Son çıkan ışıkları kapatsın!

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Bir dostum vaktiyle bana şöyle demişti: 

“Milyarlarca yıllık evren, binlerce yıllık insanlık tarihinde Tayyip Erdoğan dönemine denk gelmiş bahtsızlarız biz!”

Gülmüştük ama Sophokles’in dediği gibi, güldüğümüz bizim öykümüzdü aslında. 

Yaklaşık 10 seneden beri, yani Erdoğan’ın çalma zaafından dolayı dümeni ülkeyi yok etme pahasına totaliter rejime çevirmesinden sonra her gün “Bu kadarını yapamaz-lar” dediğimiz şeyleri yaptı. 

10 yıl önce “yok artık” diyeceğimiz her şeyi yaşadık artık. 

Ve öyle bir kavşağa geldik ki, bugün belki de bu ülkenin yarım yamalak bile olsa özgürlüğü hissettiği son gün olabilir. 

Elbette Allah’ın muradını bilemeyiz.

Ben her seçimde “Hakkımızda hayırlı olmayan sonuç ne olursa olsun, nasip etme ya Rabbi” diye dua eden biriyim. 

Şimdi de farklı bir şey yapacak değilim. 

Ve fakat, bu ikazları yapmanın da tarihi bir sorumluluk olduğuna inanıyorum. 

Üzülerek ifade edeyim ki, çok çok büyük ihtimalle pazartesinden sonra Türkiye’de hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak. 

Bakınız, bugün bile şikâyet ettiğimiz binlerce şeyi hasretle anacağımız bir döneme giriyoruz. 

Nürnberg Duruşmaları’nı bilir misiniz?

Bir gün ayrıntılarıyla yazmak isterim. 

Benjamin Berell Ferencz, Nürnberg Mahkemeleri’nin baş savcısıydı. 

Çok karmaşık ve zorlu bir davanın açılış konuşmasında, çoğu Hitler’in yakın arkadaşı olan zanlıları göstererek şöyle demişti: 

“Sevgili hakimler… Karşımızda Hitler döneminde doğmuş ya da o dönemde okula gitmiş, medyaya maruz kalmış genç bir kuşak olsa, bir nebze haksızlık edebilme ihtimalimiz vardır. Ancak, şu an sanık sandalyesinde oturanların hepsi, Hitler ile beraber, tarihin en büyük kitlesel kıyımlarını bilinçli ve gönüllü olarak yapanlardır. Hiçbir bahane onların masum olduğuna gerekçe gösterilemez!”

Bugünkü Türkiye’nin durumu budur. 

AKP’nin başta kurucu kadrosu olmak üzere, tüm kadro yarınki bataklığın sorumlularıdır. 

Arınç’tan Gül’e, Babacan’dan Davutoğlu’na kadar hiç kimsenin bir bahanesi olamaz. 

Bu karanlık geleceğin mimarı birincil olarak onlardır. 

Ve başta CHP olmak üzere tüm siyasi partiler.

İlle de kurgu darbe tiyatrosundan sonra koşarak Yenikapı’ya gidip cehennemin kapılarına açmaya yardım eden Kemal Kılıçdaroğlu..

Bu karanlık tablonun ressam fırçalarından biri de odur. 

CHP içindeki Ergenekon Ulusalcı tayfa, sırf cemaate olan düşmanlık ve kinlerinden dolayı bu cehenneme odun taşımışlardır. 

Görüyorsunuz işte son günlerde kendini patlatan patlatana. 

Meğer saray yüzlerce kripto beslemiş bugüne kadar. 

İnce, Oğan, Özkan ve son olarak da Şener…

Bu kadar satılık ruhun olduğu bir ülkenin bunca zaman dayanması bile ayrı bir mucizedir belki, bilemiyorum. 

Neler olacağına dair bir şeyler yazmak işin en kolay tarafı. 

Çünkü tarihte ve günümüzde binlerce örnek var. 

Tayyip’in Yolu diyebileceğimiz güzergahın rotası da finali de bellidir. 

Bu kadar karamsarlığın içindeki belki de tek ışık umudu, dünyanın hiçbir zalime ilelebet kalmayacağı ve hiçbir zulmün ilanihaye sürmeyeceği gerçeğidir. 

Böyle herkesi suçlarken, kendi anlayışımdaki kesimi de temize çıkardığım düşünülmemelidir. 

Cemaat pragmatizmi denilen illetin sadece ülkenin değil, tüm dünyanın umudu olabilecek bir hareketi nasıl perişan ettiğinin de acıklı hikayesidir Tayyip Erdoğan’ın hikayesi. 

Onlar ancak tek şekilde kendilerini teselli edebilirler;

Yaptıkları yanlışlardan dolayı değil, doğrulardan dolayı soykırıma uğradılar ve belki de daha da uğrayacaklar. 

Görüyorsunuz işte, Akşener ve Kılıçdaroğlu günlerdir kendilerinin terörist olmadığını ispatlamak için çırpınıyorlar. 

Bunu daha önce Kürtler ve Selahattin Demirtaş’a yaptılar. 

O zaman milliyetçi ve solcu kesim sesini çıkarmak bir yana Meclis’te Erdoğan’ın değirmenine su taşıdılar. 

Sonra cemaat teröristleştirildi. 

Herkes ama Demirtaş gibiler de dahil bu şeytanlaştırmaya çanak tutup, adeta teşvik ettiler. 

Sonuç ortada…

Erdoğan ve kendi azınlığı dışında bir ülkenin neredeyse tamamı terörist ilan edilmiş durumda. 

Pazartesiden itibaren Erdoğan bir süredir ertelediği bir hesaplaşmayı başlatacaktır. 

Mesela deprem zamanından beri not aldığı kesimler ve kişiler var. 

Onları doğduklarına pişman etmek için harekete geçecektir. 

Kötülüğün doğası budur çünkü. 

Hoş kendi ağızlarıyla “bunların hepsini not ediyoruz, zamanı gelince hesap soracağız” diyorlar ya, neyse. 

Bu ülkede eğitim zaten bitmişti. 

Kendi adamlarını, borsadan istifa ettiği anda yurt dışına çıkış yasağıyla baskı altına alanların, gençleri, muhalifleri yurt dışına bırakacağını mı zannediyorsunuz. 

O dönem bitmiş olacak. 

Seyahat özgürlüğüne veda etmeye hazırlansın Türkiye. 

Ekonominin nasıl bir karabasana döndüğünü yakında anlayacak tüm ülke ama iş işten geçmiş olacak. 

Bankalardan parasını çekemeyince anlayacak bunu şirketler ve bireyler. 

Daha fazla cezaevi yapacaklar. 

10 senedir tımarhaneye çevirdikleri ülkeyi, tamamen kapkaranlık bir batağa dönüştürecekler. 

Biliyorum içiniz karardı. 

Gerçek bu ne yazık ki!

Bardağın hiç mi dolu tarafı yok?

Diye soracak olursanız. 

Var…

Azıcık da olsa var…

Son evreye giriyoruz bu haftadan itibaren. 

Son evrenin en acılı olduğu gerçeğiyle beraber, en kısa olanı olduğunu da hatırlatmış olayım. 

Son sözüm şudur:

Siyaset şeytanın mesleğidir. 

Siyasal İslam cehennemdir!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

10 YORUMLAR

  1. Evet, pazartesi günkü potansiyel tabloda Akp’nin kurucu kadroları, Ergenekon, diğer cemaat ve tarikatlar, sağcısıyla solcusuyla halk, medya vs. herkes sorumlu, ama Hizmet Hareketi olarak biz hiç sorumlu değiliz. 2013’ün son aylarına kadar tüm medyamızla hiç desteklemedik, hiç onların şu anki siyasi İslamcı tabanıyla iç içe olmadık, hiç siyasi bir güç sahibi olmaya çalışmadık, hiç CHP düşmanlığı aşılamadık. Bunları yapmış olanlar varsa dahi “Kişilerden ötürü Hizmet suçlanamaz” deyip “işte sepette çürük elmalar da vardı” deriz ama konu bizim hasımlarımız olunca en tabandan en tavana herkes suçlu. Birçok zulme uğradığımızı biliyorum ama açıkçası bu tarafgir bakışınız ve yorumlarınız artık beni bıktırdı. Elli tane şey yazsak da dönüp bir “acaba bunlar habire böyle ne diyor, bir haklılık payları var mı” diyor musunuz merak ediyorum.

    İçeri girmiş, hatta müebbet aldıktan sonra kararı bozulmuş da yurtdışına kaçmış arkadaşlarım var, emin olun onlar sizin kadar suçlayıcı, negatif ve lanetleyici değiller. Herhalde kendinizi sosyal medyaya aşırı maruz bırakıyor olmanızın bir etkisi bu. Ama istediğiniz kadar “tarihe not düşün”. Bu tür yazılar bence artık bir noktadan sonra size de, okurlarınıza da psikolojik ve manevi zararlar vermeye başladı.

  2. Dünyada en çok teröristin çıktığı Ülke Türkiyedir. Türkler terörist yetiştirme makinasıdır. Türkler terörist olmaya diğer milletlere göre daha yatkındır. Terörist olmaya meyilli bir ırktır Türk ırkı. Türkler sürekli terörist olmaktadır. Dünyada en çok terörist çıkaran millet Türklerdir.

    Bu gerçeği hem herkesi terörist yaparak itiraf ediyor Türkler. Yani terörist yetiştirme makinası bir Türk milleti var. Bu milletten bol bol terörist çıkmaktadır.

    Bu gerçeği itiraf eden Türkler bu gerçeği bastırmak için aşırı milliyetçi davranmaktadır. Herkes milliyetçidir. Durduk yere Türk milletinden fazla milliyetçilik çıkmaktadır. Hem Türk milletinden terörist çok çıkmaktadır hem milliyetçilik. Sanki milliyetçilik Türklerin terörist olmaya meyilli potansiyelini örtmeye çalışmaktadır. Yani yarası olduğu için pansuman yapmaya çalışmaktadır. O yüzden yaradan bol bol terörist fışkıran bir millet olsa da Türkler, bunu bir şekilde pansuman etmesini de öğrenmiştir. Ama bu koca karı ilaçlarla Türklerden fazla terörist çıktığı gerçeğini örtemezsin. Türklerin acemice takındıkları bir tutumdur milliyetçilik. Sanki herkes “ben ne terörist olacağım, ben milliyetçiyim” derdinde. Herkes kendini bir şekilde terörist Türk olmaktan kurtarmaya çalışıyor. “ben ne terörist olacağım bak elimle yaptığım işarete, milliyetçi işareri, asıl terörist şuradaki Türkler, ben değil” demeye çalışmaktadır. O kadar çok terörist Türk varki herkes “ne terörist, ben milliyetçiyim” diyerek suçlanmaktan kurtulmanın yolunu bulmuş. İnsanlar kendilerini kurtarırken, suçu başkalarına atarak kurtarmaya çalışmaktadır. “ben değil, o terörist”, “ben ne terörist olacağım” diye Türklerde bir çaba görüyorum. O yüzden herkes milliyetçi. Herkes PKK ya, HDP ye hatta Kürtlere sövmektedir. Sırf terörist olmadığını kanıtlamak için.

    Mesela Almanlar da böyle bir çaba yok. Herkes işinde gücünde. Çünkü kimse Alman milletine terörist dayatmasında bulunmuyor. Zaten Almanlar milletçe kimse kimseye böyle adice bir suçlamada bulunmuyor. Ama Türkler birbirini terörist yapıp üste çıkmaya bayılıyor. Sırf kendini terörist olmaktan kurtarmak için Türk milletin yarısını terörist yapmaya çalışır.

    Bu savunma mekanizması aslında içten içe suçlanmaktan korktuğunu göstermektedir. Mesela Alman terörist olacağım korkusu yaşamaz. Ama Türk sürekli terörist olacağım korkusu yaşar.

    Madem terörist olmaktan bu kadar korkuyorsun, ki bence o kadar korkulacak birşey yok, o zaman niye 2 milyon insanı terörist şüphesiyle sorguya geçirilmesine destek veriyorsun? İyi ki 2 milyon arasında yokum korkusu mu bu? Yani sen sırf terörist olmayacaksın diye 80 milyon Türkün terörist olmasına razımısın? Ve hergün ya beni de terörist yaparlarsa korkusu mu yaşıyorsun? Ama sen terörist değilsin ki niye korkuyorsun? Çünkü terörist olmadığın halde Türkü terörist yapabiliyorlar. İşte Türkler millet olmaktan çıktıkları için bir Almanın özgüvenine sahip değiller. Türkler için Türklüğünü elinden alacaklar diye korkuyor. Yani Türk milletine inanmıyor, güvenmiyor. Sanki millet yerine tek tek Türklerin yaşadığı ama kalabalık olduğu için millet görüntüsü olduğu bir topluluk. Seksen milyon değil, 1 milyar Türk de olsa bu şartlarda aslında yalnızsındır. Her an bir Türk başka bir Türkü terörist ilan edebilir. Korkudan her Türk ‘bireyi’ güce karşı sesini çıkaramamaktadır. Çünkü millet duygusu yoktur. Kanserli hücrelerin birbirine bağlanması problemlidir. Dizilimde bir düzen olmaz, kimi hücre büyük kimi hücre küçük olur. Ahenk yoktur. Bütünlük yoktur, kopuk kopuktur. Düzensizdir. Davranışlar öngörülemez ve birlik yoktur. Normal dokuyu taklit eder ama sırıtmaktadır. Sadece aslın bozuk bir kopyasıdır. Tutarsızdır. Büyüme kontrolsuzdur. Sınır yoktur. Hukuk yoktur. Kurallar, düzen, disiplin yoktur. Her hücre kendi derdine düşmüştür. Tek tek bütünden koparak ilerlemeye çalışmaktadır. Davranışları amaçsızdır, bir hedefe varmaz. Sadece var olan düzeni yıkmaktadır. İşte Türkler bunu sezinledikleri için içten içe her Türk milliyetçi görünmeye çalışarak bu amaçsız davranışları gizlemeye çalışmakta, sanki bir düzenin parçası olduğunu adeta kanıtlamaya çalışmaktadır. PKK nın kötü birşey olduğu öğrenişdiği için PKK bu amaç için araçsallaştırılmaktadır. Bu sayede dikkatler Türklük üzerinden PKK ya çekilmektedir. Türkler sorunu yoktur, tek sorun PKK dır. Türkler ise PKK ya karşı milliyetçi duygularını göstererek yaralarının üzerini örtmektedir.

    Ama huy çıkmıyor işte. Bu sefer PKK üzerinden diğer, rakip Türkleri PKK işbirlikçisi yaparak yine o Türkün Türkü teröristleştirme alışkanlığı depreşmektedir.

    Türkler bir kısır döngü içindeler. Birbirlerini kolay yoldan, adice teröristleştiriyorlar. Sonra Türkler içinde bu yolla terörist sayısı diğer milletlere göre çok fazla çıkınca bu sefer bende terörist olurmuyum korkusu yaşamakta. Terörist olma korkusu kendini milliyetçi gibi gösterme davranışını beraberinde getirmektedir. Milliyetçiliğini kanıtlamak için başkalarını terörist yapar. Türk teröristleri dünyada sayıca rekor kırarken daha çok panikler. Çünkü terörist olmak istemez. Sanır ki terörist olmak başkalarının suçlamasıyla olunur. Kişi kendini bildikten sonra kimse kimseyi gerçekte terörist yapamaz. Ama bu çukura düşmemek için bu sefer milliyetçiliğin dozunu arttırma gereği hisseder. Sanki ne kadar çok milliyetçi olduğunu gösterirse o kadar terörist suçlamasından kurtulacaktır. Bu sayede Türkler birlik içinde olamaz, millet olamaz, güçleri dağılmıştır, güven duygusu sıfırdır. Bu hastalıkları kabul etmedikçe, ilkel savunma davranışları yani ben terörist değilim o terörist, devam ettikçe bu kısır döngüden çıkılmaz. Düşmanı da Türkler oluşturuyor, oluşturulan düşmandan da Türkler korkuyor. Korktukça yani korkakça bir davranış söz konusu, başka Türkleri daha çok suçlamaktadır. Bu sayede bir tiyatro sahnesi oluşturmaya çalışmaktadır. Hainlere karşı mücadele eden kahraman Türkü oynamaktadır. Ama onun altında yatan esas nedeni yukarıda anlattım.

    Mesela Almanların öyle bir çabası yok. Hain Almanlara karşı kahraman Almanı oynama ihtiyacı yok. Ama bu psikolojik bir seviyedir. Almanın kahramanı oynama ihtiyacı yok. Yani her milletin ihtiyacı farklı diyelim.

    • Muhteşem GERÇEKLER Deniz bey. Sizin gibi muhabbet insanların varlığı bana nefes oluyor. Teşekkür ederim. Yorumlarınız çok değerli, değerini bilenlere..

    • Turkler degil sen kisir dongu icindesin Bay Deniz. Algi bot umusun nesin nasil bir teknikse ‘turkler teroristtir’ algisini tekrar tekrar yazip algi kasmissin. Ama burda sana ekmek cikmaz. Turkler cok sey olur ama terorist olmaz. Olamaz. Tarihinde zillete dusmedigi icin kahraman bir cedde sahip oldugu icin katakulliyi bilmez. Genetik kodunda dusmana alcakca saldirmak terordu gerilla taktigiydi atom bombasiydi gibi endirek dovus taktikleri yoktur. Savasin en asili en erkekce versiyonu olan meydanda yigitler gibi vurusmayi tarihte en iyi yapan irklardan biri oldugu icin Turklerde dalavere ya da kanciklik yoktur. Dunyanin her milletinden degisik background da 1000er adam ve kadin getir hapla ilacla beyin yikamayla teror egitimi ver en az turklerden yuz bulursun. Rus musun bilmem ne kokenlisin ama turklere daha akillica camur at atacaksan

      • Türklere cezaevi dayanmıyor. Bir yandan yenileri yapılıyor. Bunları ben yapmıyorum. Muhteşem Türkler yapıyor.

        Dünyada ordusunun yarısı terörist diye atılan başka bir millet var mı Türk milletinden başka. Peki uzaylılar mı attı yoksa Türk Türkü terörist diye mi attı?

        Yani ben demiyorum. Sadece olanı söyledim. Bunlar benim iftiralarım değil, Türkün Türke attığı iftira. Sadece olup biteni söyledim ama sanki bütün iftiralar benim fikrimmiş gibi algılanmış. Yani Türkün Türke attığı terörist iftirasını sanki ben atmışım gibi algılandı.

      • Ruslarla işbirliği yapan ben değilim siz Türklersiniz. Sizi kapıda bekletmişti. Madem Türkleri savunuyorsun o zaman Türklerin büyük kısmını temsil eden Tayyipçi Türklerin de arkasında dur o zaman.

  3. Nedim bey,

    Son iki hafta içerisinde tr724 yazıları içerisinde okuduğum en DENGELİ yazı. Hakkı, hakikati yazmışsınız. Kim iktidar/muhalefet olacakmış bizim işimiz değil. Bizim işimiz her zaman ve şartlarda, -dün pragmatist olup hata yaptığımız bir gerçek- bu yazınızda olduğu gibi HAKKI VE HAKİKATİ yazmak.

    Böyle bir CESUR YÜREK çıktığı için sevindim. Demekki hala bu cemaatte bir umut ışığı var. Parolamız, dediğiniz gibi:

    Siyaset şeytanın mesleğidir.

    Siyasal İslam cehennemdir!

    Çünkü siyaset bölüyor, parçalıyor. Bizim en önemli siyasetimiz, siyasetsizliktir. Biz, siyaset üstü olmalıyız.

    Saygılarımla..

  4. Madem halkinin yarisi ve iktidar- muhalefet tum siyasi partilerin idarecileri ve taraftarlari yasanan bu zulmun bir parcasi ve yasanalardan dolayi hicbir sorumluluk hissetmiyor ve aksine mutlu olduklarini beyan ediyorlarsa biz ne diye bu kadar yazilari okuyup stresten strese giriyoruz

  5. Ya bişey sorcam Nedim bey; Tayyibin bu hale gelmesinde zaman gazetesinin hiç sorumluluğu yokmu ya?

    Bütün Türkiyeyi Tayyibin arkasına ittirmesini bir tarafa bırak Hizmet Hareketinin bile Tayyibin arkasında yer almasına sebep olmadımı ya?. Yahu arkadaşlar dersanelerin kapatıldığı bir zamanda bile önce “YENİ KAPI” AKP mitingine gidip sonra olimpiyat stadına “Türkçe olimpiyatına” gitmesini ne ile bağdaştırıyorsunuz bi söylermisiniz ?

    Ben ençok neye seviniyorum biliyormusunuz? bugünden itibaren bir daha siyasal içerikli yazı yazamayacaksınız. bugün son gününüz. Allah yolunda hizmet edin ya bırakın deccalı süfyanı, bırakın Türkiyeyi kendi haline. Başımıza bela oldu bu hadiseler yeter artık. Bulunduğunuz ülkelerle/ hizmetlerle/ çalışmalar ile ilgili yazılar yazın

  6. Türk halkının yarısı terörist diğer yarısı vatan kahramanıdır. Ne zaman terörist olan yüzde 50 lik kesim ezilir, bu sefer tamamen hükmeden kalan yüzde 50 lik vatan kahramanı kısmın içinde bir süre sonra kavga başlayacak ve bu sefer bugünkü vatan kahramanlarının yarısı yarın terörist diğer yarısı da yine vatan kahramanı olmaya devam edecektir. Derken o süreçte öyle evrilecek ki, nüfusun çeyreğini oluşturan yüzde 25 ini oluşturan, kalan vatan kahramanı kesimin içinde daha da deri bir kavga çıkıp gelecekte, bu sefer de onların yarısı terörist ilan edilirkin, kalan yüzde 12, 5 lik kesim vatan kahramanlığını devam ettirecektir.

    Türkiye deki olay, artık mantığın, psikolojinin, sosyolojinin konusu değil, MATEMATİĞİN KONUSUDUR.

    yüzde 50 nin ellisinin ellisi ve onunda ellisinin ellisi şeklide, yarımın yarısı onun da yarısı … şeklinde terörist edilen bir ülkede, son kalan kişi, bu ülkenin gerçek VATAN KAHRAMANI olarak ilan edilecektir.

    Not: Son beyaz adam, son vatan kahramanı olarak kaldığında, vatan kahramanı olarak anılmanın öyle keyifli bir şey olmadığını da tadacaktır… (Bir pro-kızılderili atasözü)

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin