MHP ve AK Parti’nin birbirini erittiğini Atilla Kaya’yı okuyup anlayın

HABER ANALİZ | M. AHMET KARABAY

Ülkücü geleneğin kilometre taşlarından birisi olan Atilla Kaya’nın da aralarında bulunduğu 7 isim daha MHP’den ihraç edildi. Ülkücü camiayı yakından tanımayanlar, Atilla Kaya adını duyduğunda “Bu da kimmiş. Adını ilk kez duyuyorum” diyebilirler. MHP’nin ve AK Parti’nin birbirini nasıl erittiğini son ihraçlar daha iyi ortaya koyuyor.

Yapılan seçim anketlerinde iktidar ortağı olmasına rağmen MHP’nin oylarının niçin eridiğini partiden son yapılan ihraçlar tabloyu net bir şekilde ortaya koyuyor. Önce gözden kaçıranlar için MHP’deki son gelişmeyi hatırlatayım.

MHP’de ipleri elinde tutan isim olan Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, MHP Merkez Disiplin Kurulunun (MDK) Nazif Okumuş, Ahmet Malkan, Ali Şanalmış, Ali Baykan, Atilla Kaya, Suat Başaran ve Tahsin Eren‘in partiden ihraç edildiğini kamuoyuna duyurdu.

Özellikle hem gazeteci hem de siyasetçi olması hasebiyle Nazif Okumuş’u medyayı bir miktar takip edenler iyi tanır. Ancak öteki isimlerin partiye yabancı olanlarca pek duyulduğunu sanmıyorum.

Parti tabanında en etkili isim olan Atilla Kaya ötekilerden farklı, sıradan bir MHP’li değil. Ülkücü camianın “çilekeş” isimlerinden biri. Üniversite hayatının geçtiği Erzurum’da solcu bir müteahhidi bıçaklayıp öldürdüğü gerekçesiyle 10 yıl hapiste yattı.

GENEL BAŞKAN BAHÇELİ’YE HİÇ EYVALLAH DEMEDİ

Ocaktan yetişip siyaset kariyerinde tırmanan, yıllarca Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapan, sonra üç dönem MHP milletvekilliği ve genel başkan yardımcılığı görevinde bulunan bir isim.

Tepeden gelen her emre “eyvallah” demediğini ve demeyeceğini 2009’da Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye gösterdi. Parti tabanına ters bir isim aday gösterilince MHP İstanbul İl Başkanlığı görevinden istifa etti.

Genel Başkanın her dediğine uyma yerine “doktrini” önceleyen Kaya, pek çok partilinin gönlünde ulaşabileceği en yüksek makam olarak gördüğü MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden kendisi ayrıldı.

2017’deki bu istifasının ardında Bahçeli’nin Başbakan Tayyip Erdoğan’ı tek adam yaptırma yolunda attığı “fiili başkanlık” durumunu “yasal duruma” uydurma yolundaki anayasa referandumu oldu.

18 Mart 2021’de yapılan kongrede 10. kez Genel Başkan seçilen Devlet Bahçeli’ye tavrını hep net koydu. Özellikle 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra Bahçeli’nin AK Parti’ye yaklaşma girişimlerine fren olmaya çalıştı. Buna ilişkin çabalarını MHP’yi bir miktar takip edenler bilir.

MHP AK PARTİLEŞTİ, AK  PARTİ MHP’LEŞTİ

AK Parti ile MHP’nin son 5 yıldan bu yana yürüttüğü “mantık evliliği” her iki partinin söylemlerinde ciddi değişime yol açtı. AK Parti, başta Kürt sorunu olmak üzere belli başlı konularda MHP’nin çizgisine girdi.

Çin hakimiyetindeki Doğu Türkistan gibi Türk dünyasına bakış gibi konularda ise MHP AK Partileşmiş durumda. Uygurların feryatlarına karşı AK Parti’nin üç maymun tavrından farklı değil.

MHP’DEN İHRAÇ EDİLENLER ASLINDA KİMLER?

Atilla Kaya, MHP’den ihraç edilenin sadece kendisi olmadığını, bir fikrin partiden kazınılmaya çalışıldığı görüşünde. İhracına ilişkin görüşlerini 17 sayfalık manifesto niteliğinde ortaya koyan Kaya, “İhraç edilen Türk milliyetçiliğinin, milliyetçiliği rabiacılığa ve millet egemenliğini tek adam sultasına dönüştürmek isteyenlere direnme azmidir” dedi.

Atilla Kaya, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Bir de Erdoğan’ın ülkücülerin bulunduğu çizgiye geldiğini savunanlar var; neymiş o çizgi? Millî davanın Doğu Türkistan yerine Kudüs olması mı? İslamcıların bile gündemine Hamas’tan sonra giren Filistin hangi ara Türk illerinin yerine ikame edilir oldu?” diye tepki gösterdi.

Kendisinin ihracının kalanlara gözdağı niteliğinde olduğu görüşünü savunan Kaya, görüp de susmaları ve bilip de söylememeleri için kendisinin parti ile bağlarının kesildiğini söyledi. Kaya’nın partide kalanlara da, “Gözdağının etkisi, kalanların tıynetine bağlı” diye bir mesajı vardı.

İki partinin tepede menfaat esaslı yaptıkları birliktelik, esas itibariyle ilk günden bu yana her iki partinin de omurgasını oluşturan tabanında kabullenilmedi. MHP’de insan kaynağının yetiştiği Ülkü Ocakları, ortadaki tabloyu “AKP’ye payanda olmak” diye nitelendirdi. AK Parti’deki siyasal İslamcılığın liderliğini yapan Milli Görüş çizgisinde olanlar ise MHP’ye verilen tavizleri hiç hazmedemedi.

İki parti tabanı, tavandaki politikaları gönülden savunamaz oldu. Bugün her iki partinin savunucuları, “dava arkadaşları” değil, şu veya bu sebepten dolayı bir araya gelmiş “yol arkadaşları”.

Durum böyle olunca da her iki partideki erime artık bütün seçim anketlerine yansır oldu. İktidara yakınlığı ile bilinen ORC Araştırma’nın anketi bile tablonun anlaşılmasını sağlıyor.

(Son seçim anketlerini derli toplu bir arada görmek isteyenler, Yusuf Dereli’nin tr724’te yayınlanan “7 anket tek gerçek: Cumhur İttifakı mum gibi eriyor!” haberine bakabilir.)

Bana kalırsa iktidar yanlısı ORC Araştırma’nın yaptığı bu anketten daha önemli bir çalışmayı Metropoll Araştırma yaptı. Bu anket, seçimi protesto edip sandığa gitmeyeceğini ya da kararsız olduğunu söyleyenlerin partilere göre dağılımını gösteriyor.

Bu sonuçlara göre 24 Haziran’da AK Parti’ye oy veren seçmenin yüzde 37.2’sinin yeniden aynı partiye oy verip vermeyeceği belli değil.

Partilerde neler olduğunu en yalın haliyle o yapının içinden kopanlar ortaya koyuyor. Bu durumdaki siyasetçilerin kimi ifadeleri tepkisel olabiliyorsa da yaşanan olayları mihenk taşı niteliğinde kullanıldığında neyin ne olduğu daha iyi anlaşılıyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Adam öldürdüğü sebebiyle 10 yıl yatan bir kişi nasıl çilekeş oluyor? Olsa olsa katil olur. Bu nasıl bir dava ki insan öldürmeyi gerektirir.

  2. Her seçim öncesi bıkmadınız eriyorlar bitiyorlar bu seçim kaybedecekler. Kaç seçimdir aynı muhabbet ya arkadaş adamlar devleti üstüne yapmışlar. Bildiğin devleti şirket gibi sahiplenmişler hala yok Akp eriyor yok edendim anket sonuçları böyle. Tayyip Erdoğan’ın oy oranını %5 artırması bir saatlik ciddi bir konuşmayla mümkün.Azrail’den başka hiç bir babayiğit o adamı ve rejimini koltuğundan edemez . Türkiye’den uzaklaşalı buraları baya unutmuş yazarlar heralde. Welcome to modern Afganistan 😉😉

  3. Almanya’ da yarin (pazar günü) secim var. En sagdaki parti AfD ( Alternative für Deutschland / Almanya icin Alternatif). Ve tüm demokrat partilerin ortak vaadi: Secimden nasil bir tablo cikarsa ciksin, AfD ile asla konusma veya isbirligi olmayacak.
    Bu partinin söylemleri MHP’ye göre herhalde daha ilimlidir.
    Ancak Türk tarafinda MHP’ye yaklasim tarzina bakiyorsunuz, o kadar müsamahali ki!
    M. Ahmet Karabay yazisinda bir ülkücünün solcu bir müteahhidi bicakladigi gerekcesiyle 10 yil hapis yattigini yaziyor. Bu kisiden o kadar masum bir seymis gibi bahsediyor ki. Bu noktada daha somut olabilirdi. Ya bu kisi bu sucu islemedi, ya da siyasi cinayet islemis ve katil.
    Ayrica Karabay da bir ülkücü gelenekten bahsediyor. Bilmiyorum kasti nedir ama söyle anlamak da mümkün: Bugün elestirilebilecek bir MHP yönetimi olsa da öbür tarafta bir de ülkücü gelenek var. Bu daha samimi, daha saygideger bir sey.
    Dolayisi ile sanki hassas noktalara dokunmaktan kaciniliyor. Ve gerekli kritik yapilmiyor.
    Bence milliyetcilik sadece milletini sevmek demek degildir. Bu eksik ve cok yüzeysel bir tanimlama. Milliyetciligin beraberinde getirdigi zararli cok yan etkileri var. Ayrica vatanimi seviyorum diyenlerin vatana ne kadar zarar verdiginin de o kadar cok örnegi var ki!
    Görebildigim kadariyla Türkiye’de en cok suistimal edilen din ve milliyetcilik. Bu iki noktada gerekli kritik su dönemde de yapilamiyorsa ne zaman yapilacak?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin