Menderes’ten Erdoğan’a Türk liderlerinin ABD gezileri [Dr. Serdar Efeoğlu]

Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin en önemli gündemini referandumdan OHAL’in sağladığı imkânlara rağmen YSK’nın müdahalesi ve şaibe iddiaları ile kıl payı başarılı çıkan Erdoğan’ın ABD gezisi oluşturdu. Erdoğan referandum sonrasında AB ülkelerinden bulamadığı desteği ABD’den elde etmek amacıyla gittiği gezide Başkan’la sadece yirmi dakikalık bir görüşme yapabildi.

Erdoğan’ın görünüşteki amacı YPG’nin silahlandırılmasının engellenmesi olsa da Trump’la fotoğraf çektirmekle yetindi. On dört saatlik bir uçak yolculuğunu çok kısa bir görüşme ve bir fotoğraf için göze alması ilginç bir durumdu. AKP’lilere göre “ısrarlara rağmen” Almanya Şansölyesi Merkel’in elini sıkmayan Trump’ın Erdoğan’la tokalaşması büyük bir başarıydı.

MENDERES ABD’DE

1.Dünya Savaşı sonrasında dünyanın başat gücü olarak ortaya çıkan ABD, bugüne kadar Türk dış politikasının temel belirleyicisi oldu. Türkiye, hep ABD’nin istekleri doğrultusunda politikalar izledi ve bu durum halen devam ediyor. Bunun sonucu olarak Türk liderler Washington yollarını sık sık aşındırdılar. Böylece bir taraftan ABD’nin desteğini alırken, diğer taraftan iç kamuoyuna ABD’nin kendi yanlarında olduğu imajını vermeyi çalıştılar.

Demokrat Parti döneminde Marshall yardımları ile Türkiye önemli bir kalkınma hamlesine girişti. Menderes, Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapmayı vaat ediyor ve ABD sayesinde ülkenin makûs talihinin değişeceğine inanıyordu. Türkiye bu dönemde Kore’ye asker göndererek ABD’ye karşı görevini tam olarak yapmış ve NATO’ya üye olarak Batı ittifakının bir parçası olmuştu.

Türk devlet adamlarından ABD’ye ilk seyahat eden Cumhurbaşkanı Celal Bayar oldu. Bir ay süren gezide New York, Los Angeles, Dallas ve Chicago’ya gittiği gibi iki üniversitede de konuşma yaptı. Bayar, gittiği yerlerde çok güzel bir şekilde karşılanmış, kendisine birçok ödül ve hediye takdim edilmişti. Bu seyahatten kısa bir süre sonra yapılan anlaşma ile Amerikan ve NATO üslerinin kurulması yolunun açılması, Bayar’ın gezisinin ABD açısından asıl önemli kısmını göstermekteydi.

Başbakan Menderes’in ilk ABD gezisi ise 30 Mayıs-4 Haziran 1954 tarihleri arasında gerçekleşti. New York’ta Menderes’in kaldığı otele gelen Başkan Eisenhower bir konuşma yapmış, Menderes onuruna bir öğle yemeği de vermişti. Amerikan basınında komünizme set çeken bir ülke olarak görülen Türkiye hakkında birçok olumlu haber yer almıştı.

1955’den sonra ülkenin darboğaza girmesi, DP iktidarının otoriter eğilimlere yönelerek basına sansür uygulaması ve gazetecileri tutuklaması, ABD’nin tepkisine neden oldu. Bu sırada Amerikan basınında Menderes’in “kendini Diktatör ilan eden Başbakan” olduğuna dair haberler yer almaktaydı.

MENDERES’İN HAYAL KIRIKLIĞI

Menderes son seyahatini 27 Mayıs darbesinden kısa bir süre önce yaptı. Seyahatin amacı CENTO konusunda ABD’nin desteğini almaktı. Ayrıca 1958’de Irak’ta yaşanan askeri darbe Menderes’i ABD’de güven tazelemeye itmişti. Ancak hayal kırıklığı daha ilk aşamada kendini gösterdi.

1959 yılı Ekim ayında kalabalık bir heyetle ABD’ye giden Menderes’i havaalanında foto muhabiri Güngör Akkan, Türk Dışişleri mensubu birkaç kişi, kırk elli kadar Türk, yedi sekiz kadar Amerikalı genç ve Menderes’in davetlisi olan Vatan gazetesi muhabiri Orhan Karaveli karşıladı. ABD önceki seyahatin aksine Menderes’e önem vermemiş, karşılamaya yetkili bir kişi bile göndermemişti.

Bu durum Menderes ve heyettekilerin büyük bir şok yaşamasına neden oldu. ABD’nin onur kırıcı muamelesi moralleri bozdu. Gezide ABD’den alınacak mali yardım her şeyin önüne geçmişti. Menderes ekonominin toparlanabilmesi için ABD’den 500.000-600.000 Dolar civarında yardım talep edecekti. Amerikalı yetkililere verilmek üzere birçok hediye de getirilmişti.

MENDERES ÜÇ DAKİKA MI GÖRÜŞTÜ?

9 Ekim’de Beyaz Saray’da Eisenhower’la Menderes arasındaki görüşme yarım saat sürmüş, ancak mali yardım gündeme bile gelmemişti. Bu durum Menderes’in moralini daha da bozmuş ve muhabir Karaveli’ye görüşmenin “Sadece bir nezaket ziyareti” olduğunu söylemişti.

Türk heyeti ertesi gün Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na davet edildi. Ancak heyet randevu yerinde uzun süre bekletildi. Zaten Bakan Herter’le Menderes’in görüşmesi sadece 15 dakika devam etmişti.

Menderes’in canını sıkan gelişmeler bununla da sınırlı kalmamış, Başkan’la yarım saat süren görüşme Associated Press haber ajansı tarafından yanlışlıkla üç dakika olarak verilmişti. Muhalefet Menderes’e sert eleştirilerde bulununca ajans yetkilileri özür dilemek zorunda kalmıştı. Bu ziyaret 27 Mayıs Darbesi’ni engellemeyecek ve Menderes’i idama götüren süreç başlayacaktı.

ABD KAPISINDA TÜRK LİDERLER

Türk liderlerin Bayar’la başlayan ABD başkanlarını ziyaretleri sonra da devam etti. İsmet İnönü Başbakanlığı döneminde iki defa, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay bir defa ABD’yi ziyaret etti. “Amerikancı” olmakla itham edilen Süleyman Demirel’in ABD ziyareti ilk Başbakanlığı döneminde sadece bir defa gerçekleşti (1969). Bülent Ecevit’in ise 1978’de Başbakan olarak ABD’yi ziyaret ettiğini görüyoruz.

12 Eylül sonrasında Türk devlet adamlarının ABD gezilerinin çok fazla arttığı, özellikle 2000’li yıllarda zirve yaptığı dikkat çekiyor. Turgut Özal (1983-1993) toplam altı defa ABD’ye gitti. Önce Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı olan Demirel ise 1992’den 2000 yılına kadar dört defa ABD seyahati yaptı. Tansu Çiller üç defa, 1999’da Başbakan olan Ecevit de iki defa ABD ziyareti gerçekleştirdi.

1990’lardan itibaren her Başbakanın ABD’ye mutlaka gitmesi elbette tesadüf değil. Soğuk Savaş Dönemi sona ermesine rağmen Türkiye’nin özellikle Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerle ABD’ye bağımlılığının daha da artması, iktidara gelen her liderin ABD Başkanını ziyaret ederek bir nev’i icazet almasını zorunlu hale getirmiş gibi görünüyor.

ABD ÜST AKIL MI? İCAZET ALMA YERİ Mİ?

ABD ziyaretlerinde rekor, Amerika’yı “üst akıl” olarak niteleyen, 15 Temmuz darbesinin arkasında Amerika’nın olduğunu söyleyen, birçok mitingde “Ey Amerika!” diyerek meydan okuyan Erdoğan’a ait. Erdoğan 2004’de başladığı resmî ABD gezilerinde bütün Türk başbakan ve cumhurbaşkanlarına fark atmış gözüküyor.

Erdoğan’ın Başbakanlığı dönemindeki ziyaretlerinin sayısı on iki. Bu da yaklaşık her yıl bir şekilde Amerika’yı ziyaret ettiğini gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı süresince Abdullah Gül sadece iki defa ABD’ye giderken, Erdoğan’ın 2014’de başlayan cumhurbaşkanlığı döneminde ziyaret sayısı dördü bulmuş durumda.

AMAÇ SADECE FOTOĞRAF MI?

AKP’nin elindeki medyayı çok iyi kullanıp ABD Başkanları ile çekilen bir fotoğraftan hareketle Erdoğan’ı “bir dünya lideri” şeklinde sunmaya çalıştığı bir gerçek. Önceki yıllarda, Ecevit’in 2002’deki ABD ziyaretinde Başkan Clinton’un karşısındaki fotoğrafı, daha sonra Erdoğan’ın ABD başkanları ile “bacak bacak üstüne atarak” Başkan karşısında “ezilmeyen bir lider” imajı veren fotoğraflarıyla birlikte servis edilmiş ve ülkemizin bir dünya gücü olduğu Türk kamuoyuna bu şekilde yansıtılmıştı.

Fotoğraftaki görüntüye karşılık Ecevit o dönemde ABD’nin Irak operasyonuna karşı çıkmış ve partisi dağıtılarak erken seçime zorlanmıştı. Hemen ardından iktidara gelen AKP ise tam tersi bir politika izleyerek Irak işgalinde ABD’ye tam destek vermişti.

Erdoğan’ın son gezisi de farklı olmadı. YPG’nin silahlandırılması konusunda neler konuşulduğuna ve 15 Temmuz’la ilgili ABD’ye nasıl rest çekildiğine dair herhangi bir bilgimiz yok. Ama Erdoğan için bunların çok önem taşımadığı anlaşılıyor.

Hedefin yeni Başkan Trump’la kısa bir görüşme sonrasında bir fotoğraf almak ve bunu büyük bir başarı olarak yansıtmak olduğu ortaya çıkıyor. Erdoğan’ın konuşmasının İngilizce tercümesinin bile farklı olması bunu doğruluyor. Batılılar bunu “Şark Kurnazlığı” olarak görerek kıs kıs gülseler de Erdoğan çok da umursamıyor. Asıl gündemin YPG olması gerekirken Erdoğan’ın korumalarının göstericilere saldırmasının çok daha fazla öne çıkması yine bir son dönem klasiği olarak görülüyor.

Son ziyarette yaşananlar, Erdoğan’ın bundan sonra da meydanlarda ABD aleyhinde birçok şey söyleyeceğini ama sonuçta ABD’nin her isteğinin gerçekleşeceğini gösteriyor.

Kaynaklar: E. Özdemir, H. Karakuzu, “Celal Bayar’ın 1954 Yılı ABD Ziyaretindaki Konuşmaları ve Kamuoyundaki Yansımaları”, CAHIJ, S. 4, 2015; Ö. Irmak, Adnan Menderes’in Yurtdışı Gezileri, İÜ AİİTE y.l. tezi, 2009.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin