Sıra CHP’ye geldi mi?

Analiz | Erhan Başyurt | @Erhan_Basyurt

 

İktidar, 2014’ten bu yana kendisine boyun eğmeyen ve muhalif olan kesimlere yönelik, sistematik, planlı ve kapsamlı bir ‘temizlik harekâtı’ yürütüyor.

17/25 Aralık 2013, 7 Haziran 2015, 15 Temmuz 2016 ve 16 Nisan 2017 tarihleri, iktidarın otoriterleşme ve ‘Tek Adam’ rejimine geçiş için kritik dönüm noktaları olarak kullanıldı…

***

İktidar önce özgürlükleri daralttı ve yargı bağımsızlığını yok etti.

Ardından da rejimi dönüştürmek için engelleri tek tek kaldırmaya başladı.

İktidar, ‘Tek Adam’ın tam hakimiyeti sağlanana kadar yoluna devam edecektir.

‘Tek Adam’ rejimleri ‘fıtraten’ güçlü muhalefete ve özgür basına tahammül göstermez.

Tek parti, tek lider söz konusudur…

Tüm güçler ‘Tek Adam’da toplanır. O ne derse artık kanundur. Fermandır…

Kanun yoksa kanun çıkarılır, kanuna aykırı ise kanun değiştirilir.

***

Değil muhalif partilerini yok etmek, parti içi muhalifleri bile ‘hain’ ilan eder.

Sadece ‘kontrollü’ ve göstermelik zayıf ve etkisiz muhalif hareketlere kasıtlı olarak göz yumulur…

AK Parti’nin ‘fetva mercii’ Hayrettin Karaman, açık şekilde yazdı.

‘Cemaat, halifeye biat etmediği için devlet eliyle ezildi,’ demekle de kalmadı Karaman, diğer cemaatleri de aynı akıbetle tehdit etti.

Kısacası, ‘Tek Adam’ rejimi şayet kendisini tehdit altında görürse, kendi siyasal geleneğindeki insanları bile yok etmekten çekinmez…

***

Hal böyleyken, ‘Tek Adam’ rejimlerinin muhalif partiler ve özgür medyaya hiç tahammül göstermeyeceğini söylemeye gerek bile yok!

Türkiye’de özgür basın büyük oranda yok edildi.

Gazete ve televizyonlara el konuldu, gazeteciler ve aydınlar uydurma suçlarla hapse atıldı…

Muhalefetin durumu da medyadan farksız…

Meclis kürsüsünden ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ diyen HDP’nin başına gelenlere bakın.

Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve 10 vekili hapis…

Seçim meydanlarında etkili konuşmalar yapan ve ‘Abbas yolcu, yolcudur Abbas…’ diyen Meral Akşener’in ve MHP içindeki diğer muhaliflerin başına gelenlere bakın.

Akşener’in yeni bir hareket için destekçileriyleyle buluşması, salonlarda, otellerde konuşması bile engellendi.

MHP ve BBP’nin nasıl pasifleştirildiğine ve iktidarın destekçisine dönüştürüldüğüne bakın.

Sıranın şimdi CHP’ye gelmiş olması şaşırtıcı mı?

Kesinlikle ‘Hayır’!

***

İktidar bir yandan AK Parti içindeki güçlü isimleri etkisiz hale getiriyor bir yandan da teşkilatta ‘yeni yüzler’ ile seçimde yeni bir heyacan dalgası yakalamayı planlıyor.

Seçim hilesinin yasal hale geldiği ülkemizde tüm bunlara gerek yok aslında ama iktidar tedbiri elden bırakmıyor.

Tüm bunları yaparken, en güçlü siyasi parti CHP’nin ıskalanacağı düşünmek saflık olur.

İktidarın sadece ‘Tek Adam’ seçimini kazanması yetmiyor, ‘karşı devrim’ sürecini geri dönülmez şekilde pürüzsüz tamamlayabilmesi için ilk seçimde Meclis’teki 600 sandalyenin en az 400’ünü de kazanması gerekiyor.

Tüm hesaplar ve gayretler bu yönde…

MHP ve HDP’nin barajı aşamaması, CHP’nin de muhaliflerin ortak adresi olmaması, iktidarın 400 vekil hedefini yakalaması için elzem.

İktidarın hesap edemediği tek sürpriz gelişme Akşener ve arkadaşlarının kurmayı planladığı yeni parti olacaktır.

Onu da ya bir ‘baskın seçim’ ya başka bir ‘son dakika’ seçim engeli ya da parti içine sızdırdıkları ‘çürük elmalar’ ile aşmanın yoluna bakacaklardır.

***

CHP’nin farklı kesimlerden muhaliflerin ortak paydası olmasını önlemenin yolu, iktidarın şu an yaptığı gibi, CHP’yi ‘terör örgütlerinin çatı örgütü’ olarak lanse etmek!

İktidarı ‘kontrollü darbe’ yapmakla suçlayan CHP’nin her fırsatta ‘FETÖ’ açıklaması neler döndüğünün pek de farkında olmadıklarını gösteriyor.

İktidar, Büyükada’da gözaltına aldığı insan hakları savunucularını CHP ile temasta olmakla suçluyor. CHP sanki suç örgütüymüş gibi… Sanki casusluk yapıyormuş gibi…

CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, ilgisi olmadığı bir eylemden ‘müebbet hapis’ cezasına çarptırıldı ve hapse atıldı.

Onu bile savunamaz haldeler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu meydanlarda MİT Tırları’na ait görüntüleri vermekle yani ‘vatana ihanet’ ile suçluyor.

Meclis’te 50’yi aşkın CHP milletvekili hakkında 150’den fazla dokunulmazlığı kaldırma fezlekesi var.

Dokunulmazlıkları bu dönemde kaldıran yasaya CHP de destek verdiği için, şaşırtıcı gelişmeler olabilir.

***

İktidarın kontrolündeki havuz medyası iki haftadır CHP’ye yönelik algı operasyonu yapıyor ve akla hayale gelmedik hayali suçlamalar yöneltiyor.

Kılıçdaroğlu’nun Focus dergisine verdiği beyanattan CHP’li Mustafa Akaydın’ın darbe gecesi sivillerin sokağa dökülmesini eleştiren açıklamalarına kadar.

Tüm bunlar yaşanırken, CHP’nin medya üzerinden halka erişmesi ve gerçekleri anlatması ise engelleniyor.

Özgür medya yok edildiği, merkez medya da boyun eğdirildiği için CHP’nin gerçekleri kitlelere ulaştırması neredeyse imkânsız.

CHP’li Eren Erdem, bir gecede 153 seri tweet atarak, ekranlardan veya medyadan söyleyemediklerini anlatmaya çalıştı…

Ancak akıl almaz bir şekilde, onu bile iktidarın söylemleri üzerinden yapmaya çalışarak, içine düşürüldükleri çıkmazı ortaya koydu.

***

Sonuçta sıra CHP’ye geldi mi? Geldiyse şaşıracak bir şey yok.

Aylardır yazıp çiziyoruz. ‘Bir ‘karşı devrim’ süreci yaşanıyor ve iktidar muhalefetin ‘dindarlara’ olan önyargılarını bu süreçte istismar ediyor’ diye.

2019’daki ya da bir erken genel seçimde iktidarın hedefinin CHP’ye en az vekil çıkarttırmak olduğu şüphe götürmez bir hesap.

CHP, seçim hilesine karşı çıkmayarak yaptığı hatayı Adalet Yürüyüşü ile telafi etmeye çalıştı ama onu da sürdüremedi.

CHP’nin krizden çıkış için kapsamlı ve akılcı bir strateji geliştirmesi kaçınılmaz.

Sesini güçlü şekilde çıkarmak ve adaletsizliklere dur demek için sıranın kendisine gelmesini bekliyorsa, bilmeli ki o zaman iş işten geçmiş olacaktır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin