Nasıl ‘terörist’ oldum?

YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK

Yıl 2003, terör örgütü yöneticisi olma sürecimin başladığı tarih!

Ceza yargılamasında suçun maddi ve manevi olmak üzere iki unsuru vardır. Maddi unsur isminden de anlaşılabileceği üzere suçun işlenip işlenmediğinin tespitine yarayacak somut davranışlardır. Manevi unsur ise suçun bilerek ve isteyerek işlenip işlenmediğinin yani kastın varlığının tespitine yönelik düşüncenin tespitidir. Bir suçun işlenip işlenmediğinden bahsedilebilmesi için sadece maddi davranış yeterli olmayıp bilerek ve istenerek yapılıp yapılmadığının da tespiti gerekir.

Terör örgütü yöneticisi ya da üyeliği suçundan bahsedilebilmesi için de maddi olarak bazı eylemlerin yapılması gerektiği gibi bu eylemleri yaparken de silahlı terör örgütü faaliyeti olarak yapıldığını bilmek ve istemek gerekir. İddianamelerde ve mahkeme kararlarında eylem olarak gösterilen; bankaya para yatırmak, çocuğunu okula göndermek, sendika ya da derneğe üye olmak vs. gibi fiillerin, soruşturulan/yargılanan kişiler tarafından silahlı terör örgütü faaliyeti olduğu bilinerek ve isteyerek bu suçun işlenmesi gerekmektedir.

NEDEN DERNEK KURDUK?

Silahlı terör örgütü yöneticisi suçlamasına gerekçe gösterilen davranışlarımdan birisi dernek üyesi ve yöneticisi olmamdır. İddianameye göre bu kapsamda yaptığım faaliyetleri silahlı terör örgütü faaliyeti olarak bildiğim ve buna inanarak yaptığım iddia edilmektedir. Bu iddiayı desteklemek için somut bir delil sunulmadığını yazmama gerek yok herhalde. İddianame bu şekilde demesine rağmen, dernek kurma, yöneticisi ve başkanı olma ve bu kapsamda faaliyette bulunmayı hangi amaç ve kasıtla yaptığımı kısaca izah etmeye çalışıyım.

Mahkemelerimizin çalışma sisteminin tek güzel tarafı avukatların birbirleriyle tanışmasına, iletişim kurmasına vesile oluyor olmasıdır galiba. Duruşma için gelen insanları saatlerce duruşma kapısı önünde bekletme üzerine kurulu sistemimiz, zorunlu olarak insanların kaynaşmasına, tanışmasına vesile oluyor. (Fazla kaynaşma nedeniyle kimi zaman kavgalara vesile olduğu da oluyordu tabi ki ama o şimdilik bizim konumuz değil.) Ben de mesleğimin başlarında hem takip ettiğim dava dosyalarında karşı tarafın avukatı meslektaşlarım, hem de duruşma kapısı önünde beklemek durumunda kalan meslektaşlarımla konuşuyor, dertleşiyor, ileriye dönük planlarımızı birbirimizle paylaşıyorduk. İtiraf etmek gerekirse ileriye dönük en önemli planlarımız nasıl daha çok para kazanabiliriz üzerine oluyordu.

2002 yılı içinde olduğunu sanıyorum. Üniversitede okurken tanıştığım bir arkadaşımla görüştüğümde, tanıdığı bir avukat olduğunu söyledi ve bizi tanıştırdı. Zaman zaman onlarla da bir araya geliyor davalar ve dosyalar hakkında fikir alışverişinde bulunuyor daha çok da nasıl para kazanılabileceği üzerine konuşmalar yapıyorduk. Büyüdüğümüz sosyal çevreden olsa gerek kahvehane ya da gece hayatı gibi bir kültürümüz de olmadığı için bu tür konuşmalar bir zaman sonra bizi sıkmaya başladı ve kendi kendimize bütün hayat boyunca mevzumuz sadece bunlar mı olacak sorusunu yöneltmeye başladık. Artık bir araya geldiğimizde, adliyede karşılaştığımızda kendimiz ve işlerimiz dışında ülkemize, toplumumuza faydalı olacak bir şeyler yapmalıyız konusunu konuşmaya başladık.

Bir şeyler yapacaksak öncelikle bir dernek kurulabilir fikri çıktı. Ancak, bu konuda bir tecrübemiz ve henüz mesleğin başında olmamız nedeniyle de yeterli paramız da yoktu. Bize göre dernek kurma konusunda tecrübeli, tecrübesi bir dönem köy derneğinde üyelik yapması, bir arkadaşımız kendi ofisinin adres gösterilerek dernek kurulabileceğini, masrafları da aramızda halledebileceğimizi söyledi ve onun tecrübeleriyle dernek kurma sürecine başladık.

KAPIMIZ HERKESE AÇIKTI

Neler yapabileceğimiz konusunda çok bir fikrimiz yoktu, benzer amaçlı olan sivil toplum organizasyonlarını araştırarak bilgi sahibi olmaya çalıştık. Dernek kurmak için gerekli zorunlu üyelerin belirlenmesi için tanıştığımız arkadaşlarımıza düşüncelerimizi açıyor, kabul edenlerin isimlerini listeye yazıyorduk. Yapılan görüşmeler neticesinde üye listesini oluşturduk ve derneğimizi kurduk. Ülkemize, toplumumuza faydalı bir şeyler yapacak olma düşüncesi bile bizi mutlu etmeye başlamıştı.

Derneği kurduğumuz ilk andan itibaren herkese kapımızı açtık. Katkı sağlamak isteyen herkes bizim için değerli olduğu gibi sadece faaliyetlere katılmak isteyenler de bizim için değerliydi. Bunun en önemli kanıtı, bizi de en çok mutlu eden hukuk fakültesi öğrencilerine burs verme projemizdir.

Dernek üyesi arkadaşlarımızın neredeyse tamamı üniversite yıllarında burs almış ve aileleri maddi olarak orta seviye denilebilecek kişilerdi. Burs almanın ne demek olduğunu çok iyi bildiğimiz için 20 hukuk fakültesi öğrencisine burs verme kararı aldık ve duyurularımızı yaptık. 50 civarında öğrenci başvuru yaptı. Arkadaşlarla yaptığımız değerlendirme neticesinde tek kriter olarak maddi olarak ihtiyaç sahibi olmayı belirledik. Burs için gelen öğrenci arkadaşlarımız bize referans olarak ‘kimi bulmamız gerekir’ diye sorduklarında, referans bulmalarına gerek olmadığını tek kriterimizin ‘ihtiyaç sahibi olunması’ olduğunu anlattık. Başvuru yapanların neredeyse tamamı madden sıkıntılı durumda olduğu için en çok ihtiyaç sahibi 20 kişiyi zor belirleyebildik. Veremediklerimiz bizi üzdüğü için arkadaşların teklifiyle diğer öğrencilere de bir sefere mahsus bir miktar ödemeye karar verdik. Ödediğimiz bursların tamamını üyemiz olan arkadaşlar karşıladı.

İkinci yıl biz burs vereceğimiz öğrenci sayısını artırdık ve başvuru sayısı 500’e ulaştı. Üçüncü yıl da burs vereceğimiz öğrenci sayısını 1000’e çıkarttık. Burs verdiğimiz süreçte başvuru yapan, burs alan öğrencilerin büyük kısmı şu an hâkim, savcı, avukat olarak görev yapmaktadır. Bu kişilere sorulsa, herkese kapımızın açık olduğunu ve kimsenin inancını, düşüncesini, fikrini, partisini, ırkını merak etmediğimizi ve araştırmadığımızı söyleyeceklerdir.

FAALİYETLERİMİZ ORTADA

‘Suça Uzak Topluma Yakın Gençlik Projesi’, ‘Hukukçuların Avrupa’yı ziyaret ve mesleki gelişimi projesi’, ‘Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Bilgilendirme projesi’, ‘Boşanma aşamasında olan ailelere hukuki ve psikolojik destek sağlama projesi’, ‘Fakir öğrencilere yardım projesi’ yapmaya çalıştığımız faaliyetlerden bazıları.

Hukukçular olarak ülkemizin insan hakları seviyesini yükseltilmesi, yasaların evrensel hukuk kriterlerine uygun olması için çalışmalar yaptık ve kamuoyu ile ve konunun muhataplarıyla çalışmalarımızı paylaştık. Meclis’te yürütülen yasa çalışmaları hakkında teklif ve değerlendirmelerimizi hazırlayarak ilgili komisyonlara ilettik.

Derneğin kuruluşundan itibaren hiçbir zaman gizli ajandamız, planımız, programımız olmadı. Her şeyi herkesle konuşuyor ve makul görülen faaliyetleri yapmak için gayret sarf ediyorduk. Herkese açık olmaya çalışıyor ve yapmak istediklerimizi çevremizdeki insanlarla da paylaşıyorduk. Suç olarak değerlendirilecek hiçbir davranış içine girmediğimiz gibi derneği ilk gün hangi amaçlarla kurduysak kapatıldığı ana kadar da aynı duygu ve düşüncelerle hareket ettik.

Yaptıklarımızdan ya da yapmaya çalıştıklarımızdan dolayı kimseden takdir, teşekkür, iltifat beklemiyoruz. Ancak, yaptıklarımız gerekçe gösterilerek bize terör örgütü üyesi ya da yöneticisi de asla denilemez. Suçlunun yerine masum insanların yargılanmasına isyan ettiğimiz için suçlu ilan edildiğimizin farkındayız ve er geç asıl suçluların yargı karşısında hesap vereceğine de inanıyoruz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin