Sen nelere kadirsin elektrik faturası

Yorum | Prof. Dr. Mehmet Efe Çaman

Engin Ardıç denen “ustamız” (!), hani köşe yazarlığının duayeni, profesyonel yazarlığın öncülerinden, mesleki bir “büyük kalem” (!) var ya! Hah! Hani Sabah şeyinde yazıyor. Ona gitmesi gereken bir talep yazısı Saray’dan yanlışlıkla bana gönderilmiş! E, devletimiz bize bir görev vermiş, o zaman gereğini yapalım, yazımızı döşenelim, methiyemizi yapalım dedim. Malum, bu işlerin ayrı bir fonu var. Ötecek bülbülün yemini eksik etmek olmaz, şakısın coşsun, maaş ve transfer piyasasının zor şartlarında yüksek devirli bir dil ve kalem, malum enflasyon da tırmanışta (kısık sesle söylüyorum, aman kimseler duymasın!) kendimizi sağlama alalım. Bu işlerin ne kadar gideceğini Allah bilir. E gittiği yere kadar, mesleki “büyüğümüz” Engin Ağabey ve diğerleri bilir ne de olsa, değil mi? Neticede atla deve değil. Gereği bir bilgisayar, alt tarafı, bir de zengin bir hayal gücü. Biraz da davul tozu, cila niyetine, biraz da yazı çiziye aşinalık. İşte ısmarlanan yazıyı böylesi altruistik (!) hislerle, vatana millete hizmet aşkı (!) ve mukaddes bir vazifeyi ifa etmenin şevkiyle, adeta ileride ilkokulların yeni türden merasimlerinde ya da çiçekli böcekli Erdoğan köşelerinde gözyaşlarıyla veya coşkuyla (konuya göre ayarı veriyoruz!) okunsun diye yazıyorum. Konu mu ne? Dümbeleğin biri sosyal medyada neymiş efendim elektrik faturası yüklü gelmiş de bilmem ne, tabi bahane! Amaç devlete millete saldırmak, milletin adamına, başkanımıza, reis-i cumhurumuza, onun nezdinde de tüm yerli ve milli unsurlara hakaret etmek! Durur mu kardeşim vatanını seven be! Tabi, hemen başladım yazmaya!

Profil şu; elinde reisin büyük boy bir fotoğrafı var. Öyle ufka doğru bak demiş şipşakçı fotoğrafçı, o da bakmış.

“Ocağımızdaki, soframızdaki ekmeği aldın. Daha başka bir şey demiyorum. Sen bizi görmedin sayın cumhurbaşkanım.”

Başkanım deseydi keşke. Cumhurbaşkanı çok sıradan bir unvan zahir! Buram-buram Çankaya kokuyor. Pasif, etkisiz, köhne, memur zihniyetli, alafranga baloları çağrıştıran, eski Türkiye’ye ait bir unvan. Haşmete, azamete, zenginliğe uymuyor. Güce, muktedirliğe, hatta Kasımpaşa raconuna ters! Yok! Uymaz bize bu! Sarayda domates-peynir yemek gibi! Ya da ne bileyim, tarhana çorbası içmek. Oysa Fransız usulü marine edilmiş kuru üzüm bademli pilav yanına giden ançüez soslu ördek varken, tarhana çorbası sırıtır azizim. Bu etrak-ı bi-idraka bunu nasıl anlatsın reis? Bileydin keşke. Neyse, bilmiyorsun, ona verelim bari ve devam edelim:

“16 senedir senin peşinde verdiğim emek sana haram olsun sayın cumhurbaşkanım”.

Bak gene aynı ifade yanlışını yapıyor, koca başkana kalkıp cumhurbaşkanım diyor. Affı yok affı! Başka ne diyor bakalım:

“Bu 180 milyon liralık faturayı ben gene ödeyecem”.

Yahu kardeşim, milyonları attı milyonları. Paradan sıfırı attı, çağ atlattı, para birimimize sembol kazandırma icraatında bulundu ki devrimdir bu devrim. Anlamıyorsunuz, anlamıyorlar onu. Çağının ilerisinde, herkesin berisinde, Potamya’dan doğan güneş, size ekonomik bir mucize yapmış, canını dişine takıp çal… çalışmış, sen kalk, Avrupa’nın en ucuz doğal gazını kullanan, en ucuz elektriğini kullanan bu nankörlere laf anlat. Adam hala milyon diyor. Başka ne diyor:

“Çoluk çocuğumun rızkından kesecem, bunu ödeyecem”.

Kardeşim, bana ne, nereden ödersen öde. Bir de fatura ödemeyi matah bir şey yapıyormuşsun gibi anlatmıyor musun, yani pes ki pes! Sıkıyorsa ödeme kardeşim, ödeme de gör boyunun ölçüsünü! İcra var icra. Olmadı, yargıda yapar senin şeyini. Gece yarısı gelirler evine, fatura falan bahane, senin amacın ne diye. Sonra anlatırsın derdini polislere. Artık istiklal marşını tersten mi söyletirler, yoksa ocu-bucu işlediğin suçların hayal gücü sınırları kadar engin dökümünü mü çıkartırlar, bilemem. Ama bildiğim, o faturadan daha külfetli bir ödeme yaparsın, o kesin!

Devam mı edelim, edelim madem:

“Tamam mı! Damadına hayırlı uğurlu olsun! Biraz sen… demiyecem bir şey! Damadın da doysun sayın cumhurbaşkanım! Ne kadar sülalen varsa… doysun! Tamam mı! G.tümüzdeki donu da alın la. G.tümde bir tane pantolon var, aha. Bunu da verecem sayın cumhurbaşkanım. Bu pantolonu da verecem sana. Kilotlan gezecem bundan sonra sokakta. Siz lüks arabalarlan gezin sayın cumhurbaşkanım!”.

Veriyor da veriştiriyor. Türkçesine, kurduğu cümlelere bak! Pabuç kadar bir dil, İslam’ın biricik ümidi, ümmetin lideri, siyasetin santraforu, iç politikanın tapu-kadastrocusu, küresel siyasetin van-münütü, IMF’nin kâbusu, Almanya’yı kıskançlık krizine sokan, Recep Tayyip Erdoğan – o biricik liderimizi, reisimizi, başkanımızı, başkomutanımızı, liderimizi, ümmetin liderini, aklı sıra zor duruma düşürecek! Yer mi Anadolu çocuğu be! CeHaPe zihniyeti mi sandın sen bu vatan evlatlarını! Külotla gezecekmiş de bilmem ne! Hah şunu bileydin! Donsuz bir hiç kimsenin, koskoca ümmetin ve milletin liderine, liderimize, uzun adama, yok araban lüks de bilmem ne demeye ne hakkı var! O lider ki, o arabalarda veya altın varaklı koltuklarda, ya da altında Katar şeyhinden satın alınan… yani ondan hediye gelen jumbo uçaklarda falan zerre kadar gözü yok, tem derdi var, o da devletin itibarı! Ama sizde nerede bunu anlayacak tarih bilgisi, diplomasi kültürü, basiret ve us! Madem öyle, otur, konuşma, sus! Gem öyle kabandan bahsederken g.t, möt gibi yakışıksız ifadeleri kullanmışsın! Deyyus, sende hukuk devletinden korku da mı yok? Kaç kişiye tazminat davası açıldı, kaçı içerde, dünyadan bihaber herif! Sen reisin yanından geçerken besmele çek, salâvat getir. Onun arz-ı emri farz kabul edilir diye koskoca rektörler, dokunan ibadet etmiş sayılır diyen vekiller çıktı, onları da mı bilmezsin! En azından birkaç yerli yapım tarihi dizi seyretseydin madem. Abdülhamit olur, Kuruluş olur. Orada padişahlara, sultanlara, halifelere nasıl muamele edildiğini gözünüze sokaraktan gösterdik yedi yirmi dört. Bre gafil. Damatmış da bilmem ne. Daha geçen gün dombrayla mehterle lorke lorkeyle bilmem neyle coşuyordunuz, ağlıyor, anırıyor, tepinip reisim de reisim diyordunuz! Ne oldu, bir fatura geldi, hemen vatanı sattınız, ne lider kaldı ne millet ne de ümmet!

Bitmedi okurlar, bitmedi. Devam edelim:

“Benden selam olsun Türkiye’ye. Ey Türk milleti! Ben Osmanlı torunuyum. Atam dedem Çanakkale’de yatıyor. Bu dönem vermiycem oyumu! Burdan çıkardım (kafasını işaret ediyor!). Bitti. Benim için sayın cumhurbaşkanım Seni yüreğimden söküp attım. Evimden de atıyorum seni. Başka hiçbir şey demiyorum. Benim çoluk çocuğumun hakkını çalana haram irin icran olsun!”.

Osmanlı torunu, seni kandırmışlar. Osmanlı’nın senin gibi çulsuz cahil ayak takımıyla hiç işi olmadı. Çanakkale’de atan deden yatıyorsa reisimizin de dedesi bir yerde değil birkaç yerde şehit oldu. Reisimiz Osmanlı’nın yapamadığı sarayları, yolları, havaalanlarını, metroları, E5 üst geçitlerini yaptı. Öyle kelek Osmanlı edebiyatı yapacağına, önce kadir kıymet bil. Sen reisimizi evinden atıyorsun da, evine barkına el konulduğunda bakalım kim kimi nereden atıyor. Sen burayı eski Türkiye’yle mi karıştırdın! Alimallah sadece seni değil, oğlunu, kızını, karını, amcanın, dayının, teyzenin halanın çocuklarını ve kendilerini, onların eşlerini, yedi ceddini içeri alırız! Burası zayıf devlet değil, işleri yargıda yapılıyor, onu öyle bırakmam mottosuyla vakit kaybetmeden hemen derhal “FETÖ” falan filan, neyse gereği arkadaşlar çalışıp ertesi gün düğmeye basıyorlar.

Bu devlet bu millet ne badireler atlattı değerli okurlar. Ne badireler atlattı! Bu yazıyı yazarken, bu milletin bu ümmetin yerli ve milli liderine yapılan haksızlıkları görüp ağladım. İnanın ağladım ya! O kadar yani! Ya Tayyip Erdoğan gibi bir dünya lideri bulmuşlar, yok elektrik yok doğalgaz, yok pahalılık! Kurtuluş Savaşı veriyoruz diyoruz, adam bize kalkmış çoluk çocuk, elektrik falan anlatıyor. Neyse ki bu necip millet, bu ferasetli ümmet, her şeyin farkında. Bir Tayyip diyor, ardından bir daha Tayyip diyor! Ne kadar övünsek azdır. Ne mutlu, böyle hainler yanında milyonlar açlık, sefalet, patlayan künkler, köprü altında arama-kurtarma çalışması yapan AFAD ekipleri, sıfırlanan TL veya tırmanan enflasyon; esamesini okutmadan, canla başla desteğe devam ediyor.

Oldu mu yazı Engin Ağabey? Yoksa üzerinde biraz çalışalım mı daha? Bir elektrik faturası nelere kadir gördünüz değil mi! Bu arada Engin ağabey, bir de bizim IBAN numaramızı göndermiştim, almış mı arkadaşlar bir soruversene! Yine ihtiyaç olursa ana hatlarıyla arzu edilen mesajları yazıp yollasınlar e mi. Hah. Yani her zaman vatana-millete hizmete hazırız. Sağ ol, var ol!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Cebine dokununca 16 yıl değil, 160 yıl peşinden gittiği adamı bile satarlar. . .
    Zulüm, işkence, haksızlık yaptığından ötürü değil; elektrik faturası yüksek geldiğinden topa tutuyor zâlimi. ..
    Dînukum dînarukum demişti değil mi büyük bir zât yüzyıllar evvel. . .

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin