ORA’da dönen dolaplar

Ziraat Bankası’nın verdiği 270 milyon euro kredi battı

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

İstanbul Şehirlerarası Otobüs Terminali’nin yakınında ORA Alışveriş Merkezi (AVM) 2010 senesinde açılmadan kapanmıştı. Müteşebbisin basiretsizliği ile mahdut değil iflasın serancamı.

Türkiye’nin zenginliklerinin devleti ele geçirmiş dar bir zümre tarafından nasıl talan edildiğini anlamamızı kolaylaştıracak vakalardan sadece biri ORA.

ZİRAAT BANKASI 270 MİLYON EURO KREDİ BATIRDI

Zira çiftçiye kredi tahsis ederken bin dereden su getiren Ziraat Bankası ORA’da 270 milyon euro (1,7 milyar TL) batırdı.

O gün de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarda idi. Kamu bankaları Ekonomi Bakanı Ali Babacan’a bağlıydı. Ziraat Bankası’nda genel müdür koltuğunda Can Akın Çağlar oturuyordu.

Kredi Babacan’a rağmen verilmişti. Çağlar kredinin mükâfatı olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) üyeliği ile taltif edildi.

ERDOĞAN’IN TALİMATI İLE VERİLDİ

On binlerce çiftçiye gübre, mazot ve traktör alma imkânı sunabilecek kadar ciddi yekûn teşkil eden bir meblağı AVM’ye tek celsede verilmesi sadece bankacıların iradesi ile izah edilebilir mi?

Üstelik o güne dek böyle bir sektöre kredi tahsis ettiği vaki olmamış bir kamu bankası imza attı mukaveleye.

Konuya vakıf herkes o kredinin devrin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tensip ve talimatı olmadan verilemeyeceğini gayet iyi biliyordu.

ZİRAAT GENEL MÜDÜRÜ İTİRAF ETTİ

Batması mukadder 270 milyon euro tutarında kredinin bankacılık saiki ile verilmediğini 8 sene sonra Ziraat Bankası’nın genel müdürü Hüseyin Aydın da itiraf etti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) Komisyonu’nda Ziraat’in hesapları müzakere edilirken Aydın muhalefet cenahının suâllerine muhatap oldu.

Aydın, ORA’da batan 270 milyon euroya dair suâle cevap verirken, “Bu hukukî kavgayı seven bir arkadaş. Yani olayı İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) falan da götürür. Bunu ilk yaptığı zaman olaya siyaset falan birtakım şeyleri sokmuş. Ben şimdi onlara girmek istemiyorum.” ifadelerini kullandı.

KREDİNİN PEŞİNE DÜŞMEKTEN KORKUYORLAR

Aydın’ın bu dediği şahıs krediyi batıran işadamı Ahmet Sabri Uluğ. Hale bak! Kredi alacağı olan bankanın genel müdürü Uluğ ile uğraşmak istemiyor. “Neme lazım AİHM’e kadar gider.” diyor.

Gitsin, niye korkuyorsunuz ki! Evvela aldığı krediyi ödesin devlete. O, AİHM’e gidiyor da Ziraat 270 milyon euro alacağının peşine düşmüyor. Niye?

İLK KREDİYİ GARANTİ VERMİŞTİ

Kimler var bu batık kredinin arkasında? ORA’ya ilk krediyi Garanti Bankası vermişti. Garanti işin içinde başka işler olduğunu anlayınca parasını geri istedi.

Uluğ da hatırı sayılır kimselere müracaat etti ve Ziraat’ten aldığı parayı Garanti’ye ödedi. Garanti bankacılık yaparken devlet bankası batacağını bile bile kredi tahsi ediyordu.

Her ne kadar Hüseyin Aydın, “Oralara girmek istemiyorum.” dese de savcıların, Sayıştay’ın bu dosyanın peşini bırakması kabul edilemez.

KİT Komisyonu da sanki çok makul bir izahatmış gibi Aydın’ı sükûnetle dinledi. El insaf!

Yeri geldiğinde garibana sehven ödenen 1 TL’yi tahsil etmek için 2-3 TL posta masrafına katlanan devlet hazretleri aktüel kur üzerinden 1,7 milyar TL’nin üzerine bir bardak soğuk su içiyor ve siyasetçiler bu garabeti sineye çekmemizi istiyor.

GAYRİMENKUL ZENGİNİ BİR AİLE

“Yanlışlar var, kusurlar oluyor ama asıl kusur, bu işi yapmaya çalışan kişinin, bu işi yapmak istememesi.” diyen Aydın bu şekilde bankacılıktan ne kadar anladığını da cümle âleme ifşa etti.

Krediyi vermeden evvel istihbarat, risk analizi ve teminatlandırma gibi kredinin olmazsa olmazları yerine getirilseydi böyle bir batıkla karşılaşılmazdı.

Velev ki krediyi alan şirket ya da şahıs ödemeye yanaşmasın Ferhat Paşa Çiftliği’nin varisleri değil mi krediyi batıranlar. Niye son kuruşuna kadar tahsil etmiyorsunuz?

Ben söyleyeyim: Uluğ o kredinin rüşvetini peşin ödediği için dosyaya el süren yanar!

Kurcalanırsa onun da anlatacağı hayli çarpıcı çanta hikâyeleri çıkacak.

AİHM’E NE DİYECEK?

Yoksa AİHM’e niye, hangi saikle gitsin? “Mağdurum.” diyemeyeceğine göre… Kredi almış ve batırmış.

Ziraat’in halihazırdaki genel müdürü Aydın krediyi verenlerin vazifelerine son verildiğini belirterek bizleri teskin etmeye çalışıyor. Haklarında adli tahkikat yok idari tahkikat yok. Sadece kredi biriminde değiller o kadar.

Boydak, Koza İpek ve Naksan gibi binden fazla şirkete sudan bahanelerle el koyan AKP iktidarı Uluğ ailesine gelince süt dökmüş kedi misali.

Bahse konu aile taşı toprağı altın denilen İstanbul’da milyonlarca metrekare gayrimenkule sahip. Bauhaus ve Carrefour’a sattıkları arazilere paha biçilemiyordu.

RÜŞVET ÇARKINDA ÖĞÜTÜLEN MİLYARLARCA TL

İstenseydi Ferhat Paşa Çiftliği’nin varislerinden 270 milyon euro son centine kadar tahsil edilirdi. Mamafih edilmedi. 270 milyon euro rüşvet çarkının dişlileri arasında öğütüldü gitti.

ORA’da dönen dolaplar, Türkiye’de “çılgın proje” diyen pazarlanan bütün altyapı projelerine teşmil edilebilir.

1990’ların başında simit-çay hesabı yapan, Üsküdar’da mütevazı apartman dairesinde kirada oturan Erdoğan’ın bitmeyen servetinde ORA’ların payını hafife almayın.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Sektördeki riskli krediler mutlaka piyasada bilinirdi. Ora avm kredisi de henüz ziraat bankasına geçmeden evvel duyulmuştu. Hatta takibe düşme durumu olduğu ve garanti tarafından refinansmani reddedildigi için şair bankalara gidildiği ancak hem büyüklük hem de risk nedeniyle bir çok banka tarafından kredi taleplerinin reddedildigi yalnızca ziraat bankasının kredi vermeye yanastigini, bu batık projeye bile bile kredi verdikleri için de dönemin genel müdürü hala görevde iken soruşturma açıldığını, ancak soruşturma geçiren kişinin daha sonra bir şekilde soruşturmayı denetleyen kişi haline geldiğine şahitlik etmiştik. Üzerinden uzun zaman geçtiği için detayları hatırlamıyorum ancak dediğim gibi konu piyasada bilinen ve konuşulan bir husustu. Bildiklerimi paylaşmak istedim.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin