Şöhretinin Beşiktaş’a taşıdığı isim: Bernd Schuster 

Bernd Schuster

HABER-YORUM| HASAN CÜCÜK 

Büyük kulüplerin teknik direktör transfer etme anlayışı şu: “Yeter ki ünlü olsun, sistemi ve bize uyum sağlayıp sağlamayacağı önemli değil.” Sonuç, genelde fiyasko. Bu konuda Beşiktaş için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Sadece ismine bakıp, takımı emanet ettiği isimlerden darbe darbe üstüne darbe yedi. Bu isimlerden biri de Bernd Schuster’di.

Başarılı olmak, göze hoş gelen futbol ortaya koymak ve tribünleri doldurmak için ünlü isimleri 2010-11 sezonunda kadrosuna katan Beşiktaş, takımın dümenini Alman Bernd Schuster’e emanet etmişti. “Beğenmeyen stada gelmesin, evinde izlesin.” İnönü Stadı’ndaki UEFA Avrupa Ligi maçında Dinamo Kiev’e 4-1 yenilmesinin ardından Teknik Direktör Bernd Schuster’in ağzından çıkmıştı bu sözler. Alman teknik adam, taraftarların protestosunu içine sindirememiş ve bu şekilde tepki vermişti.

2010-11 sezonunda Süper Lig’deki şampiyonluk yarışının çok uzağında kalan Beşiktaş’ın istediği futbolu bir türlü oynayamayışı, her şeyden önce takım olamayışı, rövanş maçının da benzer bir skorla biteceğini gösteriyordu. Nitekim siyah-beyazlı takım, Kiev’de sahadan 4-0 mağlup ayrıldı ve ‘Final oynayacağız’ dediği UEFA Avrupa Ligi’ne veda etti. Şampiyonluk yarışında daha sezon başından itibaren olmayan siyah-beyazlılar ligi şampiyon Fenerbahçe’nin 28 puan gerisinde 6. olarak tanımladı. Schuster ise sezon sonunu bile görmeden Mart 2011’de gönderildi. Peki Beşiktaş yönetiminin Schuster tercihinin gerekçesi neydi?

Beşiktaş yönetimi, takımı Schuster’den ziyade, şöhretine emanet etti âdeta. Real Madrid ve Barcelona gibi devlerde top koşturan, teknik adam olarak Real Madrid’i La Liga’da şampiyonluğa taşıyan bir isimdi Schuster. Ama şöhretinden dolayı zaafları ve teknik yönü dikkate alınmayınca, her an gönderilecek konuma gelmesi fazla uzun sürmedi.

Schuster, siyah –beyazlı yönetimin şöhretine bakım takımı teslim ettiği ilk isim değildi.  Nevio Scala, John Benjamin Toschak, Peter Brigel, Tigana, Del Bosque ve Schuster, Beşiktaşlı yöneticilerin ismine bakarak takımı emanet ettiği teknik adamlar oldu. Ortak özellikleri, ünlü bir futbolculuk kariyerleri olması. Del Bosque için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Real Madrid ile lig ve Şampiyonlar Ligi kupasını kaldıran Del Bosque, kalitesini İspanya’yı dünya ve Avrupa şampiyonu yaparak ispat etti. Fiziki görünümünden dolayı ‘Yeniköy Kasabı’ lakabı takılan Del Bosque, centilmenliği ile herkese ders verdi. Beşiktaş, bu dönemde evlatları Ertuğrul Sağlam ve Rıza Çalımbay’ı harcarken, aradığı başarıyı, beğenilmeyen Lucescu ile yakaladı.

Ve yeniden Schuster… Futbolculuk kariyeri başarılarla dolu bir isim Bernd Schuster. Barcelona ve Real Madrid’de top koşturdu. Real Madrid’i 2007-08 sezonunda 85 puanla şampiyon yaptı. Ama ne taraftarla ne basınla ve ne de oyuncularla sağlıklı diyalog kurdu. Beşiktaş’ta olduğu gibi. Basın toplantısında lakayt tavırları ve soru soran gazeteciyi küçümseyen sözleriyle tepki çekti. Oyuncularla sağlıklı diyalog kurmadığı sık sık haber oldu. İkinci sezonunda 4-3’lük Sevilla yenilgisi sonrası yaptığı, “Barcelona’yı yenecek güçte değiliz” cümlesi, kovulmasını hazırladı. Schuster’in Real Madrid’deki başarısı, kendisinden ziyade Rijkaard yönetimindeki Barcelona’nın başarısız olmasına bağlandı. Beşiktaş yönetimi, takımı Schuster’e teslim ederken, “Real Madrid’i şampiyon yapmış bir hoca neden 2 yıldır boşta?” sorusunu sormayı düşünmedi.

Beşiktaş’taki Schuster olayının benzeri, Galataaray’da yaşandı. Barcelona’dan ayrıldıktan sonra uzun süre işsiz kalan Frank Rijkaard, sarı-kırmızılı takımda hiçbir başarıya imza atamadan ülkesine döndü. Etkileyici bir futbolculuk kariyeri vardı Surinam asıllı Frank Rijkaard’ın. Ajax ve Milan günleri başarıyla doluydu. Barcelona’nın başına 2003’te Johan Cruyff kontenjanından geçmiş, La Liga ve Şampiyonlar Ligi sevinci yaşamıştı. Ama bir türlü oyuncularla arası iyi olmadı. Ronaldinho ve Eto’o gibi yıldızlarla kavgaya varan tartışmalar yaşadı. Barça’da son iki yılı tam bir fiyasko oldu. 2008’de Barcelona’nın başına geçen Guardiola, Rijkaard’ın hezimetler yaşattığı takımla, hiçbir takviye yapmadan, yerel ve uluslararası arenada tüm kupaları kazandı. Bir yıl boşta kalan Rijkard’ı Galataaray, isminden dolayı takımın başına getirdi. İlk yıl yaşanan fiyaskoları sineye çeken yönetim, bu sezonun başlarında Rijkaard’ı göndererek şöhretin başarı getirmediğini acı bir şekilde tecrübe etti.

Beşiktaş’tan kovulduktan sonra iki yıl işsiz kalan Schuster, 1 Temmuz 2013’te Malaga’yı çalıştırmaya başladı. Ancak Malaga dönemi sadece bir sezon sürdü. 1,18 puan ortalaması tutturması biletini kestirdi. Yeniden işsiz teknik adamlar listesine adını yazdıran Schuster’in kapısını 4 yıl boyunca hiçbir kulüp çalmadı. Nihayet beklediği teklif oldukça uzaklardan Çin’den geldi. Çinliler’de tıpkı Türk kulüpleri gibi şöhretine bakıp takımı emanet ediyordu. Mart 2018’de Çin Ligi takımlarından DL Yifang ile anlaşan Schuster’in görevine bir yıl dolmadan Şubat 2019’da son verildi.

Teknik adamlık kariyerine 1 Temmuz 1997’de SC Fortuna Köln takımında başlayan Schuster hiçbir zaman istikrarı yakalayamadı. 21 yıllık teknik adamlık dönemi boyunca 10 değişik kulüp çalıştırdı. 21 yıllık kariyerinin sadece 10 yılını çalışarak, 11 yılını ise işsiz olarak geçirdi. 60 yaşında olan Schuster bir yılı aşkındır işsiz. Kapısını çalan kimse yok. Adı unutulanlar listesine çoktan yazıldı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin