Milli takımın yeni şansı; Avrupalı altyapı

HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK

Türk futbolundaki değişimin mimarlarından Sepp Piontek, 1990’da A Milli Takımı çalıştırmaya başladığında yardımcısı Fatih Terim’e Ümit Milli Takımı (U21) emanet etmişti. Piontek, Terim’e hem tecrübelerini aktarıyor hem de U21’de öğrendiklerini sahaya yansıtmasını sağlıyordu. A Milli Takım, başarısız sonuçlar alırken Ümit Milliler 1991 Akdeniz Oyunları’nda futbolda ikinci olarak ilerisi için olumlu sinyaller veriyordu.

Türkiye, 2 yıl sonra Akdeniz Oyunları’na yine Terim’in takımın başında olduğu Olimpik Milli Takımı ile katılıyordu. Türkiye kadrosunda ilerde dünya yıldızları olacak Zidane, Thuram ve Blanc’lı Fransa’nın önünde grup lideri oluyordu. Grupta geride bıraktığı Fransa’yı yarı finalde 1-0 yenip, adını finale yazdıran millilerimiz Cezayir engelini aşıp şampiyon oluyordu. Kazanılan başarının bir şampiyonluktan çok öte olduğu kadroya bakıldığında net anlaşılıyordu.

Sepp Piontek ve yardımcısı Fatih Terim, Ümit Milli Takımı’nı oluştururken tüm Türkiye’yi adım adım dolaşıyordu. Ülke çapında tespit edilen 315 futbolcu arasından rafine bir takım kuruluyordu. Bu takım ilk sınavını 1991 Akdeniz Oyunları’nda verirken, elde edilen ikincilik yolun doğru olduğunu gösteriyordu. Bir taraftan A Milli Takım diğer taraftan Olimpik Milli Takım formasını giyen bu oyuncuların özgüven kazanması için 1993’te gelen şampiyonluk büyük önem taşıyordu. Kadroda kimler yoktu ki? Türk futboluna uzun yıllar hizmet verecek oyuncuların buluşma noktası olmuştu adeta Olimpik Milli Takım.

Kalede Rüştü Reçber, defansta Emre Aşık, Alpay Özalan, Abdullah Ercan, orta sahada Sergen Yalçın, Tugay Kerimoğlu, Bülent Uygun, Ergün Penbe, forvette Hakan Şükür ve Arif Erdem vardı. 1991’den itibaren beraber oynamaya başlayan bu oyunculara A Milli Takım kadrosundan Ogün Temizkanoğlu, Bülent Korkmaz, Ertuğrul Sağlam ve Oğuz Çetin gibi tecrübeli isimler eklenince Türkiye giderek futbolda kabuğunu kıran bir ülke oluyordu. 1993’te Türkiye’yi Akdeniz Oyunları şampiyonu yapıp görevini tamamlayan oyuncular, A Milli Takım için kolları sıvıyordu. İlk başarı tarihimizde ilk kez boy gösterdiğimiz Euro 96 ile gelirken, bunu Euro 2000’de çeyrek final, 2002’de gelen Dünya Kupası üçüncülüğü takip ediyordu.

Mazide kalan bir başarıyı nostalji olsun diye hatırlatmadım. İsveç karşısında 2-0’dan tarihi bir dönüşe imza atan milli takımın kadrosuna bakınca geçmişe bir yolculuk yapma gereği duydum. 1990’lı yıllara damga vuran milli takımın en büyük özelliği kadronun iskeletini oluşturan oyuncuların aynı takımda oynamasıydı. Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Okan Buruk, Ergün Penbe, Hakan Ünsal, Tugay Kerimoğlu ve Arif Erdem Galatasaray’da, Abdullah Ercan, Tolunay Kafkas ve Ogün Temizkanoğlu Trabzonspor, Oğuz Çetin ve Rüştü Reçber Fenerbahçe’de top koşturuyordu. Sürekli birlikte oyuncular birbirlerini adeta ezberliyordu.

Bugün böyle bir şansımız bulunmuyor. Şans bu kez karşımıza farklı bir şekilde çıktı. İsveç karşısında sahaya sürdüğümüz ilk 11’in 6 oyuncusu alt yapılarını Avrupa’dan almış oyunculardan oluşuyor. Kalecimiz Sinan Bolat futbola Belçika’da başlayıp kariyerini halen bu ülkede sürdürüyor.  Hollanda doğumlu Ömer Bayram futbola bu ülkede başladı. Sırasıyla Kayserispor ve Akhisarspor formalarını giyen Ömer Bayram sezon başında Galatasaray’a transfer oldu. Almanya doğumlu Kaan Ayhan, kariyerini halen bu ülkede devam ettiriyor. Hakan Çalhanoğlu yine Almanya doğumlu olup, kariyerini Milan’da devam ettiren bir başka oyuncumuz. Oğuzhan Özyakup, Hollanda’da başladığı kariyerini Beşiktaş’ta devam ettiriyor. Everton formasını giyen Cenk Tosun, futbola Almanya’da başlayıp kariyerini Türkiye’de devam ettiren bir başka isim. Oyuna sonradan girdikten sonra attığı gollerle galibiyeti getiren Emre Akbaba, Fransa doğumlu bir isim. Yine oyuna girdikten sonra galibiyette rol oynayan Yunus Mallı Almanya, Serdar Gürler Fransa doğumlu oyuncularımız. 24 kişilik kadromuzda 12 oyuncu Avrupa doğumlu.

Türkiye, futbol alt yapısını Avrupa’da almış, mentalite olarak birbirine yakın bu oyunculardan bir takım oluştutursa 1990’lı yıllardaki ivmeyi tekrar yakalarız. Futbol birazda nereden baktığına bağlı. Yabancı sayısına takılıp, kısır tartışmayı bir kenara bırakıp, Avrupalı altyapı avantajını değerlendirirsek başarı hayal olmaz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin