Tahir Elçi 2 yıl önce gazetecilerin ve polisin gözü önünde öldürüldü ama cinayette tek bir mesafe alınamadı!

İki yıl önce cinayete kurban giden Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi davasında şu ana kadar hiçbir gelişme yaşanmadı. Elçi’nin 28 Kasım 2015’te Sur’da Dört Ayaklı Minare önünde öldürülmesinin üzerinden 2 yıl geçti. Elçi’nin ölümünün ardından başlatılan soruşturmada bugüne kadar 3 savcı değişirken, cinayetin ardındaki sis perdesini aydınlatacak hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Soruşturmada ne bir fail ne de şüpheli olarak ifadesi alınan bir kişi var.

Bu süreçte Elçi’yi vuran mermi çekirdeği bulunmadı, polis kamerasının hafıza kartı kayıp, olay yerini gören işyeri kamerası çalışmıyor, olay anında orada bulunan polislere ilişkin istenen bilgiler verilmedi, olay yerinde görevli 30’u aşkın polis memurunun silahlarına kriminal inceleme yapılmadı. Avukatların soruşturmayı ilerletecek taleplerinin neredeyse hiç biri karşılanmadı.

Gazete Duvar’ın haberine göre, Elçi cinayeti soruşturmasını yakından takip eden Diyarbakır Barosu Tahir Elçi Cinayeti Soruşturma Komisyonu üyesi ve Elçi Ailesi avukatı Mahsuni Karaman, Elçi soruşturmasını ve soruşturmanın geldiği aşamayı değerlendirdi.

‘ELÇİ CİNAYETİ BASİT BİR VAKA OLARAK ELE ALINAMAZ’

Elçi’nin derin ve karanlık çevrelerin hedefi olduğunu söyleyen Karaman, “Elçi Türkiye’deki insan hakları mücadelesinin yapı taşlarından biridir. Faili meçhul, zaman aşımı tahliyesine karşı karşıya olan dosyaları canlandırarak, failler hakkında kamu davaları açtı. Cemal Temizöz, Uğur Kaymaz, JİTEM gibi davaların yılmaz bir takipçisiydi. 90’lı yıllarda Şırnak’ın Koçağı ve Kuşkonar köylerinin savaş uçaklarıyla bombalanması sonucunda 33 insanın yaşamını yitirdiği olayda gösterdiği üstün çabası sonucunda, AİHM’den aldığı mahkûmiyet kararı, hukuk ve insanları hakları mücadelesi hanesine muazzam bir başarı olarak yazıldı. Elçi, 2015 yılının ikinci yarısından itibaren başlayan, sivil alanlara yansıyan çatışmalar nedeniyle yaşanan insan hakları ihlalleri, orantısız güce dikkat çekmek, bunun önüne geçmek için Diyarbakır Barosu Başkanı olarak yoğun bir çaba sarf etti. Sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Silvan’a, Cizre’ye giderek incelemeler yaptı, raporlar hazırladı. Aynı şekilde, Sur’da tahrip edilen tarihi ve kültürel mirasa dikkat çekmek için gittiği Dört Ayaklı Minare önünde katledildi. Elçi cinayetine basit ve sıradan bir cinayet vakası olarak bakılırsa, Elçi’nin geçmişte yaptıklarını görmezden gelmemiz gerekir. Bu nedenle Elçi cinayeti basit ve kriminal vaka olarak ele alınamaz” şeklinde konuştu.

‘TAHİR ELÇİ’Yİ YENİKAPI SOKAK’TAKİLERDEN BİRİ VURDU’

Soruşturmada usulüne uygun bir gizlilik kararı olmadığı halde soruşturma dosyasının uzun süre kendilerinden gizlendiğini söyleyen Karaman, “Soruşturmada gelinen aşama itibariyle suç faillerinin etkili bir şekilde soruşturulduğuna ilişkin inancı besleyecek bir pratik sergilenebilmiş değil. Soruşturmanın tek bir şüpheli olmaksızın sürdürülmesi sonucu cezasızlık ile sonuçlanacak bir vaka ile karşı karşıya bulunduğumuzu ortaya koymuştur. Elçi’yi vuran kişi, Yenikapı Sokak içerisinde bulunanlardan birisidir. Sokak içerisinde onlarca polis bulunmasına ve bunların çoğunluğunun silahını kullanıyor olmasına rağmen halen dosyada şüpheli olarak tek bir polis memuru yoktur. Bu da soruşturmanın etkisiz ve isteksiz yürütüldüğü yönündeki kanaatleri güçlendirmektedir. Soruşturma makamlarının bu etkisiz tutumu kamuoyunda Elçi cinayetinin ‘fail meçhul siyasi cinayetlerin’ sonuncusu olduğu yönündeki kanaatine pekiştirmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

‘ELÇİ’Yİ VURAN MERMİNİN TESPİTİ YAPILMADI’

“Elçi’yi vuran mermi çekirdeğinin bulunması yönünde sergilenen isteksizlik ve ihmal, soruşturmayı baştan sakat bir hale getirdi” ifadesini kullanan Karaman, “Çatışma neden gösterilerek olay mahallinde doğru dürüst bir delil tespiti, delil toplama işlemi yapılmadığı için, Elçi’yi vuran merminin tespiti yapılmadı. Bu nedenle cinayetin aydınlatılması konusunda herhangi bir mesafe alınamadı. Elçi’nin ensesinden girip kaşının üzerinden çıkan mermi çekirdeğinin, en fazla gidebileceği mesafe 5-6 metredir. Aldığımız uzman görüşlerine göre kinetik enerjisi ve yüksek hızı, kurşunun o duvara ya da o kepenge saplandığı yönünde. O kurşun oralarda bir yerdeydi. O mermi çekirdeğinin bulunması için taranacak alan dar bir alandır. Bir cinayette eğer bir fail ortada yoksa ya da yakalanmamışsa, önemli olan mermi çekirdeğine ulaşabilmektir. Mermi çekirdeği failin kendisini göstermese bile, kullanmış olduğu silahı gösterir. Böylesi bir soruşturmada Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan beklenen husus şuydu; mermi çekirdeğini kaybolmaksızın, cinayetten hemen sonra olay yerini koruma altına alıp, mermi çekirdeğine ulaşmak olmalıydı. Sonrasında olay yerinde görevli 30’u aşkın polis memurunun silahlarına el koyup, kriminal inceleme yaptırması gerekiyordu. Bu işlemin yapılmamasını ihmal olarak görüyoruz. Telafi etmek mümkün mü asla mümkün değil. Çünkü yok olup giden bir delil söz konusu” dedi.

‘OLAY YERİ BİR ŞEKİLDE TEMİZLENDİ’

Elçi’nin nereden hedef alınabileceğini tespit etmek amacıyla 17 Mart 2016’da olay yerinde yapılan keşif sonucunda Elçi’nin nereden ve hangi açıyla vurulduğunun tespit edilemeyeceği yönünde rapor hazırlandığını hatırlatan Karaman, şöyle devam etti: “O keşfin amacı Elçi’yi vuran çekirdeği bulmak değildi. Mermi çekirdeğini orada bulamayacağımızı biliyorduk. O bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Aylarca süren çatışmalar nedeniyle olay mahalli kalmamıştı. Merminin saplandığını düşündüğümüz kepenk düşmüş, oralar tamamen moloz yığını haline gelmişti. Kepenk ve etrafındaki duvarlarda yaklaşık 200 yakın mermi izi vardı. Duvarda ve kepenkte çok sayıda atış izi var ama ortada mermi çekirdeği yok. Bu durum bizde olay yerinin bir şekilde temizlendiği şüphesini doğurdu. Bu şüphe ve kaygı halen dosyada devam ediyor” şeklinde konuştu.

‘ATK RAPORU SORUŞTURMA ALANINI GENİŞLETTİ’

Karaman, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK), Elçi’nin ölümüne neden olan kurşunun hangi tür ve çapta silahtan atıldığına ilişkin raporunun soruşturma dosyasında ilerlemeyi zorlaştırdığını ifade etti. Karaman, devamla şunları söyledi: “Bu rapor açısından önemli olacak tespit ya da tespitsizlik şu; ATK, Elçi’yi vuran mermi çekirdeğinin 9 mm çapında veya harp silahı olabileceğini söyledi. ATK, Elçi’nin başındaki merminin giriş çıkış deliği, yapısal özelliği üzerinden bir inceleme yapıyor. Yani merminin hangi silah türüne ait olduğunu tespit edilmediğine karar veriyor. Şimdi ATK, olayda 9 mm çapında mermi kullanılmış derse, sizin araştırma alanınız daha daralmış oluyor. Olay yerinde 9 mm çapında merminin kullandığı silahı taşıyan çok sayıda polis ve oradan geçen militanların elinde bir silah var. Dolayısıyla biz soruşturmayı 9 mm çapındaki merminin kullandığı silahı taşıyan kişiler üzerine yoğunlaştırıp çalışmayı sürdüreceğiz. Maalesef harp silahı dediği için bunun içerisini birçok uzun namlulu olan Keleş, Uzi, Kanas gibi vb. silah giriyor. Bu nedenle soruşturma alanımız genişlemiş oldu. Raporda uzak atış yapıldığı belirtiliyor. Uzak ve yakın atış mesafesi silahtan silaha değişlik gösterse de, bu mesafe 1 ya da 1,5 metre olabiliyor. Silahın çıkardığı duman, atış artığı dediğimiz maddelerin hedefine varıp varmamasıyla alakalı ölçeklendirmedir.”

‘POLİS KAMERASI HAFIZA KARTININ NEREDE OLDUĞU MUAMMA’

Cinayetin onlarca insanın gözü ve kameraların önünde yaşanmasına rağmen Elçi’yi vuran kişi ve vurulduğu anı gösteren herhangi bir görüntü kaydı bulunmadığını belirten Karaman, “Bizim olay anında önemsediğimiz üç adet görüntü var. Bunlardan birisi Mardin Kebap Evi’ni güvenlik kamera kayıtları, ikincisi Foto Film Şube personelince çekilen görüntüler, üçüncüsü de PTT’ye ait olan kamera görüntüleridir” dedi. Elçi’nin vurulma anının da bulunduğu polis kamerası görüntülerindeki 13 saniyelik kesintinin nedeninin tespiti için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir kez daha başvurduklarını dile getiren Karaman, “Görüntüyü çeken personel ifadesinde silah sesi duyması üzerine çömeldiğini, o sırada kayıttan çıktığını, daha sonra tekrar kayda girdiğini söylüyor. Biz, görüntüde kesme, kırpma ve montaj olup olmadığının tespiti için kamera ve hafıza kartına el konularak, TÜBİTAK ve ATK’ye gönderilmesini istemiştik. Üzerinden 2 yıl geçti. İlginçtir ki şu an itibariyle kamera ve hafıza kartına el konulmuş değil. Sadece görüntülerin bir kopyası gönderilmiş. Bu çok önemli bir nokta, eğer o tarihte görüntülerin bir imajı alınmış olsaydı, bunun üzerinden inceleme yapılabilirdi. Burada sorumlular açısından çok ciddi bir ihmal olduğu açıktır. Doğrusu çok umutlu değiliz. İki yıl geçti; kameranın, hafıza kartının nerede olduğu bir muamma. Savcılık bugün itibariyle bunu araştırıyor. Eğer bulunamazsa biz o delili irdelemekten mahrum kalacağız” diye konuştu.

OLAY YERİNİ GÖREN İŞYERİNİN KAMERASI ÇALIŞMIYOR!

Elçi’nin yaşamını yitirdiği sokağı gösterdiklerini düşündükleri Mardin Kebapevi’ne ait güvenlik kamera görüntülerinin çözümünün ATK tarafından ancak 2017 yılında yapıldığı bilgisini veren Karaman, “Görüntüleri incelediğimizde işyerinin içini çeken 3 kameranın görüntü kayıtlarında herhangi bir sorun ya da dezenformasyon yok. Bu görüntülerde cinayet anına ilişkin görüntüler yok. Fakat cinayet anını görüntüleyecek açıda ve cinayeti aydınlatıcı nitelikte olan 4. kameraya ait herhangi bir görüntü yok. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduk. Bu kamera gerçekten görüntü kaydı almadı mı? Aldı da teknik olarak çözülemedi mi? Veya bu kamera görüntü kaydı aldı, sonrada bu kayda müdahale mi edildi? Bu deliller karatıldı mı, köreltildi mi” sorularıyla araştırma yapılması talebinde bulunduklarını söyledi.

‘POLİSLER HAKKINDA BİLGİ İSTEDİK CEVAP VERİLMEDİ’

Olay yerinde görevli polisler ve amirleri hakkında 2 yıl önce idari soruşturma başlatıldığını hatırlatan Karaman, “Bu kişilerin olayda sorumlulukları ya da ihmalleri olup olmadığı konusunda Ankara’da bir müfettiş tarafından soruşturma yürütülüyor. İki defa yazılı olarak müracaatta bulunmamıza rağmen bu soruşturmanın akıbetiyle ilgili bize bir cevap verilmedi. İdari soruşturmanın hangi aşamada olduğu, hangi boyutta olduğu, bitirilip bitirilmediği, bilmiyoruz. Bu konuda 1 ay önce bir talebimiz olmuştu. Bize cevap verilmiş değil” diye kaydetti. Elçi’nin vurulduğu yerde görevli polislerin şu an nerede olduklarını, ‘F…/PDY ile bir bağlantılarının saptanıp saptanmadığı, ihraç edilip edilmedikleri’ araştırılması gerektiğinin altını çizen Karaman, “Bu konuda bizim elimizde bir bilgi yok. Bunun araştırılması için talepte bulunduk. Herhangi bir yanıt almış değiliz” dedi.

‘TÜRKAN ELÇİ POLİSLER HAKKINDA ŞİKAYETÇİ OLDU’

Görüntü kayıtlarında Elçi’nin vurulduğu yöne doğru ateş ettikleri görülen polis memurları hakkında soruşturma açılarak, şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınması yönündeki taleplerinin karşılanmadığını ifade eden Karaman, “Olay yerinde bulunan kolluk memurlarının tümü tanık sıfatıyla ifadeleri alındı. Soruşturmada müşteki olarak dinlenen Elçi’nin eşi Türkan Elçi olay yerinde görevli tüm kolluk personellerinden şikayetçi olduğunu söyledi. Bu ifadeyle tanık olarak dinlenen tüm polislerin şüpheli sıfatı kazanmasına rağmen şüpheli olarak ifadelerinin alınması yönündeki talebimiz karşılanmadı. Tanık olarak ifadelerine başvurulan polislerin bir kısmı çelişkili ve yalan olduğu değerlendirilen ilk ifadeleri üzerine yeniden ifadelerinin alınması ve yazılı olarak tarafımızca sorulması talebimiz kabul edilmedi” şeklinde konuştu.

‘YETKİLİLER SÖZÜNÜ TUTMALI, ELÇİ CİNAYETİ AYDINLATILMALI’

“Cinayetin aydınlatılması için verdiğimiz uğraş ve çabaların hiçbiri Elçi cinayetini aydınlatacak bir mesafe aldırmıyor bize” diyen Karaman, değerlendirmesini şöyle noktaladı: “Soruşturmada tanık yok, mermi çekirdeği yok, görüntü kaydı yok. Yani bu cinayetin aydınlatılmasında katkısı olabilecek, seyrini değiştirecek hangi delili düşündüysek, ya tesadüfen yok ya da gerçekten bunlara dışarıdan bir yerlerden müdahale edildi. Şimdi tüm olumsuzluklar ve tesadüfler üst üste binince Elçi cinayetinin ceza dosyasından kuşku duymamak mümkün değil. Soruşturmanın geldiği aşama itibariyle bundan sonra bir mesafe almanın çok mümkün görünmediğini üzülerek ifade etmek istiyorum. Maalesef Elçi dosyasında sergilenen mevcut pratik böyle devam ederse, bu haliyle faili meçhul devam edecek. Bu konuda bilgisi ve görgüsü olan, bu konuda en küçük bir mesafe almamıza katkısı olacak bilgiye sahip olan her kim varsa, bize ya da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmalı. Bu konuda bir mesafe almamız gerekir. Çünkü Elçi cinayeti aydınlatılmadığı müddetçe, toplum vicdanı ve ailesi rahatlayamayacak. Elçi cinayeti çok basit kriminal bir vaka değil. Elçi cinayetiyle başlayan süreç, birçok sosyal, siyasal meselelere de ışık tutabilecek bir sonuç yaratabilir. Cinayetin aydınlatılması için devlet yetkilerinin verdiği sözü tutmasını istiyoruz. Bu cinayeti aydınlatma konusunda görevleri ve yükümlülükleri var.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin