Sığınmacı politikası çöktü, toplumsal kriz kapıda

HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN

AKP iktidarının yanlış ve tutarsız politikası, Türkiye’yi deyim yerindeyse dev bir sığınmacı kampına dönüştürdü. 8 yılda sayıları 4 milyonu bulan Suriyelilerin topluma adaptasyonunu sağlayamayan ve bunun için bir politika geliştiremeyen iktidar, sığınmacılara olan öfkenin de inanılmaz bir hızla büyümesine neden oluyor. Suriyelilerin adının karıştığı olaylara verilen toplumsal tepkiler, TOMA’larla bastırılmaya başlandı. İktidar temsilcilerinin açıklamalarının aksine, 9 yılda evlerine dönen Suriyelilerin oranı yüzde 10 bile değil! Suriyelileri Türkiye’nin her yerine plansız ve programsız dağıtan AKP’nin tutarsız sığınmacı politikası tam anlamıyla çöktü! Bireysel öfkeler, toplumsal şiddet olaylarına dönüşmeye başladı. Daha da kötüsü, ülkeyi çıkmaza sokan AKP’nin, Suriyelileri güvenli bir şekilde vatanlarına göndermek için hiç bir programı yok!

Brooking Enstitüsü Kıdemli Dış Politika Uzmanı Elizabeth Ferris, yıllar önce Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik politikasına ilişkin verdiği söyleşide şu uyarılarda bulunmuştu; “Mülteciler ya ülkelerin geri dönmeli ya da başka bir üçüncü ülkeye gidebilmelidir. 5 yıl sonra hala Türkiye’de kalıyor ve Türkçe öğrenmemiş olurlarsa, kendilerini toplumun bir parçası gibi hissetmezlerse ev sahibi toplumdaki kızgınlık büyüyebilir. Büyük bir etki oluşturabilecek insan hakları sorunları ve sosyal sorunlar ortaya çıkabilir.”

GEÇİCİ ‘MİSAFİR, MUHACİR’

Aradan geçen zaman Ferris’i haklı çıkardı. Bundan 8 yıl önce ilk göç dalgası yaşandığında herkes Suriyelilerin 3-5 ay kalıp, Esed devrildikten sonra vatanlarına geri döneceğini düşünüyordu. Ama öyle olmadı! Tunus’ta üniversite mezunu işportacı Muhammet Bouazizi’nin 18 Aralık 2010’da kendisini yakmasıyla başlayan ve ‘Arap baharı’ olarak adlandırılan olaylar önce Libya’ya, oradan da Mısır’a sıçramıştı. Olaylar yaklaşık iki ay gibi çok kısa bir zamanda, iktidarları deviren bir toplumsal harekete dönüştü. Yalancı bahar Suriye’de ise etkisini 2011 yılı mart ayında gösterdi. Ancak Rusya’nın rejime olan desteği sayesinde Tunus, Mısır, Libya ve Yemen’deki gibi iktidar değişikliğiyle sonuçlanmadı.

‘KARDEŞİM’ ESED’DEN ‘KATİL’ ESED’E!

Suriye’de kısa zamanda iç savaşa dönüşen olaylar, AKP’nin bu ülkeye yönelik politikalarının da 180 derece değişim geçirmesine neden oldu. Türkiye, açıktan taraf olduğunu ilan etti ve rejim karşıtı güçlere destek verdi. Rejim sertleştikçe Türkiye’nin eleştirilerinin dozu da arttı. Halbu ki iki ülke daha bir kaç ay önce ortak kabine toplantıları bile yapmıştı! Ancak aynı Erdoğan, daha bir kaç ay önce ‘kardeşim’ dediği Esed’e, ‘katil, terörist’ diye hitap ediyordu. Esed ise Türkiye’yi ‘teröristlere’ para ve silah yardımı yapmakla suçladı.

‘KORUMA ALTINDAKİ’ SURİYELİ SAYISI 3,6 MİLYON KİŞİ

Suriye’deki olaylar kısa sürede iç savaşa dönüşmüştü. Ve doğal olarak kitlesel göçler başladı. Türkiye’ye ilk mülteci akışı 29 Nisan 2011’de 300 kadar Suriyeli’nin Türkiye’ye sığınma talebine bulunmasıyla başladı. Aradan geçen 8 yılda sayı milyonlara ulaştı. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün açıklamasına göre, 13 Haziran 2019 tarihi itibarıyla Türkiye’deki ‘geçici koruma altındaki’ Suriyeli sayısı toplam 3 milyon 613 bin 644 kişi oldu. Bir önceki aya göre 6 bin 907 kişi artmıştı. Bu kişilerin 1 milyon 956 bin 459’u erkeklerden, 1 milyon 657 bin 185’i ise kadınlardan oluşuyor. Ancak gerçek rakamın toplam 4 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Tabloya göre 0-18 yaş aralığında 1 milyon 670 bin 700 Suriyeli var. Yaş tablosuna göre kayıtlı Suriyelilerin yaş ortalaması 22,5. Türkiye nüfusunun 2018 verilerine göre yaş ortalaması ise 31,7. Türkiye’deki Suriyeli nüfusunun yüzde 96’sından fazlası kampların dışında yaşıyor.

ÖFKE BÜYÜYOR

Suriyelileri yeterli eğitim ve dil desteği verilmediği, iş imkanı sağlanmadığı için entegrasyon süreci tamamlanamadı. Hayata Destek Derneği’nin araştırmasına göre; kamplarda yaşayan okul çağındaki çocukların yüzde 20’si okula gidemezken kamp dışında yaşayan çocukların yüzde 74’ü okula gitmiyor. Suriyeliler ‘ucuz işgücü’ olarak kabul edildiği için Türkiye’deki işsizlik oranı yükseldi. Bu da toplumsal tepkinin daha da artmasına neden oldu. Artan nüfus nedeniyle sağlık hizmetlerine ulaşma konusunda sıkıntılar arttı.

TÜRKÇE’Yİ BİLE ÖĞRETMİYORUZ!

Almanya ya da bir başka Avrupa ülkesine ‘iltica’ ettiğinizde sizden istedikleri tek ve en önemli şey ‘dil’ öğrenmeniz. Bunu topluma adaptasyon sağlamanız için zaruri görüyorlar. Bunun için de sizi dil kurslarına gönderiyor ve topluma en kısa sürede adapte olmanızı sağlıyorlar. Ancak Türkiye’nin böyle bir derdi hiç olmadı. Türkiye’deki Suriyeli çocukların büyük bir kısmı Türkçe’yi ve Türkçe okuma yazmayı bilmiyor. Dil bilmeyen bir insan iş bulamaz dolayısıyla para kazanamaz. Para kazanamazsa ihtiyaçlarını karşılayamaz. İşte o zaman illegal yollara sapmaya başlar. Dil bilmemek, çocukların uyum süreçlerini geciktirdiği gibi, topluma aidiyet duygularının gelişmesini de zorlaştırıyor.

ÇOK EŞLİLİK ARTTI

Sorun sadece eğitim, sağlık ve güvenlik değil! Sosyal sorunlar da katlandı, toplumun aile yapısı bozuldu. Özellikle kamplara yakın yerlerde çok eşlilik arttı. Eşlerini kaybeden Suriyeli genç kadınların kendilerinden 30-40 yaş büyük erkeklere para karşılığı satıldığına dair onlarca haber yayınlandı. Suriyeli genç kadınlar istismar edildi. Kilis Platformu geçtiğimiz aylarda en az 5 bin erkeğin Suriyeli kadınla Kilis’te evlendiğini açıklamıştı.


Kalıcı olduklarını kabullenin 

Söz konusu sorunun çözümü Suriyeli sığınmacıların güvenli bir şekilde vatanlarına dönmesini sağlamaktan geçiyor. Ancak Esed iktidarda olduğu sürece bunun olması pek de olası değil. Dolayısıyla Türkiye, öncelikle Suriyelilerin artık ‘kalıcı’ olduğunu kabul etmeli. Kaldı ki Esad bugün devrilse bile yerle bir olan Suriye’nin yeniden inşaası yıllar alacak. Mültecilerin üçüncü bir ülkeye yerleştirilmesi de çok zor. Zira hiç bir Avrupa ülkesi bu konuda ‘gönüllü’ değil. Geriye tek bir seçenek kalıyor; ev sahibi ülkeye entegrasyon. Bunun olabilmesi için de iktidarın tutarlı, maceradan uzak ve planlı bir programının olması gerekiyor ki, asıl sorun da burada başlıyor; AKP’nin böyle bir derdi yok!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin