Tiyatroda kırılması imkânsız bir rekor: Fare Kapanı, tam 70 yıldır sahnede

HABER-İZLENİM | MEHMET ÖZDEMİR, LONDRA tr724

Dünyada ‘tiyatro’ denince akla gelen iki merkez vardır; New York’un Broadway’i ile Londra’nın West End’i. Bu iki yer farklı açılardan sürekli karşılaştırılsa da Londra’nın kültür-sanat ve eğlence merkezi West End’i öne çıkaran öyle bir özellik var ki, asla kıyas kabul etmeyecek cinsten. St. Martin’s Tiyatrosu’nda sahne alan ‘Fare Kapanı (Mousetrap)’ isimli oyun tam 70 yıldır (Covid dönemindeki bir yıllık karantina hariç) aralıksız gösterime çıkıyor. Eldeki verilere bakılırsa eser daha uzun süre sahnede kalacak gibi duruyor.

Polisiye roman türünün unutulmaz ismi Agatha Christie’ye ait eser Londra’da ilk kez Kraliçe II. Elizabeth tahta çıktığı yıl, yani 1952’de sahnelenmişti. O zamandan beri geçen 70 yıl içinde oyun Kasım 2022 itibariyle 28 bin 915 kez perde açtı ve 10 milyonu aşkın kişi tarafından izlendi. Bu gerçekten hem West End, hem de tiyatro dünyası için kırılması güç bir rekor, çünkü ondan sonra en uzun sahnede kalan iki eser yine West End’de oynayan iki müzikal. Victor Hugo’nun aynı isimli romanından uyarlanan ‘Sefiller (Les Miserables)’ 38 yıldır, Gaston Leroux’un aynı adlı romanından uyarlanan ‘Operadaki Hayalet (The Phantom of the Opera)’ ise 37 senedir sahnede. ‘Operadaki Hayalet’ aynı zamanda 35 yıldır Broadway’de oynuyor.

Agatha Christie, sadece 8 ay öngörmüştü

‘Fare Kapanı’nın bunca yıl oynanacağını eserin sahibi Agatha Christie bile tahmin edememişti. Hatta oyun ilk sahnelendiği günlerde son derece mütevazı bir öngörü ile “En fazla 8 ay oynanır.” dediği rivayet ediliyor. O tarihten 10 yıl sonra 1962’de BBC’ye verdiği röportajda da aynı tavrını sürdürecek ve “Daha kaç yıl sahnelenir?” sorusuna “Kehanette bulunmak istemiyorum.” cevabını verecektir. Aynı röportajda oyunu yılda 3-4 kez izlediğini belirten Christie, “Londra’da sahnelenen en iyi oyun Fare Kapanı mı?” diye sorulunca “Öyle denemez pek, hayır. Ne münasebet!” ifadeleriyle itiraz ediyor. Eserin neden çok sevildiği konusunda ise “İnsanlar sevdi ama kim bilir neden!?” diyerek kendine has tarzıyla bir gizem havası katıyor.

Aslında oyun ilk olarak 1947’de ‘Üç Kör Fare’ adıyla 30 dakikalık bir radyo tiyatrosu olarak yayımlandı. Kral V. George’un eşi Kraliçe Mary, 80’inci doğum gününde BBC aracılığı ile çok sevdiği yazar Christie’den böyle bir şey talep etmiş, o da kırmamıştı. ‘Üç Kör Fare’nin hikayesi, 1945’te koruyucu bakım altında iken istismara uğrayan ve biri ölen iki kardeşin gerçek davasından alınmıştı. Yazar, eseri tiyatro için genişleteceği sıralarda West End’de aynı adlı başka bir oyun üretildiği için isim değişikliği yapması icap etti. Damadı Anthony Hicks’in önerisi üzerine oyunun adı Shakespeare’in ünlü tragedyası Hamlet’te geçen bir ifadeden hareketle ‘Fare Kapanı’ diye değiştirildi.

‘Cinayeti işleyeni sır gibi saklamanızı istiyoruz’

‘Fare Kapanı’, soğuk bir kış günü, Londra’da işlenmiş bir cinayet sonrası, bir dağ pansiyonunda mahsur kalan insanların gittikçe ilginçleşen, gizemli öykülerini anlatıyor. İçlerinden biri aranan katildir. Fakat bir cinayet de orada işlenir ve oyun boyunca “Katil kim?” sorusu seyircilerin zihninde dolanır. Bu arada şüpheli karakterler kirli çamaşırlarını teker teker ortaya döker ve gerçek ortaya çıkıncaya kadar sinirler iyice gerilir. İlk gösterimden bu yana, oyunun sonunda bir oyuncu seyircilerden ‘beklenmedik sonu’ kimseye açıklamamalarını isteyerek, “Artık ‘Fare Kapanı’nı seyrettiğinize göre cinayetimize ortak oldunuz demektir. Sizden, cinayeti kimin işlediğini bir sır gibi saklamanızı rica ediyoruz.” der. Bu sebeple katilin kim olduğunu çözmek için mutlaka oyunu seyretmek gerektiği söylenir.

‘Fare Kapanı’ sadece West End’de değil dünya çapında da ilgi gören bir oyun; şimdiye kadar 50’den fazla ülkede 27 farklı dile çevrildi. Hikayedeki gizem, elbette oyunun bu kadar ilgi görmesinde etkilidir ama tek başına açıklamaya yetmez. Çünkü West End’deki diğer sahne oyunları da hayli ilgi görüyor ve çoğu kapalı gişe oynamaya devam ediyor.

39 profesyonel tiyatro genellikle kapalı gişe oyuyor

Örneğin ikinci sıradaki ‘Sefiller’ müzikali 1985’ten beri aralıksız gösterimde ve bugüne kadar yaklaşık 15 bin kez sahnelendi. Halen, Sondheim Tiyatrosu’nda oynayan müzikalin daha uzun süre devam etmesi bekleniyor. Müzikal, Hugo’nun orijinal epik romanında olduğu gibi 19. yüzyıl Fransa’sının fonunda geçiyor ve karşılıksız aşk, fedakarlık, tutku, kurtuluş ve ‘devrimci ruhun’ hareketli bir hikayesini anlatıyor. Eser ayrıca, 42 ülkede ve 22 dilde gösterime girdi.

Üçüncü sırada yine bir müzikal olan ‘Operadaki Hayalet’ var ve o da 1986’dan beri sahnede. Her Majesty’s Theatre’da (Majestelerinin Tiyatrosu) sergilenen müzikal şu ana kadar yaklaşık 14 bin 500 kez oynadı. Müzikal, Paris Operası’nda ses sanatçısı olan Christine Daae’nin çevresinde gelişen, imkânsız bir aşkın heyecan verici, trajik hikâyesini anlatıyor. ‘The Music of the Night’, ‘All I Ask of You’, ‘Think of Me’ gibi hit şarkıları da barındıran oyun Londra dışına 27 ülke ve 145 şehirde de sahnelendi.

West End’de tam profesyonel hizmet veren 39 tiyatroda bu üçü kadar olmasa da uzun süre sahnelenen ve her yıl binlerce seyirci çeken 30’a yakın oyun ve müzikal var. Eserler sadece İngilizlerin değil bütün dünyadaki tiyatro seyircisinin ajandasında yer alıyor. Londra, yıllık 20 milyonu aşan rakamla en çok turist çeken şehirlerin başında geliyor ve tiyatroların çoğu tur programlarının listesinde bulunuyor.

Yıllık 799 milyon sterlin gişe geliri

Bu durum, kuşkusuz Londra’yı dünyanın ‘tiyatro başkenti’ yapıyor. İngiltere’nin eski Başbakanı Boris Johnson, 10 yıl önce Londra Belediye Başkanı iken bu iddiayı dile getirmişti. 2012/2013 yıllarında yapılan bir çalışmada Londra tiyatrolarının yıllık seyirci sayının 22 milyonu geçtiği belirlenmişti. Bu rakamlar New York’un Broadway’ini geride bırakıyordu. O zaman Johnson şu yorumu yapmıştı: “Londra şüphesiz dünyanın tiyatro başkentidir ve tiyatro ekonomimiz için çok önemlidir.”

Johnson’un hatırlattığı gibi tiyatro Londra için kültür ve eğlenceden ibaret bir konu değil. Şimdi paylaşacağım rakamlar gişe gelirlerinin ekonomiye katkısını net bir şekilde ortaya koyuyor. Londra Tiyatro Topluluğu’nun verilerine göre 2019’da (pandemiden önce tam yıl açık olduğu dönem) toplam 18.3 bin performans sergilendi ve 15.3 milyondan fazla kişi bilet (oyun, müzikal, opera, dans, performans) satın aldı. Bir önceki yıla göre yüzde 1.4 oranında düşüş yaşanmasına rağmen bu rakam Broadway seyircisinden 1 milyon kişi fazla. Ortalama bilet fiyatının 52 sterlin olduğu 2019’da toplam gişe geliri 799 milyon sterline ulaştı. Bu gelirin yaklaşık 133.2 milyon sterlini de vergi olarak Hazine’ye aktarıldı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin