Tarihin en ağır sansürü, iktidarı kurtaracak mı?

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Erdoğan iktidarı, Doğu Anadolu fay hattının kırılmasıyla 10 ilde yaşanan felaketi, uyguladığı ağır sansürle perdelemeye çalışıyor. Kendileri ilk günden siyaset yapmaya başladı, farklı çıkan her sesi ise “fitne çıkarma” olarak niteleyip hesaplaşma tehdidinde bulundu.

Cumhuriyet döneminin kibre en çok bulaşmış iktidarı olarak tarihe geçecek AK Parti ve onun lideri Tayyip Erdoğan, 6 Şubat depremi itibariyle beceriksizliğiyle ve sansürcülüğüyle anılacak. 

Depremin en çok vurduğu bölgede birinci derecede yakınlarım var. Babam ve kardeşim ilçe merkezinde yaşıyorlar. Sağlar ve günlerini arabada geçiriyorlar. Doğup büyüdüğüm köyüme ise bu sabah (8 Şubat 2023) itibariyle daha devletten giden tek bir yardım ve kurtarma ekibi yok.

Hayatta kalanlar, yıkıntıların altından çıkardıkları kapı, pencere, kalas ne bulurlarsa onları yakıp ısınmaya çalışıyorlar. Köylüler ancak sesini duydukları enkazlardakileri kazma kürekle kurtarmaya çalışıyor. 

Belediye başkanı, 640 evden sağlam olarak ayakta kalanların sayısının 50’yi aşmayacağını söylüyor. Kışın çoğunun çalışmak için dışarıya gitmesinden dolayı can kaybı nispeten az. Lakin enkaz altındaki insan sayısının yüzden fazla olduğunu tahmin ettiklerini belirtiyor. 

Köyde tek elektrik olan yer, jeneratörü bulunan bir değirmen. İnsanlar, telefonlarını orada şarj edip dünya ile irtibat kuruyorlar. 

Köylerde kış aylarında dışarıdan çok yiyeceğe ihtiyaç duymazlar. Şimdilik erişkinlerin gıda sıkıntısı yok ama sağ kalan bebekleri hayatta tutabilmenin zorluğunu anlatıyorlar. Hayvanların çoğu telef olduğu için çocuklara verecek süt büyük sorun olmaya başlamış.

Bunları bizzat yaşayanlardan alıp paylaşmamın sebebi, yakında bu seslerin hepsinin bir bir kısılacak olması.

OHAL, HAKSIZLIKLARI VE BECERİKSİZLİKLERİ PERDELEME ARACI OLACAK

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, depremin yaşandığı 10 ilde 90 gün boyunca sıkıyönetim ilan etme kararı aldı. Kararın alınmasından sonra yaptığı açıklamada da farklı çıkan sesleri susturacaklarını açıkça duyurdu. 

 

 “Günü geldiğinde şu anda tuttuğumuz defteri de açacağız. Savcılarımız bu tür insanlık dışı yöntemlerle sosyal kaos çıkarmaya çalışanları belirleyip gereken işlemleri süratle yapıyor.”

Erdoğan, kendisini beceriksiz gösteren ve küçük düşüren her sesi susturacağını açıkça söylüyor. Bunu yapar mı? Hiç tereddütünüz olmasın yapar. Elinden gelirse mutlaka yapar. 

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesinde AFAD’ın koordinasyonu dışında hiçbir çalışmaya izin vermeyeceklerini duyurdu. Bakan Kurum da bu çıkışından sonra, “Milletimiz müsterih olsun, Sayın Cumhurbaşkanımız, devletimiz tüm imkanlarıyla afet bölgesinde” dedi.

 

Bakan Kurum, her şeyi AFAD yapacak deyince yardım kuruluşları ve gönüllüler, ulaştıkları bölgelerde çalışamaz oldu. Antakya’da FOX TV’nin yayınına bağlanan Hatayspor Yardımcı Antrenörü Gökhan Zan’ın feryadı her şeyi anlatmaya yetecek türdendi.

 

İnisiyatif verme korkusuna ve muhalefet nefretine tutulmuş bu iktidarın tavrı yüzünden binlerce kişi, deprem enkazı altında ölümü bekliyor. Depremin almadığı canlar da soğuk yüzünden ölüm tehlikesiyle karşı karşıyalar.

Beştepe Sarayı, OHAL ilan etmeden, toplumun sıkıntısını yansıtması halinde patronunun iktidarla işlerinin bozulacağından korkan yayın kuruluşlarını izledik. 

Adı haber kanalı olan NTV, canlı yayın sırasında yardımların yetersiz kaldığını belirten vatandaşın sesi ekranlara yansıyınca yayını sonlandırdı. NTV’nin Kahramanmaraş’tan yaptığı bu sansür, habercilik tarihine geçecek.

 

Habertürk yayınında Show TV muhabiri Tuba Södekoğlu’nun, enkazdan çıkan genç kızın, anne-baba-kardeşlerinin enkaz altında olduğunu söyleyip ekiplerin gelmediğini ekleyince sergilediği tavrı medya tarihi eminim kayda geçecek. 

Kahramanmaraş’ta acılı kızın “Ekipler gelmedi” sözünü duyan Södekoğlu, röportajı yarım bırakıp arkasını dönüp konuşarak uzaklaşıp gitti. 

 

İnsanların çektiği sıkıntıları ekranlara yansıtmayacaksanız niye oralara kadar gidip patronunuzun parasını harcıyorsunuz? Ekiplerin çalıştığı binalardan yayın yapan ajanslara yayınınızı sabitleyin. Böylece ucuz ve risksiz bir yayın yapmış olursunuz.

Show TV muhabiri Tuba Södekoğlu, yarın bir gün çocuklarına, “Ben 6 Şubat depreminde muhabirlik yaptım” diyerek bu röportajı izletebilecek misin?

Depremzedelerin susturulması, muhabirin lafı değiştirmesi merkezden genel bir talimat gittiğini gösteriyor. Merkezdekiler de iktidarın tehditlerinden korkuyor. 

İNSANLARIN ACILARINI DUYURABİLECEĞİ TEK YER SOSYAL MEDYA

Deprem bölgesinden yükselen yardım, yiyecek, battaniye, ekip, ekipman talepleri konvansiyonel medyada yer bulamıyor. Bunun için felaketzedeler sıkıntılarını ancak sosyal medyadan dile getiriyorlar.

Malatyalı öğretmenin feryadı bunların en acılarından. “Ben bu devlete 30 yılımı verdim. Devleti bir gün yanımda görmek istedim” diye yaptığı feryat yürekleri dağlar cinsten.

 

Antakya Devlet Hastanesi’nin durumunu da sosyal medyaya yansıyan görüntülerden öğrenebiliyoruz. Onlarca ceset hastanenin etrafına dağılmış durumda. 

 

Gazeteci Nevşin Mengü’nün yansıttıkları trajedinin boyutlarını gösteriyor. Cesetler sokaklarda.

 

Zeki Karakaş, İstanbul’dan kalkıp ertesi gün memleketi Adıyaman’a bir şekilde ulaşıyor. Eşi ve çocuklarının bulunduğu enkazın başında yaşadığı acıyı ve çaresizliği anlatıyor. Öğle saatlerinden itibaren gördüğü her ekibe yalvarıyor, gece saatlerinde bile gelen kimse yok.

 

Yakınlarının enkazdan gelen seslerini duydukları halde yardım edemeyen Hataylı depremzedeler çaresiz: “Ne gelen var ne giden”.

 

FOX VE TELE1 İKTİDARIN TEHDİDİ PAHASINA HABERCİLİK YAPTI

Birkaç televizyon kanalı dışında bütün kanallar, iktidarın borazanlığını yapıyor. 

İskenderun’da 48 saat boyunca kızının enkaz altından çıkarılması için çırpınan kadının feryadına kulak veren sadece bir kanal vardı. “Kızımızın cesedine bile razıyız” diyen yaşlı kadın haklı olarak, “Ben Türk vatandaşı olarak bunu hak etmedim. Devletimi yanımda istiyorum” diyor.

 

Habercilik yapan bir başka kanal ise çok daha geniş kesimlere ulaşan FOX TV oldu. Nice zamandır iktidarın suyunda ama muhalefet yapıyormuş gibi görünen FOX Haber, depremde bütün kanallara fark attı.

 

İKTİDAR BU KEZ YARDIM HIRSIZLIĞI YAPIYOR

Depremin olduğu andan itibaren Anadolu’nun dört bir yanından ve dünyadan yardımlar yağmaya başladı. Nerelerden yardım gönderildiğini uzun uzun paylaşmayacağım. Merak edenler, linkten bir kısmının detayına ulaşabilir.

Ülkenin yardıma koşmasından memnun olması gereken iktidar, bundan mutluluk duymak yerine yardım tırlarının üzerindeki pankartları değiştirme peşinde koşmaya başladı.

17-25 Aralık’ta devleti soydukları ortaya çıkan iktidar mensupları, bu kez yardımları çalmaya başladı. Felaketzedelere ulaşan her şeyi kendi yardımlarıymış gibi sunmak isteyenler, yollarda çevirdikleri araçlara valiliklerin ya da AFAD’ın pankartlarını asıyorlar. 

Bu ülke çok gasp gördü bugüne kadar. Masumların malları gasp edildi, “tüyü bitmemiş yetim” diye tanımlanan devlete ait her şeyi soydular. Başkalarının yardımının üzerine zorla bir pankart asarak yardım hırsızlığına bu dönemde şahit olduk.

Venezuela’ya kadar gidip maske yardımı yapan Binali Yıldırım’ın dolar milyarderi oğlu Erkan, Hatay’a gitmeyi başaramadı.

1999 depreminden sonra devleti aciz göstermek için her yola baş vuranlar, devleti ele geçirdiklerini sandıktan sonra yaşananları sergilemeyi “hainlik” olarak nitelemeye başladı. 

KILIÇDAROĞLU DEDİĞİNİ YAPARSA PEK ÇOK ŞEY DEĞİŞİR

Muhalefet, iktidarın “vatandaşın acısı üzerinden siyaset yapmakla” suçlanmaktan çekiniyor. İktidar kanadıysa partizanlığın her türünü fütursuzca sergiliyor. 

Muhalefet nihayet korkunun ecele faydası olmadığını görmüş gibi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün deprem bölgesinde partili belediye başkanlarıyla yaptığı temaslardan sonra bunu ortaya koydu. 

Kılıçdaroğlu, bu halka hizmet için önünüze engel konulmak isteniyorsa tanımayın, tutuklanmanız gerekirse tutuklanın diyor. “İktidarla hizalanmayı reddediyorum” diyen Kılıçdaroğlu, videoda anlattıklarının arkasında durursa, bu ülkede yeni bir dönemin kapısını aralayabilir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Bu tür felaketlerin birdaha yaşanmaması için depremde yıkılan binaları yapanlar her kademedeki denetim elemanları BİLİNÇLİ TAKSİRLE ÖLÜME SEBEBIYET
    VERMEKTEN CEZALANDIRILMALI tıpkı Orman suçları gibi Depremde yıkılan binaların suçluları da affedilememelidir. Bu anlamda artık şu imar affı namussuzluğundan da vazgeçmemiz gerek.Sonsuz olarak Depreme ilişkin gerçek kayıplar Onar yirmiser artırılarak bir süre gerçekdışı rakamlar verilecek daha sonra haberlerde bile yer verilmeyecek,gerçek rakamları açıklama çabaları OHAL mevzuatı bahanesiyle soruşturma konusu edilecektir.Seçimlerin yapılacağını sanmıyorum. Ama yapılır da yine bu iktidar ve Cumhurbaşkanı sandıktan cıkarsa bu büyüklükteki deprem sonrasındaki civikliklar bile gözümüzü açmaya yetmiyorsa Oh olsun bize!!!

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin