Suriye gösterip Yunanistan’la savaşa girmek

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Beştepe Sarayı, ekonomide girilen çıkmazı, açılacak yeni bir savaş cephesiyle gölgeleme çabasına girdi. Yıllardır unutulan ve gündeme getireni “hain” ilan eden kafalar, sandık kapıya dayanınca Yunanistan’ın ele geçirdiği adacıkları hatırlayıverdi. Suriye’de açılan cephenin prim yapmayacağı anlaşılınca yeni cephe Yunanistan olarak belirlendi.

Ülkede iktidarı elinde tutanlar, İslamcı yayılmacılık hülyalarını beslemek amacıyla 11 yıl önce Suriye’yi ateşe attı. Suriye kan gölüne dönüp insanlar yerlerinden yurtlarından edilmiş oldu. Güney komşumuzda çıkarılan savaşın bize faturası, ekonomik bedeli bir tarafa 5 milyon Suriyeli sığınmacı…

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Suriye savaşının ilk günlerinde, Başbakanlık koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan, en kısa zamanda Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılmaktan söz ediyordu.

Suriye’den başka bir yer görmeyen yöneticiler, gözlerini ülkenin batı tarafındaki gelişmelere tamamen kapattı.

YUNAN YAYILMACILIĞINA GÖZ YUMULDU

Türkiye ile Yunanistan arasındaki deniz, geçmişte Ege Denizi değil, “Adalar Denizi” diye adlandırılıyordu. Bu denize “Ege Denizi” diyerek Yunan tezi büyük ölçüde kabul edilmiş oldu.

Yunanistan, Tayyip Erdoğan’ın Batılı ülkelere yaranmak için onların alkışlarından mest olurken, Yunanistan 1923 Lozan Anlaşmasına göre Türk toprağı kabul edilen adaları bir bir ele geçirmeye kalkıştı.

2004’te başlayan bu işgaller, Avrupa Birliği’nden müzakere tarihi alabilme uğruna görmezden gelindi. O dönemde iktidar iç kamuoyuna karşı, 6-7 Eylül 1955 olaylarından sonra Türkiye’den göç eden Rumların mallarına karşı bu adaların verildiği bilgisini yaydı.

İktidar tarafıysa bu adım adım gelen işgal konusunda sessiz kalmayı tercih etti. Konuyu ülke gündemine Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım’ın verdiği bilgilerle Yeniçağ yazarı Ahmet Takan köşesine taşıdı.

2009 yılında Karolos Papulyas, Cumhurbaşkanı olarak Yunanistan tarafından sessiz sedasız işgal edilen Aydın yakınlarındaki Eşek Adasını (Gaydaros veya Yunanca adıyla Αγαθονήσι, Agathonisi) ziyaret etti. Papulyas, Yunan askerlerini ve Yunan sancağını selamladı.

Yunanistan. 1923 Lozan Anlaşmasına göre Türkiye’ye bırakılmış olan adacıkları sahiplenmeye devam etti. 2016 yılına gelindiğinde, Yunan bayrağı dikilen adacık sayısı 18’i buldu.

Yeniçağ yazarı Ahmet Takan, işgal edilen adalarla ilgili bilgi ve belgeleri köşesine taşıdığı için iktidar yandaşları tarafından “hain” diye damgalandı. Asılsız bilgilere yer verdiği ve Türk Dışişlerini karaladığı gerekçesiyle itham edildi.

Aynı tarihlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe’de topladığı muhtarlara, rehberi Kadir Mısıroğlu’ndan duyduğu nutukları atmaktaydı. Erdoğan, 29 Eylül 2016’da Lozan’ın nasıl bir hezimet olduğunu öne sürüyor ve “Bağırsan sesinin duyulacağı adaları Lozan’da verdik” diyerek asılsız bilgileri satmaya çalışıyordu.

Oysa Oniki Adalar diye bilinen adaların Osmanlı’dan çıkışı daha öncelere dayanıyor. (Batnaz adası, Çoban adası, İleryöz adası, İlyaki adası, İncirli adası, Kerpe adası, İstanbulya adası, İstanköy adası, Rodos adası, Kilimli adası, İlipsi adası ve Safran adaları) Balkan Savaşları sırasında İtalya tarafından işgal edildi.

Lozan’da yapılan, 1912’de İtalyan işgalinin tanınmasından ibaretti. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye yöneltilen suçlamaysa daha temelsiz. 1947’de İtalyanlar, Paris anlaşması ile denetimlerinde olan bu adaları Yunanistan’a devretti.

Misak-i Milli ilan edildiğindeyse Oniki Adalar’da Yunan askerleri, Ege Adalarındaysa Yunan ordusu vardı.

Kısaca özetlemek gerekirse 1912 ve 1947’de el değiştiren Oniki Ada’nın Lozan ile bir alakası yok.

Yıllarca bu topluma Lozan’ın hezimet olduğunu anlatanlar, Lozan’ı bahane edip Cumhuriyet’in kurucu kadrosuna her türlü lafı söyleyenler şimdi yeni bir çıkış arayışında. Adacıkların Yunanistan tarafından işgal edilmesine göz yumanlar, oy devşirmek, kahramanlık oluşturmak ve olağanüstü bir ortam sağlamak amacıyla Lozan’a sarılmış durumda.

SURİYE TUTMADI YUNANİSTAN’LA SAVAŞALIM

Beştepe Sarayı, Suriye’ye yeni bir harekât başlatmaya hazırlanırken, bunun sandığa yansıyacak bir boyutu olmayacağını fark etmiş durumda. Şimdi Türk Dışişleri, Yunanistan’a posta koyma hevesine kapıldı.

Yunan Başbakanı Mitsotakis, bu ayın başında İstanköy (Kos) adasını ve Keçi adasını ziyaret etti. 2009’da Papulyas’ın ziyaretinin görmezden gelinmesi için çalışanlar, son ziyareti köpürtmeye kalkıştı.

1923’te atılan imzayı “tu kaka” yapanlar, şimdi Yunanistan’ı durdurmak için Lozan Anlaşmasına sarıldılar.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan’a haddini bildirmeye kalkarken dünü hatırladı. Yunanistan’ın Lozan Anlaşmalarına aykırı olarak bu adaları kullanmaya başladığını söyledi:

“Yunanistan bizim yazdığımız mektuplara adam gibi cevap versin. Silahsızlandırılmış adaların statüsünü ihlal etmediğini söylesin, elimde belgeler var. Bu ihlali sonlandırmazsa adaların egemenlik tartışmasını başlattık zaten, egemenliği tartışılır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise el yükseltti. Erdoğan, “Biz, Yunanistan’la Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Anlaşmamızı bozduk” çıkışını yaptı.

Öyle anlaşılıyor ki, kontrollü gerginlik tırmandırılacak. Yunanistan ile adalar üzerinden restleşmeye gidilecek. Daha kötüsü ise 25 Aralık 1995’te Kardak Krizi yüzünden çatışmanın eşiğine gelen iki ülkenin, bu kez sıcak bir çatışmaya tutuşması, düne göre çok daha güçlü bir risk olarak karşımızda duruyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli, kahramanlık yazmaya hazır bekliyor. Yunan Başbakanı Mitçotakis’e seslenen Bahçeli, “Ege’de boğulmak istiyorsan çık karşımıza” diye seslendi ve ekledi:

“12 Adalar’ın yüzü ve yüreği Türkiye’ye dönüktür. Damarımıza basan kim olursa kalbini sökeceğimizi çok iyi bilsin.”

Yunanistan ise Batı’da kendine müttefik arayışında. ABD’nin başkentinde, “Ankara’ya F16 satmayın” isteğinde bulunan Mitçotakis, Almanya ve Fransa’dan istediğini almış gibi. Macron, “Kimse Yunanistan’ın egemenliğini tehlikeye atamaz. Buna Fransa izin vermez” sözleriyle net destek verdi.

CNN Türk moderatörü Hande Fırat, Yunanistan ile krizi gündeme getirerek “Yunanistan’a tatile gitmeyin” çağrısı yaptı. “En azından bu sene Yunan adalarına gitmeyin, ülkenize kazandırın” dedi.

Ankara ise Yunanistan’ın attığı adımlara karşı savaş çığırtkanlığı yapmaktan öte gitmiyor.

İki ülkenin yapması gereken ise savaş narası değil, sağlıklı bir zeminde diyalog olmalı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Sağ sol kavgası ne kadar yalan ise yani petinçek ile bahçelinin kavgası, yunanistan türkiye kavgası da o kadar yalandır. Ama çıkar gereği gerçek savaş yapılacaksa onu kontrollü olarak yaparlar. Sağ solu da kontrollü kavga ettirmişlerdi darbeye kadar. 15 temmuzda kontrollüydü, meclisin bahçesi bombalanmıştı. Yunan savaşı çok gerçekçi bir sahne olabilir. Hele şehitler gelince senaryonun gerçekliği daha inandırıcı olur.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin