Mutabakat umut veriyor!

YORUM | MAHMUT AKPINAR

CHP’nin, İYİ Parti’nin, Gelecek, Deva, Saadet partilerinin ve DP’nin destek verdiği “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” inşası için mutabakat metni oldukça önemliydi. Ama Putin’in Ukrayna’yı işgali gündemi domine etti, konu yeterince konuşulamadı. Sağdan, soldan, milliyetçi, İslamcı partilerin bu mutabakata destek vermesi, farklı kesimlerin talebini yansıtması adına önemliydi. AKP hükümetlerinde başbakanlık ve bakanlıklar üstlenmiş Davutoğlu’nun ve Babacan’ın mutabakat içinde olması, Milli Görüşçü Saadet Partisi’nin Erdoğan’ın manevralarına rağmen duruşunu değiştirmemesi güçlü bir mesajdı. AKP, CHP argümanlarına karşı tabanını ikna edebilir. Ama muhafazakar liderlerin söyledikleri AKP’yi ciddi yıpratıyor.

Basına açık toplantıyı ve sunumları baştan sona izledim. Salonda gayet pozitif bir hava ve coşku vardı. Ülkedeki karamsarlığın dağılmasına yardımcı olan, siyasi tıkanmışlığa umut olabilecek bir atmosfer gördüm. Mutabakat, demokrasi, hukuk, özgürlükler, çoğulculuk, katılımcılık, denge ve denetim vurgularını öne çıkarıyor, otoriter yönetimden kurtulmaya öncelik veriyordu. Lakin mutabakatın eski Türkiye’nin alışkanlıkları olan saygı duruşu, İstiklal marşı ve Atatürk posterleriyle soğuk ve formel bir açılış yapmasının “sivilleşme”, “demokratikleşme” iddiasıyla pek örtüşmediğini düşündüm. Ama eğitim sisteminin ürettiği milliyetçi, devletçi, Kemalist kitlenin toplumdaki ağırlığını düşününce garipsemedim.

İnsanlar Ukrayna’da olanlara daha fazla odaklansa da Türkiye için 6 partinin mutabakatı heyecan veren bir gelişmeydi. Erdoğan’ı rahatsız etmiş olmalı ki Tansu Çiller, Erdoğan namına çıkıp açıklamalarda bulundu. Erdoğan yeni ortaklar bulup konuşturma ihtiyacı duyuyor. Mutabakattan tedirgin olduğunu gösteriyor.

Mutabakat metni anayasa taslağı gibiydi. Hedeflenen konuların bazıları anayasal değişiklik gerektiriyor. Ama ülkedeki temel mesele sistem değişikliğinden öte zihniyet ve yaklaşım problemi. Demokratik bir zihniyet işbaşında olsa mevcut Anayasa ve yasalarla bile Türkiye’deki pek çok problem çözülebilir.

Mutabakat metninde “vesayetçi uygulamalara bir daha imkan vermeyecek yeni bir sistem inşa etme” kararlılığı dikkati çekiyor. “Çoğulcu ve demokratik Türkiye”, “hukuk devleti”, “kuvvetler ayrılığı”, “temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması” tarafların ortak talebi.

Ayrıca mutabakata katılan partiler:

  • Keyfi, denetimsiz, kişiselleşmiş ve otoriterleşmiş bir yönetimin olduğunu ve buna karşı çıktıklarını ifade ediyorlar.
  • Etkin ve katılımcı bir yasama yanında siyasi partiler mevzuatında Avrupa Konseyi standartları ışığında, çoğulcu demokrasinin güvencesini oluşturacak düzenlemeler yapılarak parti içi demokrasinin temin edilmesi amaçlanıyor. Şeffaf, rekabete dayalı ve dürüst seçimlerin garanti altına alınacağı belirtiliyor. Seçim barajının yüzde 3’e düşürüleceği, yurt dışında yaşayan vatandaşların TBMM’de temsilinin sağlanacağı taahhüdünde bulunuluyor. Siyasetin finansmanının saydam ve denetlenebilir olacağı siyasi partilerin harcamalarının kamuoyuna açıklanmasının zorunlu olacağı söyleniyor. Hazine yardımının partilere adil dağıtılması hedefleniyor.
  • Milletvekilleri son dönemde talimata göre el kaldıran etkisiz elemanlara dönüşmüştü. Mutabakata imza atan partiler TBMM’de katılımcılığı, milletvekillerinin etkinliğini artırmayı taahhüt ediyor. Yasama dokunulmazlığının ve yasama sorumsuzluğunun kapsamının genişletilip belirsizliğe ve keyfiliğe son verileceği beyan ediliyor. Demokrasinin özüyle bağdaşmayan torba kanun uygulamasına son vereceklerini, KHK çıkarma yetkisinin sınırlandırılıp, temel hak ve özgürlüklerin kararnamelerle düzenlenmesine izin verilmeyeceği söyleniyor. Yasa yapım süreçlerinin sivil topluma ve meslek kuruluşlarının görüşlerine açılacağı taahhüt ediliyor. TBMM’nin denetim yetkisinin güçlendirileceği, var olan denetim usullerinin işletileceği belirtiliyor. Yasamanın yürütme üzerindeki en önemli denetim araçlarından birisi bütçe denetimidir. Ancak bütçe görüşmelerini iktidar etkisizleştiriyordu. Mutabakat üyelerinin, “Kesin Hesap Komisyonu kuracağız ve komisyon başkanı ana muhalefet partisinden olacak!” demesi önemliydi. Ayrıca Sayıştay raporlarının tamamının Kesin Hesap Komisyonu’na sunulmasını taahhüt ediyorlar.
  • Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yürütme organı, siyasi sorumluluğu olmayan cumhurbaşkanı ile, yürütmenin asıl yetkili ve sorumlu kanadı bakanlar kurulundan müteşekkil olacak. Cumhurbaşkanı 7 yıl görev yapacak, sadece bir dönem için seçilebilecek, tarafsız ve partiler üstü hakem rolü üstlenecek. başbakan, bakanlar ve bakanlar kurulu güçlendirilecek.
  • Cumhurbaşkanının ya da bakanlar kurulunun tek başına Olağanüstü Hal ilan etme yetkisi olmayacak, bu yetki cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ait olacak, yetki TBMM onayına tabi tutulacaktır.
  • Yargı sistemi ile hakimlik ve savcılık mesleğine yönelik olarak hakimlik teminatını güçlendirecek ve hakimlere coğrafi teminat güvencesi sağlanacak. Hakimlik ile savcılık meslekleri, tam bağımsızlık için birbirinden ayrılacak. Hakimlerin idari görevleri yönünden adalet bakanlığına bağlı olduğuna ilişkin anayasa hükmü kaldırılacak, sulh ceza hakimliklerinin görev, yetki ve işleyişleri hukuk devletinin gereklerine göre yeniden düzenlenecek. Tutuklamanın istisna olması ilkesi titizlikle uygulanacak. Hakimlerin terfilerinde kararlarının AYM ve AİHM içtihatlarıyla uyumu temel ölçüt alınacak. Hak ihlaline neden olup tazminata hükmedilirse zarara uğratan hakimlere ve savcılara tazminat ve zarar rücu ettirilecek.
  • Hakimler ve savcılar için ayrı kurullar oluşturulacak. Yüksek Yargı Kurullarında üyelerin yarısı TBMM tarafından üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilecek, diğer yarısı ise Yargıtay, Danıştay, Türkiye Barolar Birliği, adli ve idari yargı birinci sınıf hakim ve savcılar tarafından, kendi mensupları arasından doğrudan seçilecek. Avukatlık mesleğinin bağımsız ve özgür bir şekilde icra edilmesi için gerekli tedbirler alınacak. Anayasal düzenin, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olan Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri genişletilerek güçlü ve etkili denetim için yeniden yapılandırılacak. YSK ve Sayıştay siyasi etkilerden uzak şekilde yeniden ele alınacak.
  • Temel hak ve özgürlükler; dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, siyasi ve sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin tüm insanlar için güvenceye kavuşturulacak ve iç hukukumuz uluslararası standartlarla uyumlu kılınacak. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalar ortadan kaldırılacak. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ışığında yeniden düzenlenecek, idarenin keyfi engellemelerinin önüne geçilecek. Basına görevini özgür bir şekilde yapacağı güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam sağlanacak. TRT ve Anadolu Ajansı, bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandırılacak. Keyfi akreditasyon kararlarına son verilip, basın kartlarının verilmesinde meslek kuruluşlarına belirleyici rol verilecek.
  • Kamu görevine alınmada her kademede liyakat ve eşitlik ilkeleri hakim kılınacak. Mülakat uygulamalarına son verilerek yazılı sınav sonuçları esas alınacak. Yolsuzlukla ilgili mevzuat, Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun tavsiye kararlarıyla tam uyumlu hale getirilecek. Kamu alımlarında ve ihalelerde rekabeti ortadan kaldıran, ihaleyi istisna, keyfiliği kural haline getiren, yolsuzluğun kapısını açık tutan istisna ve muafiyet hükümleri kaldırılacak.
  • Yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları artırılacak. Yerel yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri hâkim olacak. Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırları açıkça belirlenecek, yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son verilecek. Bu bağlamda yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacak. Seçimle gelenin seçimle gitmesi güvence altına alınacak.
  • Üniversitelerin bilimsel özerklikleri yanında idari ve mali özerklikleri de anayasal güvence altına alınacak.
  • Milletvekillerinin, bakanların, siyasi parti genel merkez yöneticilerinin ve belediye başkanlarının görevlerini yerine getirirken uymaları gereken siyasi etik ilkelerinin düzenlenmesi amacıyla siyasi etik kanunu hazırlanacak.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakatı pek çok konuyu açıklığa kavuşturmuş ve ülkenin yakıcı sorunlarını ele almış. Ama politize olmuş mevcut yargı sisteminin bundan nasıl kurtarılacağına, gelişigüzel alınan AKP’li yargıçların ne yapılacağına değinilmemiş. Toplumun en büyük beklentisi ekonomi ile ilgili. Hayat pahalılığı, işsizlik, istihdam üretememe, kötü ekonomi yönetimi konularında somut ve ümit veren projeler ortaya konmamış. Oysa en çok puan alabilecekleri, destek bulacakları konular bunlar. Ülkenin kanayan yarası KHK’lıların haklarıyla ilgili net ifadeler bulamadık. KHK’lar aileleriyle birlikte en az 6-7 milyon insanı etkiliyor. Keza dış politikayla ilgili daha net yaklaşımlara ihtiyaç var.

Son dönemde Diyanet ve personeli üzerinden ciddi bir din istismarı yapıldı. Laiklik vurgusu ile birlikte Diyanet’in durumuna dair açıklama yoktu. MGK’lar demokratik istikrarın olmadığı dönemlerde hep paralel hükümet gibi çalıştı. MGK’ların kaldırılması veya sınırlarının net çizilmesi önemli bir adım olurdu. Türkiye’de adi suçlarda cezasızlık (impunity) söz konusu. Katiller, rüşvetçiler, hırsızlar sokaklarda dolaşırken fikir suçluları cezaevlerine dolduruluyor. Siyasi cezalandırmaların bitirilip gerçek suç ve suçlularla mücadele kararlılığının ortaya konması bir ihtiyaç.

Altı partinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e dönüşe dair toplantıları yeterince tartışılamasa da tıkanmış siyasi atmosfer için umut olabilecek, güçlenerek büyüyecek önemli bir adımdı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. KHK lı bir polis yanarak intihar etti. Muhalif medyada ayçiçek yağı ve akaryakıt zammı var ancak bu elim hadise yok. Güneydoğuda insanlar evlerinde bombalandılar, yakıldılar, cenazeleri sokaklarda bekletildi ama ‘gebermiş’ vicdanlarda ses çıkmadı. Yıllardır bu ülkede toplumun bazı kesimleri zebanilerin elinde ama toplum hipodromdaymış gibi seyrediyor.
    KHK lıların büyük çoğunluğu “bizden elinizi çekin, engel olmayın, ekmeğimizi taştan çıkarırız” diyor. Ancak mevcut şartlarda özel sektör bile işe almaya korkuyor. Bu çöplüğü terketmemize de izin verilmiyor. İnsanlar ya akıl-ruh sağlığını veya beden sağlığını kaybederek can veriyor. Ya da soğuk sularda son nefeslerini veriyor. Cezaevlerinde öldürülenler de ne demeli.
    Şimdi ben bunları yaşarken, Ukrayna daki savaş, akaryakıt ve yağ fiyatları umurumda mı? 6 yıldır hayata tutunmaya çalışıyoruz.

    Not: 2010 referandumunda “Hayır da hayır vardır” diyenler, ” Hakimler ve savcılar için ayrı kurullar oluşturulacak. Yüksek Yargı Kurullarında üyelerin yarısı TBMM tarafından üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilecek, diğer yarısı ise Yargıtay, Danıştay, Türkiye Barolar Birliği, adli ve idari yargı birinci sınıf hakim ve savcılar tarafından, kendi mensupları arasından doğrudan seçilecek. ” diyorsa, bu KHK lıları işlerine iade etmeyeceklerinin delilidir.

  2. helalleşme, normalleşme yalan, hepsi birbirinin laciverdi, daha yeni oldu, 2,5 yıldır chpli belediye eskiden çalıştığım yeri bahane ederek kapının önüne , önceden haber vermeksizin koydu. iki kişiyi. ama buradaki yazarlar neden hala bir umutmuş gibi gösteriyor anlamadım. ya buradan bir nema kapmayı düşünüyorsunuz ya da o kadar safsınız. yukarıda yazan arkadaşında değindiği gibi, adam kendini yakmış yav yakmış, intiharın hiçbir türlüsü normal değil ama bu durumda bile sözde mutabak yapanların gıkı bile çıkmadı. mevcut siyasilerin hepsi yıllar önceki tesbitten de beter. ezubillahi şeytani ve siyaseti değil. direk euzu siyasseti…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin