ciddi bir konuya mizahi olarak bakan kişilere genellikle Twitter dünyasında genel itibariyle “Troll” dense de, sahte hesapla paylaşım yapanlara genel itibari ile Troll deniyor.

Forumlar, bloglar, sosyal medya (twitter, facebook) ve genellikle sohbet odaları gibi çevrimiçi topluluklarda Trol’ler konu ile ilgisi olsun ya da olmasın mesajlar göndererek kullanıcıları provoke ederek duygusal cevaplar verdirtme, bir başlığın konusunu dağıtma veya belirli bir olaya kanalize etme amacı taşırlar.

Günümüzde iktidarın paralı elemanları ile artık troll; yorumları ile Sosyal Medya ortamında genellikle insanların huzurunu kaçırmak, tartışma başlatmak veya doğrudan bilgi kirliliği oluşturmak amacıyla bilerek yapılan bir eylemle rol alan kişilere verilen isim ve günümüzde algı operasyonları yapmak için sıklıkla kullanılan yöntemlerden bir tanesi oldu.

Sosyal medyada insanlar güvenlik gerekçesiyle sahte isimle gündemi takip ederken zamanla sıradan bir “troll”e dönüşebiliyor; günlük yaşantısında söylemeyeceği sözleri, o sahte hesap arkasında kolayca söyler hale gelebiliyor ve artık bu yeni üslup ikinci bir kimlik ve karakter sahibi olabiliyor. Bazı haksızlıkları dile getirme, mazlum gördüklerini savunma iddiasıyla giriştiği bazı polemiklerde de bu trolleşmiş kişiliği savunduğu kimselere ve değerlere de zarar verebiliyor.

Böyle bir sisli – dumanlı havada da at izi, it izine karışmış vaziyette. Kimin ne olduğu/ maksadının ne olduğu anlaşılmaz vaziyette.

TROLLENME VE DOLANDIRILMA

Bu dumanlı havayı değerlendiren bir çok art niyetli insanlar görülüyor sosyal medyada. Kendisini belli bir gruptanmış gibi gösterip o toplulukları trollemeye, yönlendirmeye çalışan sürüsüne bereket hesap görülüyor Twitter’da, Facebook’ta vs…

Kimisi, önce hedef aldıkları kitlenin hassasiyetlerini paylaşarak takipçi topluyorlar, sonra da onları yönlendirici, kışkırtıcı mesajlarla algı operasyonlarına taki tutuyorlar. Bu hesapların neredeyse tamamı iktidarın güdümünde hareket eden paralı elemanlar, troller ve de bunların büyük bir kısmı istihbarat ile dirsek temasında. Bu hesaplar insanların kafalarında şüpheler atmaya çalışırken, bir yandan da o kişiler hakkında istihbaratlar toplamaya çalışıyorlar. O yüzden de tanınmayan kimseler ve hesaplara karşı azami dikkatli olmalı ve kimlik, dava, dosya bilgilerini paylaşmamalı.. Güvendiğiniz birisine paylaştığınız bilgilerinizin dahi o hesabın hacklenmesi halinde başka art niyetli kimselerin eline geçme ihtimali var.

Bu tür siyasi, operasyonel hesapların yanında bir de dolandırma maksatlı hesaplar var; Kendisinin “belli grupların içinde yer almakla mağdur olduğunu” söyleyip para ya da başka bir menfaat tedariki içinde yer alan kimseler… Kaldı ki şu an devletin yaptığı soykırıma varan uygulamalardan dolayı mağdur edilmiş, yardıma muhtaç sayısız insan da var halihazırda! Ama bu kadar ihtiyaç sahibi insanın arasına karışıp bu ortamı suistimal etmek isteyebilecek kimseler de az değil!

Bunun en yeni ve rahatsız edici örneği “Batman’da kocası Fetöcü olduğu iddiası ile içerde olan bir kadının polisce tecavüze uğradığı ve bu kadının bir intihar mektubu bırakarak canına kıydığı” paylaşımı! İnsanı rahatsız eden bu haberi yayan belli kimselerin bundan menfaat tedari içine girdiği yenilerde ortaya çıktı. “Batman’da Ayşe Arslanoğlu isimli 1’i engelli 4 çocuğu bulunan bir kadının 15 Temmuz’dan sonra engelli maaşının kesildiği, kocasının hapse düştüğü, geçim sıkıntısı yaşadığı ve ardından içinde polisle siyasilerin bulunduğu kişilerce baskı altına alındığı, tacize uğradığı hatta tecavüz edildiği, ardından da intihar ettiğine” ilişkin haberlerin peşine düşen Bold Medya gibi duyarlı yayınlar, bu işin arkasında bir dolandırıcılık çetesinin olduğunu ortaya çıkardı.

Kısa sürede sosyal medyada yayılan bu şoke eden bilgiyi pek çok gazeteci, hukukçu ve insan hakları aktivisti paylaşmıştı. İnsan hakları ihlalleri konusunda duyarlılığı ile bilinen HDPli milletvekili Ö.Faruk Gergerlioğlu da twitter hesabından bu olayı paylaşmış, kamuoyunun dikkatini çekmişti.

Olayın üzerine giden valiliğin, Batman Barosu’nun ve araştırmacı gazetecilerin tetkikleri neticesinde böyle bir olayın olmadığı, bu şekilde bir hadisenin de yaşanmadığı, meselenin “Hayrunnisa İçli” denen birisi ve ekibi tarafından tertiplenmiş dolandırıcılık hadisesi olduğu anlaşılmıştı.

Çoğumuz haberin kaynağını araştırma ihtiyacı bile hissetmeden doğru kabul edip bu hadiseyi paylaştık. Neden?

Çünkü ortada o kadar çok kötü ve acı olaylar var ki, devletin ve memurunun böyle bir şey yaşanabileceği öngörüsü ile hareket edildi. “Yok canım, olur mu öyle şey, insanların canını- malını emanet ettiği polis, kolluk güçleri yapar mı öyle şey?!” diyemedi insanlar…

Zira 17/25 Soruşturmaları sonrasında neredeyse sıfırlanan polis teşkilatının durumu ortada… Geçenlerde kameralar önünde eylemci bir genç kıza taciz eden polisi gördük. Emniyet’in açıklamasını okuduk: “Babası Fetöcü imiş” diyerek, tacizi makullendiren, gerekçelendiren hezeyanını!.. Sonrasında da bizzat İçişleri Bakanı’nın bu polise sahiplenmesini… Konuyla ilgili detayları önceki yazımızda okuyabilirsiniz.

Yol ortasında bir bayanın arabasını durdurup ekip otosunda tecavüz eden polisin haberini okuduk biz! Bundan 4 yıl kadar önce bir baro başkanının (Tahir Elçi’nin) kameralar önünde polis kurşunlarıyla can  vermesini naklen izledik! Ve Doğu’da özel harekatçı/ polis kimlikleriyle evlere girip kadınlara kızlara tacizler, tecavüzler yapan kimselerin olduğunu, bundan dolayı da bir çok gencin dağa çıkıp PKK’ya katıldığını yıllardır da okuyoruz, duyuyoruz. Böyle bir ortamda insanların “acaba?” demeye bile mecali kalmayabiliyor…

DUYARLI OLMA ZARURETİ

Bu tür hadiseler, günlük hayatta benzer yaşanan hadiselerin gerçekliğine de gölge düşürürken, insanların kafasında da soru işaretleri oluşturmaktadır. O yüzden de, alternatif medyaların azaldığı böyle bir zamanda ortaya düşen her habere “atlamamak” en doğrusu!

Fakat bunu yapabilmek o kadar zor bir hadise ki!.. Bir anda isminiz sosyal medyada etiketlenmekte ve buna benzer bir haberle ilgili “duyarlılık göstermeniz” istenmektedir. Hatta bu istekler bir noktadan sonra emre, buyurmaya kadar varabiliyor: “sizden bu hadiseye duyarlılık göstermenizi istiyorum, ilgilenmek zorundasınız!” gibi…

Siz de “acaba gerçek mi, aslı var mı ki!” diye tereddüt göstermeye kalktığınızda “duyarsızlıkla” itham edebiliyorlar.  Çünkü en ufak bir hadise bile toplumsal histeriye yol açabiliyor. Herkes herkesi “hainlikle, anlayışsızlıkla, duyarsızlıkla vs” itham edebiliyor. Bu konuda kalıplar da hazır: “Tabi, siz yurtdışına çıktınız ya, tuzunuz kuru ya, rahatsınız… Ama bakın neler yaşanıyor, siz ise ne kadar duyarsızsınız” vs…

Hasılı, bu puslu havada sosyal medyadan beslenirken çok dikkatli olmalı, kaynağından teyit etmedikçe meselelerin üzerine balıklama atlamamalı derim. Aksi takdirde yok yere paranızı da kaybedebiliriz, itibarınızı da. Yani daha çok dikkat ve sağduyu lütfen.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin